27 Mayıs 2014 Salı

İslamoğlu Tef. Ders. NAZİ’AT SURESİ (01-14)(186-B)a






Aziz dostlar surei celilemiz bittikten sonra şimdi Nazi’at suresine geçeceğiz. İnşaAllah Nazi’at suresinin tefsirini de bu derste işlemeye çalışacağız.

Nazi’at suresi, söküp çıkaranlar anlamına gelen adını, ilk ayetinden alıyor bir çok sure gibi. Mekki bir sure. ‘adiyat, Zari’at, Saffat, Mürselat ile beraber, ki beş suredir bunlar Mevsufsuz sıfatlarla başlayan bir sure. Mürselat suresini daha önce işlemiştik oradan hatırlayacaksınız mevsufsuz sıfatlarla başlamak ne demekti.

Hz. Osman tertibinde Nazi’at suresi Nebe’ ile İnfitar sureleri arasında yer alıyor. Buna itiraz etmek için elimizde hiçbir gerekçemiz yok. Dolayısıyla bu sureyi boykot döneminin hemen ardına, yani yaklaşık Mekke döneminin 9. yılına tarihlendirebiliriz.

Suremizin konusu ahiret. Her şeyin bir ruhu vardır değil mi. ama her şeyin. Bedenin bir ruhu var insanın bir ruhu var, peki hayatın ruhu nedir? Bu dünya hayatının ruhu nedir? Ahirettir. Bu dünya ahiretin cesedi, ahiret, bu dünyanın ruhudur. Ahireti olmayan bir dünya hayatı ruhsuz bir cesetten başka hiçbir şey değildir. İşte bu surenin konusu da budur. Benzerleri gibi vahye üstü kapalı atıfla başlar. Yani tüm mevsufsuz sıfatlarla gelen surelerin usulünde olduğu gibi bu da vahye atıfla başlar. Şimdi bu girizgâhtan sonra suremizi tefsire geçelim.



 Rahman, rahim olan Allah adına. Özünde merhametli, işinde merhametli Allah adına.


1-) Vennazi'ati ğarka;

Şiddetli güç (kuvvesi; Mars); (A. Hulusi)

01 - O daldırıp nez' edenlere. (Elmalı)


Vennazi'ati ğarkan nasıl çevirsem diye tereddüt ediyorum, çünkü bu ayetlerin mevsufu yok. Sıfat var fakat mevsuf yok. Nitelenen yok. Niteleyen var. Şöyle çevirebilirim. Şahit olsun muhatabın yüreğine dalıp küfrü oradan söküp atan yiğitlere, veya ayetlere. Çünkü dalıp, çekip çıkarmak, söküp almak, söküp atmak manasına geliyor. Vennazi'ati ğarkan ğark ise; dalmak, içine dalmak, dibine kadar dalmak manasına geliyor. Dalıp çıkarmak ikisi birden, söküp atmak. Dalmak ve daldıktan sonra söküp çıkarmak.

Bu saydığım beş sure, mevsufsuz sıfatlarla gelen 5 surenin de vahye atıfla başladığı kanaatindeyim. Tıpkı Hurufu mukadda ile başlayan surelerin vahye atıfla başladığı gibi. Dolayısıyla dalıp çıkarılan nedir? O yok. Ama müfessirlerimiz farklı farklı şeyler söylemişler. İlk beş ayetin mevsufu yok. Meleklerdir demişler. Yıldızlardır diyenler olmuş. Ok atanlar diyenler olmuş. Kabzedilen ruhlar diyenler olmuş. İlk ikisini bir ayrı, son üçünü bir ayrı. İlk üçünü bir ayrı son ikisini bir ayrı, yani bir şeyle bir mevsufla tanımlayanlar olmuş.

Fakat şöyle bir itiraz yöneltilebilir bu yaklaşımlara. Kur’an meleklerin dişi tasavvur edilmesini reddeder. Oysa ki Vennazi'at ile kelime dişil gelmiş. Mevsufu da dişil olabilir mi? Gerçi Külli cem’in müennesûn; her cem’i, her çoğul müennestir kuralı gereği, burada çoğul olduğu için böyle gelmiş olabilir. Ama öyle olmaya da bilir doğrusu. Onun için yıldızlara ve ruhlara da müdebbir denilemez. Bu itiraz yerinde bir itiraz. Yıldızlar müdebbir olamaz, o zaman yıldızlar akıllı olmuş olurdu. Ruhlara da akıl ithaf edilemez. Yoksa ruhlara bizim hayatımıza müdahil oldukları gibi bir güç vehmetmek gerekir ki bu da Kur’an ın düşünce dünyasına aykırı.

O zaman tercihimiz yine vahiy yönündedir; dalıp çıkaran gazap ayetleri şahit olsun.


2-) Vennaşitati neşta;

Yumuşakça götüren (kuvve; Güneş), (A. Hulusi)

02 - Ve usulcacık çekenlere, (Elmalı)


Vennaşitati neşta müjde dolu bir umudu yaydıkça yayan rahmet ayetleri şahit olsun.

1. ayet gazap ayetlerine, 2. ayette rahmet ayetlerine, çünkü neşat; sevinç, müjde manasına gelir. yani sevinci yaydıkça yayan, müjdeyi yaydıkça yayan rahmet ayetleri, cennetle müjdeleyen ayetler.


3-) Vessabihati sebha;

(Yörüngelerinde) yüzüp yüzüp giden (kuvveler; Satürn - Jüpiter), (A. Hulusi)

03 - Ve yüzüp yüzüp gidenlere. (Elmalı)


Vessabihati sebhan ve o umutla hayat denizine açılıp yüzdükçe yüzen mü’minler şahit olsun.

Sebh; yüzme. Sabihat yüzenler. Dolayısıyla burada ki yüzme ne olabilir diye düşündüğümüzde bir mevsuf takdir etmek zorundayız. O mevsufu gazap ve rahmet ayetleri kendine geldikten sonra kendilerine gelen müjdeye iman edip, gazap ayetlerinin uyarısından da sakınan mü’minler kastediliyor olabilir. İşte onlardır hayat denizinde umutla yüzen.


4-) Fessabikati sebka;

Yarışıp öne geçen (kuvveler; Merkür - Venüs), (A. Hulusi)

04 - Derken yarışıp geçenlere. (Elmalı)


Fessabikati sebkan ve hayır yolunda birbiriyle yarışanlar şahit olsunlar.


5-) Felmüdebbirati emra;

Hükmü tedbir edenlere (açığa çıkaran kuvveler; AY), (Bu âyetlerin 'yıldızlara işaret ettiği yorumu' Hasan Basri ve İmam Razi'ye ait olup, paylaştığım anlayıştır. A.H.) (A. Hulusi)

05 - Derken bir emir çevirenlere kasem olsun ki (Kıyamet var). (Elmalı)


Felmüdebbirati emran derken onların peşinden işleri yoluna koyanlar, tedbir edenler müdebbirati emran işleri yerine koyanlar. Şahit olsun. Yani ilk mü’minlerin sanki fotoğrafı çekiliyor gibi bu ayetlerde. Ayetler iniyor, gazap ayetleri mü’minlerin yüreklerinde korku, rahmet ayetleri içlerinde müjde oluyor. Ve bu ayetlerin verdiği aşk ve şevkle mü’minler hayatın içine dalıyor, hayat denizinde başlıyorlar yüzmeye. Gayretle canla, başla çalışıyorlar. Küfre ve şirke karşı bir muazzam savaşa, mücadeleye, cihada girişiyorlar.

Ve işleri en sonunda yoluna koyuyorlar. İş bölümü yapıyorlar, iş birliği yapıyorlar, Felmüdebbirati emran emri tebdir ediyorlar.


6-) Yevme tercüfurRacifetü;

O süreçte Racife (vefat sarsıntısı; zelzele) sarsar. (A. Hulusi)

06 - O gün ki sarsar râcife. (Elmalı)


Yevme tercüfurRacifeh yeminin cevabı burada geldi. İşte o gün yer yüzü şiddetli bir sarsıntıyla sarsılacak. Zımnen bunların her biri şahit olsun ki o gün yer yüzü şiddetli bir sarsıntıyla sarsılacak.


7-) Tetbe'uherRadifeh;

Onu Radife (bâ's; yeni ruh bedenle yaşama başlayış) izler. (A. Hulusi)

07 - Onu velyeder o râdife. (Elmalı)


Tetbe'uherRadifeh artçı sarsıntılar birbirini izleyecek. Racife, radife birbirinin mukabili olsa gerek Kur’an ın üslubu gereği. Sürecin başlangıcını ve devamını ifade ediyor. Ne sürecinin? Elbette kıyamet sürecinin. Son saatin ayrıntılarını burada görüyoruz. Dolayısıyla Kur’an bizi yine uyarırken şu kâinatın bir ömrü var ey insan. Şu kainatın bir ömrü varsa sen ölümsüz olduğunu mu sanıyorsun. Dolayısıyla kâinatı Allah senin için, yeri göğü senin için, güneşi ayı senin için yarattı. Peki seni kim için yarattı. Bunu hiç mi düşünmüyorsun. Seni kendisi için yarattı. Bunu unutma zımni uyarısı var burada.


8-) Kulûbün yevmeizin vacifetun;

O süreçte (bazı) bilinçler şok olur! (A. Hulusi)

08 - Yürekler o gün oynar kaygıdan. (Elmalı)


Kulûbün yevmeizin vacifeh kalpler çarpılmış gibi titreyecek o gün. Sanki cereyana tutulmuş gibi.


9-) Ebsaruha haşi'ah;

Onların görüşleri şaşkın, eziktir! (A. Hulusi)

09 - Gözleri kalkmaz saygıdan. (Elmalı)


Ebsaruha haşi'ah onların gözleri yıkılmışçasına, bitmişçesine yan yatmıştır. Ya da bitmişliği temsil edecek gözleri, haşi’ah. Hani bitik, bitkin bir insanın görüntüsü olur ya. Şimdi ahirette artık her şeyini kaybetmiş, mutlak bir iflas ile iflas etmiş bir adamı gözümüzün önüne getirelim, bitmişliğini gözümüzün önüne getirelim, bu ayet onu söylüyor.


10-) Yekulune einna lemerdûdûne fiylhafireti;

Hâlâ diyorlar: "Gerçekten biz ilk hâlimize (toprak olduktan sonra hayata) geri döndürülür müyüz; bâ's var mı?" (A. Hulusi)

10 - Diyorlar ki: biz, gerçek döndürülecek miyiz o hufre de. (Elmalı)


Yekulune einna lemerdûdûne fiylhafirah hala diyorlar ki ne yani şimdi biz yeniden eski halimize mi döndürüleceğiz. O zaman öyle diyecekler.


11-) Eizâ künna 'ızamen nehıreh;

"Çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuzda mı?" (A. Hulusi)

11 - Ya' ufalanmış kemikler olduğumuz vaktı ha? (Elmalı)


Eizâ künna 'ızamen nehıreh tamamen çürüyüp bir külçe kemik haline gelsek de yeniden mi dirileceğiz.


12-) Kalu tilke izen kerretun hasiretun;

"İşte bu, o takdirde (yaşamın devam etmesi) hüsranlı bir geri dönüştür" dediler. (A. Hulusi)

12 - O dediler: o halde hüsranlı bir dönüş. (Elmalı)


Kalu tilke izen kerretun hasirah ve ekliyorlar o zaman desene bu ikinci bir hüsran olacak. Tabii ki dalga geçer babda söylüyorlar bunu. Yani gır gır geçiyorlar. Desene bu ikinci hüsranımız olacak.


13-) Feinnema hiye zecretun vahıdetun;

Oysa o tek bir komuttur! (A. Hulusi)

13 - Fakat o zorlu bir kumandadır. (Elmalı)


Feinnema hiye zecretun vahıdeh ne ki o, Allah ile şaka olur mu? Allah söylüyorsa sadakallahul azıym; Allah doğruyu söyler. Ne ki o öldürten bir çığlık gibi tek vuruşla işi bitirecek. Allah tek vuruşla işi bitirecek.


14-) Feizâ hüm Bissahireh;

Bir de bakarsın ki onlar geniş alandadırlar! (A. Hulusi)

14 - Bakarsın uyanmışlar hepsi meydandadır. (Elmalı)


Feizâ hüm Bissahireh işte o zaman gözleri fal taşı gibi açılacak. O yılgın gözleri, o inkarcı gözleri, o aldırmayan gözleri, o hakikati görmeyen gözleri fal taşı gibi açılacak.

Devam ediyor b sayfasına geçiniz.
Nazi’at suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder