20 Mayıs 2014 Salı

İslamoğlu Tef. Ders. NEBE’ SURESİ (12-19) (186-A)c



b sayfasından devam

12-) Ve beneyna fevkaküm seb'an şidada;

Fevkinizde (yedi yörüngeli sistem - bilinç boyutunuzda) sağlam yedi (semâ) bina ettik. (A. Hulusi)

12 - Ve üstünüze yedi sağlam bina çattık. (Elmalı)


Ve beneyna fevkaküm seb'an şidada ve üzerinize 7 kat göğü sapasağlam bina ettik. Biz bina ettik. 7 kat göğü sapasağlam. Mecazen aslında çok katlı, katmanlı demektir. Burada ki 7 kat odur. 7 kattan kastın dünyayı çevreleyen atmosfer, veyahut ta güneşi çevreleyen gezegenler olduğu, veyahut ta 7 kat göğün kainatın katmanları olduğu, veyahut ta bu kâinatın 7 kattan bir kat diğerlerin ise onu aşan ve bilmediğimiz alem-i lâhuta kadar, alem-i melekuta kadar çıkan katlar olduğuna dair yorumlar yapılmış. Allah’u alem..! Fakat biz burada çok katmanlı bir varlık hiyerarşisinden bahsedildiğini kesin olarak anlıyoruz, gerisini Allah bilir diyoruz.


13-) Ve ce'alna siracen vehhaca;

Bir de ışık saçan bir kandil (Güneş - akıl) koyduk. (A. Hulusi)

13 - Ve içlerine şaşaalı parıl parıl bir kandil astık. (Elmalı)


Ve ce'alna siracen vehhaca ve oraya son derece güçlü ısı ve ışık kaynağı koyduk. siracen vehhaca yı nasıl çevireyim diye bir an duraksadım, tereddüt ettim. Vehhec aslında güneş. Isı ve ışık kaynağı diye çevirmem kelimenin yapısından dolayı. Aslında VeşŞemsi ve duhaha. (Şems/1) yı hatırlayalım güneşe ve aydınlığına yemin olsun, veya şahit olsun. Güneş ilah değil demek istiyor burada. Aslında bu ayetlerin indiği dünyada tapılan eşyayı bir sıralamaya dizsek 1 numarayı güneş alırdı.

Güneşi ben insana musahhar kıldım, insan yer yüzünün incisi, kâinat ağacının hem tohumu, hem meyvesi olan insan için yarattığım güneşe insan dönüp de nasıl tanrı diye tapar. Kölesine tapan ahmak efendiyi oynamak caiz midir. Kölesine tapan ahmak efendi. İşte bu ayetlerin indiği çağ açısından bakacak olursak böyle. Bugün içinde dahi bir nebze yine ders var.


14-) Ve enzelna minelmu'sırati mâen seccaca;

Yağmur bulutlarından şarıl şarıl bir su inzâl ettik. (A. Hulusi)

14 - Ve o mu'sıralardan şarıl şarıl bir su indirdik. (Elmalı)


Ve enzelna minelmu'sırati mâen seccaca ve sıkılmaya hazır bulutlardan şarıl şarıl sular indirdik. El mu’sırat; sıkılmaya hazır bulutlar.


15-) Linuhrice Bihi habben ve nebata;

Onunla taneler ve bitkiler çıkaralım diye. (A. Hulusi)

15 - Çıkaralım diye onunla taneler ve otlar. (Elmalı)


Linuhrice Bihi habben ve nebata onunla tohumlar ve bitkiler bitirelim, yetiştirelim diye.


16-) Ve cennatin elfafa;

İç içe girmiş bahçeler! (A. Hulusi)

16 - Ve sarmaş dolaş bağlar Bahçeler. (Elmalı)


Ve cennatin elfafa dahası salkım saçak bahçeler var ettik. Cennet; has bahçe demek. Elfaf; ağaçları birbirine girmiş, ağaçlarından göz gözü görmez olmuş muhteşem bahçe demek. Ve cennetin elfafa. Rabbimiz nimetleri birer birer saydı. Bizi yarattığını, yaratmakla kalmayıp bizim içi yer yüzünü döşediğini, beşik kıldığını, dağları bu beşiğe direk yaptığını ve bizi onun içinde eşli yarattığını, yalnız da yaratmadığını, bizim için kadın için erkekler, erkekler için kadınlar yaratıp bunları birbirinin örtüsü kıldığını, birbirine sekinet ve sükunet kıldığını, bir birine meveddet ve rahmet kıldığını, bir biri ile bunların varlığını sürdürmesi için kanun koyduğunu.

Ve dahası uykuyu yarattığını, sadece uyanıklığı değil. Uykuyu yaratmasaydı uykusuzluğun ne büyük bir bela olduğunu uykuya hasret olanlar bilir. Hastalara sormak lazım uyku ne büyük nimet diye. İşte onu da verdiğini. Yine geceyi bir örtü kıldığını ve gündüzü de hayatta çalışmanın bir sembolü kıldığını, göğü de üzerimize tek kat değil kat kat, muhtemelen 7 katlı gaz tabakası olsa gerek. Atmosferi oluşturan gaz tabakaları. Trotosfer stratosfer, biyosfer, ozonosfer (Mezosfer, termosfer, ekzosfer) gibi gaz tabakaları ve bununla bizi koruduğunu. Çünkü arkasından güneş gelecek. Güneşin zehirli ışınlarını rahmete nasıl çevirdiğini. Bu rahmete çevirmek içinde 7 kat bize atmosferden kalkan geçirdiğini ifade buyurduktan sonra rabbimiz. Söz nereye geliyor bakınız;


17-) İnne yevmelfasli kâne miykata;

Muhakkak ki o Fasl (ayrılıp tasnif olma) süreci vakit olarak belirlenmiştir. (A. Hulusi)

17 - Şüphesiz ki o fasıl günü bir miykat olmuştur. (Elmalı)


İnne yevmelfasli kâne miykata şüphesiz ayrışma gününün belli bir vakti vardır. Yani bütün bunları yaptıkta, bütün bunların bir ömrü yok mudur sanıyorsun ey insan. Ey insan ebedi mi zannediyorsun kendini. Güneşin, ayın, yerin göğün bir ömrü var. Milyarlarca yıllık hayatı olan güneşin bile bir ölümü var da, yaşasa yaşasa 100 yıl yaşayacak olan sen, insan nasıl ölümsüzmüş gibi Allah’a kafa tutarsın. Bu ne biçim küstahlıktır demeye getiriyor. Ben böyle anlıyorum en azından.


18-) Yevme yunfehu fiysSuri fete'tune efvaca;

O süreçte Sur'a üfürülür de gruplar hâlinde gelirsiniz. (A. Hulusi)

18 - O gün ki sur üfürülür derken gelirsiniz fevcâ fevc. (Elmalı)


Yevme yunfehu fiysSuri işte o gün sura üfürülür. Sur borusu çalınır, kalk borusu çalınır. fete'tune efvaca grup grup ortaya çıkarsınız. Hayat ırmağının kenarında sanki bir bitki gibi ortaya çıkarsınız diyor iman bahsinde Buhari ve Müslüm ün naklettiği bir sahih hadiste efendimiz.


19-) Ve fütihatisSemâu fekânet ebvaba;

Semâ da açılmış, kapı kapı olmuştur (bilinç, duyu organsız algılama yaşamına açılmıştır). (A. Hulusi)

19 - Semâ da açılmış olmuştur ebvab. (Elmalı)


Ve fütihatisSemâu fekânet ebvaba kapıları varmış gibi sema kapı kapı açılır. Sema açılır. Semanın kapıları, sanki kapılara sahipmiş gibi açılır. Fekânet orada yine teşbih edatı işlevi görüyor.

Devam ediyor d sayfasına geçiniz.
       Nebe’ suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder