29 Mart 2013 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. SÂFFÂT(150 - 182) (141-E)



D sayfasından devam

150-) Em halaknel Melaikete inâsen ve hüm şahidun;

Yoksa biz, onlar seyrederken mi melekleri dişiler olarak, yarattık? (A.Hulusi)

150 - Yoksa biz Melâikeyi dişi yaratmışız da onlar şahit mi bulunuyorlarmış? (Elmalı)


Em halaknel Melaikete inâsen ve hüm şahidun yoksa melekleri dişiler olarak yarattık ta buna onlar tanık mı oldular. Elekümüzzekeru ve lehül ünsâ. (Necm/21)Yani erkekler size dişi Allah’a öyle mi. Tilke izen kısmetun dıyza.(Necm/22) Bu ne biçim taksimat diyordu ya Kur’an ayette, öyle bir taksimat yapıyorlardı. Melekler Allah’ın kızlarıdır derlerdi.


151-) Ela innehüm min ifkihim leyekulun;

Dikkat edin, muhakkak ki onlar iftira atarak şöyle derler: (A.Hulusi)

151 - Ha!.. onlar şüphesiz ki yalancıdırlar. (Elmalı)


Ela innehüm min ifkihim leyekulun bakın işte bu tiplerin iftiraya düşkünlüklerinden dolayı ısrarla dedikleri şudur;


152-) VeledAllâhu, ve innehüm le kâzibun;

"Allâh doğurdu (Allâh'ın oğlu dediler)! Muhakkak ki onlar kesinlikle yalancılardır!" (A.Hulusi)

152 - «Allah doğurdu» derler ve elbette bunlar yalancıdırlar. (Elmalı)


VeledAllâh Allah doğurdu. Allah’ı tanımlamaya kalkıyorlar. Allah’a görev biçmeye kalkıyorlar. Yani kulun haddini bilmezliğinin zirvesidir bu aslında. ve innehüm le kâzibun elbette yalan söylüyorlar.


153-) Astafel benati alelbeniyn;

(Allâh) kızları oğullara tercih mi etmiş? (A.Hulusi)

153 - Kızları oğullara tercih mi etmiş? (Elmalı)


Astafel benati alelbeniyn sahi O, kızları oğlanlara tercih mi etmiş.


154-) Ma leküm* keyfe tahkümun;

Ne oluyor size? Nasıl hüküm veriyorsunuz? (A.Hulusi)

154 - Nah sizlere! nasıl hükmediyorsunuz? (Elmalı)


Ma leküm* keyfe tahkümun ne oluyor size nasıl böyle hüküm veriyorsunuz? Suçüstü demiştim ya, kendisine bir kız çocuğu müjdelendiğinde, evet müjdelendiğinde diyor Kur’an çünkü kız müjdelenir. Ne yapar?...zalle vechuhu müsvedden.. (Nahl/58) ayeti öyle diyor ya, yüzü simsiyah kesilir. Fakat kendi hoşuna gitmeyeni Allah’a verir. Böyle bir tablo.


155-) Efela tezekkerun;

Hatırlayıp düşünemiyor musunuz? (A.Hulusi)

155 - Hiç demi düşünmezsiniz? (Elmalı)


Efela tezekkerun hiç mi düşünmüyorsunuz. Yani bunun bir suçüstü hali olduğunu, bir çelişki olduğunu. Yoka kız çocuğu müjdelenir, rabbimiz müjdelik bir şey olarak söylüyor onu.


156-) Em leküm sultanün mubiyn;

Yoksa apaçık bir deliliniz mi var? (A.Hulusi)

156 - Yoksa sizin için açık bir ferman mı var? (Elmalı)


Em leküm sultanün mubiyn yoksa elinize apaçık bir belge mi geçti.


157-) Fe'tu Bi Kitabiküm in küntüm sadikıyn;

Eğer doğru söylüyorsanız bildiğinizi koyun ortaya! (A.Hulusi)

157 - O halde getirin kitabınızı sadıksanız. (Elmalı)


Fe'tu Bi Kitabiküm in küntüm sadikıyn eğer doğru söylüyorsanız haydi varsa kendi kitabınızı getirin de görelim.


158-) Ve ce'alu beynehu ve beynel cinneti neseba* ve lekad alimetil cinnetü innehüm lemuhdarun;

O'nunla (Allâh ile) cinler (normal insan duyularının algılayamadığı bilinçli varlıklar) arasında bir bağ oluşturdular! (Onlara Allâh dûnunda tanrısallık atfettiler)... Andolsun cinler de bilir ki, muhakkak onlar muhdarîndir (zorunlu olarak huzurda hazır tutulacaklardır)! (A.Hulusi)

158 - Bir de onunla Cinler beyninde bir nesep uydururlar. Celâlim hakkı için Cinler bilirler ki onlar ihzar olunacaklardır. (Elmalı)


Ve ce'alu beynehu ve beynel cinneti neseba bir de Onunla, görünmez ruhani varlıklar arasında bir yakınlık bağı kurdular. Özellikle işte cin, melek ve görünmez varlıklar arasında bağ kurmak. Ne demek bu? Müşrikçe bir davranış ve cinlere dair müşrik tasavvurunu reddediyor burada aslında.

ve lekad alimetil cinnetü innehüm lemuhdarun evet, oysa bu görünmez varlıklar da bilirler ki onlar kesinlikle yargılanacaklar. Yani Allah’ta görünmüyor, cinlerde görünmüyor. O zaman ikisi arasında bağ var. Mantığa bakın. İşte müşrik mantık nasıl çalışır onu söylüyor.


159-) SubhanAllâhi amma yesıfun;

Allâh onların vasıflandırmalarından münezzehtir! (A.Hulusi)

159 - Münezzeh sübhan o Allah onların isnat ettikleri vasıflardan. (Elmalı)


SubhanAllâhi amma yesıfun yüceler yücesi olan Allah onların her tür tasavvur ve tanımlarının çok çok ötesindedir. Aynı zamanda Allah hakkında ki tanımaya değil, tanımlamaya yönelik her teşebbüs mantıki bir imkansızlık ve ahlaki bir sorumsuzluğun eseridir. Her yerde ve her zaman.


160-) İlla 'ıbadAllâhil muhlesıyn;

Sadece Allâh'ın ihlâsa (samimiyete, saflığa) erdirilmiş kulları müstesna (gerisi "muhdarîn" olarak anlatılan sınıftandır). (A.Hulusi)

160 - Lâkin Allahın ihlâs ile seçilen kulları başka. (Elmalı)


İlla 'ıbadAllâhil muhlesıyn ancak Allah’ın inancını saf ve temiz tutma çabasını desteklediği kulları müstesna.


161-) Feinneküm ve ma ta'budun;

Muhakkak ki siz ve tapındıklarınız, (A.Hulusi)

161 - Çünkü siz ve taptıklarınız. (Elmalı)


Feinneküm ve ma ta'budun çünkü ne siz ne de taptıklarınız hiç biriniz,


162-) Ma entüm aleyhi Bi fatiniyn;

O'nun aleyhine (kimseyi) ayartıp kandıramazsınız! (A.Hulusi)

162 - Ona karşı kimseyi meftun edemezsiniz. (Elmalı)


Ma entüm aleyhi Bi fatiniyn O’na karşı kimseyi ayartamazsınız.. Evet, yeterli, anlamı açık.


163-) İlla men huve salil cahıym;

Ancak cehennemî yanışa gidecekler müstesna. (A.Hulusi)

163 - Meğer ki Cahîme saldıran olsun. (Elmalı)


İlla men huve salil cahıym ancak göz göre göre ateşe koşan kimseler hariç. Onları ayartabilirsiniz. Zaten onlar ateşe koşuyorlar, biraz daha hızlandırmış olursunuz.


164-) Ve ma minna illâ lehü mekamun ma'lum;

(Bütün açığa çıkan melekî Esmâ kuvveleri): "Bizden, bilinen bir işlevi olmayan yoktur!" (A.Hulusi)

164 - Bizden ise her birimiz için bir makamı malûm vardır. (Elmalı)


Ve ma minna illâ lehü mekamun ma'lum hem samimi kullar derler ki içinizde Allah tarafından kendisine bir yer tayin edilmemiş hiç kimse yoktur.

Bu ayet müthiş bir ayet dostlar. 160. ayette ki samimi kullara atıf aslında. 161 de ki cinler, melekler ve ruhani varlıklara da atıf bizce. 166. da ki gelecekte müsebbihun dan yola çıkarak bütün varlığa atıf aslında. ve in min şey'in illâ yüsebbihu Bi hamdiHİ... (İsra/44) Hiçbir şey yoktur ki onu hamd ile tespih etmemiş olsun.

Yunus olayı yerini terk etme idi hatırlayınız bu da varlığın her birinin yeri var diyor. Yerin var diyor ey insan. Yerini asla terk etme. Bir ağaç yerini terk ederse odun olur. Yerinde ise ağaç denir. Onun için yersiz insan yoktur, insanın atığı olmaz, bunu söylüyor. Senin yerin neresi. Seni Allah’ın koyduğu yerdir senin yerin. Bunu söylüyor.


165-) Ve inna le nahnus saffun;

"Muhakkak ki biz, evet biziz o saf saf dizilenler (varlıkta boyutları ve içindekileri meydana getirenler)." (A.Hulusi)

165 - Ve biz elbette biz o saf dizenleriz. (Elmalı)


Ve inna le nahnus saffun evet, biziz emre amade olup saf saf dizilenler, elbette biz. Unutmayınız surenin girişinde ki ayetlere atıf.


166-) Ve inna lenahnul müsebbihun;

"Muhakkak ki biz, evet biziz o tespih edenler (işlevlerini yerine getirmek suretiyle kulluğunu ifa edenler {tespihin anlamı})."(A.Hulusi)

166 - Ve biz elbette biz o tesbih edenleriz. (Elmalı)


Ve inna lenahnul müsebbihun yine biziz O’nun yüceliğini dile getirenler elbette biz. Eşyanın tespihi konulduğu yerde durmasıdır. Allah nereye koymuşsa orada tutmak. Onu oradan etmekte zulümdür. Orada tutmak hikmettir.


167-) Ve in kânu le yekulun;

Muhakkak ki (o müşrikler) şöyle de diyorlardı: (A.Hulusi)

167 - Ve gerçek evvel şöyle diyorlardır: (Elmalı)


Ve in kânu le yekulun ama bir de ısrarla şöyle diyenler var.


168-) Lev enne 'ındeNA zikren minel evveliyn;

"Eğer bizim yanımızda da atalarımızdan bize ulaşmış bir bilgi olsa idi..." (A.Hulusi)

168 - «Eğer yanımızda evvelkilerinkinden bir zikrolsa idi. (Elmalı)


Lev enne 'ındeNA zikren minel evveliyn (bir sonraki ayetle birlikte.)


169-) Lekünna 'ıbadAllâhil muhlesıyn;

"Elbette biz de Allâh'ın ihlâsa (samimiyete, saflığa) erdirilmiş kulları olurduk." (A.Hulusi)

169 - Her halde Allahın ihlâs ile seçilmiş kullarından olurduk. (Elmalı)


Lev enne 'ındeNA zikren minel evveliyne , Lekünna 'ıbadAllâhil muhlesıyn eğer geçmiş atalarımızdan bize tevarüs eden ilahi bir uyarı devralmış olsaydık, elbet biz de Allah’ın imanını saf ve temiz tutma çabasını desteklediği kullarından olurduk. Diyorlar. Tabii ki doğru söylemiyorlar. Bi namaz mazereti bu. Neden? İşte cevabı.


170-) Fekeferu BiHİ, fesevfe ya'lemun;

Şimdiyse hakikat bilgisini inkâr ettiler... Yakında anlayacaklar! (A.Hulusi)

170 - Fakat şimdi ona küfrettiler, artık ileride bilecekler. (Elmalı)


Fekeferu BiHİ, fesevfe ya'lemun fakat vahiy gelince de onu inkar ettiler. Hem böyle diyorlar, hem de vahiyi inkar eden oluyorlar. Ama zamanı gelince ne fena yaptıklarını bilecekler.


171-) Ve lekad sebekat kelimetüna li 'ıbadinel murseliyn;

Andolsun ki irsâl olunan kullarımıza (şu) sözümüz geçerli olmuştur: (A.Hulusi)

171 - Celâlim hakkı için risaletle gönderilen kullarımız hakkında şu kelimemiz sebkat (Geçmek, ilerlemek.) etmiştir: (Elmalı)


Ve lekad sebekat kelimetüna li 'ıbadinel murseliyn ama doğrusu has kullarımız olan elçilerimize geçmişte verilmiş bir sözümüz vardı. Bana sorarsanız bu surenin ana temasının hepsini ifade eden en öz ayet bu. Has kullarımız olan elçilerimize geçmişte verilmiş bir sözümüz vardı ve devamında ki ayet;


172-) İnnehüm lehümül mansurun;

Muhakkak ki onlar, elbette onlar zafere erdirilmişlerdir. (A.Hulusi)

172 - «Onlar elbette onlar muhakkak muzaffer olacaklardır. (Elmalı)


İnnehüm lehümül mansurun mutlaka kendileri yardıma mazhar olacaklar. Bu aynı zamanda onların yolundan giden herkesi de içerir. İlahi yasa halen geçerli. Risalet mirasına ihanet etmeyenler için bugün de geçerli. Düşünsenize bir Nuh suyun yardımını gördü. İbrahim ateşin yardımını gördü, Lût karanın yardımını gördü. Musa ve Harun denizin yardımını gördü. Yunus hayvan ve bitkinin yardımını gördü. Ne kaldı geriye. Şuursuz kardeşleriniz eğer başınız sıkışırsa şuurlu mü’min kardeşinin yardımına koşuyor. Burada verilen oydu işte.


173-) Ve inne cündena lehümül ğalibun;

Muhakkak ki bizim ordumuz, onlar galiptirler! (A.Hulusi)

173 - Ve elbette bizim askerlerimiz mutlak onlar galip geleceklerdir»(Elmalı)


Ve inne cündena lehümül ğalibun ve elbette sonunda galip gelecek olan bizim ordumuz olacaktır. Orada ki cündena, bizim ordumuzdan kasıt; Allah’ın varlığın içine koyduğu o güçtür ve bütün bu saydığım Nuh’a yardım eden su, Musa ve Harun’a yardım eden deniz, Yunus’a yardım eden balık ve bitki. Hepsi aslında Allah’ın ordusunun neferidir. Bunu böyle bilmek lazım.


174-) Fetevelle 'anhüm hattâ hıyn;

Artık bir süre onlardan yüz çevir! (A.Hulusi)

174 - Onun için yüz çevir de onlardan bir zamana kadar. (Elmalı)


Fetevelle 'anhüm hattâ hıyn bu yüzden artık bir süreliğine onlardan uzak dur. Bu ayetleri iyi anlamak lazım. İyi anlamak içinde  bu ayetlerin indiği dönemi unutmamak lazım. Biraz önce hatırlatmıştım 7. yıl takriben. Yani müşriklerin uyguladığı boykotun en çok acı verdiği yıl. İnkarcılar bu dönemde Resulallah’ı hiç ciddiye almıyorlardı. Düşünsenize bir 3 yıl dışarı çıkması yasak, içeri gıda girmesi yasak. Kaçak göçek bir deve sürülecekte bir yığın insan onunla karın doyuracak. Böylesine zor ve kor bir dönem. Ama Allah’ın sözünün nasıl gerçekleştiğini bugün biz daha iyi görüyoruz. Çeyrek asır içinde çağın süper güçlerini dize getiren küresel bir güce dönmüştü imanın gücü. Biz bunu biliyoruz.


175-) Ve ebsırhüm fesevfe yubsırun;

Onları seyret... Yakında görecekler! (A.Hulusi)

175 - Gör onları: yakında görecekler. (Elmalı)


Ve ebsırhüm fesevfe yubsırun ve sen onların zavallı halini gör. Zamanı gelince onlar da kendi hallerini görecekler.


176-) Efe Biazâbina yesta'cilun;

Azabımızın varlıklarında açığa çıkışını (ölümü) acele mi istiyorlar? (Ölüm, hakikati inkâr eden için azabın başlaması, iman eden içinse rahmete ermektir.) (A.Hulusi)

176 - Ya şimdi bizim azâbımızı mı iviyorlar? (Elmalı)


Efe Biazâbina yesta'cilun acaba onlar azabımızın bir an önce gelmesini gerçekten istiyorlar mı?


177-) Feizâ nezele Bi sâhatihim fesae sabâhul münzeriyn;

Onların alanına indiğinde, uyarılanların uyanışı ne kötü olur! (A.Hulusi)

177 - Amma onların sahasına indiği vakit ne fenadır o acı haber verilenlerin sabahı! (Elmalı)


Feizâ nezele Bi sâhatihim fesae sabâhul münzeriyn fakat o aniden kendi mekanlarında başlarına indiğinde azabımız, uyarılmış olanlar berbat bir sabaha uyanacaklar.


178-) Ve tevelle anhüm hattâ hıyn;

Artık bir süre onlardan yüz çevir. (A.Hulusi)

178 - Yine sen yüz çevir de onlardan bir zamana kadar. (Elmalı)


Ve tevelle anhüm hattâ hıyn yine de sen onlardan bir süreliğine uzak dur.


179-) Ve ebsır fesevfe yubsırun;

Onları seyret... Yakında görecekler. (A.Hulusi)

179 - Gör, yakında görecekler. (Elmalı)


Ve ebsır fesevfe yubsırun ve onların zavallı halini gör. Bir gün gelecek, zamanı gelince onlar da kendi zavallılıklarını öğrenecekler, görecekler.


180-) Subhane Rabbike Rabbil ızzeti 'amma yasifun;

Senin Rabbin, İzzet sahibi Rab olarak, onların tanımlamalarından münezzehtir! (A.Hulusi)

180 - Tesbih o izzetin sahibi rabbine onların vasıflarından. (Elmalı)


Subhane Rabbike Rabbil ızzeti 'amma yasifun izzet ve azamet sahibi rabbin, insanların her türlü tasavvurlarının ötesinde aşkın bir yüceliğe sahiptir.


181-) Ve Selâmun alel murseliyn;

İrsâl olunanlara Selâm olsun! (A.Hulusi)

181 - Ve selâm mürselîne. (Elmalı)


Ve Selâmun alel murseliyn O’nun bütün elçilerine selâm olsun.


182-) Vel Hamdu Lillâhi Rabbil 'alemiyn;

Hamd, Rabb-ül âlemîn Allâh'a aittir. (A.Hulusi)

182 - Ve hamd âlemlerin rabbi Allaha.(Elmalı)


Vel Hamdu Lillâhi Rabbil 'alemiyn Alemlerin rabbi olan Allah’a hamd olsun.

Biz de tüm nebilere ve hassaten bu vahyi bize getiren alemlere rahmet Hz. Muhammed Sallallahu aleyhi ve selemle selâm ediyoruz, selâm olsun diyoruz bize vahiy ile tenezzül buyuran Allah’a da hamd olsun diyoruz.


“Ve ahiru davahüm enil hamdülillahi rabbil alemiyn”

Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.

141. videonun sonu.
141. videoyu toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder