D sayfasından devam.
20-) İnnehüm in yazheru aleyküm yercümuküm ev
yuıyduküm fiy milletihim ve len tüflihu izen ebeda;
Zira
durumunuza vâkıf olurlarsa, (ya) sizi taşlayarak öldürürler ya da kendi inançlarına
döndürürler... O zaman sonsuza dek kurtuluş imkânı bulamazsınız! (A.Hulusi)
020 - Çünkü
ellerine geçirirlerse sizi muhakkak recme derler yahut milletlerine döndürürler
ve bu takdirde ebedâ felâh bulamazsınız. (Elmalı)
İnnehüm in yazheru aleyküm yercümuküm ev
yuıyduküm fiy milletihim çünkü eğer onlar sizin varlığınızı
öğrenirlerse ya sizi öldüresiye taşlarlar, yercümuküm,
ya da sizi zorla kendi inanç sistemlerine döndürürler. Çünkü onlar zorbadırlar.
Siz onlar batılda olduğu halde onların inancına karışmadığınız halde, siz hakta
olduğunuz halde onlar sizin inancınıza müdahale etmeye kalkışacaklar. Çünkü
batılın geleneği budur. Batıl aynı zamanda hakka tarih boyunca düşman olmuştur
ve her dönemde elinde ki gücü Hakka karşı kullanmıştır. ve len tüflihu izen ebeda o takdirde
ise bir daha asla kurtulamazsınız.
21-) Ve kezâlike a'serna aleyhim li ya'lemu
enne va'dAllâhi Hakkun ve ennes saate lâ raybe fiyha* iz yetenazeune beynehüm
emrehüm fekalübnu aleyhim bünyana; Rabbuhüm a'lemü Bihim* kalelleziyne ğalebu
alâ emrihim lenettehızenne aleyhim mescida;
Böylece
onlar hakkında bilgilendirdik ki, Allâh'ın bildiriminin Hak olduğunu (bâ'sı) ve o saatin (ölümün) şüphe götürmez
olduğunu bilsinler! Hani onlar, aralarında onların olayını tartışıyorlardı...
Şöyle dediler: "Onlar üzerine bina yapın; (ne
olduklarını) Rableri daha iyi bilir"...
Onların hakkında sözü geçenler ise; "Elbette biz onların (Ashab-ı Kehf'in) üzerine
ibadethâne yapacağız" dediler. (A.Hulusi)
021 - Bu
suretle de kendilerine vukuf peyda ettirdik ki Allahın vaadi Hakk olduğunu ve
saat, hakikaten şüphesiz bulunduğunu bilsinler, o sırada aralarında emirlerine
niza' ediyorlardı, bunun üzerine dediler ki: üstlerine bir bina yapın, rableri
onları daha iyi bilir, onların emri üzerine galebe etmiş olanlar elbette,
dediler: biz bunların üzerine bir mescit ediniriz. (Elmalı)
Ve kezâlike a'serna aleyhim li ya'lemu enne
va'dAllâhi Hakkun ve ennes saate lâ raybe fiyhe işte bu yöntemle, ki
ne kastediliyor bu yöntemle. Ve kezalike;
Hakikate atıf olan hayat ve ölümün mahiyetine ilişkin, boyutlarını öne çıkaran
yöntemle. Yani yöntem bu. Hayat ve ölümün mahiyetini öne çıkaran bir yöntemle.
İşte bu yöntemle onların hikayesini insanlara aktardık ki, Allah’ın vaadinin
bütünüyle gerçek olduğunu ve son saatin gelip çatacağından kuşku duyulmaması gerektiğini
bilip fark etsinler.
Sanırım anlaşılıyor. Bu yöntem;
Karşılaştıralım, 13. ayette ki Bil Hakk
ibaresi. Hani gerçeğe atıf olan boyutlarıyla anlatmak. İşlemiştik orada. Onun
için kıssanın anlatmak istediği hakikate bir atıftır bu ayet. Anahtar bir ayettir.
Ölümden sonra diriliş kıssanın verdiği en büyük ders idi. Bu ayette, bu büyük
gerçeğe bir atıf olsun, bu kıssada bu büyük gerçeğe bir atıf olsun diye
anlatıldı. Onun için bu kıssayı işlerken insanın daima aklından çıkarmaması
gereken anahtar hedef; Rabbimiz muhatabının ölümden sonrasını görür gibi
inanmasını istiyor. Hedef bu. Görür gibi, daha aşağı değil. Tıpkı Seyyidina Ali
(Kerramallahi veche)gibi.
- Perde kaldırılsa yakıynim
artmaz. Diyordu ya.
Yani görseydim hiçbir şey
değişmezdi, böylesine bir iman. Rabbimiz bize lûtfetsin inşallah. (Amin)
iz yetenazeune beynehüm emrehüm o
zaman, işte çok ilginç bir ifade bu. Tırnak içi bir açıklama yapmamız şart bunu
tercüme ederken; - işin bu atıf boyutunu bırakıp, yani hakikatini bırakıp
onların eylemlerini aralarında tartışmaya başladılar. İşin kabuğu ile uğraşmaya
başladılar. İşin iç yüzünü bırakıp. Ki olup bitenden ibret ve pay almak yerine
olayın kahramanlarına paye vermeye kalktılar, madalya takmaya kalktılar.- Devam
ediyor;
fekalübnu aleyhim bünyana; Rabbuhüm a'lemü
Bihim onlardan parmağa değil de aya bakan o akıllı, o gerçekten bir
kısım güzel insan dedi ki onların hatırasına bir kitabe dikelim. Yani Allah’ın
bu ayetini herkes görsün de ibret alsın. Onların gerçek konumunu Rableri daha
iyi bilir. Yani biz onların konumunu tartışmayalım. Onların eylemini
tartışmayalım, fakat onların hatırasını yaşatacak ve ibreti alem, ya da
numuneyi intisal olacak, örnek olacak bir kitabe dikin dediler.
kalelleziyne ğalebu alâ emrihim lenettehızenne
aleyhim mescida onların yönetimini ellerine geçirmiş olan egemen
sınıfa mensup olan berikiler ise; Kararımız kesin, kararımız karardır dediler. Lenettehızenne yani hükmümüz hüküm. Hiç
tartıştırmayız. Onların üzerine ille de bir mabet yapılacaktır diye emrettiler.
Ben burada ğalebu alâ emrihim ifadesini, ibaresini onların yönetimini ellerine
geçirmiş olan egemen sınıf diye çevirdim ama alternatif çeviriler de
yapılabilir ve yapılmıştır. Onların eylemlerini hakkıyla kavrayanlar gibi
benimkinin tam tersi, menfi değil de müspet yönde çeviri yapılabileceği gibi.
Berikiler aleyhine atışanlara galip gelenler, yani tartışmadan galip çıkanlar
biçiminde de çevrilebilir. Fakat onların durumunu rableri bilir diyenler bir
sonraki ayette övülüyor. Onun için ötekilerse gaybı taşlayanlar sıfatıyla
yeriniyor. Onun için Hz. Peygamber kabirleri tapınak yapanlara lanet olsun
derken galiba biraz da bu sapmış uygulamayı kastediyordu, tapınak yapmak.
Ölüleri daha sonra kabirleri tapınak yaparak onun içindeki ölüyü de
ilahlaştırmaya doğru giden bir yolu açıyordu. Onun için burada bendeniz bu
ibarenin bağlama uygun olarak en doğru biçimde böyle anlaşılacağını
düşünüyorum.
22-) Seyekulune selasetün rabiuhüm kelbühüm* ve
yekulune hamsetün sadisühüm kelbühüm racmen Bil ğayb* ve yekulune seb'atün ve
saminühüm kelbühüm* kul Rabbiy a'lemü Bi ıddetihim ma ya'lemuhüm illâ kaliyl*
fela tumari fiyhim illâ miraen zahira* ve lâ testefti fiyhim minhüm ehadâ;
"Üçtür,
dördüncüleri köpekleridir" diyecekler... "Beştir, altıncıları
köpekleridir" diyecekler... Ki bu gaybı taşlamaktır (bilmedikleri hakkında atıp tutmaktadırlar)! "Yedidir, sekizincileri köpekleridir"
derler... De ki: "Onların sayısını Rabbim daha iyi bilir... Onları bilen
azdır"... Onlar hakkında fikir alışverişi haricinde tartışma! Onlar
hakkında, onlardan hiç kimseye de bir şey sorma! (A.Hulusi)
022 - Üçtür,
dördüncüleri köpekleri diyecekler, beştir, altıncıları köpekleri diyecekler,
gayb taşlama, yedidir ve sekizincileri köpekleri diyecekler, de ki onların
adetlerine rabbim a'lemdir, onları ancak pek azı bilir, artık bunlar hakkında
kimse ile zâhiri bir münakaşadan başka münakaşa etme ve bunlar hakkında
onlardan kimseye bir şey sorma. (Elmalı)
Seyekulune selasetün rabiuhüm kelbühüm* ve
yekulune hamsetün sadisühüm kelbühüm racmen Bil ğayb asırlar sonra
bilinmeyen hakkında atıp tutma kabilinden, yani; racmen Bil ğayb gaybı taşlayarak, atıp tutarak sıkarak; Onlar 3
kişiydiler, dördüncüleri köpekleri idi diyenler çıkacağı gibi; 5 kişiydiler
6.ları köpekleri idi diyenler de çıkacak. ve yekulune seb'atün ve saminühüm kelbühüm dahası;
7 kişiydiler 8. leri köpekleri idi diyenler bile çıkacak.
Evet, burada aslında anlatılmak
istenen ortada. Kıssanın asırlar içinde kazandığı menkıbevi niteliğe bir atıf
var. Onun için siz bu gibi dedikoduları bırakın bir tarafa, onların kaç kişi
olduğunu bilmekle bilmemek size ne kazandırır, ne kaybettirir. Malumat
füruşluktan başka. Onun için oyalamayın birbirimizi. Parmak nereyi gösteriyorsa
oraya bakın. Cama değil camdan bakın. Cama bakarsanız hohlarsınız ve kendi
soluğunuzun buğusunu seyredersiniz. Onun için arkayı da göremezsiniz.
kul Rabbiy a'lemü Bi ıddetihim De ki
onların sayısını rabbim daha iyi bilir kul Rabbiy a'lemü Bi ıddetihim ma ya'lemuhüm illâ kaliyl
onlar hakkında gerçek bilgiye sahip olanların sayısı çok azdır. fela tumari fiyhim
illâ miraen zahira o halde artık onlar hakkında olayın görünen
boyutunun dışında bir tartışmaya girme. Yani olayın görünen boyutu neyse onunla
yetin ve bilmeyeceğin sulara dalma, boğulma. ve lâ testefti fiyhim minhüm ehadâ yine
onlar hakkında menkıbeci kimselere itibar edipte soru sorma. Evet, bu kimseler
menkıbe ve efsanelerle insanlara yalan yanlış şeyler anlatıyorlar. Gerçeği
değil mitolojinin peşine düşürüyorlar insanları. İşte bunlar kastediliyor. Onun
için malumata değil hakikate yönelin. Dolayısıyla bilmeyeceğiniz şeylerin
arkasında spekülasyon yapmayın. Fakat Allah’ın size asıl göstermek istediği
yere bakın, oradan bakın görürsünüz.
23-) Ve lâ tekulenne li şey'in inniy faılün
zâlike ğadâ;
Hiçbir
şey için "Onu yarın kesinlikle yapacağım" deme (çünkü Allâh'ın onu inşa edip etmeyeceğini bilemezsin)! (A.Hulusi)
023 - Hiç
bir şey hakkında da Allahın meşiyyetiyle takyit etmeden «ben bunu yarın
muhakkak yaparım» deme. (Elmalı)
Ve lâ tekulenne li şey'in inniy faılün zâlike
ğadân ve hiçbir şey için bu
işi yarın kesinlikle yaparım deme.
Burasa aslında sanki bir konu
değişmiş gibi ama, hayır değil aslında bu bize şunu açıkça veriyor ki Allah;
24-) İlla en yeşaAllâh* vezkür Rabbeke izâ
nesiyte ve kul 'asa en yehdiyeni Rabbiy li akrebe min hazâ raşeda;
Sadece
"İnşâ Allâh = Allâh inşa ederse" kaydıyla demen, müstesna!
Unuttuğunda Rabbini (hakikatin olan Esmâ
mertebesini) zikret (hatırla)! Ve de ki:
"Umarım Rabbim beni kurbunda (mâiyet
sırrının yaşandığı Tecelli-i Sıfat mertebesi. {İnsan-ı
Kâmil, Sıfatların tecellisi bahsi; Abdülkerîm Ciylî. A.H.}) olgunluğa
erdirir." (A.Hulusi)
024 - Unuttuğun
vakit Allah ı zikret ve şöyle de: ola ki rabbim beni bundan daha yakın bir
vakitte dosdoğru bir muvaffakıyete îysal buyur. (Elmalı)
İlla en yeşaAllâh Ancak Allah dilerse yapabilir. Evet, Allah’ın hayatın her anına
müdahil olduğunun bilinci veriliyor burada. Yani Allah bilinci. Allah’ın
müdahalesi dışında bir alan yoktur. İşte şu yukarıda ki olaya bak, Allah’ın
müdahalesini görüyorsun. Yani Allah sadece diriliğinize değil ölümünüze de
müdahil. Sadece uyanıklığınıza değil, uykunuza da müdahildir. Bu manada
Allah’tan bağımsız bir kariyer planlaması yapma, bir başarı planlaması düşünme
demektir.
vezkür Rabbeke izâ nesiyte ve bunu
unuttuğun zaman hemen rabbini hatırla ve kul 'asa en yehdiyeni Rabbiy li akrebe min hazâ raşeda
ve de ki; umarım ki rabbim beni bundan daha yakın derinlikli bir bilgi ve
bilinç düzeyine eriştirir.
25-) Ve lebisû fiy Kehfihim selâse mietin
siniyne vezdadu tis'a;
(Kimileri diyor ki)
mağaralarında 300 yıl kaldılar; 9 da eklediler. (A.Hulusi)
025 - Onlar
kehiflerinde üç yüz sene durdular, dokuz da ziyade ettiler. (Elmalı)
Ve lebisû fiy Kehfihim selâse mietin siniyne
vezdadu tis'a imdi; kimileri onların mağaralarında 300 yıl kaldığını
iddia ederken. Bakınız iddia ederken, derken ifadesi ayetin içinde bir fiil
kelime olarak yok. Fakat zorunlu bunu böyle okumamız. Bir başkaları da bu
sayıya 9 yıl daha ekliyorlar. Neden böyle okumamız zorunlu? Çünkü bir sonraki
ayette onların ne kadar kaldığını Allah daha iyi bilir diyor. Bundan dolayıdır
ki, Mukatil bu ayette ki bunu söyleyenleri, 300 yıl kaldı, bir başkaları da 9
yıl ilave etti diye söyleyenlerin Hıristiyanlar olduğunu nakleder.
Yine Katade’den Taberi, bunun
başkalarından aktarma tarıkıyla, yoluyla kullanıldığını zikreder.
Yine İbn. Mes’ud (R.A.) kendi
Kur’an nüshasının kenarına, buraya dediler ki noktasında, dediler ki şeklinde “ve kalu” şeklinde yani iddia ettiler ki
açıklamasını düşer.
İşte buna dayanarak bir sonraki
ayette bu açık olduğu için böyle okumak zorunludur.
26-) Kulillâhu a'lemu Bima lebisû* leHU ğaybüs
Semavati vel Ard* ebsır Bihi ve esmı'* ma lehüm min dûniHİ min veliyyin ve lâ
yüşrikü fiy hükmiHİ ehadâ;
De ki:
"Ne kadar kaldıklarını Allâh daha iyi bilir... Semâların ve arzın gaybı
O'nundur! Görmesi ve işitmesi akılla kavranılamayandır O! Onların, O'nun
dûnunda bir Veliyy'i de yoktur! O'nun hükmüne ortak olacak da yoktur!"
(A.Hulusi)
026 - Allah,
de: ne kadar durduklarını daha iyi bilir, Göklerin Yerin gaybı onundur, o, öyle
güzel görür öyle güzel işitir ki!... Bütün onlara ondan başka velâyet eden
yoktur, o, kimseyi hükmünde teşrik de etmez. (Elmalı)
Kulillâhu a'lemu Bima lebisû De ki;
onların ne kadar kaldığını Allah daha iyi bilir. leHU ğaybüs Semavati vel Ard
göklerin ve yerin gizli bilgisi O’na açık ve ayandır. ebsır Bihi ve esmı' O ne muhteşem
bir görücü, ne muhteşem bir işiticidir. ma lehüm min dûniHİ min veliyyin ve lâ yüşrikü fiy hükmiHİ
ehadâ onların O’ndan başka yakın bir dostları bulunmamaktadır. Zira
o egemenlik ve otoritesine kimseyi ortak etmez.
İşte bu ayette bu kıssadan
alınacak hissedir. Alınacak hissenin özetidir. Allah’a kul ol, O yarin ve
yardımcın olur. Allah’ın var neye muhtaçsın, Allah’ın yok neyin var mesajıdır
bu. Seni destekleyen Allah olursa yer yüzü sana karşı olsa ne yazar mesajıdır.
Ve hepsinden öte; Allah, elde var bir. Gerisi sıfır olsa ne lazım gelir
mesajıdır.
Rabbim kendinden bağımsız bir
gelecek planlaması yaptırtmasın.
“Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”
Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.
93. videonun sonu.
93. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/04/20/islamoglu-tef-ders-kehf-001-02693/
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder