C sayfasından devam.
9-) İnne hazel Kur'âne yehdiy lilletiy hiye akvemü ve yübeşşirul mu'miniyn elleziyne ya'melunes salihati enne lehüm ecren kebiyra;
Muhakkak ki şu Kur'ân, en sağlam gerçeğe hidâyet eder; yararlı çalışmalar yapan iman ehline kendileri için büyük karşılıklar verileceğini müjdeler. (A.Hulusi)
009 - Haberiniz olsun ki bu Kur'an, insanları en doğru yola hidayet eder ve Salih Salih ameller yapan müminlere tebşir eyler ki kendilerine büyük bir ecir vardır. (Elmalı)
İnne hazel Kur'âne yehdiy lilletiy hiye akvem hiç şüphe yok ki işte bu Kur’an o dosdoğru yola yöneltmekte ve yübeşşirul mu'miniyn elleziyne ya'melunes salihati enne lehüm ecren kebiyra erdemli ve güzel davranış sergileyenleri kesinlikle muhteşem bir karşılığın beklediğini müjdelemektedir. Kur’an size neyi müjdeliyor ey müminler? Erdemli ve güzel davranış sergileyenleri kesinlikle muhteşem bir karşılık. Hem dünyada hem ukbada, ahirette beklediğini müjdeliyor.
Yahudileşen İsrail oğullarından Kur’an a geçiyor bu ayet. O örneği bitiriyor ve hemen Kur’an vahyine geçiyor. Onlar vahye ihanet ettikleri için Yahudileştiler diyor muhataplarına, biz müminlere. Sizde Kur’an a ihanet ederseniz bu ayetin verdiği, daha doğrusu bu pasajların verdiği öğüt bu. Siz de Kur’an a ihanet ederseniz eğer Yahudileşirsiniz tıpkı İsrail oğulları gibi. Vahiyler birbirini destekler, temel esprisini de veriyor bu. Hepside temelde aynı doğruyu gösterirler demeye getiriyor bu pasajlar.
10-) Ve ennelleziyne lâ yu'minune Bil ahireti a'tedna lehüm azâben eliyma;
Sonsuz gelecek yaşamları olduğuna iman etmeyenlere de, kendileri için acı azap hazırladığımızı (müjdeler). (A.Hulusi)
010 - Âhirete inanmayanlara dahi elîm bir azâb hazırlamışızdır. (Elmalı)
Ve ennelleziyne lâ yu'minune Bil ahireti a'tedna lehüm azâben eliyma ve ahirette yaptıklarından hesap vereceğine inanmayan kimseler için; (Aslında Lâ yu’minune, inanmayan kimseler, iman etmeyen diye de çevrilebilir ama parantez içi bir açıklama ile Taberi’nin açıklamasına dayanarak bunu böyle çevirdim.) Yaptıklarından hesap vereceğine inanmayan kimseler için dehşet bir azap hazırladığımızı da onlara müjdelemektedir bu Kur’an. Burada pasaj bitti. Yepyeni bir konuya giriyoruz.
11-) Ve yed'ul İnsanu Bişşerri duaehu Bil hayr* ve kânel İnsanu acula;
İnsan, hayrını davet eder gibi şerrini davette de (acele) eder! İnsan çok acelecidir! (A.Hulusi)
011 - İnsan da şerri öyle davet ediyor ki hayra duâ eder gibi, ve insan pek aceleci olmuştur. (Elmalı)
Ve yed'ul İnsanu Bişşerri duaehu Bil hayr.
Yepyeni bir konu dedimse üsttekinden bağımsız değil, hepten kopuk değil. Kur’an ın tamamı zaten bir sure, hatta bir ayet gibidir, böyle okunmalıdır. Kur’an birbiri ile örülü bir tuğla duvar gibidir. Her bir ayeti diğerine referans verir. Onun için Kur’an ı bir tek ayet gibi okumak şiar olmalıdır, doğru anlamanın şiarı.
Ve yed'ul İnsanu Bişşerri duaehu Bil hayr ne ki insan sanki hayır için yalvarıp yakarıyormuşçasına şer için yalvarıp yakarır. ve kânel İnsanu acula zira insan çok acelecidir. İnsan soyuna hitap bu ayette. Herhangi bir zümreye değil, tüm insanlığa hitaba geçti Kur’an ve dedi ki insan aceleci bir varlıktır.
18. ayette gelecek olan dünyevileşmenin temelinde yatan zaafa dikkat çekiyor burada.yani insanın dünyevileşmesinin en temelinde ne, hangi sebep yatıyor derseniz eğer, acelecilik, aceleyi istemek. Yani hemen sahip olmak.
Acele istemek bir zaafı getirir, bedel ödemeden elde etmek.
Acele istemek bir başka zaafı daha getirir. Yakındaki kötüyü uzaktaki iyiye tercih etme zaafı.
Acele istemek bir başka şeyi daha getirir, gözü uzağı görmeyip sadece hemen önündekilere dikme zaafı.
Acele istemek bir başka şeyi daha getirir, rantçılığı. Maddi manevi. Cennet rantçılığı olsun, dünya rantçılığı olsun. Çünkü acele isteyenler bedelini ödemeye pek yanaşmazlar. Onun için dünyevileşmenin en temelinde insanoğlunun acele etme zaafının yattığını bu ayetten anlıyoruz.
Allah’ın belada acele etmediğini Yunus/11 de anlıyoruz değil mi. Hatta Kur’an, insanın aceleden yaratıldığını söylüyor. Yani mecazi bir ifade ile Kur’an enbiya/37. ayetinde;
Hulikal İnsanu min acel.. (Enbiya/37) İnsan aceleden yaratıldı diyor. Tabii ki insan aceleden yaratılmadı aceleci bir varlıktır demektir bu, mecazi bir kullanım. Yani bu kadar acelecidir insan. Hayırlısını istemek yerine acele ister. İstediği verilsin, başına bela olacaktır fakat bunu bile bilmez. Hayırlısı belki biraz geç gelecektir, ama sabretmediği için kendi eli ile, kendi isteği ile başına bela açar.
Eğer insanın acele ettiği gibi Allah’ta acele etseydi insan kendi soyunun köküne kibrit suyu dökmüş olurdu yeryüzünde. O nedenle Kur’an uyarır ..ve 'asa en tekrahu şey'en ve huve hayrun leküm.. (Bakara/216) sizin hoşlanmadığınız bir şey ola ki hayırlı olur sizin için. Çünkü acele ettiğiniz zaman onu göremezsiniz.
Hoşlanmadığınız bir şeyin uzun vadede, mikro planda kötü gibi gördüğünüz bir şey makro planda iyi olabilir. Siz Allah’ın gör dediği yerden bakarsanız en azından ya makro planı da hesaba katar, ya da en azından; “Benim bilmediğim bir şeyler var. Ya rabbi, benim görmediğimi sen görüyorsun sana itimat ediyor, güveniyorum.” dersin. İman budur işte. ..ve 'asa en tekrahu şey'en ve huve hayrun leküm.. !
Ola ki bazı şeylerde de hayır görürsünüz, mikro planda. Yakın planda size hayır gibi gözükür. Fakat uzak planda size şerdir. ..vAllâhu ya'lemu ve entüm lâ ta'lemun; (A. İmran/66) Allah en iyisini bilir. Fakat siz, tabii ki sınırlısınız, insansınız, uzağı göremezsiniz. Onun içinde bilemezsiniz. Allah’ın bildiğine iman edin ve Allah’a güvenin. Güven mutluluktur aynı zamanda. Onun için iman eden mutlu olur. Onun için iman insana mutluluk getirir.
12-) Ve cealnelleyle vennehare ayeteyni fe mehavna ayetelleyli ve ce'alna ayetennehari mubsıreten litebteğu fadlen min Rabbiküm ve li ta'lemu adedessiniyne vel hisab* ve külle şey'in fassalnahu tafsıyla;
Geceyi ve gündüzü iki işaret olarak meydana getirdik... Gecenin işaret ettiği karanlığı (cehli) kaldırıp, gündüzün işareti aydınlığı (ilmi) geçerli kıldık... Rabbinizden bir lütuf talep edesiniz ve senelerin adedini ve hesabı da bilesiniz diye... Biz her şeyi detaylarıyla açıkladık. (A.Hulusi)
012 - Halbuki biz geceyi, gündüzü iki âyet yaptık, sonra gece âyetini mahvettik ve gündüz âyetini gösterici kıldık ki rabbinizden fadıl talep etmiş de etmişiz. (Elmalı)
Ve cealnelleyle vennehare ayeteyn hem biz geceyi ve gündüzü iki ayet kıldık. Karanlık ve aydınlık, pasajın temasına uygun olarak manevi karanlık ve ışığa göndermedir bizce. Onun için gece ve gündüz hayatın özetidir. Gece ile gündüzü iki ayet kıldık diyor. Gecenin ve gündüzün ayeti demiyor. Bir sonraki cümlede farklı olarak gelecek. Orada aya ve güneşe işaret var ama burada herhangi bir takdir kullanmazsak eğer ayetin metninin içinde geçmeyen bir kelimeyi metne idhal etmezsek eğer, gece ve gündüz doğrudan ayet kılınmış oluyor.
Evet, Yani insan hayatının mevsimleri. Toplumlar içinde bulunan inkarcılar ve müminler. İnsan hayatının güzel ve kötü günleri, alt üst oluşlar. Hep bunların içinde bir ışık vardır. En kötü günler, gece kadar karanlık günlerinize bakınız, onun içinde; İnne me'al 'usri yüsrâ (İnşirah/6) zorluğun yanında bir kolaylığı görebilirsiniz. Bir ışığı görebilirsiniz. O ışığı görmeniz için yalnız bir şart var, göz yetmez. Işık olmazsa göz görmek için işe yaramaz. Vahyin ışığı şarttır. Onun için gözünüz, yüreğiniz, ışığınız vahiy olursa bu ikisi bir araya geldiğinde görünenin, mevcudun arkasında ki vücudu, görünenin arkasında ki görünmezi de sezebilirsiniz.
fe mehavna ayetelleyli ve ce'alna ayetennehari mubsıre Baksanıza gecenin ayetini gideriyor ve onun yerine gündüzün ayetini bir ışık kaynağı olarak ikame ediyoruz, getiriyoruz. litebteğu fadlen min Rabbiküm ve li ta'lemu adedessiniyne vel hisab hem rabbinizin lütfünden size düşeni arayasınız, hem de geçip giden yılların sayısının ve gelmesi kaçınılmaz olan hesabın farkına varabilesiniz diye.
Evet mesaj çok acık. Zaman belirleyici ay ve güneş gibi tüm unsurların tamamı, insana dünyanın geçiciliğini, hayatın sınırlılığını, ahiretin gerçekliğini, hesabın mutlaka geleceğini gösteren bir gösterge değil midir.
Aslında öğüt isteyene gece ve gündüz yetmez mi. Gündüzü insan eğer doğru okursa hayata, geceyi doğru okursa kabre tekabül etmez mi.
Yatak mezara yorgan mezar taşına tekabül etmez mi.
Gece uykusu ölüme, sabah kalkışta bir; ba'sü ba'delmevt (Amentü) yeniden dirilişe tekabül etmez mi.
Aslında insan 24 saatte bir ömrü ebedi bir ömrü tekrar tekrar yaşamaz mı. Ve yine insan gündüzü nasıl geçirmişse bir günün gecesini öyle geçirir. Gündüzü güzel geçmiş bir günün gecesi güzel geçer. Rüyası bile güzel olur. Gecesi güzel geçen bir ömrün sabahı neden kötü olsun ki.
Onun için Kur’an zaman belirleyicilerin tamamını bize bir takım ebedi hakikatleri gösteren birer gösterge olarak sunuyor. Ayettir diyor. Ayetler göstergelerdir, işaretlerdir, parmaklardır yani. Parmak ayı gösterirken parmağa değil aya bakmak lazım. Camdan bakmak lazım ki dışarıyı görebilesiniz cama değil.
İşte Kur’an ın etrafımızda, tabiatta gördüğümüz bütün bu şeyleri, okunması gereken birer ayet olarak sunmasının maksadı budur. Ey insan, yaz ve kış, bahar ve güz sana hayatın 4 mevsimini hatırlatıyor. Unutma seninde baharın olduğu gibi, kışın da olacak. Unutma bir gün senin de yaprağın solacak diyor.
Yine bize tabiatta ki ağaçların her bahar yeniden doğup her güz ölüşlerine bakarak ey insan oradan pay biç, ders al. Bir gün sen de ölecek ve bir daha dirileceksin demiyor mu. İşte o gerçeklere birer atıftır bu ayetler.
ve külle şey'in fassalnahu tafsıyla işte biz ibret almanız için gerekli olan her şeyi açık ve net olarak önünüze koymuş bulunuyoruz. Yani daha ne desin Kur’an. Eğer ibret alacaksa, eğer öğüt alacaksa ..fa'tebiru ya ulil'ebsar (Haşr/2) ey basiret sahipleri, iç görü sahipleri, gözü ve gönül gözü olanlar, ibret alın ne olur. Başka ne desin Kur’an.
Devam ediyor E sayfasına geçiniz.
89. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/03/23/islamoglu-tef-ders-isra-001-02189/ bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder