11 Ekim 2014 Cumartesi

İslamoğlu Tef. Ders. ZİLZAL SURESİ (05-08) (195-B)b



a sayfasından devam

5-) Bienne Rabbeke evha leha;

Rabbinden ona vahiy ile. (A.Hulusi)

5 - Çünkü rabbin ona vahy eylemiştir. (Elmalı)


Bienne Rabbeke evha leha senin rabbin ona da vahy etmiştir. Yani senin rabbin sadece sana vahy etmedi, senin rabbin yer yüzüne de vahy etti, eder, edecek. Gök yüzüne de vahy edecek. Senin rabbinin vahyini alınca sadece sen yan çiziyorsun. Ama yer yüzü yan çizmeyecek. Yer yüzü O’na teslim oldu, yer yüzü Allah’ın Bişuur kolu. Sen ise Zişuur kulusun, yani şuurlu kulusun. Neden şuurlu kulu Allah’ın emrinden yan çizer de şuursuz yerler ve gökler Allah’ın emrine imtisal eder. Evet, bir düşün ey insan.


6-) Yevmeizin yasdurun Nasu eştaten li yürav a'malehüm;

O gün insanlar, gruplar hâlinde çıkar ki çalışmalarının sonucunu görsünler! (A.Hulusi)

6 - O gün nâs, müteferrik surette fırlayacaklardır, amelleri kendilerine gösterilmek için. (Elmalı)


Yevmeizin yasdurun Nasu eştaten li yürav a'malehüm işte o dehşet günü bütün insanlar amelleri kendilerine gösterilmek üzere paramparça olmuş bir halde dönecekler, huzura çıkacaklar. Yasdur, evet sudur edecekler. Paramparça olmuş, eştaten, paramparça, yürekleri paramparça, zihinleri paramparça, iç dünyaları paramparça. Yani dünyada parçalamışlardı çünkü. Ne yapacaklar? Nasıl cevap verecekler? Ömrün Allah’a nasıl hakkını verecekler, sualin, hesabın nasıl hakkını verecekler. Daha doğrusu Allah’ın kendilerine emanet ettiklerine nasıl cevap verecekler. Allah’a olan borçlarını nasıl dile getirecekler hangi yüzle..!


7-) Femen ya'mel miskale zerretin hayren yerah;

Kim bir zerre ağırlığınca bir hayır yaparsa, onu görür. (A.Hulusi)

7 - Ki her kim zerre miktarı bir hayır işlerse onu görecek. (Elmalı)


Femen ya'mel miskale zerretin hayren yerah  ve işte o gün, işte o demde Femen ya'mel miskale zerretin hayren yerah zerre miktarı, zerre; aslında kadim lügatlarda güneş evin içine vurduğunda güneşin içinde görünen toz zerreciklerine denir. Güneş huzmelerinin içinde ki toz. Yani en küçük. Aslında bugün zerre atom dur. Yani atomun Arapçada ki karşılığı da odur zaten zerre. Dolayısıyla atom miktarı diye bunu çevirebiliriz. Atom miktarı hayır yapan onu görecektir.


8-) Ve men ya'mel miskale zerretin şerren yerah;

Kim de bir zerre ağırlığınca bir şerr yaparsa, onu görür. (A.Hulusi)

8 - Her kimde zerre miktarı bir şerr işlerse onu görecek. (Elmalı)


Ve men ya'mel miskale zerretin şerren yerah atom miktarı, gözle görülemeyecek kadar küçük şerr işleyen de onu görecektir.

Burada görecektir ne manaya geliyor? Genelde bu güne kadar verilen manaların hemen tamamı onun karşılığını görecektir. Yani zerre kadar hayır yapmışsa onun karşılığını görecektir. Burada tamam diyelim, burada bir sorun yok Ama ya şu ikincisi? Zerre miktar şerr işlemişse de onun cezasını görecektir. O zaman Allah’ın rahmetinin sonsuzluğu, kapsayıcılığı, rahmetini gazabını geçmiş olması, merhametinin sonsuzluğu, rahmeti kendisine ilke edinmesi.

Evet, ketebe ‘alâ nefsiHir rahme (En’am/12) rahmeti kendisine ilke ediniyor. Yine Allah’ın affediciliğinin sonsuzluğu nerde kaldı lâ taknetu min rahmetillâh.. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyiniz innAllâhe yağfiruzzünube cemiy'a Allah günahların tamamını affedebilir. inneHU "HU"vel ĞafûrurRahıym. (Zümer/53)  O çok bağışlayan çok merhamet edendir. Allah’ın Ğafur ismi, Rahıym ismi, Gaffar ismi, Settar ismi ne olacak o zaman? Yani zerre miktarı şerri de eğer karşılığını görecekse?

Hayır. Bu ayetler merhum müfessire Aişe Abdurrahman’ın da isabetle teşhis ettiği gibi bu ayetlere takdire gerek yok. İlkemiz gereği ayetler ne diyorsa o. Görecek, karşılığını görecek değil çünkü bu daha hesaba çıkmadan, bir önceki ayet zaten bunun böyle olduğunu zaten açıklıyor 6. ayet. li yürav a'malehüm amelleri kendilerine gösterilmek için çıkacaklar, onlar da görecekler. Yani atlatamayacaksınız demektir. Yani atom kadar bir şeyi bile atlatamayacaksınız. Allah mutlaka onu kaydedecek ve size de gösterecek. Fakat ondan sonra hesap var, büyük mahkeme var, büyük mahkemeden sonra ödül ve ceza var. Daha onlara sıra gelmedi. Buradaki görme 6. ayette ki li yürav a'malehüm dür. Yani amellerini görecekler bunun zımnen karşılığı asla Allah’ı atlatamayacaksın ey insanoğlu.

[Ek bilgi; Bu arada hemen şu durumdan da söz edelim: Müminler, günahları kadar cehennemde yanacaklar ve sonra oradan kurtulup cennete gidecekler, şeklinde izah edilen olay nasıl gerçekleşecektir?.. Cehenneme düşen oradan kaçmayı başaramazsa bir daha oradan kendini ebediyen kurtaramayacağına göre bu nasıl olacaktır?
Bu anlatılan olaya sebebiyet veren şey, kişinin günahlarının fazlalığı ya da sevaplarının eksikliğidir. Yani "ruh"a yüklenen "enerji dalgasının" gücüdür. Ve henüz cehennem yani Güneş, tümüyle Dünya'yı yutmadan evvel kaçış sırasında, yani Sırat geçilirken yaşanacak bir olaydır!
"Cehennem gelip her yanından Dünya'yı sardığı zaman"
şeklindeki tarifte olduğu üzere, bu devrede bütün insanlara, Dünya üzerinde toplanma imkânı oluşacaktır.
"Mahşer" kelimesiyle anlatılan bu toplantı anında.
"O SÜREÇTE ARZ (beden), BAŞKA ARZA (bedene) DÖNÜŞTÜRÜLÜR, SEMÂLAR DA (bilinçler de başka bir algılayışa)!.." (İbrahiym/48)
Âyetinde işaret edildiği gibi, değişik bir ortam ve yaşam şekli içinde bu gerçekleşir. O sırada Dünya, gelmiş geçmiş bütün insanların üzerinde toplandığı bir ovaymış gibi olur!..
SIRAT ise bir kaçış yoludur!.. Kaba mânâda anlaşıldığı üzere taştan-betondan bir köprü değil, bir tür hava köprüsü! Bir tür kaçış yolu. Ve bütün bunlar, bugünkü zaman şartlanması içinde anlaşılacak bir olay da değildir!.....

Mesela, ben bunu size şöyle anlatmaya çalışayım. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Amerikalılar Berlin'e hava köprüsü kurdular ve hava köprüsü ile pek çok yiyecek, giyecek ve insan taşıdılar. Şimdi "hava köprüsü" deyince, aklınıza Boğaziçi köprüsü gibi bir köprü geliyor ve Amerika'dan Berlin'e kadar böyle bir köprü kurulmuş!.. Hayır!.. Amerika'dan Berlin'e uçaklar sürekli çalışarak, oraya gerekli ikmali yaptılar!
Bunun gibi, Dünya'nın üzerinden de insanlar, kendi çalışmalarına göre elde ettikleri kuvvetleri kadar bir güçle kaçmaya başlarlar. Çünkü Dünya, o anda cehenneme gidiyor, Güneş'in içine girecek; Cehenneme düşecek insanlar Dünya'dan kaçacaklar; herkes kendi gücüne göre kaçacak.
Sıratı geçenlerin kimisi şimşek gibi geçer, kimisi deve hızıyla geçer, kimisi koyun hızıyla geçer, kimisi at hızıyla geçer, kimisi de sürüne sürüne geçer" diye tarif ediyor Hz. Rasûlullâh.
Başka türlü nasıl anlatılır, o devrin insanını bir düşünün. Peki buradaki hâdise ne?
Herkesin belli bir ruhaniyeti var; o ruhundaki enerji dolayısıyla, yani belli kaçış gücü dolayısıyla; kimisi yerçekiminden kendini kolaylıkla soyutlayıp hızla fırlayabilecek, kimisi de çok büyük güçlüklerle yükselebilecek.
Şimdi şu da bilimsel bir gerçek!
Daha önce izah ettiğimiz üzere Güneş belli bir süre sonra, bugünkü hacminin 400 katı büyüyerek Dünya, Merkür, Venüs ve Mars'ı içine alacak. Güneş'in yüzeyindeki hararet 6000-6500 derece! Dünya eriyor, su gibi oluyor! Dünya Güneş'in içine girerse ne olur? Su gibi erir akar mı?
Zaten Hz. Rasûlullâh da hadiste; "Cehennemin içine düşünce, Dünya eriyip su damlası gibi buharlaşır" şeklinde tarif etmiyor mu? Bir su damlası gibi kalmayacak mı Dünya?
Güneş'in bugünkü hâli, Dünya'nın 1.303.000 katı büyüklüğünde! O gün en az 400 milyon kere daha büyük olacak Dünya'dan!
Dünya'nın manyetik çekim alanından kendini kurtaramayıp da cehennem sınırları içinde sürünenler eğer bu çekim alanının ilk anlarındaysalar; yanlarından geçenler tarafından çekilip götürülmeye çalışılacak. Fakat o kurtulma hâlini, gücünü hiç elde etmemiş olanlar da ebedî olarak Güneş çekiminin içinde kalacaklar.
Peki böyle bir şey var mı? Yani söz konusu olabilir mi?
Bugün uzayda "kara delikler" adı verilen ölmüş güçlü yıldızlar var. Bunlar hacim olarak, Ay kadar olmalarına rağmen; civarlarından geçen bir Jüpiter kadar veyahut ta ondan daha büyük Güneş gibi koskoca bir kütleyi alıyor, yutuyor, hazmediyor, içinde yok ediyor!.. Ve bana mısın da demiyor!..
Bunun gibi, insan ruhlarının da karşılaşacağı, "cehennem" adı verilen bu korkunç durumdan kendilerini ebedî olarak kurtarabilmeleri mümkün değil!
Eğer şu anda Dünya'da belli çalışmalar yapıp da belli bir ruhaniyet, belli güç elde edemezse insan, bunun neticesi olarak, kendilerini oradan kurtarabilmeleri ebedî olarak mümkün değil! Ondan sonra, cehennem böylece geçilebilirse eğer.
Tabii biz burada haşr sahasında olacak olaylara değinmiyoruz!.. O da ayrı bir konu! Geçebilirlerse eğer; cennete gidiyorlar. (Kıyamet-A. Hulusi)]

Rabbim amellerimizi orada değil burada görüp, burada tedbir alan, Burada Allah’ı razı eden, bu hayatta amellerimizi hayra tebdil edecek bir liyakat ve kudret lütfetsin inşaAllah bize.

(Sadakallahul azıym)


Zilzal suresinin sonu,
Zilzal suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder