27 Mart 2013 Çarşamba

İslamoğlu Tef. Ders. SÂFFÂT(108 - 129) (141-C)



B sayfasından devam.

108-) Ve terekna aleyhi fiyl ahıriyn;

Sonrakiler içinde, Onun anılmasını sağladık. (A.Hulusi)

108 - Namına da bıraktık sonrakiler içinde. (Elmalı)


Ve terekna aleyhi fiyl ahıriyn geriden gelen herkesin zihninde ona ilişkin örnek bir hatıra bıraktık. Şair Bakî öyle diyordu ya;

Avazeni bu cihanda Davut gibi sal,
Baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş.
                                                                Bâki

        İşte, avazeni bu cihanda Davud gibi sal. Eğer bir çığlık koy vereceksen Davud’ça bir çığlık koy ver bu gök kubbeye. O baki kalıyor. İşte bunun en tipik örneği burada İbrahim bu gök kubbeye bir çığlık koy vermiş, 4.200 yıldan beri bu çığlık yanılana yankılana geliyor. Hac bunun en büyük göstergesi.

Aslında Resulallah Hacer-ül Esved’i göz yaşları içinde öperken bu çığlığın sahibi atası İbrahim’in elini öper gibi öpüyordu. Çünkü Hz. İbrahim’den geriye kalmış tek orijinal parçaydı Hacer-ül Esved. Ve bizler de Hacer-ül Esved’i öperken iman atamız İbrahim’e olan sevgimiz ve minnetimizi dile getirmiş oluyoruz.

Dahası Resulallah Namazların tahıyyatlarında, son oturuşlarında, salâvatlarda iman atası İbrahim’e salâvat getirirken, dua ederken, salât ederken aslında vefa borcunu ödemiş oluyordu. Biz de peygamberimize salât ederken, desteğimizi ifade ederken, dua ederken onun atası İbrahim’e yaptığından farklı bir şey yapmış olmuyoruz. Sünnet işte bu. Resulallah’ın bir şeyi yaptığı maksadı gerçekleştirmek için yapmak. O iman atasına vefa borcunu ödemek için salât ediyordu, biz de hem ona, hem de Resulallah (S.A.S.)e salât ederek, selâm ederek vefa borcumuzu ödemiş oluyoruz. Veya ödemek için gayret ettiğimizi ifade ediyoruz.


 109-) Selâmun alâ İbrahiym;

Selâm olsun İbrahim'e. (A.Hulusi)

109 - Selâm İbrahim’e. (Elmalı)


Selâmun alâ İbrahiym selâm olsun İbrahim’e. Tabii ya, çağlar ötesinden selâm olsun İbrahim’e. Allah selâm ediyor İbrahim’e. Düşüne biliyor musunuz, Allah selâm ediyor. Efendimiz bir gün, hem de zor bir gün, belki hayatının en zor gününde can yoldaşı Hz. Hatice’yi, tüm malını, tüm varlığını, vahyin uğruna sadaka etmiş olan ve en sonunda yiyecek bir lokmaya muhtaç olmuş olan ve bu zorluklar içerisinde ölüm döşeğine düşen Hz. Hatice’ye; Cibril bana rabbinin sana olan selâmını getirdi. Deyince, bitmiş tükenmiş olan Hz. Hatice adeta hücrelerine yeniden kan gelmiş gibi hem hıçkıra hıçkıra ağlıyor, hem de ben kimim ki rabbim bana selâm etmiş..!

Selam olsun İbrahim’e. Aslında bu eğer Allah’ı memnun eden bir hayat yaşarsanız, eğer onların izinden giderseniz size de selâm olsun demektir.


110-) Kezâlike neczil muhsiniyn;

Muhsinleri (Allâh'a, görürcesine kulluk edenleri) böylece cezalandırırız. (A.Hulusi)

110 - Böyle mükâfat ederiz işte Muhsinlere. (Elmalı)


Kezâlike neczil muhsiniyn iyileri biz işte böyle ödüllendiririz.


111-) İnnehu min ıbadinel mu'miniyn;

Muhakkak ki O, iman eden kullarımızdandır. (A.Hulusi)

111 - Çünkü o bizim mü'min kullarımızdan. (Elmalı)


İnnehu min ıbadinel mu'miniyn zira bizim mü’min gerçek kullarımızdan biriydi o. Yani Allah’a güvenen, güvendiği için de Allah’ın kendisine güvendiği kimse. Allah’a güvenini de böyle ispat eden biri. Güveniyorum ya rabbi onun için varlığımı sana adıyorum, çünkü bana fazlasıyla vereceğini biliyor ve inanıyorum. İşte bu. İman güven demektir.


112-) Ve beşşernahu Bi İshaka Nebiyyen minas salihıyn;

Ona, sâlihlerden bir Nebi olarak İshak'ı müjdeledik. (A.Hulusi)

112 - Bir de onu salihînden bir Peygamber olmak üzere İshak ile müjdeledik. (Elmalı)


Ve beşşernahu Bi İshaka Nebiyyen minas salihıyn bir de ona kendisini salih kullardan biri olan bir peygamberi yani İshak’ı müjdeledik. Kurban’ın İsmail olduğuna bu ayet delil olsa gerektir demiştim, işte bu ayetti o.


113-) Ve barekna aleyhi ve alâ İshak* ve min zürriyyetihima muhsinun ve zâlimun li nefsihi mubiyn;

Onun üzerine de İshak'ın üzerine de bereket lütfettik... O ikisinin neslinden muhsin de var, kendi nefsine apaçık zulmeden de var. (A.Hulusi)

113 - Hem ona hem İshak’a bereketler verdik. İkisinin zürriyetinden de hem Muhsin olan var hem de nefsine açık zulmeden. (Elmalı)


Ve barekna aleyhi ve alâ İshak dahası, onu ve İshak’ı mübarek kıldık. Burada ki aleyhi deki o zamiri İbrahim’e gidebilir, ama Allah’u alem İsmail’e gitse gerektir. Çünkü hemen arkadaki cümle şöyle geliyor; ve min zürriyyetihima muhsinun ve zâlimun li nefsihi mubiyn ama ikisinin soyundan dürüst ve erdemli olan da var, kendisine açıktan zulmeden de. İkisinin soyu dediği İki kardeşin soyu olsa gerek. Babanın değil de oğulların soyu olsa gerek.

Aslında bu ayet bir şeyi hatırlatıyor, bir başka ayeti, Hani İbrahim tüm sınavları başarıyla geçmişti de rabbimiz ona demişti ki: kale inniy caılüke linNâsi imâma. (Bakara/124) bu sınavlarda ki başarından dolayı seni insanlığa önder edeceğim. O da ne demişti; kale ve min zürriyyetiy, demişti ki ya rabbi beni imam etmen yetmez zürriyetimden, neslimden de imamlar, önderler, liderler çıkar. Ve cevap şöyle olmuştu. kale lâ yenâlu ahdiyzzalimiyn. (Bakara/124) senin neslinden de gelmiş olsa, atası İbrahim de olsa zalimler sözümün dışındadır.

Aslında bu müthiş bir ders, tokat gibi bir cevap. Yahudileşmiş her mantığa. İsrail oğullarının iddiasını hatırlayın, yine müşriklerin de iddiası. Kutsal ırkçılık. İbrahim’in soyundan gelmiş olmayı Allah nezdinde bir ayrıcalık olarak sunmak. İşte bu. Yani ırkçılığı kutsallaştırmak ırkçılığın en zararlısı, en çirkinidir. Bu içkiye besmele çekmek gibi korkunç bir cinayettir.


114-) Ve lekad menenna alâ Musa ve Harun;

Andolsun ki Musa ve Harun'a da lütufta bulunduk! (A.Hulusi)

114 - Celâlim hakkı için Musâ ile Harûn’u da minnettar eyledik. (Elmalı)


Ve lekad menenna alâ Musa ve Harun Yeni bir kıssaya girdik. Doğrusu biz Musa’ya ve Harun’a da lütufta bulunmuştuk.


115-) Ve necceynahüma va kavmehüma minel kerbil 'azıym;

O ikisini ve onların kavimlerini aziym tasadan kurtardık. (A.Hulusi)

115 - Hem kendilerini ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık. (Elmalı)


Ve necceynahüma va kavmehüma minel kerbil 'azıym o ikisini ve onların kavmini büyük bir musibetten, beladan kurtarmıştık. Yukarıdan beri bütün örnekler Allah’ın has kullarına desteğini dile getiriyor unutmayalım. Burada da bu kıssanın anlatılışı ve vurgusu buna ait. Yani Ha. Musa ve Hz. Harun’a da Allah’ın nasıl yardım ettiğini vurgulayıp geçiyor.


116-) Ve nesarnâhüm fekânu hümül ğalibiyn;

Onlara yardım ettik de galip geldiler. (A.Hulusi)

116 - Hem yardım ettik onlara da galipler onlar oldular. (Elmalı)


Ve nesarnâhüm fekânu hümül ğalibiyn ve kendilerine yardım etmiştik de sonunda galip gelen onlar olmuşlardı.


117-) Ve ateynahümel Kitabel müstebiyn;

İkisine (Musa ve Harun'a) bilinen bilgiyi verdik. (A.Hulusi)

117 - Hem kendilerine o belli kitabı verdik. (Elmalı)


Ve ateynahümel Kitabel müstebiyn onlara hakkı batıldan seçip ayıran bir kitabı vermiştik. Yani Tevrat’ı.


118-) Ve hedeynahümes sıratal müstekıym;

O ikisini de sırat-ı müstakime yönlendirdik. (A.Hulusi)

118 - Ve kendilerini doğru yola çıkardık. (Elmalı)


Ve hedeynahümes sıratal müstekıym ve o ikisini dosdoğru yola yöneltmiş,


119-) Ve terekna aleyhima fiyl ahıriyn;

Sonrakiler içinde, Onların anılmasını sağladık. (A.Hulusi)

119 - Sonrakiler içinde de namlarına şunu bıraktık. (Elmalı)


Ve terekna aleyhima fiyl ahıriyn nihayet geriden gelen herkesin zihninde o ikisine ilişkin örnek bir hatıra bırakmıştık. Yani insanlık onları andığında yüzü aydınlanıyor, içi aydınlanıyordu. Hep hayırla anıyorduk onları.


120-) Selâmun alâ Musa ve Harun;

Musa ve Harun'a Selâm olsun! (A.Hulusi)

120 - Selâm Musâ ile Harun’!a. (Elmalı)


Selâmun alâ Musa ve Harun Selâm olsun Musa ve Harun’a, selâm olsun. Ne mutlu onlara, onların yolunu izleyin demek. Eğer onların yolunu izlerseniz Allah’ın selamı sizin içinde geçerli, selâm olsun size.


121-) İnna kezâlike neczil muhsiniyn;

Doğrusu biz, muhsinleri (Allâh'a, görürcesine kulluk edenleri) böylece cezalandırırız! (A.Hulusi)

121 - Biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinîne. (Elmalı)


İnna kezâlike neczil muhsiniyn iyileri biz işte böyle ödüllendiririz.


122-) İnnehüma min 'ıbadinel mu'miniyn;

Muhakkak ki ikisi de iman eden kullarımızdandır. (A.Hulusi)

122 - Çünkü ikisi de bizim mü'min kullarımızdan. (Elmalı)


İnnehüma min 'ıbadinel mu'miniyn zira onlar bizim gerçek mü’min kullarımız arasındaydılar.


123-) Ve innel İlyase le minel murseliyn;

Muhakkak ki İlyas da irsâl olunanlardandı. (A.Hulusi)

123 - Şüphesiz İlyas da mürselînden. (Elmalı)


Ve innel İlyase le minel murseliyn yeni bir peygamber kıssasına daha girdi; Şüphe yok ki İlyas’ta elçilerden biriydi.

İsrail oğulları peygamberlerinden Eliyya, Elija, ya da, Kitab-ı Mukaddeste 1. krallarda da 2. krallarda da bu peygamberin kıssası anlatılır. MÖ. 9. yy. da yaşamış bir peygamber. Kuzey İsrail krallığında yaşamış, özellikle Kral Ahab döneminde yaşamış bir peygamber ve ondan sonra da Elişa peygamber, yani Elyesa diye Arapçalaşmış o geldi.

Her peygamber bizim peygamberimizdir işte bunun için. Burada hiç biri diğerinden ayırt edilmiyor. lâ nuferriku beyne ehadin min RusuliH (Bakara/285) Biz O’nun peygamberlerinden hiç birini ayırt etmeyiz. Onun için bizim sorunumuz yok. Biz Musa’ya ve İsa’ya inanmadığımız zaman Muhammed AS. a da inanmamış sayılırız. Sorunu olanlar sorunlarını halletsinler.


124-) İz kale li kavmihi ela tettekun;

Hani halkına: "Korunmaz mısınız?" dedi. (A.Hulusi)

124 - Zira kavmine demişti: siz Allah dan korkmaz mısınız? (Elmalı)


İz kale li kavmihi ela tettekun hani kavmine demişti ki ne o, sorumluluğunuzu idrak etmemekte direnecek misiniz, hala Allah’a saygı duymayacak mısınız.


125-) Eted'une ba'len ve tezerune ahsenel halikıyn;

"Ba'l'e (dört yüzü olan altından heykel) tapınıp ve yaratanların en güzelini mi (Ahsen-ül Hâlıkîn) bırakıyorsunuz?" (A.Hulusi)

125 - Bir ba'le mi yalvarıyorsunuz bırakıp da o ahsenülhâlikîni. (Elmalı)


Eted'une ba'len ve tezerune ahsenel halikıyn Ba’le (putuna) yalvarıp yakararak sanatkarların en iyisini en güzelini göz ardı edeceksiniz ha? Ba’l; Fenikelilerin büyük putu. Erkek tanrısı yani. İsrail oğulları tek tanrıcı idi. Burada Ba’l’in geçmesinin münasebeti ne? İsrail oğullarıyla ilgili bir kıssa anlatılıyor, İsrail oğulları peygamberlerinden biri ama Ba’le tapan İsrail oğulları. Puta tapan. Hikayesi ilginç. Kısaca şöyle anlatayım. Fakat tek tanrıcı olan İsrail oğullarının garip bir Yahudileşme sorunu var. Bu sorun tarihlerinde çok görülüyor zaten. Canları sıkılınca Allah’a nispet edercesine puta tapmaya başlıyorlar. Hikaye kısaca şöyle.

Kral Ahab, yani İlyas peygamberin gönderildiği Kral Ahab bir adamın arazisine haksız yere el koyar. Adam bu haksız tasarrufu zamanın peygamberine şikayet eder. Çünkü başka hiç kimsenin gücü yetmez Kral Ahab’a. Zalim mi zalim bir adamdır. Kuzey İsrail oğulları devletinin Kralıdır. Kendisi de Yahudi, üstelik unutmayalım Krallar Hz. Harun’un soyundan olurlardı. Böyle bir Kral. Ve İlyas peygamber bu araziyi sahibine geri vermesini ister ve vermediği takdirde günahkar olacağını ilan eder.

Kral Ahab bu sözü dinleyeceği ve adaletle hükmedeceği yerde el koyduğu, gasp ettiği araziye sahip olmakta ısrar eder. Madem sen benden yana değilsin, ben de senden yana değilim deyip emreder topluma komşu putperest kabilenin, Fenikelilerin putuna ibadet edilmesini bundan sonra onların Ba’l putlarının her yere yapılmasını emreder ve yaptırır. Böylesine tipik, ilginç bir süreçtir. Yani peygambere kızmak, Allah’a kızmak ve bunu da putperestlikle yapmak.

Aslında Yahudileşmenin bu tipi, bu türü sadece o güne mahsus değil. Bugün de buna benzer tavırlar davranışlar görüyoruz.


126-) Allâhe Rabbeküm ve Rabbe abaikümül evveliyn;

"Rabbiniz Allâh, önceki atalarınızın da Rabbi'dir!" (A.Hulusi)

126 - O rabbiniz ve evvelki atalarınızın da rabbi olan Allah’ı? (Elmalı)


Allâhe Rabbeküm evet, ahsenel Halikıyn aslında devam ediyor ve Rabbe abaikümül evveliyn Ba’l e yalvarıp yakararak sanatkarların en güzelini göz ardı edecek siniz öyle mi? Yani Allah’ı, sizin ve önden giden atalarınızın rabbi olan Allah’ı göz ardı edeceksiniz.


127-) Fekezzebuhu feinnehüm lemuhdarun;

Onu (İlyas'ı) yalanladılar! Muhakkak ki onlar zorunlu huzura çıktılar! (A.Hulusi)

127 - O vakit onu tekzip ettiler, şüphesiz ki onlar da ihzâr edildiler. (Elmalı)


Fekezzebuhu feinnehüm lemuhdarun derken onu da yalanladılar. Bu yüzden onlar elbette yargılanacaklar.


128-) İlla ıbadAllâhil muhlesıyn;

Sadece Allâh'ın ihlâsa (samimiyete, saflığa) erdirilmiş kulları müstesna. (A.Hulusi)

128 - Müstesnâ Allahın ihlâslı kulları. (Elmalı)


İlla ıbadAllâhil muhlesıyn ancak Allah’ın imanını saf ve temiz tutma çabasını desteklediği kulları müstesna. Onlar böyle yapmadılar.


129-) Ve terekna aleyhi fiyl ahıriyn;

Sonrakiler içinde, Onun anılmasını sağladık. (A.Hulusi)

129 - Ona da sonrakilerde şunu bıraktık. (Elmalı)


Ve terekna aleyhi fiyl ahıriyn ve geriden gelen herkesin zihninde ona ilişkin örnek bir hatıra ve anı bıraktık. Yani adı dillere destan oldu. Muhabbeti geriden gelenlerin gönlünde hep kaldı. İşte bizim gönlümüzde kaldığı gibi.

Devam ediyor D sayfasına geçiniz.
141. videoyu toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder