19 Kasım 2013 Salı

İslamoğlu Tef. Ders. MÜCADİLE (18-22) (173-A)



A sayfasından devam
18-) Yevme yeb'asühümullâhu cemiy'an feyahlifune lehu kema yahlifune leküm ve yahsebune ennehüm 'alâ şey'* elâ innehüm hümülkâzibun;

Gün gelir, Allâh onların hepsini bâ's eder de; size yemin ettikleri gibi O'na da yemin ederler ve sanırlar ki doğru düşündüler! Dikkat edin, onlar yalancıların ta kendileridir! (A. Hulusi)

18 - O gün ki Allah onları toplayarak ba's edecek de size yemin ettikleri gibi ona da yemin edecekler ve sanacaklar ki bir şey yapıyorlar, İşte onlar hep o yalancılardır. (Elmalı)


Yevme yeb'asühümullâhu cemiy'a Allah’ın onların tümünü diriltip bir araya getireceği feyahlifune lehu kema yahlifune leküm gün, Allah’ın onların tümünü diriltip te bir araya getireceği gün onlar tıpkı size yemin ettikleri gibi Allah’a da yemin edecekler. Yani, aslında burada farklı bir şey söyleniyor ama, şu ayeti bitireyim öyle söyleyeyim onu; ve yahsebune ennehüm 'alâ şey' ve böylece bir destek umacaklar. Yani ‘alâ şey’in; ayaklarını koyacak bir destek, bir tür menfaat umacaklar bundan bir çıkar elde etmeyi umacaklar. elâ innehüm hümülkâzibun bakın, dikkat edin, işte onlar var ya; Onlar sahtekârların ta kendileridirler. Yani, yalanı ahlak edinmiş, yalanı hayat tarzı edinmiş olanlardır onlar.

Dehşet bir şey söyleniyor aziz Kur’an dostları. Yani insanın Allah’a yalan söylemesi nasıl bir şey? İnsan insana yalan söyler, bakınız burada o söyleniyor. feyahlifune lehu kema yahlifune leküm size yalan yemin ettikleri gibi Allah’a da yalan yemin edecekler. İnsan Allah’a nasıl yalan yere yemin eder? Allah tasavvuru bozuk olunca, yani görmeyen, bilmeyen, Habiyr olmayan, Basiyr olmayan, ‘Aliym olmayan bir Allah tasavvuru varsa ancak Allah’a yalan yere yemin eder değil mi? İşte bunların aslında Allah tasavvuru bozuk. Biz AyetelKürsi’yi onun için okumaz mıyız;

ve lâ yeûduhu hıfzuhümâ (Bakara/255) Evet ondan bir önceki cümle. Neydi o; lâ te'huzuHÛ sinetün vela nevm Allah ne uyur ne de unutur. Öyle, yani eğer Allah’ı uyuturum zannediyorsa insan, münafık. Münafıktır Allah’ı unuturum zanneden. Aldanır. Ayetel kürsinin bize verdiği ders budur işte. Onun için namazlardan sonra hep okuruz.


19-) İstahveze 'aleyhimüşşeytanu feensahüm zikrAllâh* ülaike hızbuşşeytan* elâ inne hızbeşşeytani hümülhasirun;

Şeytan (yalnızca beden olma fikri) onlara yerleşti de, onlara Allâh'ın zikrini (hatırlatılan hakikatlerini, bedeni terk edip Allâh Esmâ'sıyla var olmuş yapılarıyla {şuur} sonsuza dek yaşayacaklarını) unutturdu! İşte onlar Hizbüş Şeytan'dır (şeytanî fikir yandaşları - kendini yalnızca beden sananlar)... Dikkat edin, muhakkak ki Hizbüş Şeytan (kendini yalnızca beden sananlar) hüsrana uğrayanların ta kendileridir! (A. Hulusi)

19 - Şeytan üzerlerine istîlâ etmiştir de kendilerine Allah düşüncesini unutturmuştur, onlar şeytan hizbi, (şeytan taraftarı) dırlar, uyanık ol ki şeytanın hizbi hep hüsrana düşenlerdir. (Elmalı)


İstahveze 'aleyhimüşşeytanu feensahüm zikrAllâh şeytan onlara egemen olmuş, onlara galip gelmiş, onlara otorite olmuş ve sonunda onlara Allah’ı unutturmuştur. Şeytanın onlara Allah’ı unutturması iki şekilde olur.

1 – Gerçekten Allah’ı unutturmuştur, artık Allah yokmuş gibi düşünmeye, yokmuş gibi konuşmaya, yokmuş gibi yapmaya başlarlar.

2 – Allah’ı gerçekten unutmamışlardır ama, Allah’ın gördüğünü, her şeyi gören, her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan bir Allah olduğunu göz ardı etmişlerdir.

Ve men ya'şü an zikrir Rahmâni nukayyıd lehu şeytanen fehuve lehu kariyn. (Zuhruf/36) bu ayet geldi aklıma
Kim rahmanın vahyine karşı tavuk karası bir gözle ya’şu o manaya gelir. Yamuk bir bakışla bakarsa, Allah ona şeytani bir bakış musallat eder. Allah ona şeytani bir öteki kişilik musallat eder, o onun uydusu haline gelir. fehuve lehu kariyn artık o merkez olur, kendisi de uydu, şeytanın uydusu gibi onun etrafında onun yörüngesinde dönmeye başlar. Bu dehşet bir şey.

ülaike hızbuşşeytan* elâ inne hızbeşşeytani hümülhasirun işte onlar şeytanın taraftarıdırlar. Şeytan tarafındadırlar ve dikkat edin şeytan taraftarları var ya işte onlar kaybedecek olanlardır. Kaybedecek taraf onun taraftarıdır sonunda. Neden? Allah’a karşı savaşıp ta kazanan olmamıştır da ondan.


20-) İnnelleziyne yuhaddunAllâhe ve RasûleHU ülaike fiyl'ezelliyn;

Muhakkak ki Allâh ve Rasûlü ile zıtlaşanlar, işte onlar en zeliller içindedirler! (A. Hulusi)

20 - Allah ve Resulüne hudut yarışına kalkanlar herhalde onlar en alçaklar içindedirler. (Elmalı)


İnnelleziyne yuhaddunAllâhe ve RasûleH hiç şüpheniz olmasın ki Allah’a ve elçisine karşı meydan okuyan kimseler var ya ülaike fiyl'ezelliyn işte onlar en alçaklar arasında bulunacaklar. En adi olanlar arasında bulunacaklar. Allah’a ve Resulüne meydan okuyanlar.

Bir insanın yapabileceği en ahmakça şey. Allah’a meydan okumak. Düşünebiliyor musunuz. Serçenin aslana meydan okumasıyla falan kıyaslayamayız. Her şeyini Allah’a borçlu, hatta meydan okuduğu dilini bile Allah’a borçlu, fakat Allah’a meydan okuyacak..! Allah bizi ve sizi korusun.


21-) KetebAllâhu leağlibenne ENE ve RusulİY* innAllâhe Kaviyyun 'Aziyz;

Allâh yazmıştır ki: "Kesinlikle galibim Ben ve Rasûllerim (olarak)!" Muhakkak ki Allâh Kaviyy'dir, Aziyz'dir. (A. Hulusi)

21 - Allah yazdı: Celâlim hakkı için herhalde ben yenerim ben ve Resullerim, şüphe yok ki Allah kavîdir azîzdir. (Elmalı)


KetebAllâhu leağlibenne ENE ve RusulİY Allah şöyle yazdı, şöyle diledi, şöyle takdir etti; Elbet ben galip geleceğim. Ben ve elçilerim. ENE ve RusuliY. Ben ve elçilerim kesinlikle galip geleceğiz. innAllâhe Kaviyyun 'Aziyz şundan hiç kuşkun olmasın ey insanoğlu Allah son derece güçlüdür, yüceler yücesidir.


22-) Lâ tecidu kavmen yu'minune Billâhi velyevmil'ahıri yüvaddune men haddAllâhe ve RasûleHU ve lev kânu abâehüm ev ebnâehüm ev ıhvanehüm ev 'aşiyretehüm* ülaike ketebe fiy kulubihimül'iymane ve eyyedehüm Biruhın minHU, ve yudhıluhüm cennatin tecriy min tahtihel'enharu halidiyne fiyha* radıyAllâhu 'anhüm ve radu 'anHU, ülâike hızbullah* elâ inne hızbAllâhi hümülmüflihun;

Esmâ'sıyla hakikatleri olan Allâh'a ve sonsuz yaşam sürecine iman eden bir topluluğu, Allâh ve Rasûlü ile zıtlaşanlarla sevişir bulamazsın! Bunlar, onların babaları, yahut oğulları, yahut kardeşleri veya aşiretleri olsalar bile! İşte bunlar kalplerinin içine imanı yazdığı (şuurlarında imanı yaşattığı) ve tarafından ruhu olarak teyit ettikleridir! Onları, içinde ebedî kalıcılar olmak üzere, altlarından nehirler akan cennetlere dâhil eder. Allâh onlardan razı olmuş, onlar da Allâh'tan razı olmuş hâlde... İşte bunlar Hizbullah'tır (Allâh taraftarları)... Dikkat edin, muhakkak ki Hizbullah kurtuluşa erenlerin ta kendileridir! (A. Hulusi)

22 - Allaha ve Âhiret gününe iman eder hiç bir kavmi Allah ve Resulüne hudut yarışına kalkışan kimselerle sevişir bulamazsın, babaları veya oğulları veya kardeşleri veya hısımları, hemşerileri olsalar bile, işte Allah öyle kimseleri sevmeyen bir kavmin kalplerine imanı yazmış ve kendilerini tarafından bir ruh ile te'yid buyurmuştur ve onları altından ırmaklar akar Cennetlere koyacak, içlerinde ebediyen kalacaklardır, öyle ki Allah onlardan hoşnut, onlar Allah dan hoşnut, işte onlar Allah hizbidir, uyanık ol ki Allahın hizbi muhakkak hep felâha irenlerdir. (Elmalı)


Lâ tecidu kavmen yu'minune Billâhi velyevmil'ahıri yüvaddune men haddAllâhe ve RasûleH Allah’a ve ahirete iman eden bir topluluğu, Allah ve elçisine meydan okuyan kimselerle candan, yürekten bir ilişki halinde bulamazsın. Böyle gönülden, yürekten bir kader birliği ilişkisi içinde bulamazsın. Kimi? Allah’a ve Resulüne meydan okuyan birileriyle, Allah’a ve Resulüne iman edenleri. Burada aslında mü’minin kiminle hangi düzeyde ve düzlemde ilişkiye gireceği ifade buyruluyor.

Yüvaddune vüdden; bu kelime işte meramımızı anlatıyor.işleşli bir fiil, karşılıklı ilişki. İlişki zaten işleşli. Karşılıklı sevgi. Hüdden farklı olarak beni sevsin veya beni sevdi diye ilişki kurmak biriyle. Çünkü vüdd karşıdakinden sevgi bekleyerek ona sevgi sunmaktır. Karşılık olarak sevgi istenen bir sevgidir. Düşünün, Allah’a meydan okuyan birini seveceksiniz, onunla sevgi üzerine kurulu bir ilişki kuracaksınız ve üstelik onun da sizi sevmesini isteyeceksiniz. Allah’a meydan okuya okuya nasıl olacak bu iş? Ve siz iman etmiş olacaksınız, o sadece iman etmemiş olmakla kalmayacak, aynı zamanda Allah’a da meydan okuyacak. Nasıl olacak bu ilişki ey Kur’an dostu, bir düşünsene.

Allah’a meydan okuyanla muhabbet ilişkisine girmek aslında bir tür Allah’a meydan okuyana arka çıkmak değil mi? Hem Allah’ı sevip hem de Allah’a meydan okuyanı sevmek mümkin mi. çatal kazık yere geçer mi, ikiden biri kırılır. Onun için;

Ma ce'alAllâhu li racülin min kalbeyni fiy cevfih. (Ahzab/4) bir yiğidin, bir adamın göğsünde Allah iki kalp yaratmamıştır diyor. Yani birini karaya birini aka. Birini küfre birini imana, birini aydınlığa birini karanlığa verebilsin.

Bu ayet iyi ilişki kurmayı yasaklamaz. Bunu değerli dostlar bir sonra ki Haşr suresinden hemen sonra gelecek olan Mümtahine suresinde göreceğiz. 1 ve 8. ayetlere baktık mı rabbimizin insanlarla normal, insani düzlemde ilişki kurmamızı, kafirlerle olsun müşriklerle olsun ilişki kurmamızı yasaklamadığını görürüz. Ama kader birliğini yasaklar. Allah’a ve Resulüne, ahiret gününe iman eden bir insanın onlarla hiçbir kader birliği ilişkisi kuramayacağını vurgular.


ve lev kânu abâehüm ev ebnâehüm ev ıhvanehüm ev 'aşiyretehüm isterse onlar babaları olsun, babası, babasının babası, onun babası. Ya da kayın babası, ya da ev ebnâehüm çocukları olsun. Çocuğu, torunu, onun çocuğu. Veya damadı, gelini. Ya da ev ıhvanehüm kardeşleri olsun. Ya da ‘aşiyretehüm onların kavmi, kabilesi veya oymağı her neyse, taraftarları olsun. Onlarla Allah, Resulü ve Ahirete iman eden biri, eğer onlar Allah’a ve Resulüne meydan okuyorlarsa asla ilişki kuramaz.

Hangi ilişkiyi kuramaz? Kader birliği ilişkisini Candan yürekten bir ilişki. Çünkü bu ilişkinin kökü iman olmalıdır. İman düzleminde bir ilişkiyi, Allah’a meydan okuyan biriyle nasıl kurabilirsiniz.

ülaike ketebe fiy kulubihimül'iymane ve eyyedehüm Biruhın minH işte Allah’ın kalplerine iman nakşettiği ve katından manevi bir güç ile desteklediği kimseler bunlardır. Babaları, kardeşleri, çocukları aşireti akrabası bile olsa Allah’a düşman olan, Allah’a hasım olan, Allah’a ve resulüne meydan okuyan birileriyle candan yürekten ilişkiye girmeyenler işte Allah’ın kalplerine imanı nakşettiği ve katından manevi bir destekle desteklediği kimselerdir.

[Ek bilgi; Bu öyle bir vakıadır ki, tüm Araplar Bedir ve Uhud savaşlarında bunu açıkça müşahede etmişlerdir. Mekke'den Medine'ye hicret eden sahabe, Allah rızası için kendi akraba ve kabilelerine karşı savaşmaktan asla çekinmemişlerdir.
Ebu Ubeyde (r.a) babası Abdullah b. Cerrah'ı, Mus'ab b. Umeyr (r.a) kendi kardeşi Ubeyd b. Umeyr'i ve Hz. Ömer (r.a) kendi dayısı As bin Hişam bin Muğiyre'yi öldürmüştür. Hz. Ebubekir (r.a) , oğlu Abdurrahman ile çarpışmaya hazırlanırken, Hz. Ali (r.a) , Hz. Hamza (r.a) ve Hz. Ubeyde bin Haris (r.a) en yakın akrabaları Utbe, Şeybe ve Velid bin Utbe'yi öldürmüşlerdir.
Hz. Ömer (r.a) Bedir esirleri hakkında, Hz. Peygamber'e (s.a) "Bunların hepsini öldürelim, üstelik herkes kendi akrabasını bizzat öldürsün" demiştir. Aynı savaşta Musab bin Umeyr'in (r.a) öz kardeşi Ebu Aziz bin Umeyr esir düşer. Ensardan bir sahebinin onu bağladığını gördüğünde Musab bin Umeyr, onu bağlayan sahebeye, "Onu sıkıca bağla, çünkü annesi çok zengindir. Bu yüzden sana oldukça fazla miktarda fidye verir" der.
Bunun üzerine kardeşi Ebu Aziz, "Kardeşim olmana rağmen nasıl böyle konuşursun" diye söylenir. Musab ise, "Şimdi sen benim kardeşim değilsin. Benim kardeşim, seni şu anda bağlayan kimsedir" diye cevap verir. Yine Bedir Savaşı'nda, Hz. Peygamber'in (s.a) damadı, Ebu-l As esir düşer ve hiç kimse kendisine özel bir muamele yapmayarak, diğer esirlere nasıl davranıyorlarsa aynı şekilde davranırlar.

İşte böylece İhlâslı müminlerin nasıl davrandıkları ve Allah'ın dinine nasıl bağlı oldukları gerçek bir şekilde sergilenmiştir. Ebu’l Alâ Mevdudi – Tefhimu’l Kur’an)]

Burada ki Biruhın; ruh bir türün kemaline kendisi sayesinde ulaştığı şeye denir. Ruh, Kur’an ın neresinde geçerse geçsin bir türün kemaline kendisi sayesinde ulaştığı şey. Burada ruh vahiydir dostlar.

ve yudhıluhüm cennatin tecriy min tahtihel'enharu halidiyne fiyha ve onları tabanından ırmakların çağladığı cennetlere kalıcı olarak sokacaktır, girdirecektir. radıyAllâhu 'anhüm ve radu 'anH Allah onlardan razı, onlar da Allah’tan razıdırlar. Dikkat buyurun lütfen. Allah razı olsun diyen mü’min, önce sor; sen Allah’tan razı mısın. Bak aynaya ve de ki; “Ey nefsim sen Allah’tan razı mısın? Sen Allah’ın sana verdiği hükümlerden razı mısın? Sen Allah’ın senin için indirdiği vahiyden razı mısın? Sen Allah’ın senin için çizdiği sınırlardan razı mısın? Sen Allah’ın seni koyduğu yerden razı mısın? Sen Allah’ın senin için yazdığı senaryodan razı mısın? Önce bunu sor. İşte rıza karşılıklı bir ilişki imiş. Eğer Allah razı olsun diyorsan, sen de Allah’tan razı olmalısın. Hayat cesedine vahiy ruhu üflendi mi sonuç bu olur. Sonuç karşılıklı rızadır.

ülâike hızbullah* elâ inne hızbAllâhi hümülmüflihun işte onlar Allah taraftarlarıdır ve dikkat edin Allah taraftarları var ya işte kurtulacak olanlar onlardır. Yani Allah’tan yana olmak ebedi kurtuluşun anahtarını elinde bulundurmaktır. Sen Allah’tan yana olursan Allah’ta senden yana olur. Sen Allah’ın olursan, Allah’ta senin olur. Sen Allah’ı ajandanın en üstünde bulundurursan Allah’ın ajandasında da sem bulunursun.

Sadakallahulaziym.

(173-A)Mücadile suresinin son ayetleri.
(173-A) Mücadile son ayetlerini Toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder