14 Mayıs 2014 Çarşamba

İslamoğlu Tef. Ders. MÜRSELAT SURESİ (33-50)(185-B)c



33-) Keennehu cimaletun sufr;



Sanki o (kıvılcımlar) sarı dev halatlar gibidir! (A. Hulusi)



33 - Sanki sarı sarı hopalar gibi. (Elmalı)





Keennehu cimaletun sufr sanki  Keennehu cumaletun sufr sanki akkordan halatlar gibi. İki şekilde de okunduğu için iki şekilde de okudum. Veya, sarı develerin gövdeleri gibi. Dişer okuyuşta da öyle. Tercihimiz Cumaletün okuyuşuna dayanmaktadır. Evet, yani akkordan halatlar gibi size doğru atılır.





34-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;



O süreçte yalanlayanların vay hâline! (A. Hulusi)



34 - Vay haline o gün yalan diyenlerin. (Elmalı)





Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn yazıklar olsun o gün yalanlayanlara.





35-) Hazâ yevmu lâ yentıkun;



Bu, konuşamayacakları gündür. (A. Hulusi)



35 - Bugün nutukları tutulacağı gündür. (Elmalı)





Hazâ yevmu lâ yentıkun bu ağızlarını açamayacakları bir gündür. Yani mazeret ileri süremezler, ağızlarını açıp ta mazeret ileri süremeyecekler. Benim küfür mazeretim şuydu, şunun peşine takıldım böyle oldum. Bunun aklına uydum böyle oldum diyemeyecekler.





36-) Ve lâ yü'zenü lehüm feya'tezirun;



Onlara izin de verilmez ki mazeret beyan etsinler! (A. Hulusi)



36 - İzin de verilmez ki itizar ederler. (Elmalı)





Ve lâ yü'zenü lehüm feya'tezirun o gün onlara izin verilmeyecek ki özür dilesinler.


[Ek bilgi; Sünnetullâh'ta, ismi ALLÂH olanın "Kudret" sıfatı hâkimdir. İsmi "ALLÂH" olanın "Kaadir" sıfatı gereği, Sünnetullâh denen evrensel sistem ve düzen, her dem güçlünün güçsüzü yok etmesi şeklinde işler! İsmi "ALLÂH" olan, var ettiği sistemde "Kudret" sıfatını ortaya koyar. "Acz" ise sistemde yok olmak içindir! Dolayısıyla, sistemde duygulara ve beşerî değer yargılarına dayalı değerlendirmelerin hükmü yoktur! Acımak veya acınmak sistemin işleyişini etkilemez. Korunmak isteyenler için, içinde bulunulan ortamın gerektirdiği tedbiri almak zorunludur. Duygularına ve beşerî bakış açısına göre yaşayan, bu kararlarının sonuçlarını da yaşar! (A.Hulusi-İnsan ve sırları)] 






37-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;



O süreci yalanlayanların vay hâline! (A. Hulusi)



37 - Vay haline o gün yalan diyenlerin. (Elmalı)





Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn yazıklar olsun o gün yalanlayanlara.





38-) Hazâ yevmulfasl* cema'naküm vel'evveliyn;



Bu ayırt etme sürecidir! Sizi ve öncekileri bir araya getirdik. (A. Hulusi)



38 - Bu işte o fasıl günü topladık sizi ve evvelkileri, (Elmalı)





Hazâ yevmulfasl işte bu yevmulfasl. Hakkın batıldan, kafirin mü’min den, iyinin kötüden, doğrunun yanlıştan ayrıldığı gündür. Yani suyu getirenle testiyi kıranın bir tutulmadığı gündür. cema'naküm vel'evveliyn orada onlara denilecek ki parantez içi bir intikal cümlesi ile vereyim manayı; Sizi öncekilerle birlikte işte biz böyle bir araya getirdik.





39-) Fein kâne leküm keydün fekiydun;



Eğer bir hileniz varsa, hadi bana bir hile yapın! (A. Hulusi)



39 - Varsa bir fenniniz atlatın beni, (Elmalı)





Fein kâne leküm keydün fekiydun haydi eğer elinizde bir kurtuluş planı varsa durmayın hemen o planı uygulamaya koyun da görelim.





40-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;



O süreçte yalanlayanların vay hâline! (A. Hulusi)



40 - Vay haline o gün yalan diyenlerin, (Elmalı)





Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn vay gele o gün yalanlayanlara, vay gele yalanlayanların başına gelecek olana.





41-) İnnelmüttekıyne fiy zılalin ve 'uyun;



Muhakkak ki müttekîler (korunmuşlar), gölgelerin ve kaynakların içindedirler. (A. Hulusi)



41 - Şüphesiz ki (korunan) muttakîler gölgelerde kaynaklar, (Elmalı)





İnnelmüttekıyne fiy zılalin ve 'uyun fakat Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde olan takva sahipleri, imanı takviyeli olup ta depremlerde yıkılmayanlar var ya fiy zılalin, gölgelikler altında ve pınar başlarında olacaklar.





42-) Ve fevakihe mimma yeştehun;



Canlarının çektiklerinden meyvelerle! (A. Hulusi)



42 - Ve canlarının istediğinden meyveler içindedirler, (Elmalı)





Ve fevakihe mimma yeştehun ve canlarının istediği her şey onları neşe ve zevke gark edecek. Evet, canlarının istediği her şey olacak orada ve her şeyden neşe ve lezzet alacaklar.





43-) Külû veşrebû heniy'en Bima küntüm ta'melun;



"Yaptığınız çalışmalardan dolayı afiyetle yeyin ve için!" (A. Hulusi)



43 - Yiyin, için âfiyet olsun işlediğiniz amellere mukabil, (Elmalı)





Külû veşrebû heniy'en Bima küntüm ta'melun yiyin için afiyet olsun yaptıklarınızın karşılığı olarak afiyet olsun. Bu Allah’ın bir ödülüdür denilecek.





44-) İnna kezâlike neczilmuhsiniyn;



Doğrusu biz muhsinleri (müşahedelerinde Hak'tan gayrı bulunmayanları) böylece cezalandırırız! (A. Hulusi)



44 - İşte biz Muhsinleri böyle karşılarız, (Elmalı)





İnna kezâlike neczilmuhsiniyn işte biz Allah’ı görür gibi yaşayanları böyle ödüllendiririz. Muhsinleri, iyileri böyle ödüllendiririz.





45-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;



O süreçte yalanlayanların vay hâline! (A. Hulusi)



45 - Vay haline o gün yalan diyenlerin, (Elmalı)





Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn yalanlayanların vay haline o gün.





46-) Külû ve temette'u kaliylen inneküm mücrimun;



"Yeyin ve azıcık keyif sürün (dünyada)... Muhakkak ki siz suçlularsınız!" (A. Hulusi)



46 - Yiyin, zevk edin biraz, çünkü mücrimlersiniz, (Elmalı)





Külû ve temette'u kaliylen inneküm mücrimun siz de dünyada yiyip için ve geçici hazların sevdasını sürün, ey yalanlayanlar güruhu.





47-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;



O süreçte yalanlayanların vay hâline! (A. Hulusi)



47 - Vay haline o gün yalan diyenlerin, (Elmalı)





Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn yalanlayanların o gün vay haline.





48-) Ve izâ kıyle lehümurke'u lâ yerke'un;



Onlara (müşriklere): "Boyun eğin" denildiğinde, rükû etmezler! (A. Hulusi)



48 - Yerler, içerler de rükû' edin denildiği zaman onlara, rükû' etmezler, (Elmalı)





Ve izâ kıyle lehümurke'u lâ yerke'un zira bir zamanlar dünyada yaşarken onlara Allah’ın huzurunda eğilin denildiğin de asla eğilmemişlerdi. Allah’tan başka herkesin huzurunda eğilenler, Allah’ın önünde eğilmemişlerdi.



[Ek bilgi; Allah resulü 48.ayeti namazdan muaflık isteyen Sakif heyetine okuyor. Bu da veda Haccından sonra, Resulallah’ın son yılında. Sakif heyetine namaz kılmaları gerektiğini efendimiz söylediğinde, yiğidin alnı yere değmez diyorlar, tabi böyle ahlaksızca demiyorlar. Diyorlar ki “kınanırız.” Cahiliye Arap’ı secde etmeyi onursuzluk sayıyor.
Onun için yalancı peygamberlerden birisi Tüleyha el Esedi olabilir. Özel bir namaz icat etmiş, secdesiz namaz. Ve ona da gerekçe olarak bir ayet uydurmuş “Allah sizin kaba etlerinizi havaya dikmenizi emretmez.” Hatta Necm sûresinin ilgili ayetleri indiğinde bir müşrik kodaman secdeye gitmek nasıl zoruna gidiyorsa yerden toprağı alıp anlına koyuyormuş. Secde ne mübarek bir terbiye değil mi? Allah’ın huzurunda eğilmeyenlerin eşyanın önünde hiç doğrulmadıklarını gördük. (M.İslamoğlu)]





49-) Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn;



O süreçte yalanlayanların vay hâline! (A. Hulusi)



49 - Vay haline o gün yalan diyenlerin, (Elmalı)





Veylün yevmeizin lilmükezzibiyn yazıklar olsun o gün yalanlayanlara.





50-) Febieyyi hadiysin ba'dehû yu'minun;



Artık Ondan (Kurân'ın verdiği bu büyük haberden) sonra hangi söze iman ederler? (A. Hulusi)



50 - Artık bundan sonra hangi söze inanacaklar? (Elmalı)





Febieyyi hadiysin ba'dehû yu'minun haydi buna inanmadılar, iyi de bundan böyle hangi söze, hangi habere inanacaklar. Allah’a da inanmadılarsa kimin haberine inanacaklar. Allah’ın ayetlerine inanmayan kime inanır. Allah’a inanmayanın başkasına inanmasının ne yararı olur.



HafizanAllahu ve iyyaküm. Allah’a inanmamak gibi bir küstahlıktan rabbim sizleri ve bizleri muhafaza buyursun. Rabbim ayetlerin manalarını tüm hücremizde tecelli ettirsin. Rabbim cehenneminden korusun, cennetine nail etsin.





“Ve ahiru davahüm enil hamdülillahi rabbil alemiyn”




İddiamızın, davamızın tüm hasılatı ve son sözümüz Alemlerin Rabbine Hamd’dir.



Mürselat suresinin sonu.

Mürselat suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder