a sayfasından devam
4-) Ve refa'nâ leke zikrek;
Senin
zikrini (hatırladığın hakikatini yaşatarak) yüceltmedik mi? (A.Hulusi)
4 - Ve
yükseltmedik mi senin zikrini. (Elmalı)
Ve refa'nâ leke zikrek ve senin
şanını, namını, adını yüceltmedik mi.
Müfessirlerimiz farklı farklı
yorumlamışlar. Adını Kur’an da anarak yüceltmedik mi manasına gelir diyenler
olmuş. Geleceğini önceki kitaplarda da vahiylerde de müjdeleyerek yüceltmedik
mi manasına geldiğini söyleyenler olmuş. Seni alemlere rahmet ederek yüceltmedik
mi manasına geldiğini söyleyenler olmuş. Kur’an da Allah ile yan yana anarak,
yani bana itaat edin, Allah resulüne
itaat edin, resule itaat edin ..etıy'ullahe ve etıy'urRasûl.. (Nisa/59) gibi. Allah’a itaat edin resule itaat edin
gibi. Allah’ın; senin adını kendi adıyla birlikte anması Allah’ın yüceltmesi
manasına gelir demişler. Yine burada peygamberlik vererek vahiy indirerek
yüceltmedik mi manasına gelir demişler ki en doğrusu bu. Allah resulü Alemlere
rahmet kılınmıştı. Alemler içerisinde onun adı göklerin neonlarıyla yazılmıştı.
Onun içinde gerçekten de şanı yüceltmişti, yücelmişti. Namı yücelmişti. O
dillere destan olmuştu.
Olmuştu değil hala oldu.
Milyonlarca kadın ve erkeğin gönlünde uğruna ölünebilecek yer yüzünde kaç kişi
var Allah aşkına. Allah birini yüceltirse ne olur. Bir şehri yüceltirse dağında
ot bitmese de Mekke olur, insanlar göz yaşları içinde hasretle giderler. Allah
bir yapıyı yüceltirse o yapı dünyanın en sıradan, en basit, en sade yapısı da
olsa Kâbe gibi o insanların artık göz bebeği olur. Allah bir insanı yüceltirse
AbdulMuttalib in yetimi iken bir çöl kasabasında kimsenin kendi halinde yaşayıp
gitmesi durumunda kimsenin hatırlayamayacağı bir yetimi alır ve dillere destan
eder, alemlere rahmet eder ve 1.400 yıl sonra dahi 100 milyonlarca kadın ve
erkeğin gönlünde bir numara olur. İşte bu ayetlerin tezahürünü biz görüyoruz,
yaşıyoruz.
[Ek bilgi; BİR ŞİİR
"Berk urdu Cemâlinde o
ümmiyyi yetimin"
"En şaşaalı feyz-i
hüdavendi hakimin"
"Bir ders-i edeb verdi
ki, Ashab-ı zekâye"
"Hayret verir asar-ı
fühuli hükemaye"
Muallim
Naci]
5-) Feinne me'al 'usri yüsrâ;
Bu
yüzdendir ki, kesinlikle zorlukla beraber bir kolaylık vardır. (A.Hulusi)
5 - Demek
ki zorlukla beraber bir kolaylık var. (Elmalı)
(Müteakip ayetle birlikte)
6-) İnne me'al 'usri yüsrâ;
Evet,
kesinlikle her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. (A.Hulusi)
6 - Evet
o zorlukla beraber bir kolaylık var. (Elmalı)
Feinne me'al 'usri yüsrâ,(5) İnne me'al 'usri
yüsrâ o halde her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Evet evet,
her zorlukla beraber bir kolaylık olmaya devam edecektir. Yani hayat sadece
iniş değil, sadece düz değil aynı zamanda yokuşta. Hayat sadece sevinçten
müteşekkil değil, hüzün de var. Hayat sadece tatlı değil acı da. Onun için
zorluğu görüp de kolaylığı görmeyenler Allah’ın nimetine şükredemezler.
Nimetine şükretmesi için, hani
bir önceki surede Ve emma Bi nı'meti Rabbike fe hadis (Duha/11) diyordu ya tahdisi nimet, imeti anmak
için nimeti görmek lazım. Kaldı ki zorlukla kolaylık yan yana. Bakarsınız
zorluğun içinde bir kolaylık var. Rabbimiz imtihanı verir, acıyı verir,
ıstırabı verir, derdi verir, o derdin içinde bir de kolaylık paketler gönderir.
Zorluk kapıdan içeri girerken kolaylığı kapının önünde bırakır. Eğer siz içeri
girene değil de kapının önündekine de bakarsanız o zaman zorluğu görür
sabreder, kolaylığı görür hamd edersiniz, şükredersiniz. Dolayısıyla hayat bu
ikisinden müteşekkil.
Aslında bu ayetler bize hayatı
öğretiyor. Ey Muhammed eğer Mekke de yaşadığın zorluklar olmasaydı Medine de
aldıklarını hak etmiş olmazdın. Eğer Kureyş senin başına ödül koymamış olsaydı
sen Medine de medeniyeti kurmaya kalkamazdın. Eğer Allah anneni, babanı,
yaslandığında dedeni, yaslandığında Hatice’yi, yaslandığında Ebu Talib’i
almamış olsaydı seni bizzat Allah terbiye etmezdi. Dolayısıyla her zorlukla
beraber bir kolaylık nasıl var bak.
Hepimiz için geçerli değil mi?
Aslında biz bütünü görmüyoruz, parçayı görüyoruz. Parçanın içinde kötü duran
bütünün içinde çok güzel durabilir. Makro bütün de mükemmel durabilir. Eğer
Allah’ın bak dediği yerden görseydik, baksaydık nice kötü gördüğümüz şeyler
içindeki güzelliği görecek, nice zorluk saydığımız şeylerin içinde ki kolaylığı
görecektik. Aslında Kur’an bir yasayı haber veriyor.
[Ek bilgi; “Elbette zorluğun yanında”
halk yüzünden Hak’tan perdelenme şeklindeki ilk zorluğun yanında “bir kolaylık
vardır.” Hem de ne kolaylık: Zatın keşfi ve velayet makamı… “Gerçekten zorlukla
beraber” Hak aracılığıyla halktan perdelenme şeklindeki zorlukla beraber “bir
kolaylık vardır.” hem de ne kolaylık: Göğsün bağışlanmış Hakkani varlıkla
açılıp genişlemesi ve Nübüvvet makamı. (M.İbn Arabi-Te’vilât)]
[Ek bilgi-2; İbn Abbas şöyle
demektedir: "Cenâb-ı Hak adeta, bu ayette
"iki kolaylık arasında
bir zorluğu yarattım. Binâenaleyh, bu demektir ki, bir
zorluk, kesinlikle iki kolaylığa galib gelemez" demek istemiştir. Mukatil
de, Hz. Peygamber (s.a.s)'in,
"Bir zorluk, kesinlikle
iki kolaylığı yenemeyecek." dediğini ve bu ayeti okuduğunu rivayet
etmiştir.
Ayetteki "iki
kolaylık" ile, dünya kolaylığı, yani beldelerin kolayca fethedilişi ile
ahiret kolaylığı, yani cennet mükafatının elde edilişi kastedilmiştir. Delili
ise, Cenâb-ı Hakk'ın,
"De ki: "Sizler,
bizim için en güzel iki şeyden birisini bekleyip duruyorsunuz..." (Tevbe,
9/52) ayetidir ki, bu "en güzel iki şey" de, zaferler kazanmanın
güzelliği ile, (ölüm halinde) cennet mükafatının elde edilmesidir.
O halde, Hz. Peygamber
(s.a.s)'in, "Bir zorluk, kesinlikle iki kolaylığı yenemeyecek."
ifadesinden kastedilen işte budur.
…Soru; Kolaylık
zorlukla birlikte olamaz. Çünkü bunlar, iki zıt şeydirler. Binâenaleyh,
birarada bulunamazlar!
Cevap: Zorluktan sonra
kolaylığın meydana gelişi, kısa bir zaman içinde olacağı için, bu kesin
addedilmiş, dolayısıyla da, adeta "kolaylık"la birlikte imişcesine
kabul edilmiştir. (F. Razi-Tefsir-i kebir)]
7-) Feizâ ferağte fensab;
(İşlerinden) kurtulunca, (esas işinle) yorul!
(A.Hulusi)
7 - O
halde boşaldın mı yine kalk yorul. (Elmalı)
Feizâ ferağte fensab şu halde
zorluktan kurtulduğunda kolaylıktan nasibini iste, gözet. Fensab ı burada nasib
olarak anlayan müfessirlerimize fakir de uydu. Dolayısıyla zorluktan
kurtulduğunda kolaylıktan nasibini gözet, iste. Bir önceki ayetle bağlantılı
olarak tercüme etmeyi daha uygun buldum, ama bunun en aygın alternatif tercümesi
şöyle; O halde bir işle yorulunca başka bir işle dinlen. Bu da güzel bir
tercüme, bu da güzel bir anlama. Çünkü İslam’da tatil yok, tebdil var. Atıl
kalma yok. İnsan yorulduğunda yatarak değil, insan yorulduğunda iş değiştirerek
dinlenmeli. Tabii ki uyku da dinlence, ama asıl onu söylemiyoruz. Uyku tatil
değil aslında uyku ihtiyaç. Fakat boş durma zaten ta’dil atıl kalma, Arapça bir
kelimedir. Onun için insan atıl kalmaz, cennette bile atalet yoktur kaldı ki
dünyada olsun.
İnne ashâbel
cennetil yevme fiy şüğulin fâkihun. (Yasin/55) orada insanlar
sevdikleri işleri yapacaklar. Neyi seviyorlarsa sevdiğini sevdiği kadar
yapacak. Yani orada da sevdiği bir meşguliyet vardır. Cennette bile atıl kalma,
atalet, tembellik, boşluk yoksa dünyada nasıl olur. Dolayısıyla burada Feizâ ferağte
fensab her iki mananın da bir çok derinliği var. Yani zorluktan
kurtulduğunda kolaylıktan nasibini iste.
Ehlibeyt ekolüne müntesib bazı
müfessirler fensab ı fensıb şeklinde okumuşlar ve yerine birini nasbet, yani
yerine birini ata Halife olarak şeklinde anlamışlar ki bunun mezhebi bir okuma
olduğunu söylememe sanırım gerek yok.
8-) Ve ila Rabbike ferğab;
Rabbini
değerlendir! (A.Hulusi)
8 - Ve
ancak rabbine rağbet et, hep ona doğrul. (Elmalı)
Ve ila Rabbike ferğab ve sadece
rabbine rağbet et. yani İyyaKE na'budu
VE iyyaKE nesta'iyn. (Fatiha/5) diyorsun ya fatiha da. Madem öyle
diyorsun, yalnızca sana ibadet eder, kulluk eder ve yalnızca senden yardım
dileriz, o zaman rabbine rağbet et, bu sözün içini doldur. Rabbin sana rağbet
etti madem bu ayetlerde,ü işte bu surenin diğer ayetlerinde, yani rabbin seni
desteklemekle, duha’yı da katalım buraya; yetim bulup seni gözetmekle, yoksul
bulup seni kendi kendine yeter hale, kanaatli hale getirmekle, şaşırmış bulup
seni doğru yöne yönlendirmekle rabbin sana rağbet etti. seni peygamber seçmekle
rabbin sana rağbet etti. O zaman sen de rabbine rağbet et manasına gelir.
Rabbim
rağbetimizi kendisine yöneltsin. Bir sonraki sure tiyn suresi.
İnşirâh
suresinin sonu.
İnşirah suresini toplu olarak BURADA
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder