16 Ocak 2013 Çarşamba

İslamoğlu Tef. Ders. AHZAB (05-08) (131-C)



B sayfasından devam

5-) Üd'uhüm liabaihim huve aksetu indAllâh* fein lem ta'lemu abaehüm feıhvanüküm fiyd diyni ve mevaliyküm* ve leyse aleyküm cünahun fiyma ahta'tüm Bihi ve lâkin ma te'ammedet kulubüküm* ve kânAllâhu Ğafûran Rahıyma;

Onlara (evlatlık aldıklarınıza), babalarına nispetle hitap edin... Bu, Allâh indînde daha adaletlidir. Eğer onların babalarını bilmiyorsanız, bu durumda onlar, sizin dinde kardeşleriniz ve dostlarınızdır... Hata yaptığınız şeyde üzerinize bir suç yoktur... Fakat kasıtlı düşünerek yaptıklarınız hariç... Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir. (A.Hulusi)

05 - Onları babaları namına çağırınız, Allah yanında o daha doğrudur, eğer babalarını bilmiyorsanız dinde kardeşleriniz ve yaranınız, (mevalîniz) dirler, bununla beraber hatâ ettiklerinizde üzerinize bir günah yoktur ve lâkin kalplerinizin teammüd ettiğinde vardır, Hem Allah gafur, rahîm bulunuyor. (Elmalı)


Üd'uhüm liabaihim huve aksetu indAllâh şu halde evlatlıkları babalarına nispet ederek çağırın. Bu Allah katında daha adaletli bir davranıştır. Bu ilahi tavsiye lafzen anlaşılmamış mesela. Sahabe Zeyd’e Zeyd İbn. Muhammed derdi önceleri. Muhammed’in oğlu Zeyd. Bundan vaz geçmişlerdi. Salim’e, Ebu Huzeyfe’nin Mevlası demişlerdi. Salim de Ebu Huzeyfe’nin evlatlığı idi. Bu ayet indikten sonra ona da öyle çağırmamışlar fakat Mikdad Bin Amr. Babası Amr idi, fakat esved bin Abdiyegus onu evlatlık almıştı. Sonuna kadar Mikdad Bin Esved diye anıldı. Yani sahabe bu ayeti lafzi olarak almamış demek ki. Biz buradan bunu anlıyoruz.

fein lem ta'lemu abaehüm feıhvanüküm fiyd diyni ve mevaliyküm eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız zaten unutmayın ki onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır.Yani evlatlık müessesesinin toplumsal bir kurum olarak koruyor bu ayet. Ama mahzurunu izale ediyor, biraz önce de söylemiştim Hıdane yani koruyucu ailem müessesesine dönüştürülüyor.

ve leyse aleyküm cünahun fiyma ahta'tüm Bih Ama bu konuda ki yanılgılarınızdan dolayı size bir vebal yoktur. ve lâkin ma te'ammedet kulubüküm Fakat asıl kalbinizde ki kasıt, kalbinizde ki niyet belirleyicidir. ve kânAllâhu Ğafûran Rahıyma zaten Allah hep bağışlar, hep merhamet eder. Yani bu noktada eğer iyi niyetle almışsanız, onu büyütmüşseniz, yetiştirmişseniz, hatta iyi niyetle üzmemek için haber vermemişseniz bu gibi durumlarda eğer kasıt eşyanın hakikatine yönelik bir değiştirme, kasti bir değiştirme, ya da ona anasını babasını kasti olarak unutturma değilse Allah bunu bağışlamıştır diyor.


6-) EnNebiyü evla Bil mu'miniyne min enfüsihim ve ezvacühu ümmehatühüm* ve ülül' erhami ba'duhüm evla Bi ba'dın fiy Kitabillâhi minel mu'miniyne vel mühaciriyne illâ en tef'alu ila evliyaiküm ma'rufa* kâne zâlike fiyl Kitabi mestura;

En Nebi, iman edenlere, kendi benliklerinden daha önceliklidir! Onun eşleri onların (iman edenlerin) analarıdır! Akrabalar da Allâh'ın Kitabında (diğer) iman edenlerden ve muhacirlerden, (mirasça) birbirlerine daha önceliklidirler... Dostlarınıza dinen iyilik işlemeniz hariç... Bu, Bilgi'den bir hükümdür. (A.Hulusi)

06 - Peygamber, müminlere nefislerinden daha evlâdır, zevceleri de analarınızdır, ülülerham (akraba) da Allahın kitabında birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha evlâdırlar. Ancak dostlarınıza bir ma'ruf (bir vasiyet) yapmanız müstesnâ, kitab da o yazılı bulunuyor. (Elmalı)


EnNebiyü evla Bil mu'miniyne min enfüsihim peygamber inananlara öz varlıklarından, kendi öz canlarından daha önceliklidir, daha evladır. Evet, öyle diyordu ya efendimiz Buhari ve Müslim’in naklettiği bir hadiste.

- Ben size analarınızdan, babalarınızdan, evlatlarınızdan, yakınlarınızdan daha sevgili olmadıkça kâmil manada iman etmiş olmazsınız.

Bir gün Hz. Ömer Resulallah’a dönmüş; İçimdeki tüm sevgiyi sözüne ve yüzüne yansıtarak, gözüne ve özüne yansıtarak;

- Ya Resulallah nefsim hariç seni herkesten çok seviyorum.” Demişti. Aslında bu Ömeri bir dürüstlüğü gösteriyordu. Resulallah buyurdu ki;

- Hayır ya Ömer, beni nefsinden de fazla sevmedikçe kamil iman etmiş olmazsın.

- Ya Resulallah vallahi seni nefsimden de çok seviyorum.

- El Eem..! ya Ömer. Şimdi oldu ey Ömer. Demişti.

Onun için sahabe Resulallah’a;

- Fedake ebu ve ümmiy ya Resulallah. Anam babam sana feda olsun ya Resulallah diye hitap ederdi. Sadece sözde değil idi bu özden gelen bir şeydi. Bu sevgi sahabenin hayatı olmuştu ve varlıklarıyla da bunu ispat etmişlerdi, hem de kaç kez.

Onun için bu ayet aslında böylesine çok geniş bir manayı içeriyor. Neden peygamber bize kendi öz canımızdan daha önceliklidir? Önceliklidir, çünkü canımızın kıymetini peygamberden öğrendik. Çünkü biz kendimizi Allah’tan peygamberin getirdiği mesaj vasıtasıyla satın aldık. Neden babalarımızdan, evlatlarımızdan daha önemli, analarımızdan daha önemli? Çünkü analarımız bizi sütleriyle beslediler. Babalarımız kazançlarıyla beslediler. Sütle, kazançla beslenen tarafımız ölünce toprak oluyordu, peygamberse bizim ruhumuzu besledi. Yani ölünce toprak olmayacak yerimizi besledi. Yani ebedi yaşayacak yerimizi besledi. Anamızın verdiği besin bizim bedenimizi büyütüyordu. Babamızın kazandığı rızık bizim bedenimizi büyütüyordu. Fakat peygamberin verdiği rızık ruhumuzu büyüttü, aklımızı büyüttü. Onun için daha öncelikli idi, daha evla idi.

ve ezvacühu ümmehatühüm o, onlara baba gibi olduğundan eşleri onların anneleridir.

Evet, İbn. Mes’ud, Ubey Bin Kaab, İbn. Abbas, İkrime, Katade ve daha başkaları Ve hüve Ebun lehüm tefsiri açıklamasıyla birlikte okurlarmış bu ayeti okurken. Yani o onlara, o mü’minlerin babası gibi olduğu için eşleri de mü’minlerin anneleridir. Babası gibi, manevi babası. Hatta manevi babadan da öte bir şey. Öyle ki insanın öldükten sonra ölmez tarafını besleyen, yaşatan bir baba.

ve ülül' erhami ba'duhüm evla Bi ba'dın fiy Kitabillâhi minel mu'miniyne vel mühaciriyn böyle olduğu halde Allah’ın yasasında yer aldığına göre akraba olanların birbirleri üzerinde ki hakları mü’minlerden ve muhacirlerden daha önceliklidir.

Burada ki mini beyaniye olarak alırsak eğer bu ibareyi şöyle de anlayabiliriz. Birbirlerine akraba olan mü’minler, birbirlerine akraba olmayan mü’minlerden hakları daha önceliklidir. Yani hukuki açıdan, birbirlerine mirasçı oldukları için halkları daha öncelikli gelir. Ya da Mü’minler kafir olanlardan daha önceliklidir şeklinde de anlaşılabilir.

illâ en tef'alu ila evliyaiküm ma'rufen ancak geri kalan dostlarınıza da iyi davranmak durumundasınız. kâne zâlike fiyl Kitabi mestura zaten bu da yasada kayıtlıdır. Yani miras ve vasiyet bağlamında almış bazı müfessirler bu ayeti. Eğer miras ve vasiyet bağlamında alırsak Nisa/7 – 13. ayetlerin arasında ki işlenen vasiyet ve miras ayetleri ile irtibatlandıra biliriz. Ki 33. ayette yer miras ve vasiyetle ilgili ayetler grubuna bir atıf olabilir. O zaman da bu son cümle şöyle anlaşılabilir; Kendisine miras düşmeyen, fakat size yakın olan insanlar eğer orada bulunur, onların ihtiyacı da varsa, onlara da bir pay ayırın, onları da koruyup gözetin, onların da gönlünü görün manasına alınabilir.


7-) Ve iz ehaznâ minen Nebiyiyne miysâkahüm ve minke ve min Nuhın ve İbrahiyme ve Musa ve 'Iysebni Meryem* ve ehaznâ minhüm miysâkan ğaliyza;

Hani biz Nebilerden taahhüt almıştık; senden, Nuh, İbrahim, Musa ve Meryemoğlu İsa'dan da... Onlardan (bu âyette bahsedilen Nebilerden) ağır bir taahhüt aldık. (A.Hulusi)

07 - Ve unutma o Peygamberlerden mîsaklarını aldığımız vakti: hele senden ve Nûh ve İbrahim ve Musâ ve Isâ ibni. Meryem den ki onlardan ağır bir mîsak aldık. (Elmalı)


Ve iz ehaznâ minen Nebiyiyne miysâkahüm hani bir zaman da tüm peygamberlerden söz almıştık. Ya eyyühen nebiy’i (1) sen ey peygamberler ailesinin ferdi diye çevirmiştik hatırlayacak olursanız. İşte burada o ailenin tamamına ilişkin bir kayıt var. Peygamberler ailesinin tamamına ilişkin. Toplumun nesnesi değil öznesi olup onu inşa etme, Allah’ın peygamberlere yüklediği bir sorumluluktu. Bu konuda ahd almıştı, o ima ediliyor olsa gerek.

ve minke ve min Nuhın ve İbrahiyme ve Musa ve 'Iysebni Meryem senden, Nuh’tan, İbrahim’den, Musa’dan ve Meryem oğlu İsa’dan ahit almıştık.

Zıhar türü cahili uygulamalar kadını aşağılayan her mantığa dolaylı bir cevap bu ayet aslında. Tokat gibi bir cevap. Hangisi? Ve ’ıysebni Meryem. Meryem’in oğlu İsa. Diğer hiçbir peygamber ne babasına ne anasına atfedilmiyor. Fakat İsa’ya gelince iş Meryem’in oğlu İsa. Oysa ki ve Musa diyor. Ama ve İsa deyip geçmiyor. 2. bir İsa yok, deyip geçse anlayacağız. Ama anasını mutlaka zikrediyor. Bu kadını aşağılayan mevcut kültüre tokat gibi bir cevaptı işte. Erkeksi kültüre bir ret.

ve ehaznâ minhüm miysâkan ğaliyza işte bütün bunlardan sapa sağlam bir söz aldık, yani peygamberlerden.


8-) Liyes'eles sadikıyne 'an sıdkıhim* ve eadde lil kafiriyne azâben eliyma;

Sadıklara sıdklarının gereği sorulsun (denensinler bu konuda) diye... Hakikat bilgisini inkâr edenler için ise feci bir azap hazırlamıştır. (A.Hulusi)

08 - Sadıklara sadakatlerinden soracağı için, kâfirler için ise elîm bir azâb hazırladık. (Elmalı)


Liyes'eles sadikıyne 'an sıdkıhim ta ki o sözlerine sadık kalanların sadakatlerine buldukları karşılığın hesabını sorabilsin. Nebiler sadıktılar. Ya muhatapları? Onlar da sadık mı?

Fe le nes’elennellezîne ursile ileyhim ve le nes’elennel murselîn. (A’raf/6) And olsun, kendilerine peygamber gönderilenlerden hesap soracağız. Tıpkı gönderdiğimiz peygamberlerden sorduğumuz gibi. Onun için Resulallah veda hutbesinde ilahi vahyin özünü insanlara aktardıktan sonra dönüp; Tebliğ ettim mi diye soruyor. Eğer toplum Evet ya Resulallah sen tebliğ ettin. Ve ne sahte ve ebbeytel emane. Emaneti eda ettin, nasihat ettin, tebliğ ettin dediklerinde gözlerini semaya kaldırarak; Rabbena feşhed. Rabbim sen şahit ol. Diyordu. İşte bu endişe idi o.

ve eadde lil kafiriyne azâben eliyma zira o inkarcılar için açık bir azab hazırlamıştır.


Devam ediyor D sayfasına geçiniz.
131. videoyu toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder