30 Mart 2012 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. İSRA (013-021)(89-E)




D sayfasından devam


13-) Ve külle İnsanin elzemnahu tairehu fiy unukıh* ve nuhricü lehu yevmel kıyameti Kitaben yelkahu menşura;

Her insanın yaptıklarını (veya kaderini) kendi boynuna doladık... Kıyamet sürecinde kendisine (kişinin kıyameti olan ölümünde ya da genel anlamda mahşer sürecinde) kaydolmuş olarak bilgisini çıkarırız. (A.Hulusi)

013 - Her insanın da kuşunu boynunda kendine takmışızdır ve onun için Kıyamet günü bir kitap çıkarırız ki neşrolunarak onu şöyle karşılar. (Elmalı)


Ve külle İnsanin elzemnahu tairehu fiy unukıh ve biz her bir insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık. Aslında lafzen manası şu bu ayetin. Biz her bir insanın kuşunu boynuna geçirdik. Ama bu tabii ki mota mot  vermeye kalkarsak böyle. fakat eğer simgesel olan sözcüklerin simgeledikleri hakikatle verirsek bizim çevirimiz gibi olması lazım mananın. Yani her bir insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık.

Burada ki tairehu ya; kader, insanın kaderi anlamını nereden verdik? Bu açık. Tair, uçan şey demektir, kuşlara da tayr denilir onun için kuş cinsinin tamamına. Araplarda kuş; Kader, kısmet, nasip, pay belirlemek için kullanılan bir hayvan. Araplar; Kader kısmet, nasip konusunda ki tüm öngörülerini kuş uçurarak çıkarırlardı. Kuşu uçururlar, kuşun sağa doğru uçuşundan bir yorum, sola doğru uçuşundan bir yorum, dikine uçuşundan bir başka yorum, yukarı yükselişinden bir başka yorum, aşağı inişinden daha kötü bir yorum elde ederlerdi.

Tabii bu çok ta sağlıklı bir şey değildi, uydurma bir şeydi, batıl bir itikattı. Kuş bu nihayetinde. Yani kuşa bağlı olarak kaderini tayin eden insanın aklı da kuş aklı olması lazım. İşte Kur’an burada Kuş akıllılara, ki bu çağın kuş akıllılarına da Burçlara, fala, şuna buna bakarak uğurum, uğursuzluğum. Rakamlara, bilmem eşyaya uğur ve uğursuzluk yükleyen her kuş akıllıya bir öğüt veriyor ve onları uyarıyor ve diyor ki;

Bu nokta da eğer kaderiniz, kısmetiniz, nasibinizin nerede olduğunu. Uğur ve uğursuzluğunuzun nerede olduğunu görmek istiyorsanız bir takım eşyaya suç bulmayın. İşte bu uğurludur, bu uğursuzdur, 13 rakamı uğurludur bilmem kaç rakamı uğursuzdur, bilmem kaç rakamı uğurludur falan gibi kendi kendinize, eşyaya iftira etmeyin. Eğer dikkat edeceğiniz bir yer varsa kaderiniz kısmetiniz, nasibiniz, uğurunuz kendi boynunuzda dır.

Boyun aslında çabaya tekabül eder. Elmalı üstadımızın da çok güzel ifade ettiği ve değindiği gibi; Kişinin kendi tercihine, kendi çabasına tekabül eder. Yani kaderiniz de kısmetinizde, şansınız da, talihinizde, nasibinizde size bağlıdır. Kendi çabanıza bağlıdır diyor, daha ne desin Kur’an.

ve nuhricü lehu yevmel kıyameti Kitaben yelkahu menşura nitekim kıyamet günü onun önüne dünyada yapıp ettiği her şeyi kayıtlı bulacağı bir sicil koyacak;


14-) İkra' Kitabek* kefa Bi nefsikel yevme aleyke Hasiyba;

"OKU yaşam bilgini (kitabını)! Bilincin bu aşamada, yaptıklarının sonucunun ne olduğunu görmeye yeterlidir." (A.Hulusi)

014 - Oku kitabını, muhasebeci bugün üzerinde nefsin yeter. (Elmalı)

İkra' Kitabek ve diyeceğiz ki; Oku kitabını. kefa Bi nefsikel yevme aleyke Hasiyba Oku sicilini. Bugün kendi hesabını görmek için sen sana yetersin, bir başkası gerekmez.

İşte tefsiri hemen arkasından gelen ayettir bir öncekinin. Yani yapıp ettiklerinin tamamını kaydettiğimiz bir kitap koyacağız önüne diyor. Onun için ey insan kaderin seçmektir. Tercihinle belirliyorsun nasibini. Allah senin tercihine bakıyor ve nasibini öyle takdir ediyor. Çünkü sana irade verdi. Allah verdiği iradeyi görmezden gelmez.


15-) Menihteda feinnema yehtediy li nefsih* ve men dalle feinnema yedıllu aleyha* ve lâ teziru vaziretun vizre uhra* ve ma künna muazzibiyne hatta neb'ase Rasûla;

Kim hakikate ererse sadece kendinedir bu doğru yolu bulmuş oluşu; kim de saparsa (hakikatten) yalnızca kendi nefsi aleyhine sapmış olur! Hiç kimse, bir başkasının yaptığı yanlışların yükünü taşımaz! Biz bir Rasûl oluşturup (bâ's edip) onunla uyarmadıkça azap yaşatmayız!.. (A.Hulusi)

015 - Kim doğru giderse sırf kendi lehine gider, kim de sapıklık ederse ancak aleyhine eder ve hiç bir vizir çeken diğerinin vizrini çekmez, biz bir Resul göndericiye kadar tazip de etmeyiz. (Elmalı)


Menihteda feinnema yehtediy li nefsih kim doğru yola yönelirse iyi bilsin ki sadece kendi lehine yönelmiş olacaktır. ve men dalle feinnema yedıllu aleyha kim de saparsa unutmasın ki o da yalnızca kendi aleyhine sapmış olacaktır. Yine yukarıda ki Ve külle İnsanin elzemnahu tairehu fiy unukıh (13). Ayetinin bir devamı bunlar. Yani sapan da sensin ey insan oğlu, hidayete erende sen. Eğer hidayeti tercih edersen Allah seni hidayete ulaştırır. Eğer sapmayı tercih edersen ve ma yudıllu Bihî illel fasikıyn (Bakara/26) sapanlardan başkasını Allah saptırmaz diyordu ya Bakara suresinde. İşte onun gibi. Tercihin ne ise sonuç o olacaktır.

ve lâ teziru vaziretun vizre uhra zira kimse bir başkasının yükünü yüklenecek değildir. Kimse bir diğerinin yükünü yüklenmez. Baba evladın günahını taşımaz. Evlat ananın günahını taşımaz. Herkesin günahı kendi boynuna asılacaktır. ve ma künna muazzibiyne hatta neb'ase Rasûla üstelik biz bir elçi gönderinceye kadar asla bir toplumu azaba sürüklememişizdir. Yani uyarmadıkça bir topluma bela vermemişizdir. Allah’ın adaleti de burada gözüküyor zaten.


16-) Ve izâ eredna en nühlike karyeten emerna mütrefiyha fefeseku fiyha fehakka aleyhel kavlü fedemmernaha tedmiyra;

Bir bölgeyi helâk etmeyi irade ettiğimizde, oranın sefahat önderlerine (Rasûllerle düzelmelerini) emrederiz; (ama onlar) orada bozuk inançlarının gereğine devam ederler... Bu yüzden uyarımızın sonucunu yaşamayı hak ederler... Biz de onları helâk ederiz. (A.Hulusi)

016 - Bir memleketi helâk etmek murad ettiğimiz vakit ise onun devletlerine (itaat) emrederiz, onlar itaat etmez de orada fısk yaparlar, bunun üzerine o memleket aleyhine hüküm, Hakk olur artık onu tedmir eder de ederiz. (Elmalı)

Ve izâ eredna en nühlike karyeten emerna mütrefiyha biz bir toplumun helakini dilediğimiz zaman iyi bilin ki süreç şöyle gelişmiştir. Önce toplumun refah içinde yüzen seçkinlerine iyiliği emrederiz. (İyiliği, iyilikleri dedik. Yine bilin ki süreç şöyle gelişmiştir. Tabii ki parantez içi bir açıklamaydı) Çünkü Allah kötüyü emretmez. Bu vahyin tamamından öğrendiğimiz genel bir kuraldır.

Onun için Ebu Ubeyde Mamer Bin el-müsenna êmerna biçiminde okumuştur oradaki emerna’yı. Yani artırırız, o refah içinde şımarmış seçkinlerin sayısını, ya da onların gücünü artırırız. Emmerna da okunmuş o kelime, yönetici olmalarını sağlarız. Hep bu genel ilkeye vahyin genel ilkesine uygun okuyuşlardır bunlar, anlam arayışlarıdır.

fefeseku fiyha fehakka aleyhel kavlü fedemmernaha tedmiyra ne olur sonunda, oranın şımarmış, refah içinde yüzen şımarık seçkinlerini, yani yönetici seçkinler, yine ekonomik seçkinler, ekonomi seçkinleri. Yine siyaset seçkinleri, askeri seçkinler, dini sınıf seçkinleri. Yani bunlar refah içinde şımarmış azmışsa bela ederiz diyor. Allah’ın helak süreci böyle gelişir. Bir toplum nasıl belaya ve helake doğru sürüklenir; Bunun tarihi yasasını bu ayet veriyor. Bu ayet bir yasadan söz ediyor.

Evet, sonuç ne olur? B una rağmen, o iyiliği emretmemize rağmen onlar orada kötülük işlemeyi sürdürürlerse, artık onlar aleyhinde ki hüküm kesinleşir. Bunun ardından biz de orayı yerle bir ederiz. fedemmernaha tedmiyra.


17-) Ve kem ehlekna minel kuruni min ba'di Nuh* ve kefa Bi Rabbike Bi zünubi ıbadiHİ Habiyren Basıyra;

Nuh'tan sonra nice kuşaklar helâk ettik... Kullarının suçlarından Habiyr ve Basıyr'dir Rabbin! (A.Hulusi)

017 - Hem Nuh’tan sonra ne kadar karnler helâk ettik, kullarının günahlarına rabbinin habîr basîr olması yeter. (Elmalı)


Ve kem ehlekna minel kuruni min ba'di Nuh Nitekim biz Nuh’tan bu yana nice toplumları helak etmişizdir. ve kefa Bi Rabbike Bi zünubi ıbadiHİ Habiyren Basıyra zira günahları yüzünden kullarıyla başa çıkmak için her bir şeyden haberdar olup her şeyi gören rabbin fazlasıyla yeterlidir. Haydi haydi yeter, bir başkasına ihtiyacı yoktur. Rabbin onlarla baş edebilir eğer azarlarsa diyor.


18-) Men kâne yüriydül acilete accelna lehu fiyha ma neşau limen nüriydü sümme ce'alna lehu cehennem* yaslaha mezmumen medhura;

Kim önündeki dünyayı isterse, dilemişsek, dünyada ona istediğini veririz. Sonra onun için cehennemi mekân kılarız; aşağılanmış ve uzaklaştırılmış olarak ona yerleşir. (A.Hulusi)

018 - Her kim peşin istiyorsa ona Dünyada peşin veririz, dilediğimiz kadar istediğimize, sonra da ona Cehennemi tahsis ederiz, mezmun, matrud bir halde ona yaslanır. (Elmalı)


Men kâne yüriydül acilete accelna lehu fiyha ma neşau limen nüriyd her kim ki hemen şimdi ve burada nın geçici hazlarını tercih ederse biz de onun payını orada hızlandırır, dilediğimiz kimseye  istediğimiz kadar veririz. Evet, acile. El hayatid dünya anlamında kullanılmıştır. Çabuk olan, hemen olan, şimdi ve burada olan. Acil, mekan olarak burada, zaman olarak hemen şimdiye tekabül eder. Onun için ahiretin zıddı olarak kullanılmıştır. Yakın ve geçici dünya, kalıcı ve uzak ahret.

Bir tasavvur inşasıdır bu. geçicinin cazibesine aldanıp ta kalıcının nitelikli nimetlerinden mahrum olma ey insan oğlu. Yani elinin ulaştığı yerdeki tenekeye tamah edipte bira uzaktaki altına onu tercih etme diyor.

sümme ce'alna lehu cehennem* yaslaha mezmumen medhura ne ki sonunda ona cehennemi tahsis ederiz de, o oraya kınanmış ve gözden çıkarılmış biri olarak tıkılır.


19-) Ve men eradel ahırete ve sea leha sa'yeha ve huve mu'minun feülaike kâne sa'yühüm meşkûra;

Kim de gelecek sonsuz yaşamı irade eder ve imanlı olarak onun için gerekli çalışmaları yaparsa, işte onların çalışmaları da değerlendirilir, sonucu yaşatılır! (A.Hulusi)

019 - Her kim de Âhireti ister ona lâyık bir say’ı ne onun için mümin olarak çalışırsa işte bunların sa'ıyleri meşkûr olur. (Elmalı)


Ve men eradel ahırete ve sea leha sa'yeha ve huve mu'minun ve her kimde ahiret hayatını tercih eder, karşılığını Allah’tan alacağına inanarak orası için göstermesi gereken çabayı harcarsa feülaike kâne sa'yühüm meşkûra İşte onların bu çabası karşılığını mutlaka bulacaktır. Yani burada özellikle Allah kimsenin yaptığını zayi etmeyecektir. İması var ki Bakara suresinin 62. ayeti de zaten; Allah herkesin yaptığının karşılığını bir bir verecektir der.


20-) Küllen nümiddü haülai ve haülai min atai Rabbik* ve ma kâne atau Rabbike mahzura;

Hepsine, onlara da bunlara da Rabbinin lütfundan göndeririz... Rabbinin lütfu sınırlandırılmış değildir. (A.Hulusi)

020 - Hepsine imdat ederiz: hem onlara hem onlara, mahzâ rabbinin atâsından, rabbinin atâsı yasak değildir. (Elmalı)


Küllen nümiddü haülai ve haülai min atai Rabbik Hepsine birden ötekilere de, berikilere de senin rabbinin lütfunda bu dünyada zaten senin rabbinin lütfunu ulaştırmaktayız. Yani ötekilere de ulaştırmaktayız, berikilere de. Hiç kimseyi seçmeden.

ve ma kâne atau Rabbike mahzura zira rabbinin lütfu yalnız bir kesimle sınırlı tutulamaz bu dünyada. Nasıl? Herkes çabasının karşılığını görür. Ve en leyse lil İnsani illâ ma se'a (Necm/39) insan için yalnızca çalıştığının karşılığı vardır diyor ya Kur’an. İnsan için, Mümin için değil. Onun için burada Allah’ın rahmetinden bu dünyada sadece müminler değil, kafirler de pay alır. O’nun şefkati bir ananın evladına şefkatinden kat kat büyüktür.


21-) Unzur keyfe faddalna ba'dahüm alâ ba'd* ve lel 'ahıretü ekberu derecatin ve ekberu tefdıyla;

Bak, nasıl onların kimini kimine üstün kıldık! Elbette sonsuz gelecek boyutu, yaşam mertebeleri itibarıyla da en büyüktür, kişisel hissedişler itibarıyla da en büyüktür. (A.Hulusi)

021 - Bak bir kısmını diğerine nasıl tafdil etmişiz ve elbette Âhiret derecatca da daha büyük, tafdilce de daha büyüktür. (Elmalı)


Unzur keyfe faddalna ba'dahüm alâ ba'd bu dünyada onların bir kısmını, diğerlerine nasıl üstün kıldığımıza bir bak. ve lel 'ahıretü ekberu derecatin ve ekberu tefdıyla ama ahiretin payı hem nicelik olarak daha büyük, hem de nitelik olarak çok daha üstün ve değerlidir. Ey insanoğlu sen dünyanın küçük lezzetine, geçici lezzetine ve cazibesine kapılıp ta ebedi hayatını öz ellerinle mahvetme.

Rabbim bize bu şuuru ve bu farkı kavrayacak bir aklı ihsan etsin.


“Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”

İddiamızın, davamızın, ömrümüzün tüm hasılatı ve son sözümüz Rabbimize “Hamd” dir.


89. videonun sonu.
89. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/03/23/islamoglu-tef-ders-isra-001-02189/ bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder