12 Nisan 2012 Perşembe

İslamoğlu Tef. Ders. İSRA (068-077)(91-D)



C sayfasından devam.


68-) Efeemintüm en yahsife Biküm canibel berri ev yursile aleyküm hasiben sümme lâ tecidu leküm vekiyla;

Sizde yerin dibini (bedenselliğin en beterini) yaşatmayacağından yahut üzerinize bir hortum (yaşamınızı allak bullak eden olaylar) göndermeyeceğinden emin mi oldunuz? Sonra kendinize bir vekîl de bulamazsınız. (A.Hulusi)

068 - Ya çıktığınızda kara tarafında sizi yere geçirivermesinden veya üzerinize çakıllı bir rüzgâr salıvermesinden sonra da kendinize hiç vekîl bulamamanızdan emniyete mi erdiniz? (Elmalı)


Efeemintüm en yahsife Biküm canibel berri şimdi O’nun sizi bulunduğunuz kara parçasının bir kısmıyla birlikte yerin dibine geçirmeyeceğinden, ev yursile aleyküm hasiben sümme lâ tecidu leküm vekiyla yahut taşı toprağı üzerinize uçuran bir kasırga göndermeyeceğinden, sonunda bu halinizle kendinize hiçbir otorite bulamayacak olduğunuz halde nasıl emin olabilirsiniz diyor O’nun sizin üzerinde bulunduğunuz kara parçası ile birlikte yerin altına geçirmeyeceğinden, ya da taşlı toprağı üzerinize salan bir kasırga göndermeyeceğinden. Yani kâinat, tabiat yasaları Allah’a bağlıdır. Nasıl korkmuyorsunuz, çekinmiyorsunuz. Allah bir helâk ile helâk edebilir. Çünkü Helâk tabiat yasaları kullanılarak yapılanlardır unutmayın. Azap ise insanlar aracılığı ile yapılan bela. Yine devam ediyor;


69-) Em emintüm en yuıydeküm fiyhi tareten uhra feyursile aleyküm kasıfen minerriyhı fe yuğrikaküm Bima kefertüm sümme lâ tecidu leküm aleyna Bihi tebiy'a;

Yoksa sizi o denize tekrar döndürüp, üzerinize bir kasırga göndermesinden ve böylece nankörlüğünüzün sonucu olarak sizi suda boğmasından emin mi oldunuz? Sonra kendinize, bize kafa tutacak birini de bulamazsınız! (A.Hulusi)

069 - Yoksa sizi bir defa daha oraya iade edip de üstünüze kırıp büken bir fırtına salıvererek hepinizi ettiğiniz küfrân ile gark edivermesinden, sonra da bize karşı onun bir öcünü alacak bulamamanızdan emin mi oldunuz? (Elmalı)


Em emintüm en yuıydeküm fiyhi tareten ya da sizi bir defa daha denize, tareten uhra feyursile aleyküm kasıfen minerriyhı fe yuğrikaküm Bima kefertüm ya da sizi bir defa daha denize döndürüp üzerinize ortalığı kasıp kavuran bir fırtına göndererek nankörlüğünüze karşılık sizi boğmayacağından emin misiniz, buna dair bir garantiniz var mı diyor. Yine aynı tehdit bu, tabiat olaylarının kullanılarak Allah’ın insanı cezalandırması.

sümme lâ tecidu leküm aleyna Bihi tebiy'a eğer böyle olursa bunun ardından sizin adınıza bize hesap soracak hiç kimse bulamayacaksınız. Ey insanoğlu, eğer Allah böyle yaparsa sizin adınıza kim gelipt5e Allah’tan hesap soracak söyler misiniz.


70-) Ve lekad kerremna beniy Ademe ve hamelnahüm fiyl berri vel bahri ve razaknahüm minet tayyibati ve faddalnahüm alâ kesiyrin mimmen halekna tefdıyla;

Andolsun ki, Âdemoğullarını (şuur boyutunda yaratılmışın oğullarını) ikramlarla şerefli kıldık! Onları karada (beden) ve denizde (bilinç boyutunda) taşıdık... Onları temiz - yararlı yaşam gıdalarıyla besledik... Onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün tuttuk! (A.Hulusi)

070 - Şanım hakkı için biz benî ademi tekrîm ettik karada ve denizde binitlere yükledik ve hoş hoş nimetlerden besledik, yarattıklarımızdan çoğunun üzerine geçirdik. (Elmalı)


Ve lekad kerremna beniy Adem işte berceste ayet geldi, sözün özü buydu ve buraya getirmek için bu ayetler hazırlık yapıyordu. Ama şu, doğrusu şu ki; biz ademoğullarına kat kat ikram ederek onları üstün ve şerefli kıldık. Kat kat ikram, kaç kat nasıl sayayım Yokluktan varlığa çıkarması bir ikram, varlıktan can vermesi bir ikram, canlılar içinden seçip ruh vermesi, unutmayınız ruh; insanı beşerlikten çıkarıp insan yapan şeydir. Yani canlılarla paylaştığımız bir şey değil. Bizi insan eden bir şeydir. Onun için yanlış anlaşıldığı gibi hayvanlarla paylaştığımız şey değildir, can değildir. Çünkü;

ve nefahtü fiyhi min RuhİY feka'u lehu sacidiyn. (Hicr/29) Ne zaman ki ruhumdan üfledim, o zaman secde et. Ben bir beşer yaratacağım diyor. Ruh üflenmeden evvel ki haline Kur’an da beşer diyor rabbimiz. Ama üflenince insan diyor. Onun için hayvanlarla paylaştığımız şey değildir ruh. Onun için hayvanların cenneti yoktur. Ruh; insanı insan eden şeydir.

Canlardan seçip ruh verdi demiştim. Yine akıl verdi, irade verdi, bilinç verdi. İnşa etmek ve inşa olmak için vahiy verdi. İman verdi. Kaç kat ikram görmüyor musunuz. Devam ediyoruz;

ve hamelnahüm fiyl berri vel bahri ve razaknahüm minet tayyibat karada ve denizde onlara ulaşım imkanı sağladık. Temiz ve helal besinlerle onları rızıklandırdık. ve faddalnahüm alâ kesiyrin mimmen halekna tefdıyla ve onları yarattıklarımızın bir çoğundan üstün tuttuk, hepsinden değil. Eşref-i mahlukat iddiası tüm yaratılmışlar çapında ise eğer, işte bu ayet tarafından reddediliyor. Sadece yer yüzü ölçeğinde doğru olabilir. Yarattıklarımızın bir çoğundan üstün kıldık diyor ama hepsinden değil. Onun için insanın biricikliği iddiası, efdaliyet tezi, kendi iddiasıdır. Yer yüzü ölçeğinde geçerlidir. Ama Allah’ın bizden üstün kıldıkları da olabilir. Bu ibare o imayı da içerir zaten.


71-) Yevme ned'u külle ünasin Bi imamihim* femen utiye Kitabehu Bi yemiynihi fe ülaike yakreune Kitabehüm ve lâ yuzlemune fetiyla;

O süreçte, her insan grubunu kendi önderleriyle çağırırız... Kimin kitabı (kaydedilmiş bilgisi) sağındaki kuvvesiyle verildi ise, işte onlar yaptıklarının bilgisiyle yüzleşirler (okurlar) ve bir hurma lifi (kıl) kadar haksızlıkla karşılaşmazlar! (A.Hulusi)

071 - Günün birinde her sınıf insanları imamları ile çağıracağız, o gün her kime kitabı sağ eliyle verilirse işte onlar kitaplarını okuyacaklar ve kıl kadar zulüm edilmeyecekler. (Elmalı)


Yevme ned'u külle ünasin Bi imamihim bir gün gelecek bütün insanları eylemlerine önderlik eden bilinç ve tasavvuruyla birlikte huzurumuza çıkarıp hesap soracağız.

Bu ifadeyi, bu ibareyi şöyle de çevirebiliriz. Bir gün gelecek onları önderleri ile, liderleri ile birlikte huzurumuza çıkarıp hesap soracağız. Fakat burada ki İmam’ı Büyük imam Razi; Kişinin bilinçli olarak yaptığı ahlaki eylemler şeklinde tarif etmiş. Zaten bir çok ilk müfessirimiz de Kur’an biçiminde tefsir etmiş. Ama anlaşılıyor ki insanların eylemleri tasavvur ve aklının ürünüdür. Yani kişiye eylemini yaptıran merkez imamdır ve burada imam dışından biri değil, insanın içinde kendisine emir komuta eden merkez olan tasavvur ve aklıdır. Yani akleden kalbidir. Onun için burada kişi kendi eylemleri ile yargılanacaktır.

Kişinin cezalandırması kendi eylemlerinin bir sonucu, ahlaki eylemlerinin bir sonucu olacaktır ve biz de işte kendisine emir komuta eden o aklıyla, tasavvuru ile çıkaracağız huzurumuza. Bak diyeceğiz şu kötü işleri böyle akıl yürüterek yaptın. Önce ahireti unuttun, kısayı uzun, uzunu kısa sandın. Geçiciyi kalıcı, kalıcıyı geçici sandın, geçiciye kalıcı değeri yükledin, kalıcı değeri yükleyince geçiciye yatırım yaptın. Dünyevileştin. İşte böyle, bu noktaya öyle geldin.

femen utiye Kitabehu Bi yemiynihi fe ülaike yakreune Kitabehüm ve lâ yuzlemune fetiyla artık kimlerin karnesi sağ ellerine verilirse işte onlar karnelerini sevinç içinde okuyacaklar ve onlara kıl kadar haksızlık edilmeyecektir.


72-) Ve men kâne fiy hazihi a'ma fehuve fiyl ahıreti a'ma ve edallu sebiyla;

Kim bu dünyada âmâ (hakikati göremeyen) ise o, gelecek sonsuz yaşamda da âmâdır (kördür)! (Düşünce) yolu (tarzı) itibarıyla daha da sapmıştır! (A.Hulusi)

072 - Her kim de bu Dünyada körlük ettiyse o artık Âhirette daha kör ve gidişçe daha şaşkındır. (Elmalı)


Ve men kâne fiy hazihi a'ma fehuve fiyl ahıreti a'ma ve edallu sebiyla Ne ki bu dünyada kalp gözü kör olan kimse, ahirette de kör olacak. Öyle ki yolunu büsbütün kaybedecek. Unutmayınız bir üstteki ayette ki imamı, akleden kalp olarak, kişinin kumanda merkezi, komuta merkezi olarak çevirmiştim. İşte şahidi bir sonraki ayet. Dünyada kalp gözü kör olanlar, ahirette gerçek kör olarak kalkacak diyor.

Ahiret dünya hayatının doğal bir uzantısı gibi takdim ediliyor bu ayette. Kişinin tavır ve davranışları öyle yerleşik hale gelen bir kişiliğe dönüşüyor ki, yani kişinin tavır ve davranışları insanda meleke haline geliyor. Bu kişiliği organik anlamda ahirete yansıyor adeta. Yani dünyada ruhuna verdiği şekil, aklına verdiği şekil, ukbada, ahirette organik bir biçim alıyor adeta. Burada söylenen bu. Onun için ahirette siz nasıl doğacağınızı adeta yer yüzünde ki ahlaki eylemlerinizle belirliyorsunuz.



[Ek bilgi: Beynin çalışması
…Esasen din dediğimiz olgunun temeli de beynin yeni bölümlerinin devreye girmesi ve bu bölümlerin çalışması suretiyle elde edilecek yeni güçler gerçeğine dayanır.
Beyinde ki tüm fonksiyonlar beyin hücreleri arasında ki bir bio elektrik faaliyetten başka bir şey değildir.
Ruh’ta oluştuğu iddia edilen tüm haller aslında ruhta değil beyinde oluşmakta. Ruh ise beynin tüm hasılatını her an yüklemekte olduğu halogramik yapılı, bir tür hologramik ışınsal beden.
Zikir dediğimiz zaman yani Allah’a ait olarak bilinen bir manayı tekrar ettiğimiz zaman; Beyinde ilgili hücre grubunda bir bio eletrik akım meydana geliyor. Ve bu bir tür enerji şeklinde bir tür hologramik ışınsal bedene yükleniyor. Aynı zamanda siz bu manayı tekrara devam ederseniz, yani bu kelimeyi tekrara devam ederseniz bu defa bu kelimenin tekrarından oluşan bio elektrik enerji daha güçlenerek yeni hücre birimlerini devreye sokuyor. Bu tekrara daha uzun süre devam ettiğinizde ise devreye giren yeni  hücre grupları dolayısıyla beyninizde yeni manalar oluşmaya başlıyor. İşaret ettiği yeni mana istikametinde yeni anlamlar beyninizde açığa çıkmaya başlıyor.
Ayrıca bu tekrarlardan oluşan hem mana hem de enerji bir tür hologramik ışınsal bedenimize yüklendiği için fizik beden ötesi yaşamımız daha farklı bir düzeye erişiyor.
Dünyada ama olan ahirette de amadır (İsra/72 ayetinde işaret edilen gerçek, anladığımız kadarıyla bu noktayı bize fark ettirmeye çalışmaktadır.
Zira beyin ne düzeyde çalışır ne düzeyde gerçekleri görmeye geçerse; O açılımı aynen bir tür hologramik ışınsal bedene, yani ruha yükleneceği için Ve ruh da beynini yitirdikten sonra asla yeni bir kaqyıt alamayacağı için Dünyada açılmayan beyinlerin meydana getirdiği ruhlar için ölüm ötesi yaşamda asla açılma imkanı yoktur. denilmek istenmiştir.(İnsan ve sırları bölümler. C/1 – Ahmed Hulusi)]
 

73-) Ve in kâdu leyeftinuneke anilleziy evhayna ileyke li tefteriye aleyna ğayrehu, ve izen lettehazuke haliyla;

Neredeyse seni bile, sana vahyettiğimizin gayrını bizim aleyhimize uydurasın diye, fitneye düşüreceklerdi! (Başarsalardı) işte o takdirde seni dost edinirlerdi! (A.Hulusi)

073- Az daha seni bile, sana vahiy ettiğimizden gayrisini bize karşı iftira edesin diye, fitneye düşüreceklerdi ve o takdirde seni Halîl ittihaz edeceklerdi. (Elmalı)


Ve in kâdu leyeftinuneke anilleziy evhayna ileyke li tefteriye aleyna ğayreh işte o tipler eğer ellerinden gelse bizim adımıza sana vahy ettiğimizin dışında bir takım şeyler tedarik edesin diye seni dahi baştan çıkararak tuzağa düşürmeye kalkışacaklar. Evet, yani burada söylenen açık. Mekkeli putperestlerin Hz. peygambere yaptıkları uzlaşma ve taviz tekliflerinden birini dile getiriyor ayet.

ve izen lettehazuke haliyla ve seni ancak bunu başarabildikleri zaman dost edinecekler. Yani inancından taviz verdiğin, gemi su aldığı zaman seni dost kabul edecekler fakat gemi batmış olacak. Dost kabul etseler yani sen onların dininden olmadıkça onlar seni dost edinmezler diyen ayete bir atıf gibi adete. Onun için inancından taviz verirsen onlar seni dost edinirler. Kendilerine benzetirlerse, zaten benzettikten sonra dost edinmelerine de gerek yok çünkü hiçbir kopye aslın yerini tutmaz.


74-) Ve levla en sebbetnake lekad kidte terkenü ileyhim şey'en kaliyla;

Eğer biz seni, direnç verip sarsılmaz kılmasaydık, neredeyse onlara birazcık meyledecektin! (A.Hulusi)

074 - Ve eğer biz sana sebat vermemiş olsa idik sen onlara az bir şey meylede yazdındı. (Elmalı)


Ve levla en sebbetnake lekad kidte terkenü ileyhim şey'en kaliyla fakat biz eğer kalbini iman üzere perçinlememiş olsaydık belki o zaman birazcık olsun onlara eğilim göstermen mümkün olabilirdi. Sözün gelişinden anlıyoruz ki, fakat bu imkansızdır. Bu mümkün değildir. Yani sen Allah’ın koruması altındasın.


75-) İzen leezaknake dı'fel hayati ve dı'fel memati sümme lâ tecidü leke aleyna nasıyra;

İşte o takdirde biz sana hayatın da, ölümün de (sıkıntılarını) kat katını tattırırdık! Sonra kendine, bize karşı bir yardımcı bulamazdın. (A.Hulusi)

075 - Ve o takdirde biz sana muhakkak hayatın da katmerli, mematın da katmerli acısını tattırdık, sonra bize karşı kendin için hiç bir yardımcı bulamazdın. (Elmalı)


İzen leezaknake dı'fel hayati ve dı'fel memat o zaman da sana, eğer bunu becerebilselerdi, buy mümkün olsaydı yani. Mümkün değil ama farzı muhal, mümkün olsaydı ne olurdu biliyor musun? İşte sana hayatın da, ölümün de acısını kat kat tattırırdık. Yani söylenen şu. İsterse din adına verin tavizi. Dünyada inancınızdan verdiğiniz, bir yarar umarak verdiğiniz taviz sonucunda dünyevi bir yarar bulamazsınız, hiçbir çıkarınız olmaz. Bir de ahiretinizi kaybedersiniz. Hem dünyada zillet, hem ahirette ceza olarak döner size inancınızdan verdiğiniz taviz.

sümme lâ tecidü leke aleyna nasıyra üstelik bize karşı sana yardım edecek birini de bulamazsın.

Değerli dostlar, diyalogu emreden bugünkü ilk ayetimizle bu ayetleri birlikte okuduğumuzda inancınızı paylaşmayan insanlarla diyalogu emreden, fakat inancınızdan taviz vermemeyi emreden ayetleri birlikte okuduğunuzda Kur’an ın ne müthiş bir dengeye çağırdığını görürsünüz.


76-) Ve in kâdu leyestefizzuneke minel Ardı li yuhricuke minha ve izen lâ yelbesûne hılafeke illâ kaliyla;

Seni oradan (Mekke'den) çıkarmak için taciz edeceklerdi... İşte o takdirde onlar da senin ardından (dünyada) pek az kalacaklardı. (Bunu yaptılar ve Bedr'de öldürüldüler. A.H.) (A.Hulusi)

076 - Ve az daha seni bu Arzdan çıkarmak için iz'ac edeceklerdi ve o takdirde kendileri de arkandan pek az kalacaklardı. (Elmalı)


Ve in kâdu leyestefizzuneke minel Ardı li yuhricuke minha fakat bunun imkansız olduğunu gören berikiler bu kez oradan çıkarmak için senin toprağında ısrarla seni taciz ve tedirgin etmeye çalışıyorlar. ve izen lâ yelbesûne hılafeke illâ kaliyla ama seni çıkardıkları zaman senin ardından onlar da pek fazla kalamayacak.Ayetin neye işaret ettiği açık. Ayet aslında gelecekten haber veren bir mucize. Mekke de inen ayetler arasında yer aldığı kesin. Geleceği ihbar ediyor. Bu ihbar sadece hicrete veya bedirde bu teklifi yapan ele başıların ölümüne değil, aynı zaman da ondan yıllarca sonra gerçekleşecek Mekke nin fethine de bir delalet, bir atıf, bir ima içeriyor. Fetih müjdesi yani. Onun için ültimatom o zaman gelecekti.

Tevbe suresi unutmayınız, berae suresi. Hicretin 9. yılında Mekke fethedildiğinde bu ayette yıllar önce verilen bu ihbar o zaman geçekleşecek ve bundan böyle artık bu beldeye ayak basmasınlar diyecekti Kur’an.


77-) Sünnete men kad erselna kableke min Rusulina ve lâ tecidü li sünnetina tahviyla;

Senden önce irsâl ettiğimiz Rasûllerimiz ile de ilgili sünnetimizdir! (Rasûller doğdukları yerden çıkarılırlar; ardından da onları çıkaran toplumlar helâk edilir!) Bizim sünnetimizde değişiklik bulamazsın. (A.Hulusi)

077 - Senden evvel gönderdiğimiz bütün Peygamberlerin sünneti veçhile ki: sen bizim sünnetimize bir tahvil bulamazsın. (Elmalı)


Sünnete men kad erselna kableke min Rusulina elçilerimizden sizden önce gönderdiğimiz kimselere uygulanan yöntem de buydu. ve lâ tecidü li sünnetina tahviyla ve sen bizim uyguladığımız yöntemin niteliğinde bir farklılaşma bulamazsın. Yani Allah’ın sünneti değişmez. Bu sadece senin başına gelmedi. Senden önceki tüm peygamberler de yurtlarından yuvalarından inançları uğruna çıkarıldılar. Yollara düştüler. Muhacir oldular. Ama sonuçta kazananlar hep muttakiler oldu. İman kazandı, küfür kaybetti. Onun için Allah bu sünnetini senin için de değiştirmedi, değiştirmez.

Tahvil; bir şeyin özünün değişmesi demektir. Nitelik değişimine tahvil denir. Çünkü tağiyr, nicelik değişimidir. Kabuktaki değişime tağiyr, özdeki, değişime tahvil denilir. Odunun küle dönüşmesi gibi. Artık o odun değildir, kimse ona odun diyemez. Onun için yani ve lâ tecidü li sünnetina tahviyla ayeti kerimesi özüne yönelik bir değişiklik bulamazsın bizim sünnetimizde, uygulamamızda anlamına gelir.

Yine Resulallah’ın şahsiyetini inşa eden yeni bir pasaja giriyor Kur’an.


Devam ediyor E sayfasına geçiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder