8 Kasım 2012 Perşembe

İslamoğlu Tef. Ders. KASAS (016-24)(121-D)



C sayfasından devam.

16-) Kale Rabbi inniy zalemtü nefsiy fağfir liy feğafere leh* inneHU "HU"vel Ğafûrur Rahıym;

"Rabbim! Doğrusu ben nefsime (hakikatime) zulmettim (kendimi beden dünyasına ait kabullenmekle), beni mağfiret et!" dedi (Musa)... (Rabbi de) Onu mağfiret etti. Kesinlikle "HÛ" Ğafûr'dur, Rahıym'dir. (A.Hulusi)

16 - Ya rab dedi: doğrusu ben nefsime yazık ettim, artık mağrifetinle benim suçumu ört: o da mağrifet buyurdu, hakikat o, öyle gafur öyle rahîmdir. (Elmalı)


Kale Rabbi inniy zalemtü nefsiy fağfir liy Rabbim dedi bu olayın ardından. Ben kendime kötülük ettim, ben kendime zulmettim ne olur beni affet, feğafere leh Evet, bunun üzerine Allah onu affetti. Gönülden bir tevbe, gönülden bir af isteği, gönülden bir istiğfar ve arkasından gelen af. Aslında neye vurgu yapıldığı bir kez daha ortaya çıkıyor.

Tabii burada ilahi hikmetin tecellisine bakınız. Peygamber adayı olarak seçildiği daha önce vurgulanmıştı. Hatta doğumunda. Daha önce o ayeti işledik. Ben onu Resullerden biri kılacağım diyordu rabbimiz annesine. Yani aday adayı. Fakat öyle ağır acılardan geçiyor ki adeta, önce mutlak ölümden döndürülüp sarayda büyütülüyor. Zikzaklar Hz. Musa’nın hayatında. Bir iniş bir çıkış. Ondan sonra sarayda büyümüş, belki tahtın varisi olan bir preslikten çobanlığa. Aç susuz yolculuğa. Yani öyle hayatı iniş ve çıkış. Adeta gergef gergef dokunuyor. Adeta Hz. Musa’nın ruhu iki tarafa gerilmiş tın tın öttürülüyor. Yani eğitiliyor. İlahi terbiye onu böyle yüceltiyor.

inneHU "HU"vel Ğafûrur Rahıym çünkü O, evet O’dur sonsuz merhametiyle sınırsız bağışlayıcı olan. İnsan peygamber, bu ayetlerde aynı zamanda Resulallah’ın peygamber tasavvuru da inşa ediliyor. Tabii hepimizin.


17-) Kale Rabbi Bima en'amte aleyye felen ekûne zahiyren lilmücrimiyn;

(Musa) dedi ki: "Rabbim, varlığımdaki nimetlerine yemin ederim ki, (aidiyet duygusuna kapılarak) suçlulara asla arka çıkmayacağım." (A.Hulusi)

17 - Ya rab! Dedi: bana olan bu in'amın hakkı için artık mücrimlere aslâ zahîr olmam. (Elmalı)


Kale Rabbi Bima en'amte aleyye felen ekûne zahiyren lilmücrimiyn Rabbim dedi yine Hz. Musa; Bahşettiğin nimet hakkı için suçlu ve haksız kimselere bundan böyle asla arka çıkmayacağım. Evet, demek ki haksızmış İbrani olan. Zalim, bizden gerekçesiyle arka çıkmam bundan böyle.

Belki de 56. ayetle bir irtibatı olsa gerek İnneke lâ tehdiy men ahbebte (56) yani sen sevdiğini doğru yola iletemezsin. Ayetiyle bir atıf olsa gerek arasında bu olayın. Yani ben sevsem bile eğer sen sevmiyorsan, sen hidayet etmiyorsan ben onu desteklemem, yani bu manada. Onun arkasında durmam.


18-) Fe asbeha fiyl mediyneti haifen yeterakkabu feizellezistensarehu Bil emsi yestasrihuh* kale lehu Musa inneke leğaviyyün mubiyn;

(Musa) şehirde (etrafı) gözetleyerek korku içinde sabahladı... Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen (yine) Ona feryat ediyor... Musa ona dedi ki: "Muhakkak ki sen apaçık bir azgınsın!" (A.Hulusi)

18 - Derken şehirde korku içinde sabahı etti gözetiyordu, baktı ki dün kendisinden yardım isteyen ona yine feryat ediyor, Musâ ona besbelli sen yaramazsın dedi. (Elmalı)


Fe asbeha fiyl mediyneti haifen yeterakkabu ertesi sabah o kentte endişe ile etrafı kolaçan ederek dolaşıyordu. feizellezistensarehu Bil emsi yestasrihuhu fakat o da nesi dün ondan yardım isteyen adam kendisini yine yardıma çağırmasın mı? kale lehu Musa inneke leğaviyyün mubiyn Musa ona dedi ki; Besbelli ki sen iyice sapıtmışsın, yoldan çıkmışsın dedi.


19-) Felemma en erade en yebtışe Billeziy huve adüvvün lehüma, kale ya Musa etüriydü en taktüleniy kema katelte nefsen Bil' ems* in türiydü illâ en tekûne cebbaren fiyl Ardı ve ma türiydü en tekune minel muslihıyn;

(Musa) ikisinin de düşmanı olanı (kendi halkından olana tekrar yardım amaçlı olarak) yakalamak isteyince, (o kişi) dedi ki: "Ey Musa... Dün birini katlettiğin gibi beni de mi öldürmek istiyorsun? Sadece bir zorba olmak istiyorsun buralarda; işleri düzeltmek gibi bir arzun yok!" (A.Hulusi)

19 - Deyip de o ikisinin bir düşmanı olan herifi yakalayıvermek isteyince: ya Musâ dedi: dün bir adamı öldürdüğün gibi benî de öldürmek mi istiyorsun, ara düzelticilerden olmak istemeyip de yer yüzünde bir zorba mı olmak istiyorsun. (Elmalı)


Felemma en erade en yebtışe Billeziy huve adüvvün lehüma fakat bir yandan da her ikisinin ortak düşmanı olan kimseyi yakalamaya girişmişti. Yani hem öyle diyor, hem de hala o bulaşık, demek ki o “bizden” duygusu hala alttan alta var. Hala temizlenmemiş o duygu. Hem haklıyı haksızı biliyor. Ama buna rağmen içgüdü ile, refleksif bir davranışla yine de o kendi milliyetinden olan adamın düşmanını yakalamaya seyirtti, koştu.

kale ya Musa etüriydü en taktüleniy kema katelte nefsen Bil' ems O kişi ey Musa dedi. Daha dün öldürdüğün adam gibi beni de mi öldürmek istiyorsun? in türiydü illâ en tekûne cebbaren fiyl Ardı ve ma türiydü en tekune minel muslihıyn anlaşılan senin tek arzun haksızlıkları gideren ve düzelten biri olmak değil, ülkenin başına zorba kesilmen. Yani bir yerde yönetenleri kastederek, sen de eğitildiğin saraydakilerin yoluna mı uyuyorsun dercesine böyle bir uyarıda bulundu.

Bu ikinci sınav aslında işin bilgisine sahip olmasına rağmen işin hala içine yatmamış olmalı. Yani hala işin ahlaki boyutunda problem var. O halde ne gerekli? Çok sıkı bir eğitime göndermek gerekli.  Madem pırıl pırıl edecek Allah onu, çünkü nübüvveti onun üstüne inşa edecek. Peygamberler peygamber olmadan önce, yani tertemiz kılınırlar da onun üzerine inşa edilirler, eğitilirler, saflaşırlar, temizlenirler.

Evet o halde ciddi bir eğitim ve terbiyeden geçmek üzere Medeyn’li öğretmenin eline seni göndereyim. Zımnen rabbimizin dediği bu aslında ve arkasından gelen ayetlerde de bunu görüyoruz zaten.


20-) Ve cae racülün min aksal mediyneti yes'a* kale ya Musa innel melee ye'temirune Bike li yaktüluke fahruc inniy leke minen nasıhıyn;

Şehrin uzak ucundan bir adam koşarak geldi... Dedi ki: "Ey Musa! Şehrin ileri gelenleri, senin öldürülmen konusunu tartışıyorlar... Kaç buradan... Şüphesiz sana öğüt verenlerdenim." (A.Hulusi)

20 - Şehrin öte başından bir adam da koşarak geldi: Musâ dedi: haberin olsun heyet, seni öldürmek için hakkında emri müzakere ediyorlar, hemen çık! Ben cidden senin hayırhahlarındanım. (Elmalı)


Ve cae racülün min aksal mediyneti yes'a işte bu sırada kentin öteki ucundan bir adam koşarak geldi. kale ya Musa innel melee ye'temirune Bike li yaktüluk ey Musa dedi soylular seni öldürmek için hakkında görüşme yapıyorlar.

Burada suikast hazırlığı için belki de. Belki açıkça bir öldürme hükümle bir öldürme bilmiyoruz ama, Hz. peygamber için müşriklerin yavaş yavaş düşündükleri suikasti de ima eder bir  tarz görüyoruz, üslup görüyoruz. Çünkü bu zaman dilimi içerisinde müşrikler artık Resulallah’tan kurtulmak için ona suikast düzenlemek gibi bir düşünceyi tartışıyorlardı.

fahruc inniy leke minen nasıhıyn derhal burayı terk et ve şunu da unutma ki ben senin iyiliğini isteyen biriyim dedi.


21-) Feharece minha haifen yeterakkab* kale Rabbi necciniy minel kavmiz zâlimiyn;

Bunun üzerine (Musa) korkarak, (etrafı) gözetleyerek oradan çıktı... (Musa) dedi ki: "Rabbim, zâlim toplumdan beni kurtar!" (A.Hulusi)

21 - Derhal oradan korku ile çıktı gözetiyordu, dedi: ya rabbi! kurtar beni bu zalim kavimden. (Elmalı)


Feharece minha haifen yeterakkab* kale Rabbi necciniy minel kavmiz zâlimiyn bunun üzerine korku dolu gözlerle etrafı gözetleyerek orayı terk ederken bir yandan da rabbine şöyle yalvarıyordu. necciniy minel kavmiz zâlimiyn ey rabbim beni bu zalim toplumun elinden kurtar.


22-) Ve lemma teveccehe tilkae Medyene kale asâ Rabbiy en yehdiyeniy sevaessebiyl;

Medyen (Şuayb a.s.ın memleketi) tarafına yöneldiğinde (Musa) dedi ki: "Umulur ki Rabbim, düzlüğe çıkartır!" (A.Hulusi)

22 - Vaktâ ki Medyen cihetine yöneldi, ola ki rabbim beni düz yola çıkara dedi. (Elmalı)


Ve lemma teveccehe tilkae Medyene kale asâ Rabbiy en yehdiyeniy sevaessebiyl ve Medyen’e doğru yola koyulurken umarım rabbim beni doğru bir yola yönlendirir dedi.

Meyden halkı Arapların amoid kolundan olan bir halk. Hem ırk, hem dil olarak İbranilerle aynı kökenden. Bugünkü Amman vadisinde yaşıyorlar, Mısır’a mücavir, bağımsız bir bölge aynı zamanda. Yani Hz. Musa Resmi Mısır sınırları dışına çıkarak onların elinden kurtulmak istiyor ve bu iş için en müsait, en uygun toprak Meyden toprağı. Onun içinde orayı tercih ediyor.


23-) Ve lemma verade mae Medyene vecede aleyhi ümmeten minenNasi yeskun* ve vecede min dunihimümraeteyni tezûdan* kale ma hatbüküma* kaleta lâ neskıy hatta yusdirer ri'aü ve ebuna şeyhun kebiyr;

(Musa) Medyen su kuyularına ulaşınca, hayvanlarını sulayan bir grup gördü. Az ötede de iki kız, hayvanlarını sulamak için sıra bekliyordu. (Musa) sordu: "Nedir derdiniz ne bekliyorsunuz?" Dediler ki: "Çobanlar sulayıp dönene kadar biz sulayamayız... Babamız da çok ihtiyardır bu işe gelemez!" (A.Hulusi)

23 - Ve vaktâ ki Medyen suyuna vardı, üzerinde bir küme insan buldu suluyorlar, ötelerinde de iki dişi ehli buldu sakınıp duruyorlar, derdiniz nedir? Dedi «biz: çobanlar çekip gitmeyince sulamayız ve bizim babamız büyük bir pirdir» dediler. (Elmalı)


Ve lemma verade mae Medyene vecede aleyhi ümmeten minenNasi yeskun Musa Meyden sularına ulaşınca orada hayvan sulayan bir grup insanla karşılaştı. ve vecede min dunihimümraeteyni tezûdan ve onların az ötesinde iki kadın hayvanlarını tutmaya. Tezudan; yani sahip olmaya engellemeye, dağılmaktan korumaya çalışıyorlardı.

kale ma hatbüküma onlara dedi ki size nasıl yardımcı olabilirim. Yani aslında lafzen arzunuz nedir, ne arıyorsunuz burada, ne istiyorsunuz anlamına gelse de işlev olarak size nasıl yardımcı olabilirim dedi.

kaleta lâ neskıy hatta yusdirer ri'a onlar bu çobanlar işini bitirip ayrılıncaya dek biz hayvanlarımızı sulayamıyoruz dediler. Şikayet eder gibi bir tavırla. ve ebuna şeyhun Kebiyr ve bir de açıklama yaptılar. Yani arada tabii ki veciz ifade, Kur’an ın veciz beleğatı gereği, neden biz geldik, bir erkeğimiz yok muydu diye soracak olursan, öyle düşünürsen; Babamız var ama o da çok yaşlı biri dediler.


24-) Feseka lehüma sümme tevella ilezzılli fekale Rabbi inniy lima enzelte ileyye min hayrin fakıyr;

Bunun üzerine (Musa), onlar namına suladı... Sonra gölgeye geri dönüp niyaz etti: "Rabbim, şüphesiz ki, bana nasip ettiğin hayırdan (kaçıp kurtulduktan) sonra, çok yoksul kaldım!" (A.Hulusi)

24 - Bunun üzerine ikisine sulayıverdi, sonra gölgeye çekildi de «ya rabbi! dedi: ben cidden bana indirdiğin hayırdan dolayı bir fakirim».(Elmalı)


Feseka lehüma bunun üzerine Musa onların hayvanlarını onların yerine suladı. sümme tevella ilezzılli fekale Rabbi inniy lima enzelte ileyye min hayrin fakıyr ardından gölgeye çekilip şöyle yalvardı. Rabbim bana bahşedeceğin her hayra öylesine muhtacım ki..!

Evet, bu dua Resulallah’ın Taif dönüşü Mekke’ye girmeden önceki duasına benziyor. “Allah’ım gücümün tükendiğini sana arz ediyorum. Kuvvetimin azaldığını, bitmek üzere olduğunu sana arz ediyorum. İnsanlardan bıkıp usandığımı sana arz ediyorum. Beni kimlerin eline bıraktın Allah’ım.” Diyordu. Ve ondan sonra da; “Eğer bana gazaplı değilsen, bana kırgın değilsen vallahi çektiğim hiçbir şeye aldırmam.” diyordu ya duasında Resulallah. (İbn Hişam, Sira II, 29-30).

İşte bana o duayı hatırlattı. Bitmişlik, ya rabbi ben bittim. Hz. Musa’nın o hali. Vereceğin her türlü hayra o kadar muhtacım ki..! Aslında burada mazi fiil kullanılmış. Yani sanki verilmiş olan bir hayır. Var gibi ifade buyrulmuş. Bu tabii bu kızlarla karşılaşmayı bir hayır gibi algıladığını da aslında gösteriyor. Yani gökte ararken yerde galiba bir şey bulduk gibi bir imada içerse gerektir.


Devam ediyor E sayfasına geçiniz.
121. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/11/02/islamoglu-tef-ders-kasas-01-28121/ bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder