4 Ocak 2013 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. LOKMAN (26-34) (129-E)

D sayfasından devam

26-) Lillâhi ma fiys Semavati vel Ard* innAllâhe "HU"vel Ğaniyyül Hamiyd; (A.Hulusi)

Semâlarda ve arzda ne varsa Allâh içindir (O'nun Esmâ'sının işaret ettiği özelliklerin seyrinin oluşması için)... Muhakkak ki Allâh, "HÛ"; Ğaniyy'dir, Hamiyd'dir.

26 - Göklerde ve Yerde ne varsa Allah’ındır, hakikat Allah, öyle ganî öyle Hamîdir. (Elmalı)


Lillâhi ma fiys Semavati vel Ard göklerde ve yerde olan her şey Allah’a aittir. innAllâhe "HU"vel Ğaniyyül Hamiyd şüphesiz Allah var ya işte O’dur kendi kendine yeterli olan, O’dur her tür övgüye layık olan.

İnsan kendi kendine yetmez. Allah kendi kendine yeter. Yani şirk insanın kendi kendine yetme iddiasıdır. Eğer bir Ğaniy varsa El Ğaniy, O da Allah’tır.


27-) Velev enne ma fiyl Ardı min şeceretin aklamün vel bahru yemüddühu min ba'dihi seb'atü ebhurin ma nefidet kelimatullah* innAllâhe Aziyzün Hakiym;

Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem olsa ve deniz de (mürekkep olsa), ondan sonra yedi deniz de ona eklense, Allâh'ın kelimeleri tükenmez... Muhakkak ki Allâh Aziyz'dir, Hakiym'dir. (A.Hulusi)

27 - Eğer yerdeki ağaçlar hep kalem olsa deniz de mürekkep, arkasından yedi deniz, Allahın kelimatı tükenmez, hakikat Allah, azîz hakîmdir. (Elmalı)


Velev enne ma fiyl Ardı min şeceretin aklamün vel bahru yemüddühu min ba'dihi seb'atü ebhurin ma nefidet kelimatullah ve eğer dünyanın tüm ağaçları kalem olsaydı, tüm denizleri de mürekkep olsaydı, buna yedi deniz daha eklenseydi Allah’ın kelimeleri yine de tükenmezdi. innAllâhe Aziyzün Hakiym çünkü Allah’tır üstün ve yüce olan, Allah’tır her şeyi hikmetle yaratan.

Allah’ın ayetleri, surenin ana konusu olan söze dikkat çekerim. Surenin ekseni söz, sözün gücü. Yaratılmışlar evreninin tümü bir ayettir aslında. İnsan bir ayettir.

Ve fiyl Ardı ayatun lilmukıniyn, Ve fiy enfüsiküm* efela tubsırun. (Zariyat/20-21) yani her şey bir ayettir. Varlıkların tamamını bilme iddiamızın gülünçlüğünü ifade ediyor öncelikle ayet. Yani Allah’ın ayetleri bitmez. Allah’ın ayetlerini tüketemezsiniz. Varlıkların tamamını insanın bilme iddiası gülünç kaçıyor. Eğer bu varlıkların tamamını alt alta sıralamak için denizler mürekkep olsa ağaçlar kalem, yine de yetmezdi.

Ama burada bir başka şeye daha dikkat çekiliyor. Yani bu Kur’an ın söz imkanına. Bu vahyin elinizde tuttuğunuz bu vahyin söz imkanını tüketmeye kalksanız tüketemezsiniz. 1.400 yıldır tüketilebildi mi? Bakınız her çağa hitap etmesi işte bu mucizesinden kaynaklanıyor bu Kur’an vahyinin. Onun için Allah’ın kelamı bir kez indi, ama mana her an iniyor. Onun için vahyin, Kur’an vahyinin söz imkanını kimse tüketemez.  O nedenle hiçbir müfessir ben son tefsiri yazdım, hiçbir meal sahibi ben son meali yazdım, hiçbir mütercim ben son tercümeyi yaptım diyemeyecektir. Çünkü vahyin mucizesi gereği imkanı tüketilemeyecektir.


28-) Ma halkuküm ve lâ ba'süküm illâ kenefsin vahıdetin, innAllâhe Semiy'un Basıyr;

Sizin yaratılmanız da, daha sonra yeni bir yapıyla yeni bir boyutta oluşumunuz da (bâ's) bir tek nefsinki gibidir... Muhakkak ki Allâh, Semi'dir, Basıyr'dir. (A.Hulusi)

28 - Sizin yaratılmanız da, ba's olunmanız da ancak tek bir nefis gibidir. Hakikat Allah, semîdir basîrdir. (Elmalı)


Ma halkuküm ve lâ ba'süküm illâ kenefsin vahıdeh tümünüzün yaratılması ve tekrar diriltilmesi onun için bir tek canın yaratılması ve diriltilmesi gibidir. Tek bir canın. innAllâhe Semiy'un Basıyr kuşkusuz Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir.

Ma kaderullahe hakka kadriHİ.. (Hac/74) Allah’ı hakkıyla takdir edemediler her şeyi işitir ve bilir ama, sanki bazı şeyleri işitmezmiş gibi davranıyor insanoğlu.


29-) Elem tera ennAllâhe yulicülleyle fiynnehari ve yulicünnehare fiylleyli ve sahhareş Şemse vel Kamere küllün yecriy ila ecelin müssemmen ve ennAllâhe Bima ta'melune Habiyr;

Görmedin mi ki Allâh, geceyi gündüze dönüştürüyor, gündüzü de geceye dönüştürüyor! Güneş'i ve Ay'ı işlevlendirmiştir! Her biri belli bir ömre kadar işlevine devam eder... Allâh yaptıklarınızdan (yaratanı olarak) Habiyr'dir. (A.Hulusi)

29 - Görmedin mi? Allah geceyi gündüze sokuyor, gündüzü geceye sokuyor ve Şems-ü Kameri teshir etmiş hepsi müsemmâ bir ecele doğru cereyan ediyor ve filvaki' Allah, bütün yaptıklarınıza habîrdir. (Elmalı)


Elem tera ennAllâhe yulicülleyle fiynnehari ve yulicünnehare fiylleyl fark etmez misin ki ey insan Allah geceyi uzatıp gündüzü kısaltıyor ve gündüzü uzatıp geceyi kısaltıyor. Kâinatta ki çift kutupluluk yasasına bir atıf aslında. Eğer anlamaya çalışıyorsanız varlığı, mahlukatı bu yasayı öncelikle anlamalısınız dercesine.

ve sahhareş Şemse vel Kamere küllün yecriy ila ecelin müssemme o güneşi ve ayı bir yasaya tabi kıldı da her biri sonu yasa ile belirlenenmiş bir süre doluncaya kadar hareketini, deveranını sürdürüyor.

Güneşin ve ayın bir yörüngesi var ey insan, ya senin yörüngen var mı? senin cazibe, çekim merkezin neresi. Şeytanın cazibesine kapılıp onun çevresinde mi dönüyorsun, imanın cazibesine kapılıp onun çevresinde mi. Neyin etrafında pervanesin ey insan. Allah bilmiyor mu sanırsın, buyurun o zaman;

ve ennAllâhe Bima ta'melune Habiyr yine bilmez misin ki ey insan Allah yaptığınız her şeyden haberdardır. Yani neyin etrafında döndüğünü, hangi şeyin cazibesine kapıldığını çok iyi bilir.


30-) Zâlike Bi ennAllâhe "HU"vel Hakku ve enne ma yed'une min dûnihil bâtılu ve ennAllâhe "HU"vel 'Aliyyül Kebiyr;

Bu böyledir çünkü Allâh, "HÛ"dur; Hak'tır (Mutlak Hakikattir)... Muhakkak ki, O'nun dûnunda isimlendirdikleri şeyler, asılsız - boş şeylerdir! Muhakkak ki Allâh "HÛ"dur; Alîy'dir, Kebiyr'dir. (A.Hulusi)

30 - Bu şundan: çünkü Allah hakikat hak o, ondan başka çağırdıklarınız hep bâtıl ve hakikat Allah, yegâne yüksek büyük o. (Elmalı)


Zâlike Bi ennAllâhe "HU"vel Hakk işte bu yüzdendir ki Allah mutlak hakikatin ta kendisidir. Mutlak hakikat eşyaya amaç verendir. Eşyanın O’ndan bağımsız bir hakikati olduğunu kabul etmek O’nu inkar etmek anlamına gelir. Şirk tir işte bu. ve enne ma yed'une min dûnihil bâtıl ve O’nun dışında yalvarıp yakardığı her şey boştur, batıldır, hiçbir maksada ulaştırmaz.

ve ennAllâhe "HU"vel 'Aliyyül Kebiyr Evet, O Allah ki yüce olan O’dur, ulu olan sadece O’dur.


31-) Elem tera ennel fülke tecriy fiyl bahri Bi nı'metillâhi li yüriyeküm min âyâtiHİ, inne fiy zâlike leâyâtin li külli sabbarin şekûr;

İşaretlerinden size göstermek için, Allâh nimeti olarak gemilerin denizde akıp gittiğini görmedin mi? Muhakkak ki bunda pek sabırlı ve çok şükreden herkes için elbette dersler vardır. (A.Hulusi)

31 - Baksan a size âyetlerinden göstermek için nimetiyle gemilerin denizde akışına! Şüphe yok ki bunda pek sabırlı ve çok şükürlü olanlar için bir çok âyetler vardır. (Elmalı)


Elem tera ennel fülke tecriy fiyl bahri Bi nı'metillâhi li yüriyeküm min âyâtiH görmez misin ki ey insan O’nun kudret delillerini size göstermek için gemiler denizde Allah’ın nimeti sayesinde yol alıyorlar. Ya da; “nasıl yol alıyorlar.” Bunu görmez misin.

20. ayette kullanılan ispat yönteminin aynısı burada da kullanılıyor. Kainata bakış açımız çevriliyor eşyaya. Eşyanın yasalarına dikkat çekiliyor. O yasaları koyan sana da bir yasa koymuş değil midir deniliyor adeta.

inne fiy zâlike leâyâtin li külli sabbarin şekûr çünkü bütün bunlarda derin bir şükran duygusuyla ona kullukta sabredenler için ayetler, mesajlar ibretler, hikmetler vardır.


32-) Ve izâ ğaşiyehüm mevcün kezzuleli de'avullahe muhlisıyne lehüd diyn* felemma neccahüm ilel berri feminhüm muktesıd* ve ma yechadü Bi âyâtiNA illâ küllü hattarin kefur;

Onları kara bulutlar gibi bir dalga kapladığında, inançlarını sadece O'na hâlis kılarak Allâh'a dua ederler... Onları karaya (çıkarıp) kurtardığımızda, onlardan bazısı orta yolu tutar. İşaretlerimizi çok gaddar ve çok nankör olandan başkası bile bile inkâr etmez. (A.Hulusi)

32 - Ve kara bulutlar gibi dalga sardığı vakit onları dini Allaha hâlis kılarak yalvarırlar, sonra karaya çıkarıldığı vakit içlerinden doğru giden de bulunur ve bizim âyetlerimize ancak gaddar, nankör olanlar çıfıtlık eder. (Elmalı)


Ve izâ ğaşiyehüm mevcün kezzuleli de'avullahe muhlisıyne lehüd diyn derken dalgalar onları kara ölüm gölgeleri gibi kuşattığında yalnız O’na yönelerek başlarlar yalvarıp yakarmaya. Neden? Çünkü nasırlarına basılmıştır ana dilde off..! çekerler. Çünkü üzerlerine sürülen sentetik küfür boyaları dökülmüştür, altından Hakkın boyası fıtrat çıkmıştır. Onun için düşen uçakta, batan gemide ateist kalmaz. Hepsi aslına dönmüştür. Yani öz boya ortaya çıkmıştır ve onun içinde ana dilini söyler gibi başlar Allah’a dua etmeye. Off..! anam..! ı ana dilinde söyler isterse beş dili ana dili gibi bilsin. Çünkü canı yanmıştır.

felemma neccahüm ilel berri feminhüm muktesıd fakat onları sağ salim karaya çıkarır çıkarmaz onlardan kimileri ortada kalıp bocalamaya başlar, ya da dengeyi tutturur. Ama tercihimiz benzerlik arzeden Ankebût/65 ve İsra/67 ye dayanıyor. Yanlış üst yapı ile örtüyü sıyıran fıtrat arasında sıkışıp kalmak. Yani yanlış üst yapı var, küfür, şirk, ilhad, sapma, batıl üst yapı olarak insan terbiyesini öyle görmüş. Ama fıtratta doğru alt yapı. Bunun arasında ki örtü yırtılıvermiş. Kalın küfür örtüsü o hadise ile o musibetle, bela ile ölüm korkusu ile yırtılıvermiş insan ikisinin arasında bocalamaya başlar. Başlar yalpa yapmaya. İşte burada ki ifade de o. Muhtasıp.

ve ma yechadü Bi âyâtiNA illâ küllü hattarin kefur zaten ayetlerimizi sahtekar kafirlerden başkası, belki burada ki hattar’ı dönek diye çevirmek daha doğru olur. Dönek kafirlerden başkası bile bile inkar etmez. Hattar ve kefur 31. ayette ki sabbar ve şekur’un zıddı.


33-) Ya eyyühenNasütteku Rabbeküm vahşev yevmen lâ yecziy validün an veledih* ve lâ mevludün huve cazin an validihi şey'a* inne va'dAllâhi hakkun fela teğurrenekümül hayatüd dünya, ve lâ yeğurrenneküm Billâhil ğarur;

Ey insanlar! Rabbinizden (size yaptıklarınızın karşılığını - sonucunu kesinlikle yaşatacağı için) korunun; babanın evladından, evladın da babasından hiçbir yararı olmayacağı süreçten dehşet duyun! Muhakkak ki Allâh'ın vaadi haktır! Dünya yaşamı sakın sizi aldatmasın... O çok aldatıcı da (vehme tabi bilinciniz) Allâh'la (O sizin hakikatinizdir, size bir şey olmaz diye) sizi aldatmasın (Sünnetullâh'ı görmekten perdelemesin)! (A.Hulusi)

33 - Ey insanlar rabbinizden korkun ve bir günü sayın ki ata evlâdından bir şey ödeyemez, evlat o da atasından bir şey ödeyecek değildir, Muhakkak Allahın vaadi hak, o halde sakının Dünya hayat sizi aldatmasın ve sakının o mağrur sizi Allaha güvendirmesin. (Elmalı)


Ya eyyühenNasütteku Rabbeküm ey insanlık ailesi rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincine varın. vahşev yevmen lâ yecziy validün an veledih* ve lâ mevludün huve cazin an validihi şey'a dahası ne anne babanın çocuğuna, ne de çocuğun anne babasına hiçbir fayda sağlamayacağı o bir günün dehşetinden sakının, çekinin, korkun. inne va'dAllâhi hakkun unutmayın ki Allah’ın vaadi mutlaka gerçekleşecek. Bir gün gelecek bunun doğru olduğunu gözlerinizle göreceksiniz.

fela teğurrenekümül hayatüd dünya, ve lâ yeğurrenneküm Billâhil ğarur şu halde bu dünya hayatı sizi asla aldatmasın, dahası hiçbir aldatıcının hiçbir türü sizi Allah ile aldatmasın. Yani şeytani düşünceler sizi Allah ile aldatmasın. O’nun bağışlayıcılığını ve rahmetini istismar ettirmeye kalkmasın. İşte günahı nasıl olsa affeder demesin, dedirtmesin. O’nun kesesinden he önüne gelene yerli yersiz rahmet dağıtanlar siz aldatmasın. Onları günaha teşvik eden günah makineleri olarak görün. Onun içinde onlar sizin şeytanınız olmasın, sizi Allah ile aldatmakta, başka şeyle aldatmakta aynıdır, kimse aldatmasın.


34-) İnnAllâhe 'ındeHU ılmüs saati, ve yünezzilül ğays* ve ya'lemu ma fiyl' erham* ve ma tedriy nefsün ma zâ teksibü ğadâ* ve ma tedriy nefsün Bi eyyi Ardın temut* innAllâhe 'Aliymun Habiyr;

Muhakkak ki o saatin (ölümün) ilmi Allâh indîndedir; yağmuru indirir; rahimlerde olanı bilir; hiçbir benlik yarının ne getireceğini bilmez; hiçbir nefs nerede öleceğini de bilmez! Muhakkak ki Allâh, Aliym'dir, Habiyr'dir.(A.Hulusi)

34 - Her halde Allah, saate ilim onun yanındadır, ve yağmuru o yağdırır, rahimlerde ne var o bilir, ve hiç bir nefis yarın ne kazanacağımı bilmez, bir nefis hangi Yerde öleceğini de bilmez, şüphesiz ki Allah alîmdir, habîrdir.(Elmalı)


İnnAllâhe 'ındeHU ılmüs saah şu bir gerçek ki son saatin bilgisi sadece Allah katındadır. ve yünezzilül ğays yağmuru yağdıran O’dur. ve ya'lemu ma fiyl' erham rahimlerde yer tutanı, beklenen geleceği bilen O’dur. ve ma tedriy nefsün ma zâ teksibü ğadân oysa ki hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. ve ma tedriy nefsün Bi eyyi Ardın temut yine hiç kimse nerede öleceğini, nerede yıkılıp kalacağını, son nefesini nerede vereceğini bilemez. Teknolojisi ne kadar gelişmiş olursa olsun, bilim ne kadar ilerlemiş olursa olsun bilemez. innAllâhe 'Aliymun Habiyr peki kim bilir? Sadece aliym ve habiyr olan Allah bilir. Çünkü Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdar olandır.

Ey parçayı yaşayan, ey yaşadığı parçanın etkisinde kalan, ey bütünü parça zanneden, ey gözünü parçaya dikip de bütünü görmeyen insan, bütünü göremiyorsan bari bütünü gören bir Allah olduğunu bil, bütünü görene teslim ol. Bütünü görenin senin için hayrı dileyeceğine inan ve o bütünün sahibine olan imanını tevhid üzere kıl. Zaten tevhid budur. Her şeyin her şeyle bağlantısını, her şeyin bir şeyle, yani Allah ile bağlantısı. Ve unutma Allah’tan kaçıracağın herhangi bir şeyin olamaz. Çünkü Allah’ın haberdar olmadığı hiçbir şeyin yok. O nedenle de madem kaçıramayacaksın, madem O’ndan habersiz hiçbir şey yapamayacaksın, bari O’nun razı olduğu bir hayat yaşa da O’nun cennetine nail ol.


“Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”

Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’a dır.


129. videonun sonu.
129. videoyu toplu olarak burada bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder