26 Mart 2013 Salı

İslamoğlu Tef. Ders. SÂFFÂT(100 - 107) (141-B)



A sayfasından devam

100-) Rabbi hebliy mines salihıyn;

(İbrahim): "Rabbim, bana sâlihlerden hibe et!" (dedi). (A.Hulusi)

100 - Rabbim! bana salihînden ihsan buyur. (Elmalı)


Rabbi hebliy mines salihıyn rabbim bana erdemli bir evlat bağışla.


101-) Febeşşernahu Bi ğulamin Haliym;

Bunun üzerine Onu Haliym bir oğul ile müjdeledik. (A.Hulusi)

101 - Biz de ona uslu bir oğul müjdeledik. (Elmalı)


Febeşşernahu Bi ğulamin Haliym bunun üzerine ona uyumlu ve olgun bir oğlan çocuğu müjdeledik. Bu oğlun İsmail mi, İshak mı olduğu tartışılmış. İsrail oğullarından gelen rivayetler bunun İshak olduğunu tabiatıyla söylemiş, iddia etmişler ısrarla. Çünkü biliyorsunuz İsrail oğulları Hz. İshak vasıtasıyla Hz. İbrahim’e ulaşır. Ama şu da bir gerçek ki Kur’an da Hz. İbrahim’in iki oğlunun nitelikleri ayrı ayrı zikredilir. Hz. İshak’tan bahseden ayetlerde ki ikisi de müjdedir aslında. İkisi de müjdelenmiştir. İsmail’de müjdedir, İshak’ta müjdedir. Fakat ikisinin müjde oluşu süreçleri farklıdır. İsmail ilk evlattır, ilk çocuk. Hz. Hacer den olma ilk çocuk. Müjdedir, Hz. İbrahim’in duasının bir müjdesidir. Yani ilk çocuk müjdesi o. Ama Hz. İshak’ta müjdedir. O da dua etmeksizin bir mucize olarak müjdedir.

Hz. Lut’un kavmini helâk için gönderilen melekler Hz. İbrahim’e uğrayıp ona bu müjdeyi vererek geçmişlerdir, yol uğrağı müjdesidir adeta. Ama Hz. İsmail duasının eseridir ve ikisinden iki ayrı sıfatla bahsedilir. Hz. İshak’tan bahseden ayetlerde onun Aliym, yani bilgili. Ama birde Haliym var. Burada Haliym geçiyor. Oysa ki İshak adıyla yapılan dualarda aliym bir evlat, ama burada Haliym. Biz anlıyoruz ki iki çocuğun vasfı da ayrı. Hz. İsmail ve Hz. İshak aynı babadan olmasına rağmen iki farklı karakterde. Bu aynı zamanda insanoğlunun tabiatını da veriyor. Dolayısıyla Burada geçen Hz. İsmail’dir diyoruz.

Sadece buna dayanarak demiyoruz, aynı zamanda 112. ayette, hemen ilerde gelecek İshak ayrıca müjdelenecek. Onu da birlikte düşündüğümüzde. Fakat bu konuyu yine de ilk otoriteler arasında ihtilafa necar olmuş, medar olmuş. Ebu Hüreyre, Ebud Tufeyl, İbn. Ömer, İbn. Abbas, Said bin Müseyyeb, tabiinden tabii. Şabi, Mücahit, Alkame, Kelbi, Rebi bin Enes; Bu Hz. İsmail’dir demişler. Abdullah İbn Mesut, Hz. Ali, Hz. Ömer, Hz. Abbas, Abbas bin Abdulmuttalip, Hz. Cabir, Ata, İkrime, Zühri gibi otoritelerse İshak’tır demişler. Çünkü burada yine de bir müphemlik var. Bilinçli bir müphemlik, kapalılık.

Ben bu bilinçli kapalılığın bize verdiği mesajın şu olduğunu düşünüyorum. Siz bunun kim olduğunu tartışıyorsanız, parmak ayı gösterirken aya bakmıyorsunuz, parmağa bakıyorsunuz. Eğer parmağın gösterdiği yere baksaydınız bu kıssanın verdiği ahlaki öğüdü alırdınız. O zaman bunun kim olduğunu tartışmayı bırakın, kendinize pay çıkarmayı bırakın da, parmağın gösterdiği yere bakın. O zaman şunu görürsünüz; Bu bir teslimiyet abidesidir. Bu insan oğlunun Allah’a teslimiyetinin nasıl ödüllendirildiğinin de bir kıssasıdır. Siz ibret almaya, örnek almaya, model almaya bakın. Demektedir aslında.

Tevrat’ın Tekvin kitabının 22-2. cümlesinde biricik oğul der. Çok ilginç biricik oğlunu al ve Moriya diyarına götür. Tekvin kitabının 2. ayeti böyle başlar. 18. ayete kadar da bu kıssa verilir. Fakat hemen arkasından hiç ilgisi olmaksızın İshak’tan bahseder. İshak ismi iyi bakan, dikkatli bakan, İshak isminin oraya sonradan konulmuş gibi durduğunu görür. Zaten Tevrat’a göre de biricik oğul İsmail’dir. Yani ilk oğul. İshak ikinci kardeştir. İshak geldikten sonra artık biriciklik kalkmıştır. Hem biricik oğul deyip hem de arkasından bağlama ters bir biçimde İshak’ı yerleştirmek sanırım Tevrat yazıcılarının mahareti olsa gerek. O da kendini orada gösteriyor.




102-) Felemma beleğa maahüs sa'ye kale ya büneyye inniy era fiyl menami enniy ezbehuke fenzur mazâ tera* kale ya ebetif'al ma tü'mer* setecidüniy inşaAllâhu minas sabiriyn;

(Oğlu İsmail) Onunla birlikte yürüme olgunluğuna ulaşınca, (İbrahim) dedi ki: "Ey oğulcuğum! Muhakkak ki ben seni uykuda görüyorum ve ben seni kurban ediyorum... Bak bakalım sen ne dersin bu işe?"... (Oğlu) dedi ki: "Ey babacığım... Emrolunduğun şeyi yap! İnşâAllâh beni sabredenlerden bulacaksın." (A.Hulusi)

102 - Vakte ki yanında koşmak çağına erdi, ey yavrum! dedi ben menamda görüyorum ki ben seni boğazlıyorum, artık bak ne görüyorsun! ey babacığım dedi: ne emr olunuyorsan yap! beni inşallah sabirînden bulacaksın. (Elmalı)


Felemma beleğa maahüs sa'ye kale ya büneyye inniy era fiyl menami enniy ezbehuke fenzur mazâ tera derken çocuk onun çaba ve tasasına ortak olacak olgunluğa eriştiğinde İbrahim şöyle dedi. ya büneyye yavrucuğum inniy era fiyl menami enniy ezbehuk kendimi rüyada seni kurban ederken görüyorum fenzur mazâ tera bir bak sen bu işe ne dersin, ne düşünüyorsun der. kale oğul da der ki ya ebetif'al ma tü'mer ey babacığım emr olunduğun şeye hiç tereddüt etme, yap setecidüniy inşaAllâhu minas sabiriyn Allah’ın izni ile, Allah dilerse beni sen sabredenlerden biri olarak bulacaksın.

Evet, Görülen bir rüya var, bir rü’yet belki de, bir ilham veya ilham benzeri bir başka şey. Her ne ise adını ne koyarsak. Peygamber rüyası ya vahiydir, ya salih bir ilhamdır. Diğer rüyalardan farkı da budur. Rüya ile amel edilmez. İslam ilim tarihinin tüm otoritelerinin ortak görüşüdür. Rüya bilgi kaynağı olmaz. Ama neden olmaz, çünkü rüyanın kaynağının nereden olduğunu biz kesinlikle tespit etmekte zorlanırız. Eğer kaynağını tespit etmemiz kesin olarak mümkün olsaydı rüya bilgi kaynaklarından biri olurdu. Peygamber rüyası onun için bilgi kaynağıdır. Çünkü kaynağı sahihtir, seliymdir, temizdir.

Ama onların dışında ki insanların rüyalarına müdahil olan birden çok kanal vardır. Şeytani müdahale mümkün, nefsani müdahale mümkün, bilinçaltı mümkün, içgüdü mümkün, her şey mümkün. Onun için rüya ile amel olunmaz denilir.

Fakat bu rüya Hz. Peygamberin rüyası ise, bu rüya Hz. İbrahim’in rüyası ise, bu Rüya Hz. Yusuf’un rüyası ise işte o zaman başkalaşır iş. Çünkü onların yürekleri Allah’ın yed’i kudretindedir. Sabitlenmiştir. Sebbit kalbi ‘ala diynik, sebbit kalbi ‘ala muhabbetik diyen Resulallah’ın yüreğinin sabitlenmesi gibi.

Ömür sonunda gelen biricik evlatla sınanmak. Anne ve baba olmak gerekir böyle bir sınavın ne demeye geldiğini hissetmek için. Yetmez, anne ve baba olmak, bir ömrü çocuksuz, evlat hasretiyle geçirmekte gerek. Evlat hasretiyle geçen bir ömrün arkasından size ömrünüzün sonunda son bahar goncası gibi sunulan hediye olması gerekir. Hediyenin de İsmail gibi olması gerekir. Çünkü o da yetmez. Kurban edeceğiniz yavru öyle bir yavru ki adeta insanlık güzeli övmüşte yaratmış cinsinden, böyle gerekir.

Bütün bunları bir araya getirdiğinizde Hz. İbrahim’in baba yüreğinin nasıl çırpındığını siz anlayabilirsiniz, veya anlayabilir miyiz acaba.


103-) Felemma eslema ve tellehu lil cebiyn;

İkisi de (hükme) teslim olup Onu (İsmail'i) yüzüstü yatırdığında. (A.Hulusi)

103 - Vakte ki bu suretle ikisi de teslim oldular ve onu tuttu şakağına yıktı. (Elmalı)


Felemma eslema ve tellehu lil cebiyn sonunda o ikisi Allah’a teslimiyetlerinin bir gereği olarak, Rüyayı yorumlayarak vardıkları sonucu uygular ve babası onu yüz üstü yatırınca,


104-) Ve nadeynahu en ya İbrahiym;

Biz Ona: "Ey İbrahim!" diye seslendik. (A.Hulusi)

104 - Ve şöyle ona nida ettik: ya İbrahim! (Elmalı)


(Aşağıdaki ayetle bitiştirildi)


105-) Kad saddakterrü'ya* inna kezâlike neczil muhsiniyn;

"Gerçekten rüyanı doğruladın... Doğrusu biz muhsinleri (müşahedelerinde Hak'tan gayrı bulunmayanları) böylece cezalandırırız (yaptığının sonucunu yaşatırız)." (A.Hulusi)

105 - Rüyayı gerçek tasdik eyledin, biz böyle mükâfat ederiz işte Muhsinlere. (Elmalı)


Ve nadeynahu en ya İbrahiymu Kad saddakterrü'ya biz kendisine Ey İbrahim diye seslendik. Artık rüyanı gerçekleştirmiş bulunuyorsun.

Bu bir senaryo değil dostlar. Senaryo değil, Hz. İbrahim de bir oyuncu değil. Yani ben bu senaryo da oynayayım nasıl olsa film icabıdır falan demiş değil. Yavrusunun kurbanlık koç gibi yatırdığında bittim diye davranmış. Ağır bir imtihan, çok ağır. En sakındığınız şeyle sınanmak, en çok sevdiğiniz şeyle sınanmak. Kaybetmekten korktuğunuz, tir tir titrediğiniz, üzerine kol kanat gerdiğiniz şeyle sınanmak. Sınanmak budur zaten, sınavların en çetini budur. Sakındığınız göze çöp batar, genellikle onunla sınanırsınız.

Rüyasını yerine getirdi Kad saddakterrü'ya diyordu ya, rüyanı yerine getirmiş bulunuyorsun. Çünkü kestiğini değil, kurban ederken görmüştü. Metin bu. enniy ezbehuke, inniy zebahüke değil. seni kesmiş olduğumu kurban etmiş olduğumu görüyorum değil metin. Muzari fiille geliyor. Seni kurban ederken görüyorum. İnce bir fark gibi duruyor ama ciddi bir fark. Onun için rüyanı yerine getirdin çünkü bu kadarını görmüştün zaten. Ötesini görmedin. Kesmiş olarak görmedin, kurban etmiş olarak görmedin.

inna kezâlike neczil muhsiniyn işte biz iyilik yapanları böyle ödüllendiririz. Ödülle mi, ödül 4.200 yıl öteden gök kubbeye koy verilmiş bir çığlık. İşte bugün bile bu çığlık yüreğimizin ta ortasında güm güm ötüyor. Bugün bile bu çığlığın arkasına milyonlarca kadın ve erkek dökülüyor. İnanmayan gitsin Kâbe nin etrafından insanları seyretsin. Bu çığlığın ardına geldiler o milyonlar. 4.200 yıldan beri bu çığlık gök kubbede yankılana yankılana bir çok insanın peşine takılmasına neden oluyor. Yüz milyonların gönlünde çoğala çoğala yayılıyor. İşte ödül bu. Asıl büyük ödül bu.


106-) İnne hazâ le hüvel belaul mubiyn;

Muhakkak ki bu apaçık bir belâdır (öğretici, idrak ettirici deneyim)! (A.Hulusi)

106 - Şüphesiz ki bu açık bir iptilâ, katî bir imtihan. (Elmalı)


İnne hazâ le hüvel belaul mubiyn hiç şüphesiz bu elbet apaçık bir sınavdı. Açık belâ diyor, ağır sınav. Bu noktada bir menkıbe anlatılır. Menkıbeler mitolojiktir onun içinde kaynağı aranmaz. Onun içinde bilgi kaynağı olmazlar. Yani sıhhatleri konusunda herhangi bir ispat yükümlülüğü de taşımazlar. Sadece öğüt vermek için anlatılır. Kıssadan hisse almak için anlatılır. Ben de o manada bu menkıbeyi kıssadan hisse almak için çok etkili olan bu menkıbeyi anlatmak isterim bu olay sadedinde.

Hz. İbrahim menkıbeye göre Rabbine sormuş, hani serde meraklılıkta var ya. Allah ın nasıl yarattığını da soruyordu ya. Ya rabbi benden öncekileri çok farklı imtihanlarla sınadın. Hepsi de aslında benim imtihanıma göre daha kolaydı. Fakat beni ömrümün sonunda bulduğum biricik yavrumu kurban etmekle sınadın, bu çok ağırdı, neden ya rabbi.

Menkıbeye göre cevap şu; İbrahim hani bir zaman bir kulumu bana günah işlerken, isyan ederken görmüş ve ellerini kaldırıp ya rabbi sana isyan eden bu kulunu kahret demiştin. Ben onu kahrettim. Fakat bir annenin evladına olan şefkatinden çok daha fazla kuluna şefkati olan rabbine kulunu kahrettirmek için dua etmek neymiş bunu gör anla diye öz yavrunun kurban edilmesi ile seni sınadım. Yani Allah’ın kullarına olan sonsuz şefkat ve merhametini anla diye.

Bu bana çok etkili gelir. Üzerinde gerçekten düşünülüp ibret alınası bir menkıbe olarak gelir. Menkıbelerin biraz önce de dediğim gibi kaynağı olmaz ama ibret verir, ders verir.

[Ek bilgi 1 ; İbrahim (a.s.) Kurban kıssası;

İbrahim (a.s.)'e bir gece rüyasında Allah ü Teâlâ tarafından oğlunu kurban etmesi emredildiği söylenir. Bu rüyanın rahmani değil, şeytani olduğuna hükmederek kalkar, sabaha kadar ibadet eder. İkinci akşam aynısını görür, «Şeytandan Allah'a sığınırım» diyerek, yine kalkar sabaha kadar ibadet eder. Üçüncü akşam yine aynısını görünce «şayet bu rüya şeytani olsaydı, defolur giderdi. Bu hüküm Allah'tandır. Bize, emr olunanı yerine getirmek düşer» diyerek sabahı bekler.

Sabah olunca hanımına «Ey Hacer, Allah'ın emrini yerine getirmem gerekiyor, onun için çıkıyorum» der ve İsmail (a.s.)'i de beraberinde götürmek ister. Her şeyden habersiz olan Hacer validemiz biricik yavrusunu süsler, babasına katar. Her ikisi Mine'nin yolunu tutar ve Hacer validemizden uzaklaşırlar.

Onlar gözden kaybolunca şeytan hemen Hacer validemize gelir, oğlunun nereye gittiğini sorar. O da, babasıyla beraber gittiğini söyler. Şeytan «babası onu kurban etmek İçin götürdü» der. Bunun üzerine Hacer validemiz «niçin kurban edecek?» diye sorar. Şeytan «Rabbinin emri olduğu için kurban edecek- der Hacer validemiz hiç tereddüt etmeden «Rabbi emrettiyse, emrini derhal yerine getirmesi gerekir» der.

Hacer validemizden bu cevabı alan şeytan söyleyecek bir şey bulamaz yanından kaçar. Doğru ismail (a.s.)*e gelir. Ona nereye gittiğini sorar. O da, babasıyla beraber bir İhtiyaç İçin gittiklerini söyler. Şeytan -baban seni kurban etmeye götürüyor, seni Öldürecek» der. İsmail (a.s.) de, şeytana babasının kendisini niçin kurban edeceğini sorar. Şeytan da, •Rabbinin emri olduğu için seni kurban edecek» der. Küçük yavru hiç tereddüt etmeden «babamın beni kurban etmesi Rabbimin emri ise, derhal yerine getirmesi gerekir» der.

Şeytan onu da kandıramayınca bu defa İbrahim (a.s.)'e sokulur ve «Ey İbrahim, sabahın erken saatinde bu çocuğu alıp nereye götürüyorsun” diye sorar. İbrahim (a.a.) bir ihtiyaç için gittiklerini söyler. Şeytan «sen, bunu bir ihtiyaç için değil, kurban etmek için götürüyorsun» der. İbrahim (a.s.) de hiç tereddüt etmeden «evet ben. onu Rabbimin emri olduğu için kurban etmeye götürüyorum. Rabbimin emrine boyun eğip hükmünü yerine getireceğim» der. Şeytan onu da kandıramayınca emeline ulaşamadan yanlarından ayrılıp gider.

Baba-oğul Minâ'ya geldikleri zaman İbrahim (a.s.) oğluna «Ey oğulcuğum, seni kurban etsem ne dersin?» diyerek görüşünü sorar. O halim, selim ve Rabbinin emrine teslim olan yavru «Ey babacığım, sana emr olunanı yap, inşallah beni sabredenlerden bulacaksın» diye cevap verir.

Böylece Rabbimin emrine teslim olmanın sevincini yaşar. Her ikisi de bu hareketleriyle Rablerine olan teslimiyetlerini gösterirler. Allah da onları en güzel şekilde mükafatlandırır.

(Ebü'l-Leys Semerkandi - Tefsirü'l-Kur'an)]


1 - Daha sonra Tanrı İbrahim’i denedi. “İbrahim!” diye seslendi. İbrahim, “Buradayım!” dedi.

2 - Tanrı, “İshak’ı, sevdiğin biricik oğlunu al, Moriya bölgesine git” dedi, “Orada sana göstereceğim bir dağda oğlunu yakmalık sunu olarak sun.”

3 - İbrahim sabah erkenden kalktı, eşeğine palan vurdu. Yanına uşaklarından ikisini ve oğlu İshak’ı aldı. Yakmalık sunu için odun yardıktan sonra, Tanrı’nın kendisine belirttiği yere doğru yola çıktı.

4 - Üçüncü gün gideceği yeri uzaktan gördü.

5 - Uşaklarına, “Siz burada, eşeğin yanında kalın” dedi, “Tapınmak için oğlumla birlikte oraya gidip döneceğiz.”

6/7 - akmalık sunu için yardığı odunları oğlu İshak’a yükledi. Ateşi ve bıçağı kendisi aldı. Birlikte giderlerken İshak İbrahim’e, “Baba!” dedi.

İbrahim, “Evet, oğlum!” diye yanıtladı.

İshak, “Ateşle odun burada, ama yakmalık sunu kuzusu nerede?” diye sordu.

8 - İbrahim, “Oğlum, yakmalık sunu için kuzuyu Tanrı kendisi sağlayacak” dedi. İkisi birlikte yürümeye devam ettiler.

9 - Tanrı’nın kendisine belirttiği yere varınca İbrahim bir sunak yaptı, üzerine odun dizdi. Oğlu İshak’ı bağlayıp sunaktaki odunların üzerine yatırdı.

10 - Onu boğazlamak için uzanıp bıçağı aldı.

11 - Ama RAB’bin meleği göklerden, “İbrahim, İbrahim!” diye seslendi.

İbrahim, “İşte buradayım!” diye karşılık verdi.

12 - Melek, “Çocuğa dokunma” dedi, “Ona hiçbir şey yapma. Şimdi Tanrı’dan korktuğunu anladım, biricik oğlunu benden esirgemedin.”

13 - İbrahim çevresine bakınca, boynuzları sık çalılara takılmış bir koç gördü. Gidip koçu getirdi. Oğlunun yerine onu yakmalık sunu olarak sundu.

14 - Oraya “Yahve yire” adını verdi. “RAB’bin dağında sağlanacaktır” sözü bu yüzden bugün de söyleniyor.

15 - RAB’bin meleği göklerden İbrahim’e ikinci kez seslendi:

16 -  “RAB diyor ki, kendi üzerime ant içiyorum. Bunu yaptığın için, biricik oğlunu esirgemediğin için,

17 - seni fazlasıyla kutsayacağım; soyunu göklerin yıldızları, kıyıların kumu kadar çoğaltacağım. Soyun düşmanlarının kentlerini mülk edinecek.

18 - Soyunun aracılığıyla yeryüzündeki bütün uluslar kutsanacak. Çünkü sözümü dinledin.”

19 - Sonra İbrahim uşaklarının yanına döndü. Birlikte yola çıkıp Beer-Şeva’ya gittiler. İbrahim Beer-Şeva’da kaldı. (Tekvin/22)]


107-) Ve fedeynahu Bi zibhın Azıym;

Ona, bedel olarak çok büyük kurban verdik. (A.Hulusi)

107 - Dedik ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik. (Elmalı)


Ve fedeynahu Bi zibhın Azıym ve biz ona fidye olarak muhteşem bir kurban bahşettik.

Burada ki muhteşem kurban, muazzam kurban, Bi zibhın Azıym nedir? Bazı rivayetler bunun İsmail yerine kesilen koç olduğunu ifade eder. ki bu koç bir ikramdır ama Azıym i ifade etmez. Daha büyük bir şey olmalı. Bi zibhın Azıym daha büyük bir şey olmalı ki bizce Azıym olması çok daha öte bir şey olduğunu gösteriyor, Kurban ibadetinin ondan sonra insanlık tarihi boyunca Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in anısına devam etmiş olmasıdır. Yani İsmail yerine bir koç kesmesinden çok daha Azıym, çok daha muhteşem bir baş yapıt. Onun için bu ibadet o günden beri bu hatırayı canlı tutar. Kurban, takarrub, Allah’a yaklaşmak.

Aslında yaklaşmak değil insanın Allah’a zaten yakın olduğunu, hatırladığını ifade etmez. Rabbinin şah damarından daha yakın olduğunu unutmadığının ifadesidir kurban. Kurban hayvanın insana verdiği en soylu derstir. Kurban; Ya rab, her şeyimi sana borçluyum, borçluluğumun bilincindeyim. Onun için eğer bir hayata sahipsem bu hayatımı senin uğruna adıyorum sözleşmesidir. Adak sözleşmesidir.

Aslında Allah için kesilen her kurban insanın Allah ile yaptığı bir sözleşmedir. İşte bu kurbanın ruhudur ve bu ruhu haber veren ayetlerin içinde O’na kestiğimiz kurbanların ne kanları ne etleri ulaşır. ve lâkin yenalühüt takva minküm. (Hac/37) fakat sizden ona ulaşan sadece Allah’a karşı sorumluluk bilincinizdir, takvanızdır, saygınızdır derken ayet bunu söylüyor. Kurban bir sorumluluk bilincidir.

Aynı zamanda kurban hayvan dahi olsa hiçbir canlının canının Allah adı olmaksızın, yani sadece Allah adına alınabileceği, bir canlının canına sadece Allah adına kıyıla bileceğini de ifade eder. Bu cana olan hürmeti ve değeri gösterir aynı zamanda.

Bayram oldu onun için. Milyonların kutladığı Kurban bayramı aslında İbrahim’in sevincine ortak olmak. Milyonların kutladığı kurban bayramı, yüzlerce yıldan, hatta binlerce yıldan beri rabbin; İbrahim’in sevincini paylaştığını ve paylaştığı bu sevinci insanların da paylaşmasını istemesinin bir neticesidir. Kurban bayramı İbrahim’in, İbrahim’lerin bayramıdır. Onun için her kurban İbrahim’in çağa taşınmasıdır. Eğer bu yapılabiliyorsa Kurban bayramı o zaman mübarek olmuştur.


Devam ediyor C sayfasına geçiniz.
14. videoyu toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder