A sayfasından devam
4-) İz kale Yusufu li ebiyhi ya ebeti inniy raeytü ehade aşere Kevkeben veşŞemse vel Kamere raeytühüm li sacidiyn;
Hani Yusuf babasına: "Babacığım! Muhakkak ki ben on bir gezegeni, Güneş'i ve Ay'ı gördüm... Bana secde ediyorlardı" dedi. (A.Hulusi)
4 - Bir vakit Yusuf babasına, babacığım dedi: ben rüyada on bir yıldızla Güneşi ve Kameri gördüm, gördüm onları ki bana secde ediyorlar. (Elmalı)
İz kale Yusufu li ebiyhi ya ebeti Hani bir zamanlar Yusuf babasına; Ey babacığım demişti. inniy raeytü ehade aşere Kevkeben veşŞemse vel Kamere raeytühüm li sacidiyn; ben rüyamda 11 yıldız bir de ayı ve güneşi gördüm. Hepsi de benim emrime amade olmuşlardı diyor babasına. Gördüğü rüyayı açıklıyor. 11 yıldız, yani Bünyamin’le birlikte 11 kardeşi. Ay üvey annesi, güneşse babası. Rüya; Rü’yayı sadıka olarak açık ve net. Tıpkı Kur’an ın vahyi kadar açık ve net.
Tabii Hz. Yusuf’un bu rüyası daha sonra hakikate dönüşecek. Ancak Hz. Yusuf’un bu rüyasını yorumlayan babası, işin farkına ilk varan kişi idi. Biz bu kıssanın aynısını Tevrat’ta da görüyoruz. Ama Tevrat nedense tüm ahlaki söylemden arındırılmış, nebevi söylemden arındırılmış bir biçimde aktarıyor. Tevrat kıssayı öylesine dünyevileştirmiş ki, tabii ki Tevrat yazarları bunu yapan. Kur’an da anlatılan kıssanın içindeki o hikemiyat, o hikmetler, o ibretlik hadiseler ve o saygı Tevrat’ta ki anlatımda hiç yer almamakta.
Mesela bu rüyayı Yusuf babasına haber verdiğinde, babası Yusuf’a çıkışıyor Tevrat yazarlarının kayıtlarındaki anlatımda. Hadi oradan diyor. Ne yani ben ve anan sana itaat mi edeceğiz, boyun mu eğeceğiz diyor. Ne kadar garip, ne kadar ters bir yaklaşım. Oysa ki burada tam tersi. Dolayısıyla sanki Yusuf’u kıskanmış gibi veriyor Tevrat yazarlarının yazdığı versiyon. Oysa Kur’an aynı zamanda bu kıssayı daha önceki anlatımlarını da test edip düzeltiyor. Kur’an ın böyle bir vasfı var. Müheyminen ala, (aleyh) (Maide/48) yani kendisinden önceki gelen ve tahrif edilmiş vahiyleri düzeltmek.
Aslında Yusuf peygamber hakkında belki uzun uzun tarihsel bilgiler vermek lazım. Kitabı Mukaddes kritikçileri ve eski Mısır tarihçileri Hz. Yusuf’un hayatına ilişkin bir çok bulguyu ortaya çıkarmış durumdalar. Hatta bugün ona ait olduğu söylenen ambarlar, kaya ambarlar hala onun hükümdarlık yaptığı döneme şahit olarak bugün bile ziyarete açık bulunmakta.
M.Ö. 1906 yılında doğduğu tespit edilmiş Hz. Yusuf’un ve bu olay Yine M.Ö. 1890 dolaylarında vuku buluyor. Hz. Yusuf’un atıldığı kuyu, doğduğu Şekem isimli yere Filistin’de. Hz. İbrahim’in kurmuş olduğu bir yerleşim merkezi olan Şekem isimli yerin kuzeyinde bulunan Bothan isimli bir bölge. Dolayısıyla Tarihçilerin bize verdileri bu malumatın doğru olduğuna inanmak durumundayız.
5-) Kale ya büneyye lâ taksus rü'yake alâ ıhvetike feyekiydu leke keyda* inneş şeytane lil İnsani adüvvün mubiyn;
(Babası) dedi ki: "Yavrum... Rüyanı kardeşlerine anlatma; sonra (hasetlerinden) sana bir tuzak kurarlar... Muhakkak ki şeytan insan için apaçık bir düşmandır." (A.Hulusi)
5 - Yavrum! Dedi: rüyanı biraderlerine anlatma sonra sana bir tuzak kurarlar, çünkü Şeytan insana belli bir düşmandır. (Elmalı)
Kale ya büneyye lâ taksus rü'yake alâ ıhvetike feyekiydu leke keyda Yakup; Yavrucuğum dedi. Rüyanı kardeşlerine anlatma, sonra sana karşı bir tuzak kurarlar.
Demek ki Hz. Yakup çocuklarının karakterlerini çok iyi ölçmüş ve onların Hz. Yusuf’a karşı tavır ve davranışlarını çok iyi biliyor, onun için de uyarıyor. Yine Kitabı Mukaddes tertipçilerine göre Hz. Yusuf bu olay olduğunda yaklaşık 17-16 yaşında.
inneş şeytane lil İnsani adüvvün mubiyn; Çünkü şeytan insanoğlunun apaçık bir düşmanıdır.
6-) Ve kezâlike yectebiyke Rabbüke ve yuallimüke min te'viylil ehadiysi ve yütimmu nı'meteHU aleyke ve alâ ali Ya'kube kema etemmeha alâ ebeveyke min kablü İbrahiyme ve İshak* inne Rabbeke Aliymun Hakiym;
"İşte böylece Rabbin seni seçer, olayların hakikatini görmeyi sana öğretir, nimetini, daha önce iki atan İbrahim ve İshak'a tamamladığı gibi, senin ve Âl-i Yakup'un üzerine de tamamlar. Muhakkak ki senin Rabbin Aliym'dir, Hakiym'dir." (A.Hulusi)
6 - Ve işte öyle, rabbin seni seçecek ve sana hadisin tevilinden ilimler öğretecek, hem sana hem âli Yakup’a nimetini bundan evvel ataların İbrahim ve İshak’a tamamladığı gibi tamamlayacak, şüphe yok ki rabbin alîmdir, hakîmdir. (Elmalı)
Ve kezâlike yectebiyke Rabbüke Bunun anlamı rabbinin seni seçmesi, ve yuallimüke min te'viylil ehadiys sana olayların doğru yorumunu öğretmesi, ve yütimmu nı'meteHU aleyke ve alâ ali Ya'kube kema etemmeha alâ ebeveyke min kablü İbrahiyme ve İshak ve tıpkı daha önceden ataların İbrahim ve İshak’a olan nimetini tamamladığı gibi, sana ve Yakup oğullarına da nimetini tamamlayacak demektir. Yani bunun manası budur diyor Hz. Yakup rüyayı böyle yorumluyor.
Burada geçen ehadiys, yani; ve yuallimüke min te'viylil ehadiys ana olayların doğru yorumunu öğretmesidir Allah’ın. Bunun manası odur. Tabii lafzen ehadiys, sözler manasına geliyor. Müfessir Razi Hadis’in, hâdis, yani olup biten şey manasına alınmasının doğru olacağını söyler ki; Hadise ile eş anlamlıdır. Dolayısıyla ben de bu yoruma uygun olarak çevirmeyi doğru buldum, olayların doğru yorumunu. Yalnızca rüyaya hasretmek doğru olmaz.
Hz. Yusuf’a verilen basiret, feraset sadece rüyaların yorumunu değil, hayatın yorumunu, olayların yorumunu içine alan bir basiret, bir ferasetti. O olayları doğru okuyor, bir ayet gibi okuyordu. Unutmayalım ki Allah’ın ayetleri dörttür.
Ayat-ı Mestur; satırlardaki ayetlerdir. Bunlar bildiğimiz ayetler. Ama birde Ayat-ı hadisat vardır. Olay ayetler. Allah’ın; insanın başına, toplumların başına getirdiği her bir şey birer mesajdır, birer ayettir. Bir kıtlık, bir ayettir. Bir bolluk bir ayettir. Bir gaza, bir felaket, bir bela bir deprem, bir sel, bir yağmursuzluk hepsi birer ayettir. Doğru okunduğunda mesaj alınır. Doğru okunduğunda Allah’ın o topluluğa ne mesaj vermek istediği öğrenilmiş olur. Bu ayeti, daha doğrusu yazılı ayetleri doğru anlamanın bir şartı da Ayât-ı hadisatı doğru anlamaktır. Yine bu ikisinin dışında ayrıca insan da bir ayettir, ve yine ayrıca kainat bir ayettir.
inne Rabbeke Aliymun Hakiym; gerçekten de rabbin her şeyi bilendir, hikmetle edip eyleyendir.
7-) Lekad kâne fiy Yusufe ve ıhvetihi âyâtün lissailiyn;
And olsun ki, Yusuf ve kardeşleri olayında, sorgulayacaklar için dersler vardır! (A.Hulusi)
7 - Şanım hakkı için Yusuf ve biraderlerinde soranlara ibret olacak âyetler oldu. (Elmalı)
Lekad kâne fiy Yusufe ve ıhvetihi âyâtün lissailiyn;
İşte burada geldi, Doğrusu Yusuf ve kardeşlerinin kıssasında hakikati araştıranlar için dersler vardır, öğütler vardır ibretler vardır diyor. Yani bu masal değildir, hikaye değildir. Allah size masal anlatmıyor ey insanlar. İbret alırsanız eğer bu, muhteşem bir ibretler meş’eridir anlamına gelir.
8-) İz kalu le Yusufü ve ehuhü ehabbu ila ebiyna minna ve nahnü usbetün, inne ebana lefiy dalalin mubiyn;
Hani (kardeşleri) dediler ki: "Biz kalabalık ve güçlü olduğumuz hâlde, Yusuf ve kardeşini (Bünyamin) babamız bizden daha çok seviyor! Muhakkak ki babamız açık bir yanılgıda!" (A.Hulusi)
8 - Zira dediler ki her halde Yusuf ve biraderi babamıza bizden daha sevgili, biz ise mutaassıp bir kuvvetiz, doğrusu babamız belli ki yanılıyor. (Elmalı)
İz kalu le Yusufü ve ehuhü ehabbu ila ebiyna minna ve nahnü usbe Tabii aradaki boşlukları atlayarak bize vermek istediği ahlaki mesajları öncelediği için Kur’an ın üslubu, hikaye gibi aralarını doldurarak gitmiyor. O araları biz zihnimizde dolduruyoruz. Hani bir zaman da Yusuf’un kardeşleri şöyle demişlerdi. Biz çoğunluk olduğumuz halde babamız için Yusuf ve kardeşi bizden daha sevimli ve gözde. inne ebana lefiy dalalin mubiyn; Bakın bakın, bir de babalarını şöyle suçluyorlar. Bu da gösteriyor ki babamız açık bir yanılgı içerisinde.
Nereden bakıyorlar? Allah’ın gör dediği yerden değil. Onun içinde çok olanın güçlü olduğunu zannediyorlar, haklı olduğunu zannediyorlar. Böyle bir ayırımı neden yapıyorlar? Tarihsel bir zemini var bunun o da şu;
Büyük çocukları bunlar, eski ve başka bir hanımından olan çocukları. Hatta hatta başka hanımlarından olan çocukları. Ki Hz. Yakup’un başka hanımlarından olan çocukları. Hz. Yusuf’un annesi Hz. Yakup’un 4. eşi olarak geçiyor Kitabı Mukaddeste. Hz. Yusuf’un annesi küçük kardeşi Bünyamin’i doğururken vefat ediyor ve bu ikisi öksüz kalıyorlar. Dolayısıyla diğer kardeşlerin bunlara karşı kıskançlığı da oradan kaynaklanıyor. Bunlar öksüz kalınca babaları Hz. Yakup bunlara aşırı düşkünlük gösteriyor. Onlara kol kanat germe ihtiyacı hissediyor. Bir de çok özel yapıları var. Özellikle Hz. Yusuf’un özel bir duruşu var. Ahlaki bir tavrı var. Gelişmiş bir karakter ve seciyesi var. Onun için göz dolduruyor. Babasının bir numarası haline geliyor ahlaki davranışlarıyla, olgun tavırlarıyla, hikmetli sözleriyle.
İşte bunun üzerine diğer kardeşler aralarında birleşip bir cephe oluşturuyorlar ve bu ikisine karşı bir plan hazırlıyorlar. Kur’an da tıpkı şeytanı şeytan eden o duyguya atıf yapar gibi onların bu planlarının temellerini veriyor. Şeytan da Ademoğluna karşı kıskançlığı yüzünden şeytanlaşmıştı hatırlayınız. Sırf kıskançlığı ve haseti. Onları da bu cinayeti işlemeye ikna eden hasetleri, kıskançlıkları oluyor.
9-) Uktülu Yusufe evitrahuhu Ardan yahlü leküm vechü ebiyküm ve tekûnu min ba'dihi kavmen salihıyn;
"Öldürün Yusuf'u yahut Onu (başka) bir yere uzaklaştırın ki babanızın sevgisi size yönelsin! Ondan sonra rahata ermiş olursunuz." (A.Hulusi)
9 - Yusuf’u öldürün yahut bir yere atın ki babanızın yüzü size kalsın ve ondan sonra salâhlı bir kavim olasınız. (Elmalı)
Uktülu Yusufe evitrahuhu Ardan yahlü leküm vechü ebiyküm içlerinden biri dedi ki Yusuf’u öldürün ya da onu ıssız bir yere atın ki babanızın ilgisi yalnızca size yönelsin. Yani sırf babalarının ilgisini üzerlerine çekmek için iyi niyetle işlenmiş bir cinayete dönüştürecekler işi. Babalarının ilgisini üzerlerine çekmek için babalarını acıya boğacak bir davranışa sapıyorlar. Çok insan ruhunda ki çelişkileri de gösteriyor aynı zamanda. İnsanın iç çelişkilerini.
Bakınız, babalarını seviyorlar. Seviyorlar ki babalarının ilgisinin kendilerine yönlenmesini istiyorlar. Seviyorlar, sevmeseler babalarının ilgisine niçin bu kadar düşkün olsunlar. Fakat babalarına da en büyük kötülüğü yapıyorlar. Sevgi masarrat getiriyor yani. Bu sevgi işte tüketici bir sevgidir. Üretici değil, tüketen bir sevgi. Onun için babalarının sevgisinin yalnızca kendilerine yönelmesini istiyorlar. Onun için de babalarına zulmedecek bir tavır içine giriyorlar.
ve tekûnu min ba'dihi kavmen salihıyn; Çok ilginç bir ibare bu, ve onun ardından işini yoluna koyan bir topluluk olmuş olursunuz. Şöyle de anlayabiliriz bu ibareyi; daha sonra nasıl olsa siz halinizi düzeltir, iyi adamlar olursunuz. Yani bu suçu işleyin, bir tek cinayetten ne çıkar, Yusuf’u ortadan kaldırın, ondan sonra tevbe eder pırıl pırıl olur temizlenirsiniz, yine Allah nazarında piru pak insanlar olursunuz gibi bir duyguları var. Böyle bir yanlışı, bir başka yanlış düşünce ile güçlendiriyorlar.
Hatırlayınız, tam da bu ayet zemininde, bu ayetlerin ilk muhatabı olan Resulallah için, müşriklerin Mekke’de ki siyaset merkezi olan dar’un nedve de, Resulallah hakkında ki suikast tartışmalarını hatırlayınız. Bakınız böyle bir benzerlik kuruyor ki Kur’an aslında o bir atıf, bir imadır. Dar’un Nedve de Resulallah’ı ortadan kaldırmayı tartışıyorlardı müşrik uluları, reisleri.
Tıpkı Hz. Yusuf’un kardeşlerinin aralarındaki o tartışmada olduğu gibi, onlardan da biri öldürelim diyordu. Bir başkası; hayır öldürmeyelim, öldürürsek şöyle şöyle sakıncaları olur, şöyle yapalım, sürelim diyordu. Bir başkası; Tamam öldürelim ama kim öldürsün? O zaman her kabileden biri çıksın vesair gibi aynen Dar’un Nedve de Resulallah’a yapılacak suikast nasıl tartışılmışsa ona bir atıf olsun için tarihin dehlizlerinden bir örneği seçip Kur’an; İlk defa senin başına gelmiyor. Bak sana yapılan sonucunda akıbetini görmek istiyorsan Yusuf’a bak, onun içinde üzülme teselli namesidir bu.
Devam ediyor C sayfasına geçiniz.
75. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2011/12/16/islamoglu-tef-ders-yusuf-001-02975/ bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder