7 Ekim 2011 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. Tevbe (048-053)(63-D)


C sayfasından devam.

48-) Lekadibteğavül fitnete min kablü ve kallebu lekel'umure hatta cael Hakku ve zahere emrullahi ve hüm karihun;

Andolsun ki, daha önce de fitne aradılar ve işleri senin için tersine çevirdiler... Nihayet Hak geldi ve onlar hoşlanmasa da Allâh'ın hükmü açığa çıktı. (A.Hulusi)

48 – Filhakika bunlar fitneyi daha evvel çıkarmak istediler ve sana türlü işler çevirdiler nihayet onların rağmına hak, yerine geldi ve Allahın emri galebe çaldı. (Elmalı)


Lekadibteğavül fitnete min kablü ve kallebu lekel'umur

Dilim tutuluyor, zaten onlar daha önce de fitne çıkarmaya çalışmışlar ve sana karşı epey işler çevirmişlerdi. Burada ki daha önceden kasıt, Tebük’ten önce mesela hatırlıyoruz; Uhut. O zaman burada onlar denilen kimselerin aslında iki yüzlüler olduğu da açıkça ortaya çıkmış oluyor. Çünkü Uhut’ta da böyle yapmışlardı. İkiye bölmüşlerdi. Resulallah’ı son anda terk etmişlerdi ve daha sonra da aynı huylarını sürdürdüler. Ona bir atıf var.

hatta cael Hakku ve zahere emrullahi ve hüm karihun; “Ta ki onların hiç hoşuna gitmese de Hakk tecelli edinceye ve Allah’ın yasası gerçekleşinceye kadar” Devam ettiler.

Tabii asıl bizim dikkatimizi çeken nokta bu ayetin son cümlesindeki o; Onların hoşuna gitmese de, Allah’ın emri tecelli edinceye kadar, Hakk gerçekleşinceye kadar birilerinin sürekli taş koymaya memur edildiği adeta.

Evet, o zaman zahere emrullah bu ibare ayette geçen; Allah’ın yasası gerçekleşinceye dek anlamına. Fireler, sınavlar, denemeler, dökülmeler, elemeler bu işin kaderi olduğu, bu işin tabiatı olduğu şeklinde anlaşılmalı. Ki hayatın yasası bu sınavdır. Mutlaka fire olur. Eğer Resulün arkasında vahyin inişine şahit olmuş neslin içinde dahi yüreği yetmeyenler, yüreği tutmayanlar, geride kalanlar, iki yüzlü davrananlar varsa, bu mutlaka ve mutlaka insan tabiatında bu gibi zaafların tüm çağlarda ve zamanlarda süre gideceğini gösterir.


49-) Ve minhüm men yekulü'zen liy ve lâ teftinniy* ela fiyl fitneti sekatu* ve inne cehenneme lemuhıytatün Bil kafiriyn;

Onlardan bazısı: "Bana izin ver, beni fitneye düşürme" der... Dikkat edin, fitnenin tâ içindedirler zaten! Muhakkak ki Cehennem (yanma şartları), hakikat bilgisini inkâr edenleri (Esmâ'sıyla onların hakikati olarak) ihâta eder! (A.Hulusi)

49 - İçlerinden «aman bana izin ver, başımı derde sokma» diyen de var. Bilmiş ol ki derde asıl kendileri düştüler ve her halde Cehennem kaplar elbette kâfirleri. (Elmalı)


Ve minhüm men yekulü'zen liy ve lâ teftinniy Bakın ne diyorlar. Onlardan kimileri de izin ver bana, beni günaha sokma der. Bahaneye bakın. ve lâ teftinniy ya da beni sınava sokma, kaybedeceğim bir sınava sokma. Beni fitneye düşürme anlamına da gelir.

Fitne 60 yerde kullanılır ve gerçek bir çok anlamlı bir sözcüktür. O kadar çok anlamı vardır ki; Azap, bela, şirk, zulüm, işkence, baskı, savaş, iç savaş, ayartma, karıştırma, terör ve buna benzer daha birçok anlama gelir. Onun için hangi anlamda kullanıldığına bakmak için mutlaka bağlamından yola çıkarak fitnenin o ayette o ibarede ne anlama kullanıldığını çözmek gerekir.

İşte burada da günah anlamına kullanıldığını düşünüyorum, çünkü beni günaha sokma diyorlar. Aslında burada bir sahte takva gösterisi, sahte bir adeta bir sakınma gösterisi var. Yoksa kaybedeceklerini bile bile imtihana girmek istemiyorlar. Bu ne demek, sınavsız geçeyim demektir. Bana diplomamı sınavsız ver teklifidir. Bu gerçekten ahlaksızca bir tekliftir. Bu gerçekten Allah’ın yasasına tabi olmama teklifidir. Bu gerçekten tüm müstekbirlerin ahlakıdır. Yamuk ahlakı. Yani peygambere bile rüşvet teklif etme sapıklığıdır.

ela fiyl fitneti sekatu Şu işe bakın ki baştan ayağa zaten günaha gömüldüler. ve inne cehenneme lemuhıytatün Bil kafiriyn; Üstelik bir de cehennem tarafından kuşatılacaktır inkarda ısrar edenler.


50-) İn tusıbke hasenetün tesü'hüm* ve in tusıbke musıybetün yekulu kad ehazna emrena min kablü ve yetevellev ve hüm ferihun;

Eğer sana bir güzellik erişse (bu) onları üzer... Şayet sana nahoş bir olay isâbet etse: "İyi ki önceden bu şekilde davranmışız" derler ve sevinerek dönüp giderler. (A.Hulusi)

50 - Sana bir güzellik kısmet olursa fenalarına gider ve eğer bir musîbet gelirse biz tedbirimizi önceden almıştık derler ve sevine sevine döner giderler. (Elmalı)


İn tusıbke hasenetün tesü'hüm eğer sana bir iyilik dokunsa onların canı sıkılır. Münafığın tabiatı ele veriliyor her çağdaki.  ve in tusıbke musıybetün yekulu kad ehazna emrena min kablü ve yetevellev ve hüm ferihun; yok başına bir kötülük gelse iyi ki biz daha önceden önlemlerimizi almıştık derler ve şen şakrak dönüp giderler.

Anlatılan tarihsel bir olgu değil, iki yüzlülüğün evrensel tabiatı ve herkes kendi içinde bu anlatılanlardan yola çıkarak bir sınava soksun kendisini. Başkalarının başına gelen iyiliklere sevinebilme, insana verilmiş bir atıyye-i ilahiyedir. Başkalarının başına gelmiş kötülüğe üzülebilme de öyle.Tersi ise bir kaymadır, bir fıtrat bozmadır, bir zaaftır, yürek gemisinin su aldığını ve bunun sonucunda da batacağını gösterir.


51-) Kul len yusıybena illâ ma ketebAllâhu lena* HUve mevlâna* ve alAllâhi fel yetevekkelil mu'minun;

De ki: "Allâh'ın bize yazdığından başkası, asla bize erişmeyecektir! 'HÛ', Mevlâ'mızdır! İman edenler ancak Allâh'a tevekkül (hakikatlerindeki El Vekiyl isminin, gereğini yerine getireceğine iman) etsinler." (A.Hulusi)

51 - De ki hiç bir zaman bize Allahın bizim için yazdığından başka bir şey isâbet etmez o bizim Mevlâmızdır ve müminler onun için yalnız Allaha mütevekkil olsunlar. (Elmalı)


Kul len yusıybena illâ ma ketebAllâhu lena De ki başımıza Allah’ın bizim için yazdığından başka bir şey gelmez. İşte bu da Mümin tavrı.

HUve Mevlâna O’dur bizim tek Mevla’mız, tek sahibimiz. ve alAllâhi fel yetevekkelil mu'minun; Şu halde inananlar yalnızca O’na güvensinler.

Bu da iki yüzlülüğün zıddı olan inanmış birinin evrensel yaklaşımıdır. Yukarıdakinin tam zıddı bir yaklaşım. Tarihte yaşamış iki kesimin tavırları değil, zamanlar ve zeminler üstü iki mantığın hayat tasavvuru veriliyor bu ayetlerde. Okurken hep hatırlattığım gibi iki ayrı hayat tasavvurunun çizgisini okumak lazım.


52-) Kul hel terebbesune Bina illâ ıhdel husneyeyn* ve nahnü neterabbesu Biküm en yusıybekümullâhu Bi azâbin min ındiHİ ev Bi eydiyna* feterabbesu inna me'aküm müterabbisun;

De ki: "İki güzellikten (ganimet veya şehîd olmak) hangisi gelecek diye mi bizi izliyorsunuz? Biz de, Allâh'ın, kendi indînden (içinizden, hastalık vs.) yahut bizim ellerimiz olarak bir azap vermesini bekliyoruz... O hâlde umutla bekleyin (başımıza gelmesini istediğinizi); biz de sizinle beraber bekleyenleriz." (A.Hulusi)

52 - De ki: siz, bize ancak iki güzelliğin birini gözetebilirsiniz, biz ise size Allahın kendi tarafından veya bizim ellerimizle bir azâb indirmesini gözetiyoruz, onun için gözetin çünkü biz beraberinizde gözetiyoruz. (Elmalı)


Kul hel terebbesune Bina illâ ıhdel husneyeyn De ki bizim için iki güzellikten biri değil de – iki güzellik; Ya şahadet, ya gazilik. O anlamda tabii ki  Tebük savaşına giderken böyle bir duygu, böyle bir düşünce akla geliyorsa, yani ne kazanacağız diyorsa insan, iki güzellikten birini kazanacak. Kayıp yok. Allah’ın hiçbir çağrısında kayıp yok anlamına geliyor.- Bizim için iki güzellikten biri değil de ille de kötülük beklentisi içinde misiniz?

ve nahnü neterabbesu Biküm en yusıybekümullâhu Bi azâbin min ındiHİ ev Bi eydiyna Bizim size ilişkin beklentimizse, O’nun katından ya da bizim elimizle Allah’ın gazabına uğramanızdır. feterabbesu inna me'aküm müterabbisun; artık bekleyin, bilin ki bizde sizinle bekliyoruz. Aslında müminlerin en büyük zaafı beklemeyi ve gözlemeyi becerememekten kaynaklanıyor.


53-) Kul enfiku tav'an ev kerhen len yütekabbele minküm* inneküm küntüm kavmen fasikıyn;

De ki: "Kendi arzunuzla veya isteksizce, Allâh uğruna, diyerek bağış yapın, sizden asla kabul olunmayacaktır... Çünkü siz fâsık (inanç sistemi bozulmuş) bir grup oldunuz!" (A.Hulusi)

53 - De ki: gerek tav'an infak edin gerek kerhen sizden hiç bir zaman nafakalarınız kabul edilmeyecek, çünkü siz fasık bir kavım oldunuz. (Elmalı)


Kul enfiku tav'an ev kerhen len yütekabbele minküm De ki; İster gönüllü infak edin ister gönülsüz sizden asla kabul edilmeyecektir. inneküm küntüm kavmen fasikıyn; Çünkü siz, açıklama geliyor. Neden kabul edilmeyecektir, çünkü siz hepten sapık bir güruh haline geldiniz. Gönüllü bile olsanız malınızdan verdiğiniz kabul edilmeyecek. Neden mi? Can sınavından sınıfta kaldınız. Siz malı, canın üstünü örtmek için bir sütre olarak, bir perde gibi kullanıyorsunuz. Onun için Allah’ı aldatamayacaksınız demeye geliyor aslında bu.


Devam ediyor E sayfasına geçiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder