4 Kasım 2011 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. Yunus (038-046)(68-E)

D sayfasından devam


        38-) Em yekulunefterah* kul fe'tu Bi suretin mislihi ved'u menisteta'tüm min dûnillâhi in küntüm sadikıyn;

Yoksa "Onu (Muhammed a.s.) uydurdu!" mu diyorlar? De ki: "Hadi siz de Onun benzeri bir sûre açığa çıkarın bakalım ve de Allâh dûnunda elinizin erdiği kim varsa (onu da yardıma) çağırın! Eğer sözünüzde sadıklar iseniz." (A.Hulusi)

38 - Ya, onu uydurdu mu diyorlar? De ki: öyle ise haydin: onun misli bir sûre getirin ve Allah dan başka kime gücünüz yeterse çağırın, eğer sadıksanız bunu yapın. (Elmalı)


Em yekulunefterah yoksa onu o uydurdu mu diyorlar. kul fe'tu Bi suretin mislihi ved'u menisteta'tüm min dûnillâhi in küntüm sadikıyn; Deki; öyleyse haydi Allah’tan başka yardıma çağırabileceğiniz herkesi çağırın da, ondakine eşdeğer bir sure getirin. Tabii ki eğer sözünüze sadıksanız.


        39-) Bel kezzebu Bima lem yuhıytu Bi ılmihi ve lemma ye'tihim te'viyluhu, kezâlike kezzebelleziyne min kablihim fenzur keyfe kâne akıbetüz zâlimiyn;

        Hayır! İlmini ihâta etmedikleri ve ne olduğu hakkındaki bilgisi henüz kendilerine açılmamış bir şeyi yalanladılar... Onlardan öncekiler de böyle yalanladılar! Zulmedenlerin sonu nasıl oldu bir bak! (A.Hulusi)

        39 - Hayır onlar, ilmini ihata etmedikleri ve tevili kendilerine hiç gelmemiş olan bir şey'i tekzip ettiler, bunlardan evvel geçenler de böyle tekzip etmişlerdi amma bak zâlimlerin akıbeti nasıl oldu? (Elmalı)


        Bel kezzebu Bima lem yuhıytu Bi ılmihi ve lemma ye'tihim te'viyluh fakat hayır, aksine onlar özünü kavramaktan aciz kaldıkları, üstelik o mesajın ayrıntılı açıklaması da kendilerine ulaşmamışken ne yaptılar; Yalanlamayı tercih ettiler.

        Ama ilginizi çekti mi bilmiyorum burada; Bima lem yuhıytu Bi ılmihi ve lemma ye'tihim te'viyluh onun açıklaması kendilerine gelmemişken diyor. Oysa ki Kur’an indi, bu ayetler de indi, bu ayetlerin indiği zaman belli, Mekke’nin sonlarına doğru. Kur’an iniyor, fakat hangi açıklama gelecek, ne açıklaması; Demek ki bir de Kur’an ın dahili, iç tefsiri var. Kur’an demiştik ana belleğin tefsiridir bir, kainat yasalarının tefsiridir, sosyal yasaların tefsiridir, eşyanın tefsiridir. Bu dışsal tefsir.

        Bir de içsel tefsir var, nedir o; Mekki ayetleri, Medeni ayetler tefsir eder. Medine de inecek olan ayetler, Mekke de inen ayetlerin bir açıklamasıdır. Ahkâm ayetleri, akait ayetlerinin bir tefsiridir aslında. Onun için Kur’an böyle bir içsel tefsire de bir gönderme yapıyor gibidir burada bizce.

        kezâlike kezzebelleziyne min kablihim fenzur keyfe kâne akıbetüz zâlimiyn; onlardan öncekiler de işte böylesi bir yalanlamaya yeltenmişlerdi. Fakat onların akıbetini merak ediyorsan dön de zalimlerin sonunun ne olduğuna bir bak.


        40-) Ve minhüm men yu'minu Bihi ve minhüm men lâ yu'minu Bihi, ve Rabbuke a'lemu Bil müfsidiyn;

        Onlardan, Ona (Kurân'a) iman edecekler de vardır, Ona iman etmeyecekler de! Rabbin bozguncuları (Esmâ'sıyla hakikatleri olarak) daha iyi bilir. (A.Hulusi)

        40 - İçlerinden buna inanacak da var, inanmayacak da var, rabbin o müfsitlere alemdir. (Elmalı)


        Ve minhüm men yu'minu Bihi ve minhüm men lâ yu'minu Bih onlar arasında bu mesaja inanacaklar olduğu gibi hiç inanmayacak olanlar da var.

        Gelecek zaman kipiyle çevirdim çünkü Taberi, İbn. Kesir, Kurtubi ve daha bir çok müfessir bu ayeti gelecek zaman kipiyle anlamamız gerektiğini düşünüyorlar. Ben de onlara uyarak gelecek zaman kipiyle çevirdim.

        ve Rabbuke a'lemu Bil müfsidiyn; bir de senin rabbin bozgunculuğu iş edinenleri en iyi bilendir.


        41-) Ve in kezzebuke fe kul liy ameliy ve leküm amelüküm* entüm beriyune mimma a'melü ve ene beriy'ün mimma ta'melun;

        Seni yalanlamakta ısrarlı olurlarsa de ki: "Benim yaptıklarım bana, sizin yaptıklarınız size aittir! Siz benim yaptığımdan uzaksınız ben de sizin yaptığınızdan berîyim!" (A.Hulusi)

        41 - Eğer seni tekzipte ısrar ederlerse de ki bana amelim, size de ameliniz, siz benim yapacağımdan beri'siniz, ben de sizin yapacağınızdan beriyim. (Elmalı)


        Ve in kezzebuke fe kul liy ameliy ve leküm amelüküm şu durumda eğer seni yalanlamaya kalkarlarsa hemen onlara de ki; Benim yaptıklarım bana, sizin yaptıklarınız da size aittir. entüm beriyune mimma a'melü ve ene beriy'ün mimma ta'melun; siz benim yaptıklarımdan sorumlu değilsiniz, ben de sizin yaptıklarınızdan sorumlu tutulacak değilim.


        42-) Ve minhüm men yestemi'une ileyke, efeente tüsmi'ussumme velev kânu lâ ya'kılun;

        Onlardan, dinliyormuşçasına sana kulak verenler var... Sağırlara (algılayamayanlara) duyurtabilir misin? Hele bir de akıllarını kullanamıyorlarsa! (A.Hulusi)

        42 - İçlerinden seni dinlemeye gelenler de var, fakat akılları da yokken sağırlara sen mi işittireceksin. (Elmalı)


        Ve minhüm men yestemi'une ileyk bir de onlar arsında sana kulak verirmiş gibi yapanlar var. efeente tüsmi'ussumme velev kânu lâ ya'kılun; iyi ama eğer akıllarını kullanmıyorlarsa sen sağırlara dinlettirebilir misin.


        43-) Ve minhüm men yenzuru ileyke, efeente tehdil 'umye velev kânu lâ yubsırun;

        Onlardan sana bakanlar da vardır... Körlere doğru yolu gösterebilir misin, basîretten yoksunlarsa? (A.Hulusi)

        43 - İçlerinden sana bakanlar da var, fakat basiretleri de yokken körlere sen mi hidayet edeceksin? (Elmalı)


        Ve minhüm men yenzuru ileyk yine onlar arasında sanki görürmüş gibi sana bakanlar var, efeente tehdil 'umye velev kânu lâ yubsırun; iyi de eğer basiretleri bağlı ise sen böyleleri, böylesi körlerin görmesini sağlayabilir misin.

        Aslında tefsiri içinde ayetler. Aslında bu ayetler gerçek kör ve gerçek sağırların durumunu tefsir eden ayetler. Şimdi ben neyi tefsir edeyim. Sadece şunu diyebilirim; Bu iki ayet Türkçe de ki işitmek, dinlemek, bakmak, görmek farkına dikkat çekiyor. Her işiten dinlemez. Her bakan görmez. Bakıyor olması, görüyor olmasının garantisi değildir. İşitiyor olması da dinliyor olmasının garantisi değildir. İnsanlar birbirlerinin söylediklerinin %65 ini dinlemiyorlarmış, sadece işitiyorlarmış. Yapılan bir araştırmaya göre. İnsanlar birbirlerini dinlerken dahi, işitirken dahi bu kadar kayba uğruyorsa, ya yüreğe söylenen şeyler yüreğin kulakları sağır gözleri körse ne kadar kayba uğrar.

        Birde Kur’an hayat- ölüm, temizlik- pislik, kazanç- kayıp, kar –zarar gibi anlam çiftlerini hep manevi alanda kullanır. İşte burada da görmek-körlük, duymak-sağırlık çiftlerini maddi alanda değil yine manevi alanda kullanıyor. Çünkü Kur’an bizim ruhumuzu arındırmak için, ruh pisliğini temizlemek ister.

        Onun için de pislik ve temizlikten söz ederken, ruhun kirlenmesinden söz eder.

        Kur’an ölüm derken fiziki ölümü kastetmez. Kur’an a göre Allah’a yabancılaşmış bir insan dik sürünen bir ölüdür, sürüngendir.

        Kur’an kâr derken nasıl olursa olsun, kese dolsun kastetmez. Kur’an ın kâr dediği şey ahirette insanın boynuna bir madalya olarak takılacak olan eylemdir. Onun için Kur’an ın dili ebedi hayatı görerek kullanılan bir dildir.


        44-) İnnAllâhe lâ yazlimunNase şey'en ve lakinnenNase enfüsehüm yazlimun;

        Kesinlikle Allâh, insanlara zerrece zulmetmez! Ne var ki, insanlar kendi nefslerine zulmederler! (A.Hulusi)

        44 - Her halde Allah insanlara zerrece zulmetmez ve lâkin insanlar kendilerine zulmediyorlar. (Elmalı)

       
        İnnAllâhe lâ yazlimunNase şey'en ve lakinnenNase enfüsehüm yazlimun; Hiç kuşku yok ki Allah insanlara hiçbir şekilde kötülük etmez. Fakat insanlar kötülüğü kendi kendilerine ederler.

        23. ayetin ilk cümlesini hatırlayalım; ..innema bağyüküm alâ enfüsiküm.. ne diyordu orada; sizin taşkınlığınız, sizin zararınızadır, kendi aleyhinizedir diyordu değil mi. İşte onu çağrıştıran bir ayet bu. Siz var oluşunuzu günah üzerine bina etseniz Allah’ın hiçbir zararı olmaz. Sonunda zararlı çıkacak olan sizsiniz. Çünkü Allah’ın emir ve yasakları hiç kendi çıkarı için konulmamıştır, çünkü Allah’ın buna ihtiyacı yoktur. Allah’ın tüm emir ve yasaklarından çıkarı olan siz insanlarsınız. Onun için aslında Allah’a isyanınızın her biri kendi kalenize gol atmaktan farksızdır. Kendi kendinize kötülük etmiş olursunuz.

        Ne olur; Her aykırı duruş insanı ruhsal açıdan yoksullaştırır, insanın içini karartır. İnsanın içinde yaralar açar. Ruhunda onulmaz yaralar açar. Rabbimiz ruhumuzun yaralanmasını istemiyor. Çünkü biz ruhumuzun yaralarına Allah’tan bağımsız merhemler üretmekten aciziz. Bedenimizin yaralarını gösterecek doktorlar bulabiliriz. Ama ruhumuzun yaralarını Allah’ın tedavi merkezinden başka hiçbir yerde tedavi ettiremeyeceğiz.


        45-) Ve yevme yahşuruhüm keen lem yelbesû illâ sa'aten minennehari yetearefune beynehüm* kad hasirelleziyne kezzebu Bilıkaillâhi ve ma kânu mühtediyn;

        Onları haşredeceği süreçte, sanki (dünya yaşamında) günün bir saatinden fazla yaşamayıp bu arada tanışmışlarcasınadır... Allâh'a likâyı (hakikatleri olan Esmâ'nın farkındalığına ermeyi) yalanlamış olanlar, gerçekten hüsrana uğramıştır... (Onlar) hidâyete elverişli değillerdi. (A.Hulusi)

        45 - Sanki gündüzün bir saatinden başka durmamışlar gibi hepsini mahşere sevk edeceği gün beyinlerinde tanışacaklar, Allahın karşısına çıkacaklarını tekzip edip de doğru yolu tutmamış olanlar hakikat hüsrana düşmüş bulunacaklar. (Elmalı)


        Ve yevme yahşuruhüm keen lem yelbesû illâ sa'aten minennehari yetearefune beynehüm ve o gün Allah onları bir araya topladığı zaman onlara öyle gelecek ki dünyada sanki birbirleri ile tanışmalarına yetecek kadar, yalnızca gündüzün bir saatinde kalmışlar gibi gelecek.

        Taha suresi 104 e bir atıf görüyorum ben burada. Ahirete kıyasla tabii ki buradaki gün, en akıllısı diyor Taha suresinde en akıllısı, en akıl danesi; 1 gün kaldınız diyecek orada, bir gün. Bir ömrün ahirette sahibi tarafından biçilen süresi, bir ömre. Hem de sahibi tarafından. Neden; Ahiretin o dehşetini gördükten sonra dünya hayatı bir an gibi geçecek. Oysa peygamberler bize söylememişler miydi.

      kun fiddünya garibün ev abirussebil  Dünyada bir yolcu gibi ol diyen peygamber değimliydi. Kutsal kitaplar, vahiy bize söylememiş miydi. Söylemişti ama dinlemedik diyecekler her halde.

        kad hasirelleziyne kezzebu Bilıkaillâhi ve ma kânu mühtediyn; doğrusu Allah’ın karşısınız çıkarılacakları gerçeğine yalan gözüyle bakan ve doğru yola yönelmemekte ısrarlı davranan kimseler, o gün hepten kaybetmiş olacaklar.



        46-) Ve imma nüriyenneke ba'dalleziy naıdühüm ev neteveffeyenneke feileyna merciuhüm sümmAllâhu şehiydün alâ ma yef'alun;

        Onlara yaşayacaklarını vadettiklerimizin bazısını hayatında sana göstersek yahut seni vefat ettirsek de göremesen (onlar yönünden bir şeyi değiştirmez), yine onların dönüşleri bizedir... Sonra, Allâh yaptıkları üzerine şahittir. (A.Hulusi)

        46 - Onlara vaat ettiğimizin bazısını sana behemehal göstersek de veya seni tamamen alsak da her iki takdirde onların nihayet dönümü bizedir, sonra Allah ne yapacaklarına da şahittir. (Elmalı)


        Ve imma nüriyenneke ba'dalleziy naıdühüm ev neteveffeyennek ve sana onlara vaat ettiklerimizden bir kısmının gerçekleştiğini ya bu dünyada gösteririz, ya da senin canını alır “Ahirette” gösteririz. Ne diyor burada; Vaat, hesap sorumluluğundan kaçanların ödeyeceği bedel yani. Yasa bu. Dünyada bu bedeli ödemeyenler, ahirette mutlaka ödeyecekler, işte o.

feileyna merciuhüm sümmAllâhu şehiydün alâ ma yef'alun; nasıl olsa en sonuçta dönüşleri bizedir. Dahası; Allah onların yaptıkları her şeye şahittir. Varlıkla ya da yoklukla sınanma yasasının çoğu zaman insanı şaşırtan, insana garip gelen yapısına dikkat çekiyor, diyor ki; Yeryüzünde bazılarını görürsün, Allah’a isyan içinde yaşadığı halde nimetler içinde yüzer. Aslında bu varlıkla ya da yoklukla sınanmanın, sınavın sahibi için, sınanan kimse için iyi mi kötü mü olduğuna bağlıdır. Eğer sınanan kimse elindeki varlıkla yoldan çıkmasını hızlandırıyorsa, Allah’a karşı yabancılaşması daha da artıyorsa söyler misiniz onun nesine imrenilir.

Biz rabbimizden dünyada da güzellik, ahirette de güzellik diliyoruz.


“Ve ahiru davana velil hamdülillahi rabbil alemiyn”

Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdadır.



68. videonun sonu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder