6 Mayıs 2014 Salı

İslamoğlu Tef. Ders. İNSAN SURESİ (02-03)(185-A)b



a sayfasından devam



2-) İnna halaknel'İnsane min nutfetin emşâc* nebteliyhi fece'alnahu Semiy'an Basıyra;



Muhakkak ki biz insanı, bir takım katkılarla (genetik kalıtımla) karışık bir spermden yarattık da; onu algılayan ve değerlendiren olarak meydana getirdik. (A. Hulusi)



02 - Çünkü biz yarattık o insanı bir takım katkılarla mezcedilmiş (emşac) bir nutfeden, evire çevire müptela kılmak üzerede onu bir semî' basîr yaptık. (Elmalı)





İnna halaknel'İnsane min nutfetin emşâc Hiç şüphe yok ki biz yarattık. Burada vurgu Allah’a, Allah’ın yaratışına. Onun için inna şeklinde gelmiş. Te’kit edatı ile gelmiş ve biz zamiri kullanılmış. Birinci çoğul zamiri kullanılmış. Biz yarattık. Kimi? İnsan soyunu. Neden yarattık? Min nutfetin emşâc katmerli bir karışımdan, katmerli bir hayat tohumundan diyebilir miyiz? Evet. Katmerli bir hayat tohumundan insan türünü biz yarattık. Türü diye çevirdim; el insan; “Lam”ı tarif cins için. Onun için insan türünün tümünü kapsayan bir ibare. Adem’in de nutfeden yaratıldığını ifade etmiyor mu bu ayet? Çünkü tür için geliyor. El insan geliyor. İnna halaknel’İnsan Adem’e de insan diyeceksek o zaman bu ayetin gösterdiği çok çarpıcı gösterge Adem’in de diğer insanlar gibi nutfeden, yani spermden, hayat tohumundan yaratıldığının delili insan suresinin 2. ayetidir.



nebteliyhi Amaç geldi. Niçin yarattık? Adeta burada amaç, adetası fazla. Çünkü;



Tebârekelleziy BiyediHİlMülkü, ve HUve 'alâ külli şey'in Kadiyr.



Elleziy halekalmevte velhayâte liyeblüveküm eyyüküm ahsenu 'amela. (Mülk/1-2) İşte açılımı bu. Mülk suresinin 1 ve 2. ayeti. O hayatı ve ölümü yarattı ki hanginiz daha iyi amel işleyecek diye sizleri sınamak için. Bu ayet küçücük ibareyi açıklıyor.



Nebteliyhi evet, sınava tabi tutmayı diledik, biz sınamak istedik. Onun için yarattık fece'alnahu Semiy'an Basıyra Peki sınav yapmamız için ne gerekiyordu insana? Ne vermemiz gerekiyordu? Semiy’; Onun işiten bir yapıda olması, basıyr; gören bir yapıda olması gerekiyordu. İşitmek ve görmek aslında öğrenmeye, öğrenmek akletmeye, akıl da iradeye delalet eder. İşitme ve görme öğrenmeye, öğrenmek akla, akıl iradeye delalet eder. Onun için biz ona irade verdik zımnen bu manaya, biz ona akıl verdik, biz ona seçme gücü verdik. Biz ona irade verdik, biz ona öğrenme yeteneği verdik zımni manaları budur.  fece'alnahu Semiy'an Basıyra Biz onu işitebilecek ve görebilecek bir yetiyle, bir yetenekle donattık.



İmtihan olmamız için böyle bir yeteneğimizin olması lazım. Yoksa imtihan edilemezdik, edilmezdik. Yerler gökler imtihan edilmiyorsa, taşlar topraklar imtihan edilmiyorsa, denizler ağaçlar imtihan edilmiyor da insan imtihan ediliyorsa, hayvanlar imtihan edilmiyor da insan imtihan ediliyorsa fark bu. Hayvanlarda da göz var, kulak var. Ama burada göz ve kulaktan bahsedilmiyor; Semiğ’an, Basiyra, üzün demiyor, hazan demiyor, basar demiyor. İşitme yeteneğine ve görme kabiliyetine atıf yapılıyor. Demek ki kulak yetmiyor işitmek için. Yoksa kulağı bizim kulağımızın 20 katı, 30 katı, 50 katı kadar büyük kulaklı canlılar bizden fazla hakikati işitirdi.. Demek ki göz yetmiyor hakkı görmek için. Akıl gerekiyor, irade gerekiyor, muhakeme gerekiyor, hidayet gerekiyor ve göze ışık olan iman gerekiyor. Gönül gözünün ışığı olan iman gerekiyor.



[Ek bilgi;  RUH “İnsan” ismiyle bilinen ölümsüz varlığın ebedî yaşamını sürdürdüğü dalga bedendir. Görüntüsü holografiktir! Beynin ürettiği yüklenmiş dalgalardan oluşmuştur. Beyin tarafından üretilir ve beyin kendindeki tüm düşünsel verileri dalga olarak “RUH” a yükler.

Beynin, sinir sistemi aracılığıyla bedende oluşturduğu biyoelektrik enerji kesildiği anda, bedenin mıknatısiyeti de kesildiği için fizik bedenden bağımsız olarak yaşamına devam eder; ki bu durum “ÖLÜM” denilen şeydir.

Enerjisini beyinden alan dalga beden (ruh), aynı zamanda beyinle karşılıklı alışveriş içindedir; ve beyni enerji yönünden

takviye etmektedir. Aynı, bir otomobil motorunun aküden hem enerji temin etmesi, hem de aküyü şarj etmesi gibi. Herhangi bir sebeple “ruh”, fizik bedenden ayrılır ve uzunca bir süre geri dönmez ise, beyin bu enerjiden mahrum kaldığı için durur ve “ölüm” dediğimiz olay meydana gelir.

“Hafıza-bellek” esas olarak bu “dalga” bedendeki bilgi yüküdür. Beyin, ihtiyaç duyduğu bilgileri buradan alır. Eğer, beyinde herhangi bir fonksiyon yetersizliği olursa, dalga bedendeki bilgileri geri alamadığı için “unutma” veya

“hatırlayamama” dediğimiz olay meydana gelir.

        Ruhların birbirini çekişi veya itişi denilen olay ise, ruhları üreten beyinlerin, astrolojik etkiler sonucu, eskilerin ateş – toprak – hava - su diye ayırdıkları dört farklı frekansta üretim yapmalarıdır.“

Ruh bedenin” dışarıdan görünüşü aynen bir hologram gibidir. Ruh, bedenden ilişkisinin kesildiği son anki görüntüsü üzeredir. RUH bedende yani “dalga bedende” var olan bütün özellikler, beyin tarafından üretildiği için, beynimizi ne kadar geniş kapasiteli kullanabilirsek, ne kadar çok enerji üretebilirsek, o kadar güçlü bir “RUHA” sahip oluruz. “Dünya âhiretin tarlasıdır, burada ne ekersen, orada onu biçersin” demelerinin sebebi, işte budur.

BEDEN Herkesin gördüğü, “insan” diye bildiği yapının adıdır. Görevi, birkaçtır.

Öncelikle insan bilincinin ve varlığının oluşmasını sağlar.

İkinci olarak, beden, beynin faaliyet göstermesi için ihtiyaç duyduğu biyoelektrik enerjiyi temin eder. Maddi gıdaları yani kimyasal enerjiyi, biyoelektrik enerji hâline dönüştürerek beynin emrine verir. Beyin de bu biyoelektrik enerjiyi dalga enerji hâline dönüştürerek değerlendirir.

Üçüncü olarak bedeni bir bütün hâlinde tutan, hücreleri birbirine bağlayan manyetik enerji, beyinden ileri gelmektedir.

Bedeni meydana getiren hücreler dalga bedene bürülü “insanın” bedenden ayrılmasından sonra da yapılarının gereği olan hayatlarına devam ederler; ancak birbirlerine bağlayıcı özellik kalktığı için, dağılıp çürürler. Ve her hücre, kendi yapısına en yakın olan bir başka bileşime dönüşerek katılır. (Ahmed Hulusi/Ruh-İnsan-cin)]





3-) İnna hedeynahussebiyle imma şakiren ve imma kefura;



Muhakkak ki biz ona o yolu (aklını kullanarak iman etme yolunu) gösterdik. Ya şükredici olur (Rabbini değerlendirir), ya küfür (gerçeği ret) edici! (A. Hulusi)



03 - Her halde biz ona yolu gösterdik, ister şâkir olsun ister nankör kâfir. (Elmalı)





İnna hedeynahussebiyle imma şakiren ve imma kefura yine biz yarattığımız gibi yaratıp salmadık çayıra. Ne yaptık ya? İnna hedeynahussebiyl ona aklı verdik, iradeyi verdik, seçme yeteneğini verdik. İşitme ve görme yeteneğini verdik, bununla da yetinmedik. Fıtratı verdik yani. Ama ne yaptık? Ekstra rahmetimizle hedeynahussebiyl onu doğru yola yönelttik. Yani doğrunun ne olduğunu seçebilecek kabiliyet verdik. Doğruyu eğriden ayırabilecek vahy verdik. Peygamberler gönderdik ve imma şakiren ve imma kefura artık sonuç ona ait. İster şükreden biri olur, yani ister iman eden, nimetlere şükreden biri olur, ve imma kefura, ister nankörlük eden biri olur. Artık ondan sonrası kendine ait. Yani verdiğimiz iradeyi, verdiğimiz aklı, verdiğimiz öğrenme yeteneğini, verdiğimiz işitme ve görme yeteneğini doğru kullanırsa eğer, Allah’ın nimetlerini görür; bu nimetler sahipsiz olmaz der. Sanatını görür, sanatkârsız olmaz der. Eserini görür müessirsiz olmaz der. Fiilini görür failsiz, öznesiz olmaz der ve beni bulur, beni bilir, beni görür o zaman şükreder. Eğer bunu fark edemezse küfreder, nankörlük eder. Artık kendisine ait. Burada şükür ve nankörlük, iman ve küfrü temsil ediyor adeta.



İmma; İm + ma. Şart ve nefy neyin ifadesi değerli dostlar biliyor musunuz? İmma edatı, iki edatın birleşmesi. İm; şart. Ma; nefy. Bu şunun ifadesi eğer küfretme yeteneği olmasaydı iman etme yeteneği de olmazdı. Yani im; eğer 1. si olmasaydı ma; 2.si de olmazdı. Onun için ya rabbi neden insanı yaratında ona küfretme yeteneği verdin. Veya onun yeteneğini öyle geniş tuttun ki küfredebildi, nankörlük edebildi, senden başka yollara sapabildi diye soracaksanız. Ya rabbi insan gibi muhteşem bir varlığı yarattın peki neden kötü yolu da yarattın. Veya insanın kötüye gitmesine izin verdin. Neden insanın cehenneme sürüklenmesine izin verdin diye soracak olursanız, işte bu. İn ve ma edatı bunun cevabı nedir? Eğer 1.si olmasaydı 2.si de olmazdı. Eğer kötü olmasaydı iyiyi bilmezdi. Batıl olmasaydı hakkı bilmezdi. Küfür olmasaydı şükrü bilmezdi. Onun için cehennem olmasaydı cennetin değeri olmazdı. İşte onun için. Seçmeseydi cenneti bulmazdı. Seçmek için de iki şey lazım. Tek şey seçilmez. İşte bunun için der gibidir.



Devam ediyor c sayfasına geçiniz.

İnsan suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder