20 Mayıs 2014 Salı

İslamoğlu Tef. Ders. NEBE’ SURESİ (01-03) (186-A)a






El Hamdu Lillahi Rabbil'Alemiyn Vesselatü Vesselâmü alâ Resulüna Muhammedin ve alâ alihi ve ashabihi ve etba’ıhi ecmaiyn.

Rabbişrah liy sadriy;

Ve yessirliy emriy;

Vahlül ukdeten min lisaniy;

Yefkahu kavliy; (Tâhâ 25-26-27-28)

Rabbim, göğsüme genişlik ver, kolaylaştır işimi, düğümü çöz dilimden, ki anlasınlar beni. Amin, amin..! Allahümme amin..!

Değerli Kur’an dostları bugün dersimize Nebe’ suresinin tefsiri ile devam edeceğiz. Ama önce Nebe’ suresi hakkında özet bir girizgâh sunmak isterim.

Nebe surei celilesi elimizde ki mushafta 78. sure. Tabii ki nüzul sıralamasında böyle değil. Çok çok önlerde. Adını 2. ayetinden alıyor. Anin Nebeil 'Azıym (2) göklerin manşeti, büyük haber, muhteşem haber, şok haber diyebilir miyiz acaba modern basın dilini taklit ederek. Evet şok haber. Rabbimizin insana verdiği insan için şok edici haber nedir diye sorarsanız  insanı bekleyen ahirettir, insanı bekleyen akıbettir. Varlığın, dünyanın yerlerin ve göklerin bir sonu olduğu, insanın da mutlaka bir sonunun olacağıdır. Onun için adını önemli ve büyük haber manasına gelen nebe’ kelimesinden almakta.

Buhari’de sure, ilk ayetinin tamamıyla isimlendirilmekte 'Amme yetesâelun (1) şeklinde. Kurtubi; Suretü amme diye isimlendirmiş. Demek ki halk arasında kullanılan isimlendirme şekli, yine müfessirlerimizin tercihlerinden bir tercih. Tesâül ve Mu’sırat diye de isimlendirilmiş.

İniş zamanı Nazi’at ve Nebe’ sureleri mushafta da nüzulde de ardışıklı. Önce Nebe’ suresi, sonra Nazi’at suresi ardı ardına hem mushafta, hem de nüzulde öyle gelmiş. Ünlü Hz. Osman tertibinde Nebe’ suresi Mearic ile Nazi’at arasına yerleştirilmiş. Yani elimizde ki mushafta ki yerinme çok yakın bir yer bu. Tertipte ki yerine bakacak olursak surenin iniş yılını yaklaşık olarak 6. yıla tarihlendirebiliriz. 6. yılda Mekke’de ki o korkunç boykotun müşriklerin Allah resulüne uyguladıkları, mü’minlere uyguladıkları o dehşet verici boykotun hemen bir yıl öncesine denk geliyor.

Konusu; insanın ebedi istikbali. Zaten Kur’an da insanın ebedi istikbalinden bahsetmeyen sayfa mı var, sure mi var. Rabbimiz insanın ebedi istikbali ile ilgileniyor. Rabbimiz insanın ebediyetiyle ilgileniyor. Rabbimiz insanın ölen tarafından daha çok, ölmeyen tarafıyla ilgileniyor. Yeniden diriliş eşsiz bir belagatle ele alınıyor bu surede. 1 ve 5. ayetler arasında ilahi nimetler sıralanıyor. İlahi ödül ve ceza ayrıntılı bir biçimde tasvir ediliyor. Zaten ilahi nimetlerin sıralandığı her pasajda ya önünde, ya arkasında, ya da içinde ilahi ödül ve cezada hemen peşi sıra geliyor. Kur’an ın mesani, çift kutuplu  özelliği gereği.

Kafir olarak ölen bir insanın son yakarışıyla sure sona eriyor. ya leyteniy küntü turaba (40) Nolaydım, keşke toprak olup gideydim boş yalvarışıyla, anlamsız yalvarışıyla, faydasız ve yararsız yalvarışıyla son buluyor. Şimdi suremizi tefsire geçebiliriz.

1.  Müşriklerin kendi aralarında kıyamete ve Yüce Peygamber'e dair soruşturmalarını beyan etmek.
2.  Kıyametin vukuunun mümkün olduğuna dair deliller getirme ve inkarcıları tehdîd etmek.
3.  Kıyamette takva sahiplerinin cennetlere nail olacaklarını müjdelemek, inkarcıların da cehenneme sevk edileceklerini ihtar etmek.
4.  Meydana geleceği muhakkak olan kıyamet gününde azap görecek kâfirlerin nasıl mahv ve yok olmalarını temennide bulunacaklarını gözler önüne sermek. (Ö. Nasuhi Bilmen)]



Rahman, rahıym olan Allah adına. Özünde merhamet sahibi, işinde merhamet sahibi Allah adına. Sonsuz sevginin menbaı olan ve yarattığı her şeyi sevgiyle ve şefkatle yaratan, sevgiyle yaratıp şefkatle muamele eden Allah’ın adıyla.


1-) 'Amme yetesâelun;

Neyi sorguluyorlar? (A. Hulusi)

01 - Neden soruşturuyorlar? O büyük nübüvvet haberinde. (Elmalı)


'Amme yetesâelun neyi soruşturuyorlar? Giriş yine belagatli, giriş yine muhteşem, giriş yine insanı titreten ve çarpan bir giriş. Neyi soruşturuyorlar? Yetesâelun. Aslında ‘Amme; ‘am – ma edatlarından müteşekkil bir kelime. Tesaül babından yetesâelun olduğu için mana hem özne, hem de nesneden sadır olur bu babda, tesâül babı. Tesâül babından geliyorsa bir kelime mana hem nesne hem de özneden sadır olur. Hem fail, hem de mefulden sadır olur. Yani bu durumda neden soruşturuyorlar diye çevirdiğimin sebebi de anlaşılmış oluyor.

Konuya soruyla girmek Arap belagatine Kurân ın kattığı orijinal bir katkı olduğunu daha önce bir vesile ile söylemiştim. Bu da orijinal bir üslup. Neyi soruşturuyorlar, neden soruşturuyorlar.

[Ek bilgi; Müşrikler kendi aralarında, öldükten sonra dirilmeyi birbirlerine soruyorlar; inkâr ve alay maksadıyla hep bu konulardan söz ediyorlardı. Dolayısıyla, olayın önemini, dehşetini ve müşriklerin tutumlarından dolayı muhatapları hayrete düşürmeyi ifade etmek için söz soru şeklinde söylenmiştir. (El Sabuni- Savfetut tefasir)]


2-) Anin Nebeil 'Azıym;

Azametli Haberi mi (ölüm sonrasında yaşamın devamı)? (A. Hulusi)

02 - O büyük nübüvvet haberini mi. (Elmalı)



Anin Nebeil 'Azıym soruyu sordu, cevabı veriyor. Muhteşem haberi soruşturuyorlar. Muhteşem haberden zımnen sual var içinde. Muhteşem haberi mi soruşturuyorlar. O şok haberi mi, şok haberden soruyorlar. Veyahut ta ikisini birlikte düşünürsek şok haberden sorarak neyin peşine düşüyorlar. Şok haberi soruşturma konusu yaparak, sanki inanılmaz bir şeymiş gibi neyin peşine düşüyorlar şeklinde anlamamız gayet mümkin ve doğru olur.

Haber dedim ama maalesef Türkçemizde haberin alternatifi müteradifi bir başka kelime yok. Yani Nebe’in tam karşılığı yok. Nebe’; kaderden ayrı. Arap dilinde fakirin de tasdik ettiği bir usül, bir dil okulu usulü gereği mutlak müteratif yoktur diyen usule kendimi yakın hissederim. Hakikaten mutlak müteratif yoktur. En azından bendeniz bilmiyorum. Mutlaka kelimeler farklı ise ‘İhtilâfü-l esma tedüllü ‘alâ ihtilâfül Mana. İsimlerin farklılığı, mananın farklılığına delalet eder.

Burada da Nebe’ gelmiş Haber değil bu. haberden farklı. Haber; basit habere denir. Kişi için önemli olsun olmasın gelen her tür haber, haberdir. Fakat Nebe’ alan kişi için hayatı ehemniyeti haiz olan habere denir. Önemli, hayati haber. İşte burada da Nebe’ gelmiş, Anin Nebeil 'Azıym muhteşem haber, veya korkunç haber, veya muazzam haber. Her ikisini birden, hem muhteşemini, ihtişamını hem de korkunçluğunu birleştiren bir kelime, muazzam haber.

Hatırlayınız ..in caeküm fasikun Bi nebein fe tebeyyen.. (Hucurat/6) size bir fasık haber getirdiğinde durup araştırın, iyice araştırın diyen ayette Bi haberin gelmiyor. Bi nebe’in geliyor. Yani sizin için çok değerli bir haber getirdiğinde, sıradan bir haber değil, yani her gelen haber, yani fasık trafiği gördü bugün trafik yoğun dedi, yani bunu da araştırın manasına gelmiyor bu. Veya fasık gelirken yolda bir kaza gördü, kaza gördüm dedi, bu bizim için amel edeceğimiz bir şey değil. Ama eğer bizim amel edeceğimiz, onu uygulayacağımız, onunla tavır takınacağımız, duruş alacağımız bir haberse o Nebe’ oluyor, haber olmaktan çıkıyor. Önemli haber, bizim için amel edeceğimiz, uygulayacağımız haber olmuş oluyor.


3-) Elleziy hüm fiyhi muhtelifun;

Ki o konuda anlaşmazlık içindedirler! (A. Hulusi)

03 - Ki onlar onda ihtilâfa düşüyorlar. (Elmalı)


Elleziy hüm fiyhi muhtelifun ki onlar, o önemli haber hakkında farklı farklı görüşler serdediyorlar. Muhtelifun, farklılaşıyorlar. Farklı düşünüyorlar, farklı görüşlere sapıyorlar. Acaba; Anin Nebeil 'Azıym geldikten sonra, o büyük haber, yani kıyamet, ahiret, hesap günü, ölümden sonra bir dünyanın daha varlığı konusunu niye ihtilaf konusu yapıyorlar? Bunu nasıl anlayacağız? Muhtelifun. Haydi soruşturmayı anladık. İnanmamak için soruşturma konusu yapıyorlar. Fakat Muhtelifun; Onda farklı farklı düşünceler serdediyorlar.

Burada işte Mekke’nin inanç haritası, hatta bölgenin inanç haritası gündeme geliyor. Mekke’lilerin kafalarının aslında yeniden diriliş konusunda karışık olduğunu serdeden bir ayet. Öyle çok ta net değil. Bizim genellikle sandığımız ve tefsirlerimizin çoğunun atladığı gibi, ki bu atlamanın arkasında yatan sebep de gelen tüm benzer ayetlerde ki inkarcı muhatapların hepsini tek bir zümre sanmamızdan kaynaklanıyor. Bu aynı şey Hıristiyan’lar içinde geçerli. Kur’an da ki Hıristiyanlarla ilgili ifadeler. Hatta Kur’an da ki Yahudilerle ilgili ifadeler. Hepsini bir sanma yanlışlığımızdan kaynaklanıyor. Müşrikler de öyle. İkiye ayırıyor müşrikler inanç açısından. Kodamanlar var. Bazı kaynaklarda bunlar 12 ile 18 isim sayılır. Yemen kökenli bir dehriliği savunuyor bunlar. Bir tür ilkel bir ateizm bu dehrilik. Yani zamanla gelir zamanla gideriz. Bizi zamandan başka hiçbir şey yok etmez. Dehrilik bu.

Dolayısıyla bunlar ahirete inanmıyorlar. Bunlar Yemen üzerinden gelen İran kökenli bir dehriliğe, ilkel bir materyalizme inanıyorlar. Öldükten sonra toprak olacaklarına, toz toprak olacaklarına. İşte yerden bir avuç toprağı alıp ta bunun gibi olduktan sonra mı dirileceğiz diyen tip bu tip. Bunlar belli tipler Mekke’de ki. Mümeyye Bin Halef, Übey Bin Halef, Utbe, Şeybe, Ebu Cehil ve benzerleri. Bir de geniş kitle var. Bunlar belli belirsiz bir ahiret inancına sahipler ki, putların şefaat edeceğine inanıyorlar.

Sadece bu değil, Casiye/32. ayeti de bunun delili. … in nezunnü illâ zannen.. (Casiye 32) Yani zannediyoruz. Haydi diyelim ki bir ahiret var. manasına gelen bu ibare ile Kur’an bize aktarıyor; Geniş kitlelerde ki bu şüpheli ahiret düşüncesini. Onun için burada Elleziy hüm fiyhi muhtelifun farklı farklı düşüncelere sapıyorlar. İfadesi aslında vahiy ortamında ki ilk muhatap olan inkarcıların da ahiret konusunda hepsinin tek bir gözeye doldurulamayacağını gösteriyor.

Devam ediyor b sayfasına geçiniz.
Nebe’ suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder