28 Mart 2013 Perşembe

İslamoğlu Tef. Ders. SÂFFÂT(130 - 149) (141-D)



C sayfasından devam

130-) Selâmun alâ İlyasiyn;

Selâm olsun İlyâsîn yolundan gidenlere! (A.Hulusi)

130 - Selâm, İlyas’a. (Elmalı)


Selâmun alâ İlyasiyn selâm olsun İlyas’lara, selâm olsun İlyas ve onun inanç soyundan gelenlere. Selâm olsun İlyas gibilere. İlyasiyn ‘ali Yasin diye de okunmuş bazı kariler tarafından. İlyas’ın inancını izleyenler manasına, yani bir tür çoğul. İbn. Mes’ud İdrasiyn diye okumuş bu kelimeyi, Buradan İlyas ve İdris’in aynı peygamberin iki ismi, ya da iki vasfı olduğu sonucunu çıkaranlar da olmuş. Ki mümkindir. Hatta bu konuyu istismar eden bazı irfan ekolü müntesipleri tenasüh’ü çağrıştıran yorumlar yapmışlar. İlyas’ı ölümsüzleştiren yorumlar. Oysa ki Kur’an bu konuda son sözü söylemiş. Enbiya/34. ayeti açık. Ve ma ce'alna li beşerin min kablikel huld. (Enbiya/34) senden önce hiçbir insan türüne ebedilik vermedik. Bu yetmeli.


131-) İnna kezâlike neczil muhsiniyn;

Doğrusu biz, muhsinleri (Allâh'a, görürcesine kulluk edenleri) böylece cezalandırırız. (A.Hulusi)

131 - Biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinîne. (Elmalı)


İnna kezâlike neczil muhsiniyn iyileri biz işte böyle ödüllendiririz.


132-) İnnehu min 'ıbadiNEl mu'miniyn;

Muhakkak ki O, iman eden kullarımızdandır. (A.Hulusi)

132 - Çünkü o bizim mü'min kullarımızdan. (Elmalı)


İnnehu min 'ıbadiNEl mu'miniyn zira onlar bizim gerçek kullarımızdandı.


133-) Ve inne Lutan le minel murseliyn;

Muhakkak ki Lût da irsâl olunanlardandı. (A.Hulusi)

133 - Şüphesiz Lût da mürselînden. (Elmalı)


Ve inne Lutan le minel murseliyn yeni bir peygamber kıssasına getirdi sözü Kur’an. Burada da vurgu yine Allah’ın yardımına, kulun gücünün bittiği yerde Allah’ın yardımı başlar ilkesi. Şüphe yok ki Lût’ta elçilerden biriydi.


134-) İz necceynahu ve ehlehu ecme'ıyn;

Hani Onu ve Onun yakınlarını toptan kurtardık. (A.Hulusi)

134 - Zira kurtardık onu ve bütün ehlini. (Elmalı)


İz necceynahu ve ehlehu ecme'ıyn kavmi helâk olduğu zaman onu ve yakınlarını toptan kurtarmıştık.


135-) İlla acuzen fiyl ğabiriyn;

Sadece geride kalanlar içinde olan bir kocakarı (Lût a.s.ın iman etmeyen karısı) hariç. (A.Hulusi)

135 - Kalan bir karıdan başka batanlar içinde. (Elmalı)


İlla acuzen fiyl ğabiriyn geride kalanları tercih eden yaşlı bir kadın dışında. Tabii bu kadının Hz. Lût’un eşi olduğunu biliyoruz. Çünkü Kur’an ın başka yerlerinde bunu açıkça söyleyen ibarelerde var. Aslında neden bunu hep dile getirir? Nedeni açık, akrabalık ve hısımlık kişinin hakikate nispetinde hiçbir artı değer taşımaz. Peygamberin eşi de olsa. Eğer onun yolundan gitmiyorsa hayır onunla olan hısımlık ve akrabalığın ona getirdiği hiçbir değer olmaz. Söylediği bu.


136-) Sümme demmernel âhariyn;

Sonra diğerlerini yerle bir ettik! (A.Hulusi)

136 - Sonra diğerlerini temdir (yok etmek) eyledik. (Elmalı)


Sümme demmernel âhariyn en sonunda diğerlerinin tamamını kahrettik.


137-) Ve inneküm le temürrune aleyhim musbihıyn;

Muhakkak ki siz sabahları onların yurtlarından geçersiniz. (A.Hulusi)

137 - Ve siz elbette onlara uğrar ve üzerinden geçerseniz, sabahleyin. (Elmalı)


Ve inneküm le temürrune aleyhim musbihıyn ve siz onların mekanlarından,


138-) Ve Bil leyl* efela ta'kılun;

Geceleri de... Hâlâ aklınızı kullanmaz mısınız? (A.Hulusi)

 138 - Ve geceleyin, ya akıl edip de düşünmez misiniz. (Elmalı)


(le temürrune aleyhim musbihıyn) Ve Bil leyl ki cümle aslında burada bitiyor, siz onların mekanlarından gelip geçmektesiniz her sabah, her akşam. Çünkü Mekke ve Medine’lilerin yolu üzerindeydi bu belanın indiği Sodom ve Gomora. Lût gölü civarında. Bu da Akdeniz’de güney Arabistan arasında ki yolun üzerindeydi. Her geçişte aslında belanın kokusunu alıyorlar, görüyorlardı. Şimdi de gidenler belayı açıkça görürler. Koca Lût gölünde hiçbir canlının yaşamadığı, som bir zehir olduğunu, Yer yüzünde en çukur parça olduğunu ve Lût gölünün içinde Lisan denen bir parçanın 6o metreden birden bire 400 metreye indiğini, bir kırık olduğunu şimdi bile görürler.

efela ta'kılun hala aklınızı kullanmayacak mısınız.


139-) Ve inne Yunuse le minel murseliyn;

Muhakkak ki Yunus da irsâl olunanlardandı (Hakikat bilgisiyle açığa çıkarılanlardandı). (A.Hulusi)

139 - Şüphesiz Yunus da o mürselînden. (Elmalı)


Ve inne Yunuse le minel murseliyn Şüphe yok ki Yunus’ta elçilerden biriydi. Biliyorsunuz Yunus Peygamber Ninova’ya gönderilmişti. Kitabı Mukaddes’te Yunus kitabında gerçekten de ayrıntılı bir biçimde kıssası anlatılır.


140-) İz ebeka ilel fülkil meşhun;

Hani o dopdolu gemiye kaçmıştı (Hakikat bilgisine rağmen halkına yararlı olamadığı düşüncesiyle sıradan yaşamına dönmüştü). (A.Hulusi)

140 - Hani bir vakit dolu gemiye kaçmıştı, (Elmalı)


İz ebeka ilel fülkil meşhun hani o efendisinden kaçan bir köle gibi dolu bir gemi ile kaçmıştı.

Kitabı Mukaddes’te ki anlatıma bakarsak Hz. Yunus kavmini uzun süre davet etmiş, fakat İsrail oğulları adam olmamakta direnmişler ve en sonunda Hz. Yunus bu kavmin başına bir bela geleceğini düşünmüş, bu belaya uğramamak için izin almadan, rabbi kendisine işaret etmeden görev yerini izinsiz terk etmişti. İşte onun gerçekten ilginç kıssası anlatılıyor burada.

Efendisinden kaçan bir köle gibi diyor. Allah’tan mı kaçacaksın diyor yani. Allah’tan eymel mefer, nereye kaçacaksın diyor. Fefirrû ilAllâh (Zariyat/50) cevabı yine Kur’an da Allah’a kaçınız. Ayrıca diyor ki hiç siz bahçeye küsen bahçıvan gördünüz mü. Bahçıvanın bahçeye küsme lüksü var mı? Mühendisin demir ve çimentoya küsme lüksü var mı? Marangozun ahşaba küsme lüksü var mı? Davetçi, hele bir peygamber insana küser mi. Yok böyle bir lüks. Aslında verdiği ders çok derin.


141-) Fesaheme fekâne minel müdhadıyn;

(Yunus) kura çekti (seçim yaptı) de delili geçersiz kılınanlardan oldu (bu tercihi - seçimi onu yanlışa sürükledi ve). (A.Hulusi)

141 - Kur'a çekmişti de kaydırılanlardan olmuştu. (Elmalı)


Fesaheme fekâne minel müdhadıyn bunun ardından kura çekilmiş ve hayatı kayıp denize atılmıştı. El müdhadiyn, aslında hayat kaymak manasına gelir. Ben bunu hayatı kaymak diye çeviriyorum. Bindiği gemi fırtınaya yakalanmıştı Hz. Yunus’un. Fırtına kopunca gemidekiler telaşa düşmüşler çünkü gemi batmak üzereydi. Ve o günün yaygın uygulamalarından biri olarak içinizde aşırı bir günahkar var, o kimse çıksın yoksa Kura çekeceğiz demişler, Kura çekmişler ve kurada Hz. Yunus çıkmış ama o da en sonunda evet o bendim demiş, itiraf etmiş ve beni atın demişti ve onu suya attıktan sonra gemi batmaktan kurtulmuş ve fırtına dinmişti. Yunus kitabında anlatılan kıssaya göre, Tevrat’ta ki Yunus kitabında.


142-) Feltekamehul hutü ve huve müliym;

(Yunus) levmedici olduğu hâlde balık Onu yuttu (pişmanlık duygusuyla karışık bir hâlde, balık = dünya yaşamı onu yuttu); (A.Hulusi)

142 - Derken kendisi balık yuttu melâmette idi. (Elmalı)


Feltekamehul hutü ve huve müliym derken o iri balık tarafından yutulmuş ve derin bir pişmanlık yaşamıştı. O derin pişmanlığı biz biliyoruz değil mi. Öyle diyordu;

lâ ilâhe illâ ente subhâneKE inniy küntü minez zâlimiyn. (Enbiya/87) senden başka ilah yok, tapılacak varlık yok. Senin şanın ne yücedir ya rabbi, ben zalimlerden oldum. Ben kendime zulmettim. Senin koyduğun yerde durmadım. Zulüm Allah’ın yerleştirdiği yerde durmamak demektir. Senin koyduğun yerde durmadım.

Çok ilginç Mevdudi tefsirinde 1891 Ağustosunda İngiltere de gerçekleşen bir olayı anlatır. Balina avcılarından biri yaralı bir balina tarafından yutulur. James Börtli diye bir adam bu. Ve 60 saat sonra yaralı balina ölü olarak kıyıya vurur. Balinanın karnını yardıklarında James Börtli balinanın karnından diri olarak çıkar. Çok ilginç 19. yy. yaşanmış böyle bir olay tarihe geçmiş.


143-) Felevla ennehu kâne minel müsebbihıyn;

Eğer (Yunus) tespih edenlerden (işlevini hatırlayanlardan) olmasaydı (eğer tespih ile hakikatini hissederek Allâh'a vechini dönmeseydi); (A.Hulusi)

143 - Eğer çok tesbih edenlerden olmasa idi. (Elmalı)


Felevla ennehu kâne minel müsebbihıyn (aşağıdaki ayetle birleşti)


144-) Lelebise fiy batnihi ila yevmi yüb'asûn;

Bâ's olunacakları güne kadar (Yunus) balığın karnında kalırdı (ölüm tadılma sürecine kadar dünyasında bedensellikte kalırdı). (A.Hulusi)

144 - Her halde ba's olunacakları güne kadar onun karnında kalırdı. (Elmalı)


Felevla ennehu kâne minel müsebbihıyn Lelebise fiy batnihi ila yevmi yüb'asûn evet, iki ayeti birden manalandırayım. Fakat o eğer rabbinin yüceliğini sürekli hatırda tutan biri olmasaydı, yeniden diriliş gününe kadar onun karnında kalacaktı. Yani oradan çıkamayacaktı.


145-) Fenebeznahu Bil 'arai ve huve sakıym;

Biz Onu hasta (yıpranmış - sağlıksız) olarak çıplak arazide (kuvvelerin bilinmediği bir ortamda) bıraktık. (A.Hulusi)

145 - Hemen biz onu alana attık hasta idi. (Elmalı)


Fenebeznahu Bil 'arai ve huve sakıym sonunda biz onu bitkin bir halde ıssız ve çorak bir kıyıya çıkarttık.


146-) Ve enbenta aleyhi şecereten miy yaktıyn;

Üzerine kabak türünden (gövdesi olmayan bitki cinsi) bir ağaç bitirdik (Onda ilâhî marifet meyveleri açığa çıkardık). (A.Hulusi)

146 - Ve üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik. (Elmalı)


Ve enbenta aleyhi şecereten miy yaktıyn ve onun başı ucunda bodur, bol hevenkli, bol yapraklı bir bitki yeşerttik. Bu bir tür. Kabak diye çeviriyorlar ama, hasetsen kabağın ismi değil. Bu bir tür. Ebu Ubeyde Muammer bin Müsenna bunu gerçekten de güzel açıklamış ben de oraya dayanarak söylüyorum.


147-) Ve erselnahu ila mieti elfin ev yeziydun;

Onu (Yunus'u) yüz bin (kişiye) yahut daha da fazlasına irsâl ettik. (A.Hulusi)

147 - Ve onu yüz bine Resul gönderdik ve hattâ artıyorlardı. (Elmalı)


Ve erselnahu ila mieti elfin ev yeziydun yine onu 100.000, belki daha fazla kişiye yeniden elçi olarak gönderdik.


148-) Feamenû femetta'nahüm ila hıyn;

(Onlar) iman ettiler de, biz onları bir süre mutlu yaşattık. (A.Hulusi)

148 - O vakit ona iman ettiler de onları bir zamana kadar istifade ettirdik. (Elmalı)


Feamenû femetta'nahüm ila hıyn bu kez onlar iman ettiler o yüzden biz de onlara bir müddet müreffeh bir hayat, refah içinde bir hayat yaşattık.

Hz. Yunus Kur’an da iki defa gönderilen tek Nebiy olarak anılır. İlk surelerden kalem suresinde de anılır ki, Resulallah’a bir uyarı mahiyetindedir bu. Yunus’tan söz edilen her yerde aslında bahusus özellikle Hz. Peygambere bir uyarı var. Bu uyarının ne demeye geldiğini bu ayetlerin indiği yılın takriben 7. yıl, peygamberliğin 7. yılı, yani müşriklerin boykotunun ayyuka çıktığı, bir yudum suya hasret yaşanan günler olduğunu hatırlarsanız o zaman durumun ne kadar kritik olduğunu da bilirsiniz.


149-) Festeftihim eliRabbikel benatü ve lehümül benun;

O hâlde sor görüşlerini onlara (o müşriklere): "Kız çocukları Rabbinin, erkek çocukları onların mı?" (A.Hulusi)

149 - Şimdi sor o seninkilere: rabbine kızlar, onlara oğullar öyle mi? (Elmalı)


Festeftihim eliRabbikel benatü ve lehümül benun imdi onlardan şu sorunun cevabını iste. Senin rabbinin payına kızlar, onlara da oğullar düştü öyle mi. Böyle bir mantık vardı vahyin ilk muhataplarında. Hoş, model muhatapların içinde böyleleri yok mu. Yani Allah’ı tanımlamaya varlığı ikiye ayırıyorlar. Şu benim, şu senin. Allah’a kendi kafalarına göre bir pay veriyorlar ama suçüstü yakalanıyorlar. Kendilerine ayırdıkları ile rablerine ayırdıkları farklı.

Devam ediyor E sayfasına geçiniz.
141. videoyu toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder