11 Ekim 2014 Cumartesi

İslamoğlu Tef. Ders. BEYYİNE SURESİ (02-08) (195-A)c



b sayfasından devam



2-) Rasûlün minAllâhi yetlû suhufen mutahhereten;



Allâh'tan (şirk pisliğinden arınmayanın dokunamayacağı) tâhir (orijinal hakikati yansıtan) sayfaları (bilgileri) bildiren bir Rasûl! (A.Hulusi)



2 – Allah dan bir Resul, peyderpey mutahhar sahifeler okur öyle ki onlarda bütün. (Elmalı)





Rasûlün minAllâhi yetlû suhufen mutahhereh Allah’tan kendilerine tüm şaibelerinden arınmış, vahiyleri; yetlû suhufen mutahhereh tüm şaibelerden arınmış vahiyleri ileten bir elçi gelinceye dek onlar yani ister kitaplı ister kitapsız kafirler dışlanacak değillerdi. Ama ne zaman ki Allah’tan bir Resul geldi ona da vahiyler geldi. Onlar resulü ve vahyi inkar ettiler artık o zaman dışlandılar. Yani eğer soruyorlarsa Allah bizi neden dışladı diye işte bunun için. Müşrikleri dışlamamıştı çünkü fetret ehli idiler, henüz davet edilmemiştiler. Onun için;



ve ma künna muazzibiyne hatta neb'ase Rasûla. (İsra/15) biz elçi gönderinceye kadar hiçbir kavme azab etmedik. Elçi göndermedikçe hiçbir topluma azab etmeyiz. Hiçbir toplumu mahrum etmeyiz. Azabın kelime anlamıyla. Ancak o zaman dışlandılar.





3-) Fiyha kütübün kayyimeh;



Onların (o bilgilerin) içinde kütüb-ü kayyime (en kaîm - sağlam - payidar kitaplar) vardır. (A.Hulusi)



3 - «Kütübi kayyime».(Elmalı)





Fiyha kütübün kayyimeh içinde önceki kitapların ölümsüz yaşayan değerleri bulunan vahiyler gelinceye kadar. Bir önceki ayetin devamı, bu üçü de aslında birbirinin devamı, tek bir cümle gibi okunabilir. Fiyha kütübün kayyimeh Kur’an ın içinde önceki vahiylerin diri soluğu var. Önceki vahiylerin ruhu Kur’an a geçti tabiri caizse. Evet, Kur’an da yaşıyor Kur’an da önceki tüm vahiylerin ruhu. Kur’an onun için vahiylerin mecmuasıdır. Kur’an bu manada tüm vahiylerin müheyminidir, otoritesidir. Diğer vahiylerden ne bozuldu ne bozulmadı anlamak isteyen Kur’an la sağlamasını yapmalı.





4-) Ve ma teferrakalleziyne ûtül Kitabe illâ min ba'di ma câethümül beyyineh;



Kitap verilmiş olanlar, ancak kendilerine o beyyine geldikten sonra ayrılığa düştüler. (A.Hulusi)



4 - Böyle iken o kitab verilmiş olanlar ancak geldikten sonra ayrıldılar kendilerine o beyyine. (Elmalı)





Ve ma teferrakalleziyne ûtül Kitabe illâ min ba'di ma câethümül beyyineh kitap ehli durdular durdular da hakikatin açık delilleri geldikten sonra ayrılığa düştüler. Onların işi nasıl iş? Onun geleceğini ilan etmekten geri durmadılar, her fırsatta yeni bir peygamber geleceğini söylüyorlardı. Hatta Medine’li Yahudiler Evs ve Hazreçli Medine’de ki Araplara; siz biraz daha bekleyin yakında bir peygamber gelecek o zaman biz onunla size üstün geleceğiz diye tehdit ediyorlardı. Tehdit ettikleri peygamber kendilerinden gelmeyince inkâr ettiler. Garip bir mantık, gerip bir bencillik, garip bir ırkçılık doğrusu ben merkezlilik. Onun için geleceğini ilan ettikleri peygamber gelince inkâr ettiler.



El beyyineh; peygamber geleceğini haber veren kendi kitaplarında ki bölümler aslında. Vahiyler ve nebiler aslında. Belki hepsine birden delalet eder. Hasetliklerinden reddettiler. Hani  ..bağyen beynehüm.. (Şûrâ/14) diyordu ya Kur’an. Aralarında ki hasetliklerinden dolayı sadece ve sadece Allah resulü Araplardan geldi diye onu inkâr etseler tamam bir yere kadar anlaşılır. Kendi içlerinden çıkan Hz. İsa Yahudi idi. Yani İbrani kavmine mensuptu. Fakat onu bile inkâr ettiler. Onun için samimi değiller.



Ama biz Hıristiyanız diyenler ne yaptılar? Yahudilerin kendi peygamberlerine yaptıklarını onlar da son peygambere yaptılar. Bağyen beyhehüm,, sırf hasetlikleinden, kıskançlıklarından dolayı. Teslim olmak istemediler sözün özü bu. Teslim olmaları gerekiyordu fakat hakikati teslim almaya kalktılar. Hakikat bizim olursa kabul ederiz dediler. Hakikati teslim almak budur işte. Yani ben haktanım demek değil, Hakk benim demek. Hakk benim dediğiniz zaman hakikati teslim almış olursunuz. Ama ben Hakka aitim dediğiniz zaman hakikate teslim olmuş olursunuz. İşte onlar bunu diyemediler.



[Ek bilgi; Her iki kitapta (Tevrat ve İncil’de) vaat edilen, bu kitaplarda, kendisine itaat etmemiz emredilen Nebî ortaya çıkıncaya kadar üzerinde bulunduğumuz dinden ayrılmayız. O Nebî ortaya çıkınca, Ona tabi oluruz, hak üzerinde ve tek bir inanç üzerinde birleşiriz. Tıpkı şu anda ehli değişik mezheplere mensup mutaassıp kimselerin ahir zamanda ortaya çıkacak Mehdi’yi beklemeleri ve O ortaya çıkınca, tek bir söz üzerinde ittifak edeceklerini vaat etmeleri gibi.

Bana göre, hak söz etrafında birleşmek için ahir zamanda Mehdi’nin ortaya çıkmasını bekleyen grupların durumu, yukarıda işaret edilen inkârcıların durumundan farksızdır. (İbn. Arabi-Te’vilat)]





5-) Ve mâ ümirû illâ liya'budullahe muhlisıyne lehüd diyne hunefâe ve yukıymusSalâte ve yü'tüzZekâte ve zâlike diynülkayyimeh;



Oysaki onlar, Hanîfler olarak Dini O'na (yalnız Allâh'a) hâlis kılarak; Allâh'a kulluk yapmalarından, salâtı ikame etmelerinden ve zekâtı vermelerinden başka bir şeyle emir olunmadılar... İşte budur Din-i Kayyim (geçerli hak din - sistem)! (A.Hulusi)



5 - Halbuki onlar ancak şununla emr olunmuşlardı: hak perest müvahhid (hanîfler) olarak dîni Allah için halis kılarak yalnız Allaha ibadet etsinler ve namazı dürüst kılsınlar ve zekâtı versinler, ve odur «dîni kayyime».(Elmalı)





Ve mâ ümirû illâ parça parça vereyim manayı; Oysa kendilerinin emr olunduğu şeyler şunlardan ibaretti, İllâ, şunlardan ibaretti. Nelermiş onlar; liya'budullah Allah’a kulluk etmek muhlisıyne lehüd diyne hunefâe dini yalnız O’na has kılarak şirkten uzak bir akideye tabi olmak muhlisıyne lehüd diyn dini yalnız O’na has kılmak, dinde ihlas sahibi olmak budur işte şirkten arınmaktır ihlas. İhlas; şirki reddetmektir, ihlas; mükemmelliği Allah’a hasretmektir. İhlas; Allah’tan başkasına tanrılık yakıştırmamaktır. İhlas; Allah’ın hakkını Allah’a vermektir. İhlas; Allah’ın hakkını başkasına vermemektir. İhlas Allah’a ait olan hiçbir vasfı O’nun kullarında ister Aziyz, ister veli, ister şâki, ister asi, ister peygamber kim olursa olsun Allah dışında bir varlığa yakıştırmamaktır.



ve yukıymusSalâte ve namazı sâlâtı ikame etmek, Allah’a desteği ayağa kaldırmak, Allah’a destek vermek anlamına, belki namazı bu manasıyla kılmak, namazın gerçek anlamının bu olduğunu. Allah’ı desteklemek, Allah’ın desteğe ihtiyacı mı var? in tensurullahe yensurküm ve yüsebbit akdameküm. (Muhammed/7) diyen Kur’anımız; siz Allah2a yardım ederseniz Allah’ta size yardım eder. Allah’ın desteğe ihtiyacı olduğu için değil, bizim Allah’ın desteğine ihtiyacımız olduğu için. Evet, Allah’ın hakkını teslim etmektir İslâm, Müslüman olmak budur. Allah’ın hakkını teslim etmek; Allah’ın hakkını nasıl teslim ederiz? Allah’a tam teslim olarak, çünkü başka çaresi yok. İşte İslâm budur, Müslüman olmak budur.



ve yü'tüzZekâh ve arınmak ve artmak için verilmesi gerekli olanı vermek. Tabii burada Medeni bir sure de Zekatı doğrudan anlayacağız. ‘ita ilginçtir ‘iğta dan farklıdır. ‘iğta da vermektir, ‘ita da vermektir. Fakat ‘iğta gönüllü gönülsüz vermeye denir, ‘ita ise kolayca, suhuletle, gönüllü olarak vermektir. Yani Allah farz kılmış, ama sen de gönüllü vereceksin diyor. Yani sırf Allah farz kıldığı için veriyorum, farz kılmasa vermezdim şeklinde değil. Zekatı böyle vereceksin. Çünkü artarsın diyor. malından verirsin ama artarsın.



Zekat vermek malın budanmasıdır. Budanan çubuk daha fazla üzüm verir, meyve verir. Onun için iman matematiğine göre 40 – 1 = 400 kalır, rasyonel matematiğe göre 40-1= 39 kalır. Sen ey kul iman matematiği ile hareket et. Tabii sadece burada maldan vermek yok. Onun için verilmesi gereken her şeyden vermek. İlimden vermek ilmin zekatıdır. Allah’a ömrümüzden vermek ömrümüzün zekatıdır, evladımızdan bir tanesini Allah yolunda, mesela ilim yolunda vakfetmek evladımızın zekatıdır. Zamanımızın bir kısmını Allah yolunda harcamak zamanımızın zekatıdır. Yani zekat sahibi olduğumuz tüm değerlerden verilebilir verilemesi gerekli olan değerlerden.



ve zâlike diynülkayyimeh işte ebedi değerler sistemi budur.





6-) İnnelleziyne keferu min ehlilKitabi velmüşrikiyne fiy nari cehenneme halidiyne fiyha* ülâike hüm şerrülberiyyeh;



Muhakkak ki ehl-i kitaptan ve müşriklerden hakikat bilgisini inkâr edenler, onda ebedî kalıcılar olarak cehennem ateşindedirler! İşte onlar halkın en şerrlisidir! (A.Hulusi)



6 - Küfr edenler: gerek Ehli kitab dan olsun gerek müşriklerden muhakkak Cehennem ateşindedirler, orada muhalled kalacaklardır, onlardır bütün «şerrülberiyye».(Elmalı)





İnnelleziyne keferu min ehlilKitabi velmüşrikiyne fiy nari cehenneme halidiyne fiyha o küfürde ısrar eden, inkârda ısrar eden, kâfirliği tabiat haline getirenler var ya, ehli kitaptan olsun, müşriklerden olsun, Kitaplı-kitapsız kâfirler, küfürde ısrar edenler; fiy nari cehenneme halidiyne fiyha onlar içinde ebedi kalmak üzere cehenneme sokulacaklar, cehennem ateşinde olacaklar.



ülâike hüm şerrülberiyyeh cehennem ateşi onların içinde olacak çünkü. Küfür cehennem ateşi olacak, içlerinde götürecekler ateşlerini ve yüreklerinde ki ateş varlıklarını kaplayacak. ülâike hüm şerrülberiyyeh işte onlar canlıların en şerlileridir.



Ne çarpıcı bir ifade. İnsanın tüyleri diken diken oluyor. Canlıların en şerlisi. Ağır mı buldunuz? İlk bakışta çok ağır, canlıların en şerlisi kâfirlerdir. İster kitaplı ister kitapsız. Neden? Anlamaya çalışalım rabbimizi, yargılamaya değil, haddimiz de değil zaten. Ama anlamaya çalışalım. ..summül bükmülleziyne lâ ya'kılun. (Enfal/22) ayetini hemen hatırladım canlılar içerisinde en şerli olanı hakikate karşı kör ve sağır davranan akletmeyen insanlardır. Arasında bir bağlantı var canlıların şerlileri açısından.



Küfür Allah’ın hakkını inkârdır dostlar, hemen bir önceki ayette de işledim, küfür Allah’ın hakkını inkârdır. Allah’ın hakkını inkar eden canlıların en şerlisidir. Çünkü Allah’ın hakkını inkâr eden hiçbir hakka riayet etmez. Düşünsenize adam Allah’ın hakkını inkâr etmiş, kimin hakkını teslim eder. Varlığını borçlu olduğu Allah’ın hakkını inkâr eden hangi hakka riayet eder. Ondan gerisini saymak gerekmez, üstü kalsın. Onun için canlıların en şerlisi.





7-) İnnelleziyne amenû ve 'amilussalihati ülâike hüm hayrülberiyyeh;



İman edip imanın gereğini uygulayanlara gelince, işte bunlar halkın en hayırlısıdır! (A.Hulusi)



7 - Muhakkak ki iman edip yarar ameller yapanlar onlardır bütün «hayrulberiyye».(Elmalı)





İnnelleziyne amenû ve 'amilussalihati ülâike hüm hayrülberiyyeh yine iman edenler, salih amel işleyenler yani imanını düzelten amellerle, bir bozukluğu düzelten, bir kötülüğü düzelten, bir çirkinliği güzelleştiren amellerle imanını ispat eden kimseler canlıların en hayırlısıdırlar. Hayrülberiyyeh Allah’ın hakkını teslim edenler de canlıların en hayırlısıdır. Çünkü Allah’ın hakkını teslim eden herkese hakkını verir. Çünkü Allah herkese hakkını vermemizi emrediyor.



İnnAllâhe ye'muruküm en tüeddül emanati ila ehliha. (Nisa/58



İnnAllâhe ye'muru Bil adli vel'ihsani ve iytai zilkurba ve yenha anil fahşai velmünkeri velbağy. (Nahl/90) gördüğünüz gibi Allah adaleti emrediyor. Allah emaneti ehline ver diyor, vermeyi emrediyor. Yani bütün bunlar hakkını vermekle alakalı. Herkese hakkını vermekle alakalı.





8 - Cezâühüm 'ınde Rabbihim cennatü 'Adnin tecriy min tahtihel'enharu halidiyne fiyha ebeda* radıyAllâhu 'anhüm ve radu 'anHU, zâlike limen haşiye Rabbeh;



Rablerinin indînde onların cezası (çalışmalarının karşılığı), altlarından nehirler akan Adn cennetleridir... İçlerinde sonsuza dek kalmak üzere... Allâh onlardan razı olmuştur ve onlar da O'ndan razı olmuşlardır (ilâhî özelliklerin tecellisi)... İşte bu, Rabbinden haşyet duyan kimse içindir! (A.Hulusi)



8 - Onların mükâfatı rableri indinde altından ırmaklar akar Cennetlerdir, onlar içinde ebediyen muhalled olacaklar, Allah onlardan hoşnut, onlar da ondan hoşnut, bu işte rabbine haşyet duyanlara. (Elmalı)





Cezâühüm 'ınde Rabbihim cennatü 'Adnin tecriy min tahtihel'enharu halidiyne fiyha ebeda işte bunların yani Allah’ın hakkını Allah’a teslim edenlerin ödülleri karşılıkları rableri katında bakidir. O ödüllerin ilk akla geleni nedir? Cennatü ‘Adn. ‘Adn cennetleri diye çevirmeyi pek anlaşılır bulmuyorum. Güzelliğin üretildiği merkezlerdir. Çünkü ‘Adn; madenle aynı köktendir. Maden bir cevherin üretildiği merkeze denir, Cennatü ‘Adn; kalıcı güzelliğin, ebedi güzelliğin merkezleridir cennetler.



Fela ta'lemü nefsün ma uhfiye lehüm min kurreti a'yün. (Secde/17) gelinde bu ayeti hatırlamayın. Orada cennetliği bekleyecek sürprizleri hiç kimse bilemez, tahayyül ve tasavvur dahi edemez. nasıl bilelim ki ‘adet tü li’ ibadi’s salihîyn salih kullarım için ahirette cennette öyle büyük nimetler hazırladım ki mâ lâ ‘aynün ra’ed hiçbir göz onu görmedi Velâ üzünün semi’at hiçbir kulak onu işitmedi Ve lâ hatara ‘alâ kalb-i beşerin (Hadis) hiçbir insanın aklına öylesi gelmedi. Daha ne olsun. Rabbim hepimize lûtfetsin inşaAllah, layık kılsın.



tecriy min tahtihel'enharu halidiyne fiyha ebeda tabanından ırmaklar çağlayan cennetler. Cennet içinde su olmayan bahçe suyu ile birlikte ayrıca anılması o yüzden. Hadika ise içinden su çıkan bahçe. Onun için hadika geçen yerlerde ayrıca sudan bahsedilmez. halidiyne fiyha ebeda içinde ebedi kalmak üzere girecekler. radıyAllâhu 'anhüm ve radu 'anHU Allah onlardan razı olacak, onlar da Allah’tan razı olacaklar. Allah razı olsun diyen, sen Allah’tan razı mısın. Kendine bir sor, aynaya dön ey nefsim sen Allah’tan razı mısın de. Sen Allah’tan razı değilsen Allah senden niye razı olsun. Önce sen Allah’tan razı ol. Rabbim, benim için takdirine razıyım de, Rabbim boynum kıldan ince de, Rabbim emrin başım üstüne de. De ki razı olduğun anlaşılsın. İşte budur, çünkü rıza karşılıklıdır. Allah rızayı tek taraflı görmüyor.



zâlike limen haşiye Rabbeh işte bütün bunlar rablerinin sevgilerini yitirmekten korkanlar içindir. limen haşiye Rabbeh i böyle çevirdim. Rablerinin sevgilerini yitirmekten korkmak. Yani Allah’tan korkmak değil, böyle yalınkat korku değil, Allah’ın sevgisini yitiririm diye tir tir titremek. Ya beni sevmezse..! işte bu, aslolan bu. Allah – kul ilişkisinin rafine hali sevgi halidir. Ya beni sevmezse, dünya alem sevse ne olur. Hatta Allah beni sevmezse cennet benim olsa ne olur. diyebilmesi lazım.



Rabbim bizi sevsin rabbim bizi sevdirsin rabbim bizi cennetiyle sevindirsin inşaAllah.





Değerli Kur’an dostları, Beyyine suresinin hemen arkasından zelzele suresi geliyor.



Beyyine suresinin sonu,
      Beyyine suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder