D sayfasından
devam
26-) Lillâhi ma fiys Semavati vel Ard*
innAllâhe "HU"vel Ğaniyyül Hamiyd; (A.Hulusi)
Semâlarda ve arzda ne varsa Allâh içindir (O'nun Esmâ'sının işaret ettiği özelliklerin seyrinin oluşması
için)... Muhakkak ki Allâh, "HÛ";
Ğaniyy'dir, Hamiyd'dir.
26 - Göklerde ve Yerde ne varsa Allah’ındır, hakikat
Allah, öyle ganî öyle Hamîdir. (Elmalı)
Lillâhi ma fiys
Semavati vel Ard göklerde ve yerde olan her şey Allah’a aittir. innAllâhe
"HU"vel Ğaniyyül Hamiyd şüphesiz Allah var ya işte O’dur
kendi kendine yeterli olan, O’dur her tür övgüye layık olan.
İnsan kendi
kendine yetmez. Allah kendi kendine yeter. Yani şirk insanın kendi kendine
yetme iddiasıdır. Eğer bir Ğaniy varsa El Ğaniy, O da Allah’tır.
27-) Velev enne ma fiyl Ardı min şeceretin
aklamün vel bahru yemüddühu min ba'dihi seb'atü ebhurin ma nefidet
kelimatullah* innAllâhe Aziyzün Hakiym;
Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem olsa ve deniz de (mürekkep olsa), ondan sonra
yedi deniz de ona eklense, Allâh'ın kelimeleri tükenmez... Muhakkak ki Allâh
Aziyz'dir, Hakiym'dir. (A.Hulusi)
27 - Eğer yerdeki ağaçlar hep kalem olsa deniz de
mürekkep, arkasından yedi deniz, Allahın kelimatı tükenmez, hakikat Allah, azîz
hakîmdir. (Elmalı)
Velev enne ma fiyl
Ardı min şeceretin aklamün vel bahru yemüddühu min ba'dihi seb'atü ebhurin ma
nefidet kelimatullah ve eğer dünyanın tüm ağaçları kalem olsaydı,
tüm denizleri de mürekkep olsaydı, buna yedi deniz daha eklenseydi Allah’ın
kelimeleri yine de tükenmezdi. innAllâhe Aziyzün Hakiym çünkü Allah’tır üstün ve
yüce olan, Allah’tır her şeyi hikmetle yaratan.
Allah’ın
ayetleri, surenin ana konusu olan söze dikkat çekerim. Surenin ekseni söz,
sözün gücü. Yaratılmışlar evreninin tümü bir ayettir aslında. İnsan bir
ayettir.
Ve
fiyl Ardı ayatun lilmukıniyn, Ve fiy enfüsiküm*
efela tubsırun. (Zariyat/20-21)
yani her şey bir ayettir. Varlıkların tamamını bilme iddiamızın gülünçlüğünü
ifade ediyor öncelikle ayet. Yani Allah’ın ayetleri bitmez. Allah’ın ayetlerini
tüketemezsiniz. Varlıkların tamamını insanın bilme iddiası gülünç kaçıyor. Eğer
bu varlıkların tamamını alt alta sıralamak için denizler mürekkep olsa ağaçlar
kalem, yine de yetmezdi.
Ama burada bir
başka şeye daha dikkat çekiliyor. Yani bu Kur’an ın söz imkanına. Bu vahyin
elinizde tuttuğunuz bu vahyin söz imkanını tüketmeye kalksanız tüketemezsiniz.
1.400 yıldır tüketilebildi mi? Bakınız her çağa hitap etmesi işte bu
mucizesinden kaynaklanıyor bu Kur’an vahyinin. Onun için Allah’ın kelamı bir
kez indi, ama mana her an iniyor. Onun için vahyin, Kur’an vahyinin söz
imkanını kimse tüketemez. O nedenle
hiçbir müfessir ben son tefsiri yazdım, hiçbir meal sahibi ben son meali
yazdım, hiçbir mütercim ben son tercümeyi yaptım diyemeyecektir. Çünkü vahyin
mucizesi gereği imkanı tüketilemeyecektir.
28-) Ma halkuküm ve lâ ba'süküm illâ kenefsin
vahıdetin, innAllâhe Semiy'un Basıyr;
Sizin yaratılmanız da, daha sonra yeni bir yapıyla yeni bir
boyutta oluşumunuz da (bâ's) bir tek nefsinki gibidir... Muhakkak ki Allâh, Semi'dir,
Basıyr'dir. (A.Hulusi)
28 - Sizin yaratılmanız da, ba's olunmanız da ancak tek
bir nefis gibidir. Hakikat Allah, semîdir basîrdir. (Elmalı)
Ma halkuküm ve lâ
ba'süküm illâ kenefsin vahıdeh tümünüzün yaratılması ve tekrar
diriltilmesi onun için bir tek canın yaratılması ve diriltilmesi gibidir. Tek
bir canın. innAllâhe
Semiy'un Basıyr kuşkusuz Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir.
Ma
kaderullahe hakka kadriHİ.. (Hac/74) Allah’ı hakkıyla takdir
edemediler her şeyi işitir ve bilir ama, sanki bazı şeyleri işitmezmiş gibi
davranıyor insanoğlu.
29-) Elem tera ennAllâhe yulicülleyle
fiynnehari ve yulicünnehare fiylleyli ve sahhareş Şemse vel Kamere küllün
yecriy ila ecelin müssemmen ve ennAllâhe Bima ta'melune Habiyr;
Görmedin mi ki Allâh, geceyi gündüze dönüştürüyor, gündüzü
de geceye dönüştürüyor! Güneş'i ve Ay'ı işlevlendirmiştir! Her biri belli bir
ömre kadar işlevine devam eder... Allâh yaptıklarınızdan (yaratanı olarak)
Habiyr'dir. (A.Hulusi)
29 - Görmedin mi? Allah geceyi gündüze sokuyor, gündüzü
geceye sokuyor ve Şems-ü Kameri teshir etmiş hepsi müsemmâ bir ecele doğru
cereyan ediyor ve filvaki' Allah, bütün yaptıklarınıza habîrdir. (Elmalı)
Elem tera ennAllâhe
yulicülleyle fiynnehari ve yulicünnehare fiylleyl fark etmez misin
ki ey insan Allah geceyi uzatıp gündüzü kısaltıyor ve gündüzü uzatıp geceyi
kısaltıyor. Kâinatta ki çift kutupluluk yasasına bir atıf aslında. Eğer
anlamaya çalışıyorsanız varlığı, mahlukatı bu yasayı öncelikle anlamalısınız
dercesine.
ve sahhareş Şemse
vel Kamere küllün yecriy ila ecelin müssemme o güneşi ve ayı bir
yasaya tabi kıldı da her biri sonu yasa ile belirlenenmiş bir süre doluncaya
kadar hareketini, deveranını sürdürüyor.
Güneşin ve ayın
bir yörüngesi var ey insan, ya senin yörüngen var mı? senin cazibe, çekim
merkezin neresi. Şeytanın cazibesine kapılıp onun çevresinde mi dönüyorsun,
imanın cazibesine kapılıp onun çevresinde mi. Neyin etrafında pervanesin ey
insan. Allah bilmiyor mu sanırsın, buyurun o zaman;
ve ennAllâhe Bima
ta'melune Habiyr yine bilmez misin ki ey insan Allah yaptığınız her
şeyden haberdardır. Yani neyin etrafında döndüğünü, hangi şeyin cazibesine
kapıldığını çok iyi bilir.
30-) Zâlike Bi ennAllâhe "HU"vel
Hakku ve enne ma yed'une min dûnihil bâtılu ve ennAllâhe "HU"vel
'Aliyyül Kebiyr;
Bu böyledir çünkü Allâh, "HÛ"dur; Hak'tır (Mutlak Hakikattir)...
Muhakkak ki, O'nun dûnunda isimlendirdikleri şeyler, asılsız - boş şeylerdir!
Muhakkak ki Allâh "HÛ"dur; Alîy'dir, Kebiyr'dir. (A.Hulusi)
30 - Bu şundan: çünkü Allah hakikat hak o, ondan başka
çağırdıklarınız hep bâtıl ve hakikat Allah, yegâne yüksek büyük o. (Elmalı)
Zâlike Bi ennAllâhe
"HU"vel Hakk işte bu yüzdendir ki Allah mutlak hakikatin
ta kendisidir. Mutlak hakikat eşyaya amaç verendir. Eşyanın O’ndan bağımsız bir
hakikati olduğunu kabul etmek O’nu inkar etmek anlamına gelir. Şirk tir işte
bu. ve enne ma
yed'une min dûnihil bâtıl ve O’nun dışında yalvarıp yakardığı her
şey boştur, batıldır, hiçbir maksada ulaştırmaz.
ve ennAllâhe
"HU"vel 'Aliyyül Kebiyr Evet, O Allah ki yüce olan O’dur,
ulu olan sadece O’dur.
31-) Elem tera ennel fülke tecriy fiyl bahri Bi
nı'metillâhi li yüriyeküm min âyâtiHİ, inne fiy zâlike leâyâtin li külli
sabbarin şekûr;
İşaretlerinden size göstermek için, Allâh nimeti olarak
gemilerin denizde akıp gittiğini görmedin mi? Muhakkak ki bunda pek sabırlı ve
çok şükreden herkes için elbette dersler vardır. (A.Hulusi)
31 - Baksan a size âyetlerinden göstermek için nimetiyle
gemilerin denizde akışına! Şüphe yok ki bunda pek sabırlı ve çok şükürlü
olanlar için bir çok âyetler vardır. (Elmalı)
Elem tera ennel
fülke tecriy fiyl bahri Bi nı'metillâhi li yüriyeküm min âyâtiH
görmez misin ki ey insan O’nun kudret delillerini size göstermek için gemiler
denizde Allah’ın nimeti sayesinde yol alıyorlar. Ya da; “nasıl yol alıyorlar.”
Bunu görmez misin.
20. ayette
kullanılan ispat yönteminin aynısı burada da kullanılıyor. Kainata bakış açımız
çevriliyor eşyaya. Eşyanın yasalarına dikkat çekiliyor. O yasaları koyan sana
da bir yasa koymuş değil midir deniliyor adeta.
inne fiy zâlike
leâyâtin li külli sabbarin şekûr çünkü bütün bunlarda derin bir
şükran duygusuyla ona kullukta sabredenler için ayetler, mesajlar ibretler,
hikmetler vardır.
32-) Ve izâ ğaşiyehüm mevcün kezzuleli
de'avullahe muhlisıyne lehüd diyn* felemma neccahüm ilel berri feminhüm
muktesıd* ve ma yechadü Bi âyâtiNA illâ küllü hattarin kefur;
Onları kara bulutlar gibi bir dalga kapladığında,
inançlarını sadece O'na hâlis kılarak Allâh'a dua ederler... Onları karaya (çıkarıp) kurtardığımızda,
onlardan bazısı orta yolu tutar. İşaretlerimizi çok gaddar ve çok nankör
olandan başkası bile bile inkâr etmez. (A.Hulusi)
32 - Ve kara bulutlar gibi dalga sardığı vakit onları dini
Allaha hâlis kılarak yalvarırlar, sonra karaya çıkarıldığı vakit içlerinden
doğru giden de bulunur ve bizim âyetlerimize ancak gaddar, nankör olanlar
çıfıtlık eder. (Elmalı)
Ve izâ ğaşiyehüm
mevcün kezzuleli de'avullahe muhlisıyne lehüd diyn derken dalgalar
onları kara ölüm gölgeleri gibi kuşattığında yalnız O’na yönelerek başlarlar
yalvarıp yakarmaya. Neden? Çünkü nasırlarına basılmıştır ana dilde off..!
çekerler. Çünkü üzerlerine sürülen sentetik küfür boyaları dökülmüştür,
altından Hakkın boyası fıtrat çıkmıştır. Onun için düşen uçakta, batan gemide
ateist kalmaz. Hepsi aslına dönmüştür. Yani öz boya ortaya çıkmıştır ve onun
içinde ana dilini söyler gibi başlar Allah’a dua etmeye. Off..! anam..! ı ana
dilinde söyler isterse beş dili ana dili gibi bilsin. Çünkü canı yanmıştır.
felemma neccahüm
ilel berri feminhüm muktesıd fakat onları sağ salim karaya çıkarır
çıkarmaz onlardan kimileri ortada kalıp bocalamaya başlar, ya da dengeyi
tutturur. Ama tercihimiz benzerlik arzeden Ankebût/65 ve İsra/67 ye dayanıyor.
Yanlış üst yapı ile örtüyü sıyıran fıtrat arasında sıkışıp kalmak. Yani yanlış
üst yapı var, küfür, şirk, ilhad, sapma, batıl üst yapı olarak insan
terbiyesini öyle görmüş. Ama fıtratta doğru alt yapı. Bunun arasında ki örtü
yırtılıvermiş. Kalın küfür örtüsü o hadise ile o musibetle, bela ile ölüm
korkusu ile yırtılıvermiş insan ikisinin arasında bocalamaya başlar. Başlar
yalpa yapmaya. İşte burada ki ifade de o. Muhtasıp.
ve ma yechadü Bi
âyâtiNA illâ küllü hattarin kefur zaten ayetlerimizi sahtekar
kafirlerden başkası, belki burada ki hattar’ı
dönek diye çevirmek daha doğru olur. Dönek kafirlerden başkası bile bile inkar
etmez. Hattar ve kefur 31. ayette ki sabbar ve şekur’un zıddı.
33-) Ya eyyühenNasütteku Rabbeküm vahşev yevmen
lâ yecziy validün an veledih* ve lâ mevludün huve cazin an validihi şey'a* inne
va'dAllâhi hakkun fela teğurrenekümül hayatüd dünya, ve lâ yeğurrenneküm
Billâhil ğarur;
Ey insanlar! Rabbinizden (size
yaptıklarınızın karşılığını - sonucunu kesinlikle yaşatacağı için) korunun; babanın evladından, evladın da babasından hiçbir
yararı olmayacağı süreçten dehşet duyun! Muhakkak ki Allâh'ın vaadi haktır!
Dünya yaşamı sakın sizi aldatmasın... O çok aldatıcı da (vehme tabi bilinciniz)
Allâh'la (O sizin hakikatinizdir, size bir şey
olmaz diye) sizi aldatmasın (Sünnetullâh'ı görmekten perdelemesin)! (A.Hulusi)
33 - Ey insanlar rabbinizden korkun ve bir günü sayın ki
ata evlâdından bir şey ödeyemez, evlat o da atasından bir şey ödeyecek
değildir, Muhakkak Allahın vaadi hak, o halde sakının Dünya hayat sizi
aldatmasın ve sakının o mağrur sizi Allaha güvendirmesin. (Elmalı)
Ya eyyühenNasütteku
Rabbeküm ey insanlık ailesi rabbinize karşı sorumluluğunuzun
bilincine varın. vahşev yevmen lâ yecziy validün an veledih* ve lâ mevludün huve cazin an
validihi şey'a dahası ne anne babanın çocuğuna, ne de çocuğun anne
babasına hiçbir fayda sağlamayacağı o bir günün dehşetinden sakının, çekinin,
korkun. inne
va'dAllâhi hakkun unutmayın ki Allah’ın vaadi mutlaka gerçekleşecek.
Bir gün gelecek bunun doğru olduğunu gözlerinizle göreceksiniz.
fela teğurrenekümül
hayatüd dünya, ve lâ yeğurrenneküm Billâhil ğarur şu halde bu dünya
hayatı sizi asla aldatmasın, dahası hiçbir aldatıcının hiçbir türü sizi Allah
ile aldatmasın. Yani şeytani düşünceler sizi Allah ile aldatmasın. O’nun
bağışlayıcılığını ve rahmetini istismar ettirmeye kalkmasın. İşte günahı nasıl
olsa affeder demesin, dedirtmesin. O’nun kesesinden he önüne gelene yerli
yersiz rahmet dağıtanlar siz aldatmasın. Onları günaha teşvik eden günah
makineleri olarak görün. Onun içinde onlar sizin şeytanınız olmasın, sizi Allah
ile aldatmakta, başka şeyle aldatmakta aynıdır, kimse aldatmasın.
34-) İnnAllâhe 'ındeHU ılmüs saati, ve
yünezzilül ğays* ve ya'lemu ma fiyl' erham* ve ma tedriy nefsün ma zâ teksibü
ğadâ* ve ma tedriy nefsün Bi eyyi Ardın temut* innAllâhe 'Aliymun Habiyr;
Muhakkak ki o saatin (ölümün) ilmi Allâh indîndedir; yağmuru indirir; rahimlerde olanı
bilir; hiçbir benlik yarının ne getireceğini bilmez; hiçbir nefs nerede
öleceğini de bilmez! Muhakkak ki Allâh, Aliym'dir, Habiyr'dir.(A.Hulusi)
34 - Her halde Allah, saate ilim onun yanındadır, ve
yağmuru o yağdırır, rahimlerde ne var o bilir, ve hiç bir nefis yarın ne
kazanacağımı bilmez, bir nefis hangi Yerde öleceğini de bilmez, şüphesiz ki
Allah alîmdir, habîrdir.(Elmalı)
İnnAllâhe 'ındeHU
ılmüs saah şu bir gerçek ki son saatin bilgisi sadece Allah
katındadır. ve
yünezzilül ğays yağmuru yağdıran O’dur. ve ya'lemu ma fiyl' erham
rahimlerde yer tutanı, beklenen geleceği bilen O’dur. ve ma tedriy nefsün ma zâ teksibü ğadân
oysa ki hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. ve ma tedriy nefsün Bi eyyi Ardın temut
yine hiç kimse nerede öleceğini, nerede yıkılıp kalacağını, son nefesini nerede
vereceğini bilemez. Teknolojisi ne kadar gelişmiş olursa olsun, bilim ne kadar
ilerlemiş olursa olsun bilemez. innAllâhe 'Aliymun Habiyr peki kim bilir? Sadece
aliym ve habiyr olan Allah bilir. Çünkü Allah her şeyi bilendir, her şeyden
haberdar olandır.
Ey parçayı
yaşayan, ey yaşadığı parçanın etkisinde kalan, ey bütünü parça zanneden, ey
gözünü parçaya dikip de bütünü görmeyen insan, bütünü göremiyorsan bari bütünü
gören bir Allah olduğunu bil, bütünü görene teslim ol. Bütünü görenin senin
için hayrı dileyeceğine inan ve o bütünün sahibine olan imanını tevhid üzere
kıl. Zaten tevhid budur. Her şeyin her şeyle bağlantısını, her şeyin bir şeyle,
yani Allah ile bağlantısı. Ve unutma Allah’tan kaçıracağın herhangi bir şeyin
olamaz. Çünkü Allah’ın haberdar olmadığı hiçbir şeyin yok. O nedenle de madem
kaçıramayacaksın, madem O’ndan habersiz hiçbir şey yapamayacaksın, bari O’nun
razı olduğu bir hayat yaşa da O’nun cennetine nail ol.
“Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil
alemiyn”
Çağrımız ve
davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’a dır.
129. videonun
sonu.
129. videoyu
toplu olarak burada
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder