11 Ocak 2012 Çarşamba

İslamoğlu Tef. Ders. Yusuf (098-101)(78-C)

B sayfasından devam.


98-) Kale sevfe estağfiru leküm Rabbiy* inneHU "HU"vel Ğafûrun Rahıym;

(Yakup) dedi ki: "Sizin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim... Muhakkak ki O, Ğafûr'dur, Rahıym'dir." (A.Hulusi)

98 - Sizin için, dedi: rabbime sonra istiğfar edeceğim hakikat bu: gafur o, rahîm o. (Elmalı)
 

Kale sevfe estağfiru leküm Rabbiy Hz. Yakup ne dedi? Dedi ki sizin için rabbimden af dileyeceğim inneHU "HU"vel Ğafûrun Rahıym; çünkü O, evet O’dur sonsuzca bağışlayan, merhamet kaynağı olan.

Yusuf gibi bir peygambere karşı da yapılsa Allah’ın af sınırları da af kapsamı dışında sayılmıyor bu suçlar bakınız. Bu da çok önemli. Onun için af dileme sözü verdi Hz. Yakup.


99-) Felemma dehalu alâ Yusufe âvâ ileyhi ebeveyhi ve kaledhulu mısra inşaAllâhu aminiyn;

Yusuf'un yanına girdikleri zaman, (Yusuf) ana-babasına sarıldı ve dedi ki: "İnşâAllâh (Allâh'ın oluşturması ile), güven içinde Mısır'a hoş geldiniz!" (A.Hulusi)

99 - Vakta ki Yusuf’un yanına vardılar, ebeveynini kucakladı, yanına aldı ve buyurun, dedi: Mısıra inşallah emn-ü istirahatla girin. (Elmalı)


Felemma dehalu alâ Yusufe âvâ ileyhi ebeveyh derken Yusuf’un huzuruna çıktıklarında o ebeveynine, baba ve annesine kucak açtı.

Burada ki ebeveyn, baba ve anneden kasıt nedir sorusunu sorarsak eğer; Tevrat’a göre Anne Rachel; Büyamin’in doğumunda ölmüştü ki Kur’an da bunu yalanlamıyor. Dolayısıyla bunu kabul etmek durumundayız. O halde anne kim diye soracak olursak; sanırım anne, Hz. Yusuf annesini kaybettikten sonra kendisini büyüten Hz. Yakup’un eşlerinden biri olsa gerek. Veya tefsirlerin aktardığına bakılırsa Hz. Yusuf’un halasıyla Hz. Yakup daha sonra evlenmişti ve Arap geleneğinde hala, anne gibidir ilkesi gereğince burada da böyle naklediliyor.

ve kaledhulu mısra inşaAllâhu aminiyn; ve Allah’ın izni ile kendinizi güvende hissedeceğiniz Mısır’a buyurun dedi Hz. Yusuf onlara.


100-) Ve refe'a ebeveyhi 'alel Arşi ve harru lehu sücceda* ve kale ya ebeti hazâ te'viylü ru'yaye min kabl* kad ce'aleha Rabbiy Hakka* ve kad ahsene Biy iz ahreceniy minessicni ve cae Biküm minel bedvi min ba'di en nezeğaşşeytanu beyniy ve beyne ıhvetiy* inne Rabbiy Latıyfün lima yeşa'* inneHU "HU"vel Aliymul Hakiym;

(Yusuf) ana-babasını tahta oturttu... Kardeşleri, önünde saygıyla yere kapandılar... (Yusuf) dedi ki: "Babacığım... İşte bu önceden (gördüğüm) rüyanın (baba = güneş, Anne = Ay, on bir kardeş = on bir gezegen olarak) tevilidir (anlamının gerçeğidir)... Rabbim onu Hak kıldı (gerçekleştirdi)... (Rabbim) bana hakikaten ihsanda bulundu... Şeytan benimle kardeşlerim arasına fit soktuktan sonra; beni zindandan çıkardı ve sizi de çölden getirdi... Muhakkak ki Rabbim dilediğine Latiyf'tir... Çünkü O, Aliym'dir, Hakiym'dir." (A.Hulusi)

100 - Ve ebeveynini taht üzerine çıkardı, hepsi onun için secdeye kapandılar, ve ey babacığım, dedi: işte bundan evvelki rüyamın tevili bu, hakikatten rabbim, onu hak kıldı, hakikaten bana ihsan buyurdu çünkü beni zindandan çıkardı ve size badiyeden getirdi, Şeytan benimle biraderlerimin arasını dürtüştürdükten sonra, hakikat rabbim meşiyyetinde lâtif, hakikat bu, o, öyle alîm, öyle hakîm. (Elmalı)


Ve refe'a ebeveyhi 'alel Arşi ve harru lehu sücceda Ebeveynini makamına çıkarttı ve onu selamlamak için saygı ile yere kapandılar. Saygıyla eğildiler.

Burada özellikle sücceda, secde ettiler manası verilmez, çünkü secde sözcüğü önceleri terimken daha sonra kavramlaşıp namaz ibadetinin içinde bir rükn, bir ritüel oldu. Onun için burada terim manası verilir ki secdenin terim manası birden fazladır. Birçok anlama gelir. Uydu, tabi oldu, eğildi, izledi, kendisini teslim etti, varlığını ona adadı ve ona itaat etti, yolundan gitti gibi birçok anlamlara gelir. Buradaki terim anlamı ise selamladı, saygı ve hürmetle selamladı. Belki baba ve anne olduğu için şefkatle selamladılar anlamına gelir.

ve kale ya ebeti hazâ te'viylü ru'yaye min kabl Hz. Yusuf dedi ki babasına dönüp; Ey babacığım bir zamanlar gördüğüm rüyanın altında yatan anlam buymuş meğer dedi. Ki o rüya ile surenin 4. ayetinde hatırlatılan gençliğinde, çocukluğunda gördüğü rüyayı kastediyordu. O zaman gökte 11 yıldız bir ay ve bir güneş görmüş, onların kendisine saygı ile eğildiklerini, kendisini saygı ile selamladıklarını rüyasında görmüş ve onu da babasına anlatmıştı. İşte o rüya gerçekleşti dedi ve devam etti;

kad ce'aleha Rabbiy Hakkan rabbim onu gerçeğe dönüştürmüştür dedi Hz. Yusuf. ve kad ahsene Biy iz ahreceniy minessicni ve cae Biküm minel bedvi min ba'di en nezeğaşşeytanu beyniy ve beyne ıhvetiy uzun bir metin olmakla birlikte çevirmeye çalışayım; Yine O beni hapisten çıkararak, dahası şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra bir sizin çölü aşıp gelmenizi sağlayarak bana lütufta bulunmuştur dedi. Allah’ın kendi üzerinde ki lütuflarını sayıyor Hz. Yusuf. Yine Müslüman aklıyla düşünüyor. Yine İslam aklıyla bakıyor olaya.

Nasıl anlıyoruz bunu? Bir muvahhit olarak başarıyı böyle yorumluyor. Çünkü bir mümin muvahhit başarıyı Allahsız yorumlamaz. Allah’^la yorumluyor.

Tabii Mekke’ye döndüğümüzde Resulallah’ın karşısında boyun eğmiş Mekke’lileri görüyoruz. Hz. Yusuf’un oradaki iktidarından daha müthiş, daha muhteşem. O sadece bölgesel bir iktidarı elde etmişti. Resulallah’ın çektiği acıyı, Resulallah’ın çektiği sancının türünü siz, Resulallah’ın getirdiği sistemin, nizamın yeryüzündeki hakimiyetine, yaygınlığına, kudretine, tarih yapma, tarihin aktif öznesi olma şansına bakarak kıyaslayabilirsiniz. Resulallah’ın eline verilen iktidar çok daha muhteşemdi. Çünkü onun sancıları belki çok daha kapsamlı ve kavrayıcı idi.

inne Rabbiy Latıyfün lima yeşa' çünkü benim rabbim dilediği şeyi cömertçe lütfedendir. Bu tabii latiyf, lutf köküne atfedersek; dilediği şeyi cömertçe lütfedendir manası. Ki Taberi de bu manayı tercih etmiş. Ama Razi şöyle bir mana tercih ediyor latıyf için; dilediği şeye ulaşmak için akıl sır almaz bir biçimde sebepleri önünüze serendir şeklinde. Latıyf aynı zamanda şeffaf manasına gelir. Nazik ve nazenin manasına gelir. Akıl sır ermez bir biçimde iş yapan manasına da gelir.

inneHU "HU"vel Aliymul Hakiym; çünkü O, her şeyi bilen, bildiğini hikmetle gerçekleştirendir. İlahi bilgi ve ilahi hikmet birlikte geliyor. Her şeyi bilen, ve bildiğini hikmetle gerçekleştiren Allah.

Tam da burada bu iki sıfatın anılması boşuna değil. Bilgi ve hikmet, İşte bilgi ve hikmet sonucunda yazılan bu “İlahi senaryo” ve onun muhteşem oyuncuları, eğer iyi anlaşılırsa tüm çağlara, tüm zamanlara söz söyleyen bir bilgi ve hikmet kutusu, deposu olduğu görülecektir bu surenin bu kıssanın.


101-) Rabbi kad ateyteniy minel mülki ve allemteniy min te'viylil ehadiys* FatıresSemavati vel Ardı ente veliyyiy fiyd dünya vel ahireti, teveffeniy müslimen ve elhıkniy Bissalihıyn;
"Rabbim... Gerçekten bana Mülk'ten verdin ve bana yaşamdaki olayların hakikatini görmeyi öğrettin... Semâlar ve Arz'ın (1. Evrensel anlamda: Evrenin hakikati olan ilim boyutu ve yaradılmışlarının algılamalarına göre var olan madde boyutu; 2. Dünyevî mânâda: Gökler {boyutsallığı ile} ve yeryüzü; 3. İnsanî mânâda: İnsandaki bilinç boyutları {yedi nefs mertebesi bilinci} ve beden) Fâtır'ı; Dünya'da ve sonsuz gelecek sürecinde sensin Veliyy'im (her anımda hakikatimi oluşturan isimlerinden Veliyy isminin anlamının açığa çıkışının farkındalığını yaşamaktayım)... Bu teslimiyetle beni vefat ettir (madde beden boyutundan çıkart) ve beni sâlihlerin arasına kat!" (A.Hulusi)

101 – Ya rab, sen bana mülkten bir nasıp verdin ve bana elhadisin tevilinden bir ilim öğrettin, Gökleri, yeri yaradan rabbim!: Benim Dünya ve Âhirette velim sensin beni Müslim olarak al ve beni sahihine ilhak buyur. (Elmalı)

Rabbi kad ateyteniy minel mülki ve allemteniy min te'viylil ehadiys yine devam ediyor Hz. Yusuf; Rabbim doğrusu bana iktidarı sen bahşettin dedi. Yani şimdi her şeyden soyutlanarak rabbine dua ediyor. Rabbine itirafta bulunuyor. Annesi, babası ve kardeşleri orada. Orada asıl döneceği yere dönüyor. Asıl teşekkürünü göndereceği yere teşekkür ediyor ve aslında herkesin de nereye teşekkür etmesi gerektiğini böylece fiili olarak gösteriyor.

Rabbi dedi. kad ateyteniy minel mülki ve allemteniy min te'viylil ehadiys doğrusu iktidarı bana sen bahşettin, mülkü sen bahşettin. Yine sen öğrettin bana olayların doğru yorumunu.

Bilgi ve iktidar. Hemen bir üstteki ayet nasıl bitiyordu? Bilgi ve hikmet ve Hz. Yusuf rabbine teşekkür ederken bu ikisini yan yana koyuyordu. Bilgi ve iktidar. Biz bunun yanına ayetin devamındaki cümleden yola çıkarak imanı da koymak durumundayız. Bilgi, iktidar ve iman. İşte gerçek iktidar. İman bilgi ve iktidar birleşince işte gerçek iktidar o zaman ortaya çıkar. Bilgi gücünü imandan alacak, iktidar gücünü bilgiden alacak ve üçü birbirine bağımlı olacak. İmansız bilgi olmayacak. Bilgisiz iktidar olmayacak. İktidar bilgiye, bilgi imana yaslanacak.

İşte böylesi bir temel üzerine kurulan bir dünya, yaşanılabilir bir dünya olacaktır. Yusuf’un iktidarı gibi. Hem dünya hem ahiret açısından, iki cihan saadeti açısından. Bilgi imana, iktidar bilgiye dayanacak. İktidar bilgisiz olmayacak. Bilgi de imansız olmayacak. Bilgi imansız kalırsa sahibi olan insanı bilgili canavara dönüştürür. İktidar bilgisiz ve imansız kalırsa güç ve para demektir. Bilgisiz ve imansız kalmış güç ve para dünyanın en büyük katili, en büyük canavarı olmaya, örgütlü canavarı olmaya adaydır.

FatıresSemavati vel Ardı ente veliyyiy fiyd dünya vel ahireh Hz. Yusuf rabbine tazarru ve niyaza devam ediyor, şükre devam ediyor. Ey gökleri ve yeri yoktan var eden, hem bu dünyada, hem öte dünyada yarim sensin, yardımcım sen. teveffeniy müslimen ve elhıkniy Bissalihıyn; İşte iktidarı bir mümine, bilgi ve imanı olan bir ele verirseniz, o iktidar onu şımartmaz. Ne yapar? İşte Yusuf’a bakın. Canımı sana adanmış biri olarak al ve beni Salih insanlar arasına kat. Bu duaya amin..! denilmezde ne denilir.

İstikbal kaygısı; işte istikbal. Birilerine göre Yusuf istikbalini kurtarmıştı değil mi? Mısır’a sultan olmuştu. Hazine bakanıydı. Mısır’ın tüm hazineleri elindeydi. Ama o istikbal arıyordu. Onun istikbal olmadığını biliyordu. O, istikbalin ahiret olduğunu biliyor ve istikbalin Allah’a ait olduğunu biliyor ve O’ndan istiyordu.

Evet. Mülkü; hikmet, bilgi ve imanın eline verirseniz, para ve güç yani iktidar bir zulme değil, bir cennete dönüşür. Cennete ulaşan yolda bir araca dönüşür. İşte böyle.


Devam ediyor D sayfasına geçiniz.
78. Videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/01/06/islamoglu-tef-ders-yusuf-088-11178/  bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder