D sayfasından devam.
90-) İnnAllâhe ye'muru Bil adli vel'ihsani ve iytai zilkurba ve yenha anil fahşai velmünkeri velbağy* ye'ızuküm lealleküm tezekkerun;
Muhakkak ki Allâh, hakkını vermeyi, ihsanı (iyilik yapmayı) ve yakınlara cömert olmayı hükmeder... Fahşadan (nefsanî davranışlardan), münkerden (imanın gereklerine ters düşen fiillerden) ve bagiyden (zulüm ve hakka tecavüz) nehyeder... Düşünüp değerlendirmeniz için öğüt veriyor. (A.Hulusi)
090- Haberiniz olsun ki Allah size adli, ihsanı ve yakınlığı olana atâyı emrediyor ve fuhşiyyâttan, münkirden, bagiyden nehy ediyor, size va'zediyor ki dinleyip anlayıp tutasınız. (Elmalı)
İnnAllâhe ye'muru Bil adli vel'ihsani ve iytai zilkurba hiç şüphe yok ki Allah adil davranmayı, iyilik yapmayı ve yakınlara karşı cömert olmayı emreder.
Bu ayet hutbelerde okunulan ayeti kerime. Ömer bin Abdülaziyz merhumun hutbelere vasiyet ettiği ayet. Bu ayetin yerinde ehlibeyte hakaret vardı. Emevilerin öteden beri ehlibeyte olan kinlerini hutbede ifade etmek için koydukları lanetler. Ömer bin Abdülaziyz hilafete geldiğinde onları kaldırdı yerine bu ayeti koymuştu.
Öyle diyor Abdullah Bin Mes’ut (R.A.) Eğer Kur’an olmasaydı bu ayet insanlığın ufkunu aydınlatmaya yeterdi diyor. Gerçekten de öyle.
İnnAllâhe ye'muru Bil adli vel'ihsani ve iytai zilkurba hiç kuşku yok ki Allah adil davranışı, iyilik yapmayı ve yakınlara, akrabaya, akraba değil sadece size yakın olan herkese karşı cömert davranmayı emreder. ve yenha anil fahşai velmünkeri velbağy ve her türlü utanç verici hayasızlığı, selim akla ve sağ duyuya aykırı çirkinliği ve sınırları hiçe sayan taşkınlığı ve azgınlığı yasaklar.
Adeta fıtri, sosyal, dini sınırları, münker akli güzellikleri ve onun dışında sosyal her türlü tecavüzü yasaklar. Yani akli güzellikleri şart koşar, akla aykırı çirkinlikleri yasaklar. Sosyal tecavüzü yasaklar, bireyin kendi ahlaki sınırlarını taşması demek olan yüz kızartıcı ve insanın fıtratına aykırı olan her türlü şeyi yasaklar. Yani burada tüm sosyal çirkinlikler, bireysel çirkinlikler, ahlaki çirkinlikler yasaklanmış, akli çirkinlikler hepsi.
ye'ızuküm lealleküm tezekkerun size bu öğütleri verir ki sorumluluklarınızı aklınızda tutabilesiniz.
91-) Ve evfu Bi ahdillâhi izâ ahedtüm ve lâ tenkudul eymane ba'de tevkiydiha ve kad cealtümullahe aleyküm kefiyla* innAllâhe ya'lemu ma tef'alun;
Sözleştiğiniz zaman, Allâh adına olan ahdinizi hakkıyla yerine getirin... Yeminleri, kesinleştirdikten sonra bozmayın... (Zira yeminlerinizle) Allâh'ı kefil kıldınız! Muhakkak ki Allâh işlediklerinizi bilir. (A.Hulusi)
091 - Bir de muahede ettiğinizde Allahın ahdini yerine getirin, ve sapa sağlam ettiğiniz yeminleri bozmayın, nasıl olur ki ona Allah ı kefil kılmıştınız, şüphe yok ki Allah, ne yaparsanız tamamen bilir. (Elmalı)
Ve evfu Bi ahdillâhi izâ ahedtüm ve lâ tenkudul eymane ba'de tevkiydiha yine Allah ile sözleşme yaptığınızda sözünüze sadakat gösteriniz. ve lâ tenkudul eymane ba'de tevkiydiha birde yeminlerinizi iyice kesinleştirdikten sonra bozmaya kalkmayınız. ve kad cealtümullahe aleyküm kefiyla Unutmayınız ki Allah’ı kendinize kefil kılmıştınız. Yani Allah adına yapılmış her türlü sözleşmeye ihanet Allah’a ihanettir demeye getiriyor. innAllâhe ya'lemu ma tef'alun zira Allah yaptığınız her şeyi biliyor.
92-) Ve lâ tekûnu kelletiy nekadat ğazleha min ba'di kuvvetin enkâsâ* tettehızune eymaneküm dehalen beyneküm en tekûne ümmetün hiye erba min ümmetin, innema yeblukümullâhu Bih* ve leyübeyyinenne leküm yevmel kıyameti ma küntüm fiyhi tahtelifun;
İpliğini kuvvetle büktükten sonra söküp çözen (kadın) gibi olmayın... Bir toplum diğerinden daha kalabalık diye, yeminlerinizi aldatma vasıtası ediniyorsunuz... Allâh o yeminlerinizle sizi yalnızca imtihan eder (ki ne olduğunuz ortaya çıksın da, yarın itiraz edemeyesiniz)... Hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyi kıyamet sürecinde size açıklayacaktır. (A.Hulusi)
092 - Ve bir ümmet diğer bir ümmetten daha nemalı olduğu için yeminlerinizi aranızda bir Hud'a ittihaz ederek o, ipliğini kat kat kuvvetle büktükten sonra sökmeye çalışan karı gibi olmayın, her halde Allah sizi onunla imtihan eder ve elbette o ihtilâf etmekte olduğunuz şeyleri Kıyamet günü size muhakkak beyan edecektir. (Elmalı)
Ve lâ tekûnu kelletiy nekadat ğazleha min ba'di kuvvetin enkâsâ ve asla ipliğini iyice eğirdikten sonra onu tersine çevirip çözen kadının durumuna düşmeyin. Hani batıda da anlatılan bir Penelope’ın hırkası var ya, kadın hırkayı örermiş sabaha kadar, akşama kadar da çözermiş, sökermiş ve bir ömrü böyle geçirirmiş. Yani adeta ona benzer bir misalle ipliğini önce eğirip çevirip iplik yapıp ondan sonra da geri çevirerek çözen kadının durumuna düşmeyin. Ne yaparak böyle düşmeyin?
tettehızune eymaneküm dehalen beyneküm en tekûne ümmetün hiye erba min ümme bir topluluk diğerinden daha kârlı gerekçesiyle yeminlerinizi kendi aranızda bir kandırmaca ya dönüştürerek o kadının durumuna düşmeyin. Yani çıkar, menfaatle güce boyun eğerek verilen sözden dönmeyin. innema yeblukümullâhu Bih Şüphesiz Allah sizi bununla sınamaktadır.
Hudeybiye’de ki Ebu Cendel’in gelişi aklıma geldi. Hudeybiye de anlaşma yapılmış babası Süheyl Bin Amr, müşrik diplomatik heyetinin başkanının zincirlenmiş oğlu Mekke’den kaçmış o sırada Resulallah’ın huzuruna geliverdi. Kan revan içinde kalmıştı şimdi anlaşmaya uyacaklar mı, bozacaklar mı. Resulallah’ın içi yandı, rica etti Süheyl’den, fakat Süheyl tınmadı bile. Resulallah Allah’a havale etti ve anlaşmayı uyguladı. Ama bu, o anlaşmanın bir sene sürmemesine yol açan müthiş bir gelişmeye sebep oldu. Süheyl Bin Amr ve diğer Mekke’den kaçanlar Medine’ye gelmek yerine sahil yolunda bir barikat kurdular ve oradan gelip geçen Kureyş kervanlarını vurdular. Kureyş anlaşmanın iptalini kendisi istemek zorunda kaldı. Yani imtihan, sınav ya.
ve leyübeyyinenne leküm yevmel kıyameti ma küntüm fiyhi tahtelifun ve elbette kıyamet günü üzerinde sürekli tartışıp farklı sonuçlara ulaştığınız şeyleri açık seçik önünüze serecektir Allah. Yani ortak olmayan doğrular ve ahlaki değerlerle ilgili farklılaşmalar. Yoksa insanlığın ortak değerleriyle ilgili değil tabii ki.
93-) Ve lev şaAllâhu lece'aleküm ümmeten vahıdeten ve lâkin yudıllu men yeşau ve yehdiy men yeşa'* ve letüs'elünne amma küntüm ta'melun;
Eğer Allâh dileseydi, elbette sizi tek bir inanca sahip toplum kılardı... Fakat (Allâh), dilediğini saptırır ve dilediğini de hakikate erdirir... Yaptıklarınızın sonuçlarını yaşayacaksınız! (A.Hulusi)
093 - Allah, dilese idi elbet hepinizi bir tek ümmet yapardı ve lâkin o, dilediğine dalâlet, dilediğine hidayet buyurur ve her halde hepiniz bütün yaptıklarınızdan mesul olacaksınız. (Elmalı)
Ve lev şaAllâhu lece'aleküm ümmeten vahıdeh zaten eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet, tek bir toplum, tek inanca, aynı inanca sahip tek bir toplum yapardı. ve lâkin yudıllu men yeşau ve yehdiy men yeşa' fakat o doğru yoldan sapmak isteyeni saptırıyor, doğru yola yönelmek isteyeni ise O’na yöneltiyor. Evet, yani Allah sizi bir tek toplum yapmak istemedi şeklinde anlıyoruz. Allah bunu irade etmedi şeklinde anlıyoruz. Bunu istese yapardı ama yapmadı.
Peki neyi istedi? Bu soru önemli; İradeyi istedi. Seçmeyi kader kıldı. Buradaki yeşa’ çift failli, faili gören bir fiil.yani dileyenin sapmasını diledi, isteyenin doğru yola ulaşmasını istedi. Doğru yola ulaşmak isteyeni doğru yola ulaştırdı, sapmak isteyeni saptırdı manasına gelir. İnsan iradesine bir vurgudur.
ve letüs'elünne amma küntüm ta'melun ne ki seçiminiz sonucu yapa geldiğiniz her şeyden mutlaka hesaba çekileceksiniz. Eğer bir önceki ayette saptıran Allah olsaydı, bu ayet böyle bitmezdi. Yaptıklarınızdan hesap vereceksiniz diye bitiyor. İnsan yaptığından sorumlu ise eğer, seçiminden dolayıdır. Onun için hatta belki burada, bu surenin 35. ayetinde -ki tefsir ettik o ayeti- hani ne diyorlardı. Eğer Allah dilemese biz şirk koşmazdık diyorlardı. Yani müşriklerin sapık kader inancını reddeden ve insanın özgür iradesine bir gönderme yapan ayet bu.
94-) Ve lâ tettehızu eymaneküm dehalen beyneküm fetezille kademün ba'de sübutiha ve tezûkussue Bima sadedtüm an sebiylillâh* ve leküm azâbün azıym;
Yeminlerinizi aranızda aldatma aracı olarak kullanmayın! (Aksi takdirde, İslâm'da) sağlamca yer almışken ayağınız kayar ve Allâh yolundan saptığınız için kötülüğü tadarsınız... Sizin için çok büyük azap oluşur. (A.Hulusi)
094 - Yeminlerinizi aranızda Hud'a ve fesada vesile ittihaz etmeyin ki sonra sağlam basmışken bir ayak kayar ve Allah yolundan saptığımız için fena acı tadarsınız, Âhirette de size pek büyük bir azâb olur. (Elmalı)
Ve lâ tettehızu eymaneküm dehale asla yeminlerinizi bir kandırma aracına dönüştürmeyin Dehalen, yani aldatmaca, oyun şekline getirmeyin. Yemin oyun olamaz. beyneküm fetezille kademün ba'de sübutiha yoksa ayağınızı sağlam basmışken zemin altınızdan kayıverir. Yani batıl üzerine yapılmamış her sözleşme bağlayıcıdır. Kur’an ın bize sunduğu bu ayetler bunu gösteriyor.
ve tezûkussue Bima sadedtüm an sebiylillâh ve Allah yolundan uzaklaşmanızın kötü sonuçlarını yudum yudum tadarsınız sonra, eğer öyle yaparsanız. Nasıl? Yeminle sözleşmenin hükmünün kalmadığı bir toplumda ahlaki, ekonomik, sosyal kıyamet kopmuş demektir. Söyler misiniz, yeminle sözün kalmadığı, hükmünün kalmadığı, Hiçbir kimsenin, hiçbir kimsenin sözüne ve yeminine bakmadığı, bir değer biçmediği bir toplumda yaşanır mı. Böyle bir toplumda alış veriş yapılır mı. Böyle bir toplumda bir iş görülür mü? Böyle bir toplumda insani bir ilişki kurulur mu, evet, onu söylüyor ayet.
ve leküm azâbün azıym üstelik ötede sizi bekleyen daha korkunç bir azapta bulursunuz.
95-) Ve lâ teşteru Biahdillâhi semenen kaliyla* innema indAllâhi huve hayrun leküm in küntüm ta'lemun;
Az bir pahaya Allâh ahdini satmayın... Eğer bilirseniz, Allâh indîndeki sizin için daha hayırlıdır. (A.Hulusi)
095 - Allahın ahdini cüzî bir bedele değişmeyin her halde Allah yanındaki sizin için daha hayırlıdır, eğer bilir iseniz. (Elmalı)
Ve lâ teşteru Biahdillâhi semenen kaliyla ve Allah ile yaptığınız sözleşmeyi az bir bedel karşılığında satmayın.
Evet Allah ile yaptığınız sözleşme nedir?
Üç tür sözleşmeye de delalet eder bu ayet.
1 – var oluştan gelen ontolojik sözleşme. Buna Kur’an Misak diyor. Biz daha var oluştan, daha doğuştan, Allah ile sözleşme yaptık. Bu Misak’tır. Yani Allah bizi yaratırken kendisi ile fiili bir sözleşme yapmış gibi yarattı. Bizim içimize iradeyi, bizim içimize aklı, bizim içimize fıtratı yerleştirdi. Fıtrat; Allah ile yapılmış ontolojik sözleşmedir. Yani tabiatımızı, kendisini tanıyan ve bilen bir halde yarattı.
2.- Sözleşmenin, sosyolojik sözleşme. Yani Kur’an da akt, ve eyman diye geçer. Yeminler.
3 – Teolojik sözleşme, yani iman. İman da Allah ile bir sözleşmedir.
İşte bu üç sözleşmeyi bozmamamızı emrediyor Kur’an.
innema indAllâhi huve hayrun leküm in küntüm ta'lemun bakın, O’nun Allah katında ki karşılığı var ya, işte eğer bilirseniz sizin için çok daha hayırlıdır.
96-) Ma 'ındeküm yenfedü ve ma 'indAllâhi bâkın, ve lenecziyennelleziyne saberu ecrehüm Biahseni ma kânu ya'melun;
Sizin indînizdeki tükenir... Allâh indîndeki ise bâkîdir... Sabredenlere gelince, elbette onların yaptıklarının sonucunu, yapmakta olduklarından daha güzeli ile karşılarız. (A.Hulusi)
095 - Allahın ahdini cüzî bir bedele değişmeyin her halde Allah yanındaki sizin için daha hayırlıdır, eğer bilir iseniz. (Elmalı)
Ma 'ındeküm yenfedü ve ma 'indAllâhi bâkın zira sizin yanınızdaki tükenir, fakat Allah katında ki bakidir, tükenmez.
ve lenecziyennelleziyne saberu ecrehüm Biahseni ma kânu ya'melun imdi, herkes emin olsun ki zorluklara karşı göğüs gerenleri, işlediklerinizin en iyisiyle ödüllendireceğiz. Bu müthiş bir müjde. İşlediklerinin en iyisiyle ödüllendirilmek.
97-) Men amile salihan min zekerin ev ünsâ ve huve mu'minun fele nuhyiyennehu hayaten tayyibeten, ve lenecziyennehüm ecrehüm Biahseni ma kânu ya'melun;
İster erkek ister kadın olsun, kim iman ederek imanın gereği fiiller ortaya koyarsa elbette biz ona temiz-pak bir hayat yaşatırız... Onlara elbette yaptıklarının daha güzeliyle karşılıklarını veririz. (A.Hulusi)
097 - Erkekten dişiden her kim mümin olarak iyi bir amel işlerse muhakkak ona hoş bir hayat yaşatacağız ve yapmakta oldukları amellerin daha güzeli ile ecirlerini muhakkak vereceğiz. (Elmalı)
Men amile salihan min zekerin ev ünsâ ve huve mu'minun fele nuhyiyennehu hayaten Tayyibe kim imanlı olarak bir iyilik ortaya koymuşsa, erkek ya da kadın fark etmez, kesinlikle ona güzel bir hayat tattıracağız. ve lenecziyennehüm ecrehüm Biahseni ma kânu ya'melun dahası onları istediklerinin en iyisi ile mutlaka ödüllendireceğiz. Yani işlediklerinin en iyisiyle mutlaka ödüllendireceğiz.
Yukarıdakinin aynısı, yani iki kere geldi. İşlediklerinin en iyisi ile ödüllendirilmek ve bir de te’kit. Rabbimizden bizim işlediklerimizin en kötüsüyle cezalandırmamasını, fakat işlediklerimizin en iyisiyle ödüllendirmesini niyaz ederiz.
“Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”
Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.
87. Videonun sonu.
87. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/03/09/islamoglu-tef-ders-nahl-70-9787/ bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder