C sayfasından devam
78-) Ve caehu kavmühu yühraune ileyhi ve min kablü kânu ya'melunes seyyiat* kale ya kavmi haülai benatiy hünne atheru leküm fettekullâhe ve lâ tuhzuni fiy dayfiy* eleyse minküm racülün raşiyd;
(Lût'un) halkı, arzulu bir şekilde koşarak Ona geldiler... Ki daha önce de o kötülükleri yapıyorlardı... (Lût) dedi ki: "Ey halkım... İşte şunlar kızlarımdır... Onlar sizin için daha temizdir... Allâh'tan çekinin ve misafirim arasında beni rezil etmeyin... Sizden aklı başında biri yok mu?" (A.Hulusi)
78 - Kavmi ona zıpır zıpır koşup gelmişlerdi ve bundan evvel kötü kötü fiiller yapıyorlardı, ey kavmim! Dedi, daha şunlar kızlarım, onlar sizin için daha temiz, artık Allah dan korkun, beni misafirlerim hakkında rüsvây etmeyin, hiç içinizde aklı başında bir adem yok mu? (Elmalı)
Ve caehu kavmühu yühraune ileyh nitekim kavmi sürüler gibi itiş kakış ona geldiler. Elmalı zıpır zıpır diyor. Güzel bir karşılık bulmuş, zıpır zıpır ona geldiler. ve min kablü kânu ya'melunes seyyiat zaten daha önceden de bu kötülüğü işleyip duruyorlardı. Bu insan tabiatına aykırı olan homoseksüelliği onlar öteden beri çarpık ilişki biçimini hep işleyip duruyorlardı. kale ya kavmi haülai benatiy hünne atheru leküm Lut dedi ki ey kavmim işte kızlarım, onlar sizin için daha temiz.
Burada bazı müfessirler Hz. Lut’un işte kızlarını mı teklif ediyor gibi bir itiraza mahal bırakmamak için bir takım takdirler yürütmüşler. Kızlarım demekle kavminin kızlarını kastetti gibi bir açıklama getirmişler. Çünkü demişler peygamberler kavimlerinin babası hükmündedir. Ama tabii bu biraz uzak, biraz zorlama yorum. Burada aslında söylenmek istenen şey açık, hitabın maksadı açık. Hz. Lut’un söylemek istediği şey; Bu çarpık ilişkinizi bırakın, tabii ilişkiye. Gayri tabii ilişkiden vazgeçin tabii yollarla cinselliğinizi tatmin edin davetidir bu aslında. Onun için Hz. Lut’un ne söylemek istediğidir önemli olan, bu sözün maksadıdır önemli olan. Onun için böyle uzak yorumlara gerek olduğunu sanmıyoruz.
fettekullâhe ve lâ tuhzuni fiy dayfiy artık Allah’tan korkunda konuklarıma karşı beni mahcup, beni mükedder, beni mahzun etmeyin. eleyse minküm racülün raşiyd; aranızda hiç mi aklı başında adam yok diyor.
Bir peygamber için ne acı, ne zor bir durum. Bir peygamber gerçekten de baba şefkati taşır gönderildiği toplumlara. Her peygamber öyle. Ama düşünün, böyle bir babaya, şefkatle dolu bir babaya manevi çocuklarının yaptıklarına bakınız. Aranızda hiç mi aklı başında adam yok.
79-) Kalu lekad alimte ma lena fiy benatike min hakk* ve inneke le ta'lemü ma nuriyd;
Dediler ki: "Andolsun ki kızlarında bir hakkımız olmadığını bilirsin! Bizim (aslında) neyin peşinde olduğumuzu da elbette bilirsin." (A.Hulusi)
79 - Her halde dediler: malûmdur ki senin kızlarında bizim hiç bir alâkamız yoktur ve bizim ne istediğimizi pek âlâ bilirsin. (Elmalı)
Kalu dediler ki, Lut’a cevap veriyorlar. lekad alimte ma lena fiy benatike min hakk sen de biliyorsun ki, senin kızlarında bizim gözümüz yok dediler. ve inneke le ta'lemü ma nuriyd; aslında bizim ne istediğimizi sen çok iyi biliyorsun demişlerdi azgın toplum.
80-) Kale lev enne liy Biküm kuvveten ev aviy ila rüknin şediyd;
(Lût) dedi ki: "Ah size yetecek gücüm olsaydı, ya da kudretli dayanağım olsaydı." (A.Hulusi)
80 - Ne vardı, dedi: benim size karşı bir kuvvetim olsa idi; veya çok sarp bir kaleye sığınabilse idim? (Elmalı)
Kale lev enne liy Biküm kuvve peki, Hz. Lut’un bu çaresiz durum karşısında ne dediğini düşünüyorsunuz. Evet Kur’an onu da naklediyor. Böylesine bitmiş, böylesine çaresizlik içinde bu aziyz peygamber diyor ki; Ah..! keşke size karşı koyacak gücüm olsaydı. ev aviy ila rüknin şediyd; ya da sırtımı dayayacağım sağlam bir dayanağım olsaydı.
Evet, herkesin bir bittim noktası vardır ya sevgili dostlar, peygamberlerin de bittim noktası var. Ellerinin kollarının döküldüğü nokta. Resulallah’ın bittim noktası, Taif’ten kan revan içinde kovulup ta Mekke’ye giremediği o gün, o an, o saatti. İşte o anda göklerin kalemi oynamaya başlıyor ve yepyeni bir kader yazılıyordu bittim noktasında. Çünkü kulun gücünün bittiği yerde Allah’ın yardımı başlıyordu. Ama Allah’ın yardımı Allah’ı destekleyenlere oluyordu. Beri tarafta Allah’ın kendini destekleyenlere yardımı, kendi mesajına sırt çevirenlere ise belası ve helaki biçiminde geliyordu. İşte burada da öyle olmuştu.
Bu ayetleri okuduktan sonra Resulallah’ın tüm tefsirler birçok rivayet naklederler. Hemen hepsi de birbirine yakındır bu rivayetlerin Resulallah;
- Allah kardeşim Lut’a rahmet etsin..! Buyurmuştu.
Zaten sırtını çok sağlam bir yere yaslamadı mı. Aslında keşke sırtımı dayayacağım bir dayanağım olsaydı diyen Lut’ bir dayanağa yaslanmıştı hem de yıkılmaz bir dayanağa. Allah.
81-) Kalu ya Lutu inna Rusulü Rabbike len yesılu ileyke feesri Bi ehlike Bi kıt'ın minel leyli ve lâ yeltefit minküm ehadün illemraetek* innehu musıybuha ma esabehüm* inne mev'ıdehümussubh* eleysassubhu Bi kariyb;
(Melekler) dediler ki: "Ey Lût! Doğrusu biz senin Rabbinin Rasûlleriyiz... Sana asla ulaşamazlar! Ailenle gecenin ilerleyen saatinde yola çık... Karın hariç sizden hiçbiri geri kalmasın! Çünkü onlara isâbet eden, ona da isâbet edecek... Onlara tanınan süre sabaha kadardır. Sabah yakın değil mi?" (A.Hulusi)
81 - Ya Lut! Dediler: emîn ol biz rabbinin Resulleriyiz, onlar sana ihtimali yok el uzatamazlar, sen hemen ehlinle geceden bir kısmında yürü, içinizden hiç biri geri kalmasın, ancak karın, çünkü ona da onlara gelen musibet gelecek, haberin olsun mev'ıdleri sabah dır, sabah, yakın değil mi? (Elmalı)
Kalu elçilerimiz dediler ki, ya Lutu inna Rusulü Rabbike len yesılu ileyk biz rabbinin elçileriyiz, onlar asla ilişemecekler. Demek ki insan suretinde gelen bu elçiler Hz. Lut tarafından da tanınmamışlardı ve bunlar yakışıklı birer delikanlı gibi gelmişlerdi. Belki bunun hikmeti de azgın toplumun azgınlığının nerelere kadar varabileceği ve biraz önce Hz. İbrahim’in şefaatinin neden kabul edilmediğini bir daha göstermek için.
feesri Bi ehlike Bi kıt'ın minel leyl artık gecenin bir vaktinde ailenle birlikte yola koyul talimatı verdiler elçiler. ve lâ yeltefit minküm ehadün illemraetek talimatlarına şunu da ilave ettiler. Sizden hiç kimsenin gözü arkada kalmasın, fakat karın hariç.
Arkasına bakmasın diye çeviren bir çok mealcimiz ve böyle anlayan müfessirlerimiz olmuş. Fakat bu fiziksel olarak dönüp de arkaya bakmaktan daha çok, ki bu tip rivayetler, İsrailiyattan gelen rivayetler. Burada gözü arkada kalmasın, yani herkes geride bıraktıklarına bakmasın. Adeta ey Lut, senin karın arkada kalacak onun için gözün arkada kalmasın. Hani tıpkı Nuh peygambere söylenmişti ya, ..leyse min ehlik.. (46) o senin ailenden değildir. innehu amelün ğayru Salih o Salih olmayan bir ameldir. Yani ona sahip çıkman, onu gemiye çağırman, gel sen de bizinle bin demen hoş bir şey değil ey Nuh..! denildiği gibi, Hz. Lut’a da böyle bir uyarıda bulunuluyordu.
innehu musıybuha ma esabehüm çünkü onların akıbeti onun da başına gelecektir. inne mev'ıdehümussubh unutma ki onların vadesi bu sabah doluyor. Yani bela ile randevuları sabahleyin olacak. eleysassubhu Bi kariyb; zaten sabah yakın değil mi.
Bu arada Ferra bir bilgi veriyor bu iki cümle arasındaki boşluğu oradan doldura biliriz, bu sabah dolacak deyince onların o azgınlığına daha fazla dayanamayan ve misafirlerinin üzerine gelmekte ki ısrarlarından bıkan Hz. Lut, hayır sabah değil, şimdi, şimdi dediği nakledilir. Onlarında buna karşılık zaten sabaha ne kaldı ki şunun şurasında diye cevap verdikleri ifade edilir. Burada aslında söylenmek istenen; Allah’ın takdirinin ne an, ne zaman, ne mekanda hiç şaşmadığı, şaşmayacağı ima ediliyor.
82-) Felemma cae emruna cealna aliyeha safileha ve emtarna aleyha hıcareten min sicciylin mendud;
Emrimiz geldiği vakit oranın üstünü altına getirdik ve üzerlerine mendud (istiflenmiş) siccilden (pişirilmiş, taşlaşmış çamur) taşlar (muhtemelen volkanik patlama sonucu oluşan lavlar) yağdırdık. (A.Hulusi)
82 - Vaktâ ki emrimiz geldi o memleketin üstünü altına geçirdik ve üzerlerine istif edilmiş siccîlden taşlar yağdırdık. (Elmalı)
Felemma cae emruna cealna aliyeha safileha Evet, sonunda ne olmuş? Sonunda emrimizin infaz vakti geldi, oranın altını üstüne getirdik. ve emtarna aleyha hıcareten min sicciylin mendud; ve o coğrafyanın üzerine balçıktan pişmiş kızgın akkor taşlar püskürttük. Mendud; birbiri ardınca kürem kürem derler ya Anadolu da işte onun gibi, püskürtü halinde yağdırdık üzerlerine. Akkor halinde balçıktan pişmiş taşlar.
Evet dostlar, azgınlık; ha Gomora, eski yunanca söyleyişiyle. Ha Gomorada olmuş, ha Angola da, ha Ankara da, ne fark eder. Demek ki akıbeti aynı olanların cezası da benzer bir biçimde olacaktır.
Burada ki muhtemel bir yanardağ patlamasına atıf, burada söylenenler ve lav püskürtüsüyle Sodom ve Gomora’nın üzerinin örtülmesi. İşte bugünkü Lut gölünün yerinde yer alan bu iki kent, adeta başına gelen belayı Lut görü biçiminde geleceğin tüm insanlığına bir ibret vesikası olarak bıraktı. Lut gölüne gidenler dünyanın bu en çukur parçası, en çukur yerine gidenler, dünyanın en zehirli, hiçbir canlının içinde yaşamasına izin vermeyen ve kıyısında bir otun, bir bitkinin yetişmesine izin vermeyen, dünyanın en kötü suya benzer sıvısını bulurlar.
Onun için bu geleceğe bırakılmış bir ilahi vesikadır, ki ben iki kez gittim, gördüm. İkinci gidişimde arkadaşlarıma elinizi ısrarla daldırın dedim. Daldırın ki anlayasınız. 15 x 65 Km.lik bu ölü deniz, bu ölüm gölünde bir tek canlı hayat yoktu. Oysaki okyanusun binlerce metre altında dahi yaşayan canlılar varken o basınçta ve o yoğunlukta, burada canlı izine rastlanmıyordu. Suyun buharının dahi vardığı gölün çevresinde bitki izine rastlanmıyordu. Gidenler bunu müşahede ederler.
83-) Müsevvemeten 'ınde Rabbik* ve ma hiye minez zâlimiyne Bi beıyd;
Rabbinin indînde işaretlenmiş (taşlar)... Bunlar zâlimlerden uzak değildir. (A.Hulusi)
83 - Ki rabbinin indinde damgalanmışlar, ve bunlar zalimlerden baîd değildir. (Elmalı)
Müsevvemeten 'ınde Rabbik rabbim tarafından hedefi belirlenmiş taşlar. Bunu bendeniz böyle çevirmeyi daha doğru bulduğum için böyle çevirdim. Yani hedefi Allah tarafından belirlenmiş taşlar. Müsevveme; Alamet, işaret demektir. ve ma hiye minez zâlimiyne Bi beıyd; o taşlar ki zalimlerin başlarından hiçte uzak değildir. Yani kıyamete kadar zalimlerin başının üzerinden o taşlar eksik olmayacaktır.
Burada tarihte yaşanmış bir felaket, vahye karşı gelen bir toplumun felaketi daha son buldu ve bir başka olaya örneklik olaya Kur’an sözü getirdi. Meyden ve Şuayb peygamber kıssasına.
Devam ediyor E sayfasına geçiniz.
73. Videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2011/12/02/islamoglu-tefsir-ders-hud-061-09073/ bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder