4 Aralık 2010 Cumartesi

İslamoğlu Tef. Ders. BAKARA SURESİ (195-197)(13)C





B sayfasından devam

195-) Ve enfiku fiy sebiylillahi ve lâ tülku Bi eydiyküm ilet tehlüketi ve ahsinû* innAllahe yuhıbbul muhsiniyn;

Fiysebilillah (Allâh'a ermek için) karşılıksız bağışlayın ve (cimrilik yaparak) kendi kendinizi mahvetmeyin... Ve ihsan edin!... Muhakkak Allâh ihsan edicileri sever.(A.Hulusi)

Allah yolunda mal harcayın da kendinizi ellerinizle tehlikeye bırakmayın ve güzel hareket edin. Çünkü Allah güzellik ve iyilik edenleri sever. (Elmalı)


Ve enfiku fiy sebiylillahi ve lâ tülku Bi eydiyküm ilet tehlüketi Allah yolunda sınırsızca harcayın, Allah yolunda bol bol harcayın. ve lâ tülku Bi eydiyküm ilet tehlüketi Kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın.

Bunu savaş bahsi olan bir pasaj içinde böyle bir ayetle karşılaştınız mı siz nasıl anlarsınız? Hemen dersiniz ki demek ki savaşta falan böyle kendimizi ölüme atmayacağız. Hayır böyle anlamışlar da İstanbul’un fethine çıkan ordu, o ordunun içinde bulunan ve şu an İstanbul’da metfun bulunan Ebu Eyyup el Ensari Hz. leri bunu düzeltmiş. Demiş ki; hayır bu manaya gelmez bu ayet-i kerime, sahih bir haber bu, Buhari ve Müslim de başta olmak üzere birçok kaynağımızın naklettiği.

- Bu ayet bu anlama gelmez, bu ayet bizim için nazil oldu, biz Ensar için nazil oldu. Biz şöyle düşünmüştük: Allah artık İslam’ı yüceltti, İslam yayıldı, artık iyice düşmanlarımızı kahrettik, artık mallarımızın başına dönsek te, biraz da işlerimizi yoluna koysak diye düşünmüştük, bu ayet nazil oldu. “Ey müminler böyle mala, işe güce, dünyaya kendinizi verip te helak etmeyin kendinizi”. Allah yolunda harcamamak kendini helak etmektir.

Diye bitirmiş Ebu Eyyup El Ensari. Hz.leri bu ayete getirdiği yorumda.

Evet sevgili dostlar. Burada Allah yolunda harcamayanlar, Allah yolunda fedakârlık yapmayanlar, kendilerini tehlikeye atmış olurlar. Bu ayetin ifade ettiği gerçek bu.

ve ahsinû Ve hep iyilik yapın. innAllahe yuhıbbul muhsiniyn;  Allah iyilik yapanları sever.

Bakınız biraz önce 190. ayette böyle bitti. Allahe la yuhıbbu diye bitti yalnız sevmez diye bitti, burada da sever diye bitti. Çok ilginçtir bu surede sever sevmezler çoğaldı. Merak etmiyor musunuz, tabii sizler yürek devletini okuduğunuz için merak etmiyorsunuz. Sebebini orada okudunuz. Ama yürek devletini okumayanlar için burada hemen kısaca söyleyeyim ki, Mekki surelerde yer almaz bu. Mekki sureler genelde azap ile korkutur, ceza ile korkutur, çünkü Kur’an ın terbiye ettiği nesil, Mekke de çocukluk seviyesindedir.

Medine de artık büyüdü. Kur’an ın terbiye ettiği nesil, öyle büyüdü ki, ilişki sever sevmeze geldi. Yakar yakmazdan, sever sevmeze geldi. Sever sevmez ilişkisi, ilişkinin zirvesidir. Allah artık onlara; Sizi severim, sizi sevmem deyince onlar yerlerinde çivi gibi çakılıyorlardı. Allah sevmezse bundan büyük bela mı olur diyorlardı. Allah sevmezse, başıma bundan büyük ne bela gelebilir ki..! Allah severse bundan büyük ödül mü olur. Diyorlardı.

İşte ilişki bu noktaya gelince artık yakar yakmaz kalktı. Allah sever, Allah sevmez üslubu geldi. İşte bu ilişkinin zirvesidir. Allah’la kul ilişkisinin çıkabileceği en yüksek noktadır. Sevgi ilişkisi.

196-) Ve etimmül Hacce vel 'Umrete Lillâh* fein uhsırtüm femesteysera minel hedy* ve lâ tahliku ruûseküm hattâ yeblüğal hedyü mahılleh* femen kâne minküm merıydan ev Bihî ezen min re'sihi fefidyetün min Sıyâmin ev Sadakatin ev Nüsükin, feizâ emintüm* femen temette'a Bil 'Umreti ilel Hacci femesteysera minel hedy* femen lem yecid feSıyâmü selâseti eyyâmin fiyl Hacci ve seb'atin izâ raca'tüm* tilke aşeratün kâmiletün, zâlike li men lem yekün ehlühu hadıril Mescidil Harâm* vettekullâhe va'lemû ennAllahe şediydül 'ıkab;

Haccı da umreyi de Allâh için tamamlayın. (Bunu yapmaktan) engellenirseniz hediye kurban da yeterlidir. Kurbanınız kesilene kadar başınızı tıraş etmeyin. İçinizden kim hasta olursa ya da başında (hacca engel) bir sıkıntısı olursa, oruç yahut sadaka veya kurban diyet gerekir. (Engelleme kalktığında) emin olduğunuzda kim hacca kadar umreyi yaşamak, yararlanmak isterse, kolayına gelen bir hediye kurbanı kessin. Fakat bulamayana hac günlerinde üç, döndükten sonra da yedi olmak üzere on gün oruç gerekir. Bunlar ailesi (yerleşim alanı) Mescid-i Haram civarı olmayanlar içindir. Allâh'a karşı gelmekten korunun. Ve iyi bilin ki Allâh, hak edilen karşılığı şiddetle verir. (A.Hulusi)

Hac ve umreyi de Allah için tamam yapın. Eğer bunlardan alıkonursanız, o zaman kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Bununla beraber bu kurban, kesileceği yere varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olana veya başından bir rahatsızlığı bulunana tıraş için oruç veya sadaka yahut da kurbandan ibaret bir fidye gerekir. Engellemeden kurtulduğunuz zaman da her kim hacca kadar umre ile sevab kazanmak isterse, ona da kolayına gelen bir kurban gerekir. Bunu bulamayana ise üç gün hacda, yedi de döndüğünüzde ki tam on gün oruç tutması lazım gelir. Bu hüküm, ailesi Mescid-i Haram civarında oturmayanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah'ın azabı gerçekten çok şiddetlidir. (Elmalı)


Ve etimmül Hacce vel 'Umrete Lillâh Allah rızası için Haccı ve umreyi yerine getirin.

Hacc, Ha’g İbranicede, aslında Sami bir kelimedir. Aramca da İbranicede, Süryanicede, Keldanice de ve Arapçada hemen hemen aynı, yaklaşık telaffuzlarla kullanılan yaklaşık manalara gelen bir kavramdır. İbranicede Ha’g, bayram manasına geldiği gibi, hacc manasına da kullanılır. Kelime anlamı dolanmak, dönmek, bir şeyin etrafını dönmek manasına gelir. Arapça da ise kelime anlamı; Bir yere sık sık gidip gelmek, bir yeri merkez edinmek anlamına gelir.

Hacc, bildiğiniz gibi İslam’ın öngördüğü, Müslümanlar üzerine farz kıldığı ibadetlerden biridir. Hacc ibadeti belli zamanlarda ve belli mekanlarda, ona bir yol bulana..! Bakınız, Ali İmran suresinin ilgili ayetine dayanarak söylüyorum, 193. ayet; olsa gerek yanlış hatırlamıyorsam, (hayır 97)

{..ve Lillahi alenNasi hıccül beyti menisteta'a ileyhi sebiyla..(A.İmran/97)

Ona bir yol bulabilenlerin Beyt'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır.(E.m.)}

Ona bir yol bulana gitmesi, Allah’ın insanlar üzerinde ki hakkıdır diyor. Şimdi bu noktada, ona bir yol bulan herkes, parası olmaz da bir başka yol bulur. Ama yol bulabiliyorsa eğer hacca gitmesi farzdır her mümine. Belli zamanlarda belli mekanlarda, belli ritüelleri yani belli ibadetleri ifa etmekten ibarettir.

Hacc, Allah’la sözleşme yenilemektir.

Hacc, bir ümmet kongresidir.

Hacc, insanın Âdem olarak, İnsanlık destanını kendi şahsında yeniden yaşamasıdır.

Hacc, İnsanın kaybettiği, yitirdiği cenneti yeniden bulmasıdır.

Hacc.., İnsanın 0 Km. de olmasıdır.

Hac.., İbrahim’in, İsmail’in, Hacer’in ve Muhammed A.S. ın (Allah onlara selam etsin) Rollerini oynamaktır. İşte hacc.. budur.

Haç konusunda daha ilerde ayrıntılarıyla durmak üzere burada kesip devam ediyorum;

fein uhsırtüm femesteysera minel hedy Eğer muhasara altına alınmış, önünüz kesilmiş, hacca gitmek için önünüzde bir engel var ise sizi hacdan alıkoyan o durumda femesteysera minel hedy kurbandan kolayınıza gelen herhangi bir şeyi kurban olarak gönderin, ya da kurban edin, gücünüzün yeteceği bir kurban verin.

Ayetten hatırlamışsınızdır, bu ayetler Hudeybiye’de nazil olduğu için orayı göz önüne getiriyor. Çünkü Hadeybiye’de müşrikler engellemiş, anlaşma neticesinde bir yıl sonra gitmek üzere anlaşılmıştı. Kurbanlarıyla yola çıkmışlardı Müslümanlar, Resulallah orada ihramlı olarak kurbanını kesti ve müminler de kestiler.

ve lâ tahliku ruûseküm hattâ yeblüğal hedyü mahılleh Razi’nin ifadesinde olduğu gibi buradaki mahılleh yani kurban mahalline varmadan saçlarınızı traş etmeyiniz. Mahalline varmayı Razi, kurban kesmeden olarak anlatmış, yorumlamış. Ama biz şöyle de anlayabiliriz eğer mümkünse sizin Hacca gitmenizi engelleyen bir şey yarı yolda ortaya çıkmışsa, Hacdan yarı yolda geri dönmüşseniz ihrama girdikten sonra, kurbanınızı oraya gönderebiliyorsanız gönderirsiniz. Kurbanınız kesilmeden ihramdan çıkmayın demektir. Gönderemiyorsanız bulunduğunuz yerde kesersiniz, yine kesmeden ihramdan çıkmayın. Başın Traş edilmesi İhramdan çıkmanın sembolü, yani yasakların, ihram yasaklarının bitişine delalet eder. Onun için başı traş etmek ifadesi konmuştur.

femen kâne minküm merıydan ev Bihî ezen min re'sihi fefidyetün min Sıyâmin ev Sadakatin ev Nüsuk Kimin de başından bir rahatsızlığı varsa, ya da hasta ise fidye olarak oruç tutmak, sadaka vermek, ya da kurban kesmek gibi her üç şeyden bir tanesini yapmalı. Eğer hasta ise ya da başından bir rahatsızlığı varsa diyor, oruç tutabilir, ya da sadaka verebilir, ya da kurban kesebilir. Bu üçünden birini fidye olarak, karşılık olarak yapmalı.

feizâ emintüm Tabii ki emniyete kavuştuktan sonra.

femen temette'a Bil 'Umreti ilel Hacc Kim de Hac ile umreyi birleştirmek istiyorsa, daha doğrusu Hacc dan önce Umre yapmak istiyorsa, yani haccı temettuya, -bunun ismi Temettu haccı- Hacdan önce umre yapmak üzere hacca niyet etmektir. Kimde böyle bir hacca niyet etmişse: femesteysera minel hedy gücünün yettiği cinsten bir kurban kesiversin.

femen lem yecid feSıyâmü selâseti eyyâmin fiyl Hacc Bu kurbanı bulamayan böyle bir temettu haccına gidip te bu kurbanı bulamayan kimse ise; Hacc da 3 gün, ve seb'atin izâ raca'tüm döndüğünde de 7 gün olmak üzere tilke aşeratün kâmiletün hepsi 10 adede bali olan bir oruç tutsun. Yani 10 günlük, 3. hacda, 7.si döndüğünde, memleketinde olmak üzere 10 günlük oruç tutsun. Kim? temettu haccına gidip, hacdan önce Umreye girip, ondan sonra haccı yapmak üzere niyetle giden ama kurbanı orada kesmeyen, kurban kesecek imkânı bulamayan kimse de böyle telafi etsin.

zâlike li men lem yekün ehlühu hadıril Mescidil Harâm Tabii bu hükümler ailece Mescid-i haram civarında oturmayanlar içindir. Mescid-i haram civarında oturanlar için bu hüküm geçerli değil.

vettekullâhe Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun. va'lemû ennAllahe şediydül 'ıkab; Çok iyi bilin Allah’ın kötülüğe karşılık vermede çok şiddetli olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

197-) ElHaccü eşhürun ma'lumât* femen ferada fiyhinnel Hacce felâ rafese ve la füsûka ve lâ cidâle fiyl Hacc* ve ma tef'alû min hayrin ya'lemhullâh* ve tezevvedû feinne hayrez zadit takvâ* vettekuni yâ ulil elbâb;

Hac bilinen aylardadır. Kim o aylarda haccı edâya azmederse, artık hacda seviyesiz konuşmalar, hacca yakışmayan davranışlar, fiiller, kavga yapmamalıdır. Ne hayır yaparsanız Allâh bilir. Azıklanın ki en hayırlı azık takvadır (Allâh için beşeriyetinin noksanlarından korunma). Ey derin düşünen akıl sahipleri, benden korunun (yanlış yapmanız yüzünden karşılığını vermemden korunun)!(A.Hulusi)

Hac, bilinen aylardadır. Her kim o aylarda hacca başlayıp kendisine farz ederse; artık hacda kadına yaklaşmak, günah işlemek ve kavga etmek yoktur. Siz hayırdan ne işlerseniz, Allah onu bilir. Kendinize azık edinin. Şüphesiz ki azıkların en hayırlısı Allah korkusudur. Ey akıl sahipleri! Benden korkun! (Elmalı)


ElHaccü eşhürun ma'lumât Hacc, bilinen aylardadır. Bilinen aylar, ne kastediliyor? Şevval, Zilkade, Zilhicce demişler. Ki bunlar ay yılının kameri yılın son 3 ayı.

Bu ayet, Kadim, eski ulemanın dediği gibi İhram zamanını ifade için midir, yoksa hacc mevsiminin farklı zamanlarda yapılabileceğine delil olur mu diye bir tartışma açılmıştır bugün. Bugün bu tartışmayı açan kimi ilim adamları bu ayeti delil göstererek şu gerekçeyi ileri sürüyorlar.

- Hacc kalabalıklaştı, milyarlar hacca gidiyor, izdihamdan insanlar ölüyor, hatta bu ölümler bazen 100 lere bali oluyor. Onun içinde bu ayete dayanarak haccı farklı farklı günlerde yapılması gerekir diyorlar. Böyle bir teklifleri var.

Peki, bu ne kadar doğru, bu ayetten bu çıkar mı diye soracak olursanız, bizce bu ayetten bu çıkmaz. Neden çıkmaz?  femen ferada fiyhinnel Hacce felâ rafese ve la füsûka ve lâ cidâle fiyl Hacc Buraya geçmeden önce neden çıkmaz oluşuna bir cevap vermek istiyorum.

1 - Ayette ElHaccü eşhürun ma'lumât geçiyor. Malum, bilinen aylarda. Malumat olduğu ifade edildiğine göre böyle bir uygulama hiçbir kaynakta yok. Yani bilinen aylar diyerek aslında Kur’an İbrahim peygamberden beri bilinen bir uygulamaya dikkat çekiyor. Herkes biliyor, binlerce insan biliyor bunu. Biliyor ki Kur’an söylemeye bile gerek duymuyor. Ama herkesin bildiği böyle bir şey gariptir bize bir tek belli günler dışında hac edildiğine dair delil sunmuyor. Eskiden beri öteden beri malum günlerin dışında hac eden herhangi birine rastlayamıyoruz.

2 – Bu surenin hemen bir sonraki ayeti, 198. ayette arafattan çağlayıp gelirken ifadesi var. feizâ efadtüm min 'Arafatin çağlayıp gelirken ifadesi.

Yine 199. cu, bir sonraki ayette; Sümme efıydû min haysü efâdanNâs İnsanların çağlayıp geldiği yerden sonra siz de gelin, çağlayıp gelin ifadesi var.

Burada Haccın tüm insanların katılımıyla aynı anda yapıldığını anlıyoruz.

3 – Yine bir başka delil, 203 te sayılı günlerden söz ediliyor. Hemen karşı sayfada. ma'dudât,  eyyamin ma'dudât sayılı günler, bunların teşrik günleri, ya da hacc günleri olduğu sabit yani teşrik günleri değilse, bayram günleri değilse hac günleridir. eyyamin ma'dudât 0, eyyamin ma'dudât ı ne yapalım diye bir soru gündeme geliyor. Sayılı günler var. Ve hacc o günlerde yapılıyor.

4 - Yine bir başka delil Hacc suresinin 28. ayeti; fiy eyyamin ma'lumât geçiyor. Bilinen günlerde. fiy eyyamin ma'lumât  Peki bu bilinen günler hangi günler, yine aynı. Ya bayram günleri, ya da haccın yapıldığı Zilhicce’nin 8 – 9 – 10 – 11 ve 12. 5 gün. Yani tevriye gününden başlamak üzere bayramın sonuncu gününe kadar olan 5 gün. Ki hac, bu 5 günde yapılır. Arafat’ta vakfa, Müzdelife’de vakfe, Mina’da vakfe ve Remy'i Cimar, şeytan taşlama, kurban kesme ve tavaf. Ziyaret tavafı. İşte bunlardan oluşur ve sa’y Hacc bu 5 günde biter, başlar ve biter. Onun için de bu 5 günün dışında hacc yapıldığına dair ne tarihsel bir malumatımız var, ne de şu hacc/28. ayetle bu surenin karşı sayfadaki 203. ayeti böyle bir anlamaya delalet eder.

O halde bu ayeti nasıl anlayacağız? Bu ayeti de peygamberimizin de tefsir ettiği gibi, tabii zayıf bir haber olduğu için ben o haber üzerine böyle bir yorumu kurmak ta istemiyorum ama bu tefsiri de önemsiyorum. Peygamberimiz bunu şöyle tefsir ediyor;

- Hacc da ihrama girmenin müddetini tayin ediyor bu ayet.

Yani ihrama girip, ihramdan çıkma müddeti işte bu ayetteki ifade edilen eşhürun ma'lumât bilinen aylardadır. Gerisini önümüzdeki derste devam etmek üzere.

…..Kurban bayramı ve onun bir gün öncesi olan arife günü Kuranda tek bir kelimesi bile geçiyor mu onu düşünelim? Allah oruç tutun der ama bayram yapın demez, kurban kesin der ama bayram yapın dememiştir kurbanı da hacca gittiğinizde kesilmesini emreder. Günümüzde bayram yaptığımız ve kestiğimiz kurban, farz değil zaten vacip olarak adlandırılır. Dini bayramlarımızın ikisi de Peygamberimizin bizlere bir hediyesi yani İslam âleminin BİR GELENEĞİDİR.
Bakın ne dedim geleneğidir. Bizler gelenekleri öyle bir hale getirmişiz ki kuranın emirlerini bile göremez olmuşuz, adeta düşünmeyi bir kenara bırakmışız. Allah’ın emri dahi olmayan kuranın hiç bahsetmediği bir gün kutsallaştırılıp o gün olmaz ise hac kabul edilmez deme yanlışlığına öyle bir düşmüşüz ki.
Şimdi bu söylenenlere inananlara bir sorum olacak. Yukarıdaki sözü söyleyen peygamberimize, günümüzde söylenenlere inanan bir âdem kulu çıkıp ta, mahşer gününde kendisine; Ey Allah’ın elçisi kuranın tam açıklanmayan özet bilgiler olan ayetlerini, senin hadislerinden sözlerinden öğrendim bende kabahat yok, bende o sözlere göre dinimi yaşadım diyecek bir babayiğit var mı aramızda? Yorum sizlerin.
Sayın İslamoğlu önce bu bilgilerin bizlere gelişi konusunda kısa bir açıklama yapmış. Sıhhatli bilgiler olmadığını da söylemesi ilginçtir. Bu ayların haram aylar olarak zilkade, zilhicce ve muharrem olması da kuvvetle muhtemeldir diyor.
Düşünebiliyor musunuz kuvvetle muhtemel diyerek kesin ve emin olunamadığını böylece her işi rivayetlere nasıl bağladığımızın apaçık delilidir. Sayın İslamoğlu son paragrafında ise, Kuranda geçen bazı ayetleri örnek gösterip haram aylar içinde canının çektiği zaman hac görevini yapamazsınız diyor.
Bakara/199 ayeti örnek vererek bakın nasıl anladığını söylüyor?( insanların çağlayıp geldiği yerden" ibaresi ve Hz. Peygamberin fiili sünneti haccın topluca yapılacağını amirdir.)
Bakara/198-199 iki ayete tarafsız ve yansız bakan bir insan asla ve asla tüm İslam âleminin bir seferde hac görevini yapsın dediğini bu iki ayetten çıkarması mümkün değildir. Burada anlatılan hac görevini nasıl yerine getireceğimizin en ince detaylarıdır.
Hac görevini yapmaya gidenlere hep birlikte topluca Arafat tan ayrılıp Meş a -i haram da Allah ı hep birlikte zikredin. Günümüzde her isteyenin gidemediği, gideninde sıkışmalarla ezilenleri de hesaba kattığınızda, eğer haram aylarda serbest bir imkân olduğunda yine kalabalık guruplar oluşacak ve huzur içinde haç görevi yapılacaktır.
Sayın İslamoğlu Bakara 203 ayeti örnek vererek bakın ne demiş? (sayılı günler" ibaresi açıktır. Bu, hac menasikinin zamanını ifade eder.)
Şimdide birlikte ayete bakalım gerçekten bu ayet sayılı günler sözünden neyi anlatmak istiyor? Gerçekten bu ayetten sizler haccın sayılı günler dışında yapılamayacağını mı anladınız, yoksa rabbim hac görevini anlatırken, o en ince detaylarına mı giriyor bizlerin anlaması için?
Ayetin başında sayılı günlerde Allah ı zikredin diyor ve bakın o sayılı günleri ne maksatla söylüyor? Hac görevini yerine getirmek, bitirmek için acele eden varsa bunu iki gün içinde yerine getirebilirsiniz diyor. Demek ki sayılı gün hac görevinin en az iki günde bitebileceği ve o günlerde Allah ı bol bol zikretmemizi öneriyor Rabbim. Allah en az iki gün veriyor ama bakın haram aylar içinde, hangi iki gün diye bahsedip sınırlıyor mu bizleri? Şimdi size tekrar soruyorum bu ayetten sayılı günler sözünden, haccın yalnız tek bir zamanda yapılmasını mı anladınız, yoksa rahman hac konusunda hiç eksiksiz detaylarını mı veriyor bizlere. Allah ayetlerimi böyle detaylı açıklıyorum ki anlayasınız diyor. Sanırım biz kurana uymak yerine, Kuranı kendimize uydurmayı çok güzel başarmışız.
Bakın Allah sabitlemiş mi insanlara illaki bu günde yapacaksın diye? Siz bu sözcükten tüm Müslüman âlemi hep birlikte yalnız bir kez hac yapsın diye mi anladınız? Dikkat edin belli günlerde diyor belirlenen günde değil.
Bakara/197. ayeti ilkokul beşinci sınıftaki bir öğrenciye göstersek ve desek ki ardından, hac görevini yalnız zilhiccenin 9. günü yaparsak kabul olur. Sizce o öğrenci nasıl cevap verir?
Herhalde “evet doğru bir kez yapılabilir diye anlaşılıyor” diye asla demez. Peki, ne der sizce? “Hayır, öyle olur mu nereden çıkartıyorsunuz?  Bilinen aylar sözüyle bahsedilen aylarda hac yapma niyetine girenler, haç ibadetini yapabilir diye anlaşılıyor “ der.
Yukarıda verdiğim günümüzdeki uygulanış biçimi ve kuranın apaçık ayetlerini lütfen karşılaştırınız, sizlerde özgür iradenizle Allah’ın verdiği aklı kullanıp Hac suresi 27. ayetinde Rabbin söylediği gibi;( gerek yaya, gerek uzak yollardan (derin vadilerden) gelen yorgun düşmüş develer üstünde sana gelsinler.) açıklamalarından, sizler bahsedilen gün, ( ama Kuranda hiç geçmeyen arife günü) zilhiccenin 9. günü haricinde, haç yapılmayacağını anlıyorsanız, bu kadar uzak yollardan gelen insanlara, geçmiş yılları da hesaba katarak, bu denli zorluklar içinde Rabbim in kullarına haç görevini yaptıracağını düşünüyorsanız, yazdığım bu yazıyı lütfen dikkate almayınız ve unutunuz. (Haluk GÜMÜŞTABAK)(Yazının tamamı BURADA)]

“Ve ahiru davana velil hamdülillahi rabbil alemiyn”

Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.

Bakara(187-197) ayetlerinin sonu.
Bakara (187-197) ayetlerini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder