26 Temmuz 2011 Salı

İslamoğlu Tef. Ders. En’am (128-132)(49-A)






        Sevgili Kur’an dostları geçen dersimizde En’am suresinin 127. ayetine kadar işlemiştik. Geçen ders işlediğimiz ayetler bize, hayatı yeniden okumamızı öğütlüyor ve yerleşik kavramlarımızı alt üst ediyordu. Ölüm nedir, hayat nedir, bizim ölüme ve hayata yüklediğiniz anlamla, gerçekte ölümün ve hayatın anlamı örtüşüyor mu. Ya da Allah’ın yüklediği anlamla bizim yüklediğimiz anlam aynı mı ve buradan yola çıkarak hayatı yeniden sorgulamamızı öğütlemişti ayetler.
       
        Toplumların nasıl bir sosyal yok oluşa, nasıl bir alabora oluşa gittiğini, eğer kavramlar, eğer hayat tasarımı, eğer zihin dünyamız ters dönerse, toplumlar da alabora olur, ters dönerdi. İşte bunları öğrenmiştik.

Şimdi 128. ayetle devam ediyoruz dersimize.

128-) Ve yevme yahşurühüm cemiy'a* ya ma'şeral cinni kadisteksertüm minel ins* ve kale evliyaühüm minel insi Rabbenestemte'a ba'duna Bi ba'din ve belağna ecelenelleziy eccelte lena* kalennaru mesvaküm halidiyne fiyha illâ ma şaAllah* inne Rabbeke Hakiymun 'Aliym;

(Allâh) onları topluca haşrettiği gün: "Ey cinn topluluğu, gerçekten insanların çoğunluğunu hükmünüz altına aldınız (hakikatten uzaklaştırdınız)!" (der)... İnsan (türünden) dostları olanlar şöyle der: "Rabbimiz, birbirimizden karşılıklı yararlandık... İşte bizim için belirlediğin ecelimiz bize ulaştı"... Şöyle der: "Ateş sizin mekânınızdır; Allâh dilemedikçe, orada ebedî kalıcılarsınız"... Muhakkak ki Rabbin Hakiym'dir, Aliym'dir. (A.Hulusi)

128 - O hepsini toplayıp haşr edeceği gün: ey Cin mahşeri! Hakikaten şu İnse çok ettiniz!.. diye, bunların İnsten olan yardaklarını, ya Rabbena, diyecekler: yekdiğerimizden istifâde ettik ve bizim için takdir buyurmuş olduğun ecele yettik, buyuracak ki: Ateş ikametgâhınız, Allahın dilediği zamanlardan başka hepiniz ondasınız, hakikat rabbin hakîmdir, habîrdir. (Elmalı)


Ve yevme yahşurühüm cemiy'a Yine onların tümünü bir araya topladığı o gün, ya ma'şeral cinni kadisteksertüm minel ins ey görünmez şerli varlıklar, ya da ey görünmez şerli varlıklarla aynı safta duranlar, yani şeytanileşenler. Şeytanlarla aynı safa geçenler, şeytanların arkasına dizilenler, şeytanların görevini paylaşanlar, şeytanlara yardımcı olanlar.

Burada ki el cinn sözcüğünü kavramlaşmış hali ile değil, Kur’an ın kullandığı kavramlaşmamış haliyle çevirdim. Tüm görülmez şerli varlıklara delalet ettiğine işaret olsun için.

Ey görülmez şerli varlıklarla aynı safta duranlar, siz insanların bir çoğuna çok çektirdiniz diyecek Allah. Siz insanların çoğuna çok çektirdiniz.

Burada ki ya ma'şeral nida ve münadasını ben aşerahu köküne irca ederek çevirmeyi daha uygun buldum. Aşera, muaşeret, onunla yan yana oldu, onun kampına katıldı, onun ardına geçti, onunla aynı hizada durdu anlamına gelen aşerahu kökünden geldiği için görünmez şeytani varlıklarla aynı hizada duranlar, siz insanların bir çoğuna epey çektirdiniz.

ve kale evliyaühüm minel insi Rabbenestemte'a ba'duna Bi ba'din ve belağna ecelenelleziy eccelte lena Onlara yakın olan insanlar sa rabbimiz, mazeret ileri sürdüler. Dediler ki; Rabbimiz biz birbirimizden epey yararlandık. Ama senin bizim için tayin ettiğin süremizin sonuna geldik diyecekler. Yani onlar da suçlarını itiraf edecekler. Onlarda şeytani güçlerle yan yana durduklarını, onların hedefine ateş ettiklerini, onların amaçlarına hizmet ettiklerini itiraf edecekler ve senin bize tayin ettiğin sürenin sonuna gelip işte dayandık diyecekler.

kalennaru mesvaküm halidiyne fiyha illâ ma şaAllah ve o Allah da onlara cevap verecek; “Ateş, sizin içinde yerleşip kalacağınız ikametgahınız olacaktır. Tabii ki Allah aksini dilemedikçe.” Diye cevap verecektir.

Bu ayetten, ki buradaki illâ ma şaAllah Allah aksini dilemedikçe. Ya da İbn. Abbas oradaki “ma” nın, “men” olduğunu da söylemiş. İlla men şaAllah Allah’ın dilediği kimseler hariç anlamına gelir. Ki, zaten amaç, anlam değişmemiş olur.

Bu ayetten ve bir çok hadisten yola çıkarak cennet nimetlerinin sonsuzluğunun aksine, cehennem azabının günahkarlar için, günahkar müminler için bir terbiye ve arındırma işlevi göreceğini ve sonunda günahkar müminlerin cennete gireceklerini söylemişlerdir bir çok Kur’an yorumcusu ve bir çok Alim ve bu ayeti delil göstermişlerdir. illâ ma şaAllah Allah’ın istisnasını delil göstermişlerdir.

inne Rabbeke Hakiymun 'Aliym; Kuşkusuz Rabbin hikmet sahibidir, her yaptığını hikmetle yapar ve her şeyin hakikatini bilir.


129-) Ve kezâlike nüvelliy ba'daz zalimiyne ba'dan Bi ma kânu yeksibun;

İşte yaptıklarının getirisi ile zâlimlerin bazısını bazısına dost ederiz (ateşte beraberdirler)! (A.Hulusi)

129 -   Ve işte biz, zalimlerin bazısını bazısına kesibleri sebebiyle böyle dost ederiz. (Elmalı)


Ve kezâlike nüvelliy ba'daz zalimiyne ba'dan Bi ma kânu yeksibun; Bu ayetin arkasından rabbimiz, tüm insanlık tarihi boyunca Allah’a isyan çizgisinin tabi olduğu bir yasayı gündeme getiriyor ve diyor ki; ve işte bu şekilde biz, işledikleri zulümler yüzünden zalimleri birbirinin peşine musallat ederiz. Zalimleri birbirinin peşine takarız. Yani onlar bir tencere kapak misali yuvarlanırlar, birbirlerini bulurlar. Kötüler bir kampı oluştururlar,Birbirlerini cehenneme doğru sürüklerler, birbirlerine ateşe giden yolda destek olurlar. Birbirlerine hız ve gaz verirler. Yani birbirlerine şeytanlık yaparlar. Onun için şeytani güçlerin tümü bu ayetlerin muhatabıdır.

Onlar çevrelerini rahmani güçlerden değil de şeytani güçlerden seçmekle, onlar kendilerine yol haritası olarak Allah’ın mesajlarını değil, şeytanın ve şeytani güçlerin mesajlarını tercih etmekle baştan kaybetmişlerdir.

İşte onun için Kur’an diyor ki; Onları birbirlerinin peşine takarız. Onları birbirlerine musallat ederiz. Onlar dost olduk zannederler, biz dostuz zannederler, ama onlar kendilerine hiçbir düşmanın veremeyeceği kadar ziyan verirler. Onların dostlukları onları ateşe götürür.


130-) Ya ma'şeral cinni vel insi elem ye'tiküm Rusulün minküm yekussune aleyküm ayatiy ve yünziruneküm lıkae yevmiküm hazâ* kalu şehidna alâ enfüsina ve ğarrethümül hayatüd dünya ve şehidu alâ enfüsihim ennehüm kânu kafiriyn;

"Ey cinn ve ins topluluğu, hakikate işaret eden mesajlarımı anlatan ve şu güne ulaşacağınız hakkında sizi uyaran, sizden Rasûller gelmedi mi?"... "Kendi aleyhimize şahidiz" dediler... Dünya hayatı onları aldattı ve (sonuçta) kendilerinin, hakikat bilgisini inkâr edenlerden olduklarına şahitlik ettiler! (A.Hulusi)

130 -    Ey İns-ü Cin mahşeri! İçinizden size âyetlerimi anlatır ve bu gününüzün gelip çatacağını haber verir Peygamberler gelmedi mi? Ya Rabbena, diyecekler: kendilerimizin aleyhine şahitleriz; evet, Dünyâ hayât onları aldattı da kendi aleyhlerinde olarak kâfir olduklarına şahit oldular. (Elmalı)


Ya ma'şeral cinni vel insi elem ye'tiküm Rusulün minküm yekussune aleyküm ayatiy ve yünziruneküm lıkae yevmiküm hazâ Allah diyecek ki; Ey görünmez şeytani, şerli varlıklar ve onlarla beraber olan insanlar.

Bu kez bu ayet yukarıdaki ayetten farklı olarak ikisini birlikte zikretti. İkisini birbirine kattı, bir ordunun iki bölüğü gibi saydı ve dedi ki; Ey görünmez şeytani varlıklar ve onlarla beraber olan, onların ardına takılan insanlar ki yukarıdaki aşerahu açıklamasını işte bura içinde kabul edebiliriz. Onlarla birlikte olan varlıklar, onlarla birlikte olan insanlar anlamını ben Ma’şera sözcüğünün kökünden yola çıkarak veriyorum.

İçinizden mesajlarımı size anlatan ve bugününüzle karşılaşacağınız konusunda sizi uyaran peygamberler gelmedi mi diyecek Allah. Soracak. Yani hiçbir mazeretlerinin olmadığını kendilerine de söyletecek ve soracak; İçinizden sizi uyaran, mesajlarımı size anlatan ve bu gününüzle, yani ölümden sonra bir hayatta hesap vereceğiniz günle karşılaşacağınızı size haber veren peygamberler gelmedi mi? Diyecek.

Bu aslında istifhamı inkaridir, tabii ki geldi, cevabı belli, elbette geldi, geldiği için soracak. Yani inkar edilemeyecek bir soru.

kalu şehidna alâ enfüsina onlar ne cevap verecekler? Gerek görünmez, gerek görünen tüm şerli, varlıklar. Gerek görünmez şeytanlar, gerek şeytanların peşine takılarak şeytanlaşanlar ne cevap verecekler? Diyecekler ki onlar? Biz kendi aleyhimize şahitlik yaparız. Yani kendi aleyhlerine şahitlik yapacaklar. Kendi şahadetleri ile kendi sonlarını, kendi hükümlerini verecekler. Allah onların yargılarını yine kendilerine yaptıracak.

ve ğarrethümül hayatüd dünya devam edecekler. Çünkü bu dünya hayatı onları aldatmıştır.

Bu söz Allah’a ait, Kur’an a ait bir söz. Yani onlar neden böyle yaptı, neden kendi aleyhlerine şahitlik yapacak kadar saptılar sorusuna, cenabı Hakk açıklık getiriyor ve diyor ki; Dünya hayatı onları aldattı, yoldan çıkardı.

ve şehidu alâ enfüsihim ennehüm kânu kafiriyn; ve böylece onlar kendilerinin inkarcı olduklarına yine kendileri şahitlik yapacaklar. Yani evet diyecekler, biz hakikati inkar ettik, biz Allah’ın gönderdiği mesaja sırt döndük, biz kafirlerden olduk diye itirafta bulunacaklar. Onlar suçlarını kendiler itiraf edecekler.


131-) Zâlike en lem yekün Rabbüke mühlikel kura Bi zulmin ve ehlüha ğafilun;

Şu sebepledir ki: Rabbin, Rasûllerle uyarılmamış zâlim toplulukları helâk edici değildir. (A.Hulusi)

131 - Bu şundan ki: Rabbin memleketleri ahâlisi gâfil halleder iken zulüm ile helâk edici değildir.


Zâlik bunun nedeni şudur ki; en lem yekün Rabbüke mühlikel kura Bi zulmin ve ehlüha ğafilun; Bunun nedeni, neyin, yukarıdaki diyalogun. Yani onları kendilerine, kendi aleyhlerine şahit göstermenin nedeni. Büyük hesap gününde, o muhteşem hesap gününde, herkesin hesabını kendisinin verdiği, herkesin kendisi hakkındaki hükmü kendisinin itiraf ettiği o günde niçin böyle bir itiraf mekanizması kurulacak diye sorarsanız sebebi şudurİ;

Bir toplumun bireyleri gerçeğin mahiyetinden habersiz oldukları sürece senin rabbin o tür toplumları işledikleri yanlışlar sebebi ile asla helak etmez. Yani neden peygamber gönderir Allah, neden mesaj gönderir insana, neden bir kez göndermekle yetinmez de binlerce kez gönderir, neden bir peygamber göndermekle yetinmez de bir çok peygamber gönderir sorularının cevabı işte bu ayettir.

Allah insana rahmet etmek istiyor, insanı apansız yakalamak istemiyor. Allah’ın maksadı insanın mutluluğudur. Onun içinde hakkı ve şerri, hayrı ve şerri, hakkı ve batılı, iyiyi ve kötüyü, doğruyu ve yanlışı önce bildiriyor. Bunu bilmek için o kadar çok mekanizma koyuyor ki insana; Bir akıl veriyor. Akıl verdim, gerisini kendin bul demiyor, İrade veriyor. İrade verdim kendin bul demiyor, dahası mesaj gönderiyor. Mesajı uygulayacak peygamber gönderiyor. Mesajı aktaracak, insanların yüreklerine taşıyacak nebiler, resuller gönderiyor ve bu kadar şeyi yaptıktan sonra insanın ne mazereti kalır, söyler misiniz..!

Ve hakikate sırt dönmek sadece Allah’a ihanet değil, akla ihanet, iradeye ihanet, vahye ihanet ve peygamberlerin çağrısına ihanet değil de nedir. Yani insan Allah’ın kendisine bu kadar rahmetinden sonra hala eğer bu rahmete sırt dönüyor, bu mesajı kavramamakta direniyorsa, insan kendi kendine en büyük ihaneti yapıyor demektir.

Onun için burada gerçeğin mahiyetinden habersiz oldukları sürece senin rabbin o tür toplumları yanlışları sebebiyle helak etmez diyor. Yani bilinçsizce işlenmiş hatalar, farkında olmamış hatalardan dolayı toplumlar helake sürüklenmez. O topluma önce hataları, doğruyu yanlıştan ayıran ölçüler, hakkı batıldan ayıran ilkeler verilir. Verildikten sonra eğer hala direnirse o toplum, işte ondan sonra ahlaki bir çöküşe, sosyal bir çözülmeye doğru hızla ilerler.


132-) Ve li küllin derecâtun mimma amilu* ve ma Rabbüke Bi ğafilin amma ya'melun;

Her birinin yaptıklarına göre dereceleri vardır... Rabbin onların ortaya koyduklarından gâfil değildir. (A.Hulusi)

132 - ve her biri için amellerinden dereceler vardır rabbin ne işlediklerinden gâfil de değil. (Elmalı)


Ve li küllin derecâtun mimma amilu Yine bir önceki ayetle alakalı bir ayet, zira herkes, Vav ile bağlantı kuruyoruz, köprü kuruyoruz önceki ayetin mesajı ile. Zira diyoruz herkes ancak yaptıklarına bakılarak sınıflandırılır. Bu ayet böyle diyor. Yani insanları Allah nasıl sınıflandırır diyorsanız, Allah’tan alacağınız cevap budur. Yaptıklarına bakarak, eylemleriyle sınırlandırılır.

Demek ki burada aynı zamanda şöyle bir şey de var. Kötü düşünce eyleme geçmediği sürece Allah nazarında dikkate alınmıyor. Kötü duygular eyleme yansımadığı sürece, Allah nazarında cezayı hak eden bir sebep olarak görülmüyor. Allah insanın, bir çok süzgecinden geçtikten sonra eyleme yansıyan tavırlarını dikkate alıyor.

Bu da şu demek, insanın düşünce dünyası çok çabuk etkilenir, dolayısıyla çok çabuk değişir. İnsan düşünce dünyasını kontrol altına almakta kimi zaman zorlanabilir. Düşünce dünyasına insanın iç güdüleri, insanın öz benliği, insanın şehveti ve negatif tüm duygu ve düşünceler üşüşür, insani duygular üşüşür ve bunlardan dolayı insan düşünce istikrarını koruyamayabilir. Bundan dolayı Allah hesaba çekseydi eğer gerçekten de hiçbir insan yakasını kurtaramaz. Onun içindir ki Peygamberin verdiği o müjdeli haberle;

Eğer bir kötülüğü zihninizden geçirseniz de yapmasanız, Allah vazgeçtiğiniz için size ecir verir.

Zihninizden geçirdiğiniz için sorumlu tutmadığı gibi vazgeçtiğiniz için ecir verir. Ama bir iyiliği zihninizden geçirseniz de, gücünüz yetmediği için elinizden gelmediği için yapamasanız, yapmış gibi ecir verir. Yani insanın lehine kullanır zihni delilleri. Burada da;

Ve li küllin derecâtun mimma amilu ayeti herkesin ancak yaptıklarına bakılarak sınıflandırılacağı. Tasnif edileceği ifade ediliyor ki, Allah tarafından bildirilen ahlaki ve sosyal kurallara bilinçli bir biçimde ters düşenle, ondan habersiz olan arasındaki temel ayırım işte böyle ifade ediliyor.

Bir önceki ayeti hatırlayın, bilinçli bir biçimde Allah’ın maksadına ters düşen insan ve insan toplulukları, bilinçli bir biçimde Allah’a karşı eylem koyan insan ve insan topluluklarından böyle ayrılıyor. Derecat işte budur. Fark var diyor.

Bir toplum düşünün ki Allah’ın vahyinden haberi olmamış, dolayısıyla yaptıklarını bilinçsizce yapıyor. Yani Allah’a karşı ısrarcı olmak gibi bir amacı yok. Allah’ın gönderdiği mesaja sırt çevirmek gibi bir amacı yok. Öyle görmüş ve gelenek olarak, adet olarak, çizgi olarak kötülüğü benimsemiş. Ama bir toplumda düşünün ki, Allah onları uyarmış, fakat ısrar ediyorlar. Günahta ısrar, günahın kendisinden  daha büyük günahtır. Devam ediyoruz;

ve ma Rabbüke Bi ğafilin amma ya'melun; Rabbin ise onların yapıp ettiklerinden habersiz değildir.



Devam ediyor B sayfasına geçiniz
49. videoyu toplu halde http://kurantefsir.wordpress.com/2011/07/21/islamoglu-tef-ders-en%E2%80%99am-128-14449/ bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder