10 Ekim 2013 Perşembe

İslamoğlu Tef. Ders. KAMER (16 - 31)(168-D)



C sayfasından devam

16-) Fekeyfe kâne azâbiy ve nüzür;

Benim azabım ve uyarmalarım bak nasıl oldu! (A. Hulusi)

16 - Ki nasıl azâbım ve inzarlarım? (Elmalı)


Fekeyfe kâne azâbiy ve nüzür nitekim uyarımın dinlenilmemesi halinde azabım nasıl olurmuş gördüler.


17-) Ve lekad yessernel Kur'âne lizZikri fehel min müddekir;

Andolsun ki Kurân'ı kolaylaştırdık, hakikatin hatırlanması ve tefekkürü için! Düşünen yok mu? (A. Hulusi)

17 - Şanım namına Kur'an ı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var? (Elmalı)


Ve lekad yessernel Kur'âne lizZikri fehel min müddekir ve doğrusu biz bu Kur’an ı ders alınsın diye kolaylaştırdık, hala yok mudur ders alan. Hani ders alanlar nerde, Vahiy düşünenlere inmiştir dostlar, düşünenler ders alırlar. İbret almak için kafayı kullanmak lazım. Onun için ibret akıl sahipleri için kullanılan bir kelimedir. Akılsızlar için ibret kullanılmaz. likavmin yetefekkerun. (Caziye/13 diyor Kur’an düşünen bir topluma. Kendini ithaf ediyor düşünen bir topluma ve Haris el Muhasibi’nin dediği gibi “Akıl Kur’an dır, Kur’an akıldır.”

Hz. Ömer öyle diyor; “Sizi birinin Kur’an okuması gece gündüz Kur’an okuması aldatmasın diyor. Çünkü Kur’an dillerimizle söylediğimiz bir şeydir. Siz asıl onunla kim amel ediyor, onu kim hayatına koyuyor ona bakın” diyor. Abdullah bin Ömer (R.A.) diyor ki, Ben öyle insanlar görüyorum ki bugün iman verilmeden önce kendisine Kur’an verilmiş. Yani Kur’an a gönlü yatmamış, kalıbı basmamış ama, Kur’an ı ezberlemiş. Baştan başlıyor, sondan çıkıyor ezbere fakat onun emirlerini ve yasaklarından hiç haberi yok. Bunu daha sahabe söylüyor.

Lütfen dikkat yine şeyhülislam lakaplı büyük alim Fudaly bin Iyaz diyor ki; Kur’an sadece ve sadece amel edilmek için indi, yaşanmak için indi. Fakat insanlar tuttu onu okumayı amele dönüştürdü. Yani Kur’an kendisiyle amel edilsin diye indi, insanlar ise onu kırata amel edindi. İşte böyle, onun için bu ayette bu surede 4 kez geçen Ve lekad yessernel Kur'âne lizZikri fehel min müddekir (17-22-32-40) üzerinde tekrar tekrar durmak ve düşünmek gerekiyor.


18-) Kezzebet 'Adun fekeyfe kâne azâbiy ve nüzür;

Ad da yalanladı! (Peki) benim azabım ve uyarmalarım nasıl oldu? (A. Hulusi)

18 - Tekzip etti de Âd nasıl oldu azâbım ve inzarlarım? (Elmalı)


Kezzebet 'Adun fekeyfe kâne azâbiy ve nüzür Ad kavmi de yalanlamıştı, fakat uyarının dinlenilmemesi halinde azabım nasıl olurmuş gördüler. Yani ilahi uyarı dinlenilmeyince azab nasıl olurmuş onlar da gördü.


19-) İnna erselna aleyhim riyhan sarsaren fiy yevmi nahsin müstemirr;

Muhakkak ki biz onların üzerine, uğursuz bir gün içinde sürekli helâk edici bir kasırga irsâl ettik. (A. Hulusi)

19 - çünkü salıverdik üzerlerine müstemir, nuhusetli bir günde bir soğuk rüzgâr ki sarsar. (Elmalı)


İnna erselna aleyhim riyhan sarsaren fiy yevmi nahsin müstemirr elbet biz de onların üzerine kapkara bir günde, berbat bir günde, bahtsız bir günde gürültülü bir kasırga gönderdik.


20-) Tenzi'un Nase, keennehüm a'cazu nahlin munka'ır;

İnsanları, sanki sökülmüş hurma kütükleri gibi koparıp atıyordu. (A. Hulusi)

20 - İnsanları kökünden devrilen hurma kütükleri gibi yolar. (Elmalı)


Tenzi'un Nase, keennehüm a'cazu nahlin munka'ır insanları öyle savuruyordu ki bu kasırga, insanlar sanki hurma kütükleri gibi yere serildiler. Hadramevt. Ahkaf; Bugün Yemen sınırları içinde kalan okyanusa paralel bir bölge ölüm yeşili yani. Kum tepelerinin altında ölü bir medeniyet. Belki de ismini buradan alıyor. Küstahlaşan her medeniyetin akıbeti budur. Onlarda 12 – 17 m kumun altına gömüldüler bu yüzyılda kalıntıları ancak bulunabildi, uzaydan tespit edilebildi.

Ad Semud Kur’an da hep bir arada gelir. Nerede anılmışsa beraber anılırlar. Bunun sebebi sadece Ad’dan geriye kalan kabilelerin kuzeye doğru göç etmeleri ve yeni bir medeniyet kurmaları değil. Semud, Ad’ın bakiyesi idi. Asıl bunun sebebi bu iki kavmin kendilerine gelen belayı algılama biçimleri. Ad çölde bir uygarlık yeşertti. Muhteşem bir uygarlık İreme zâtil 'ımâd. (Fecr/7) sütunlar sahibi irem bu uygarlığın merkezi olduğu söylenir.

[Ek bilgi; Ad-Semud kavmi hakkında geniş bilgi.
İngiliz araştırmacı Thomas’ın yazdıklarını inceleyen Clapp de, kitapta bahsedilen bu kayıp şehrin varlığına inanmıştı. Çok vakit kaybetmeden , Ubar ‘da kazı çalışmalarına başladı.Clapp, Ubar ‘ın varlığını kanıtlamak için, iki ayrı yola başvurdu. Önce bedeviler tarafından, var olduğu söylenen patika izlerini buldu. NASA ‘ya başvurarak, bu bölgenin resimlerinin, uydu aracılığıyla çekilmesini istedi. Uzun bir uğraşıdan sonra, yetkilileri, bu bölgenin resimlerinin çekilmesi için ikna etmeyi başardı. (Ergun)]

Ama ne oldu? Küstahlaştılar ve Allah helak etti. Onlar helaki malzemeye buldular. Kafa yapılarına değil de malzemeye suçu buldular. Çölde yapı yaparsan, uygarlık kurarsan işte böyle olur dediler. Gel gidelim bu sefer kayaya kuralım. Geldiler medaini salihe ve o kayalar hala bugün ayaktadır. Kayalardan apartmanlar, o günün en sağlam, hani altı kaya gibi, üstü kaya falan. Pazarlasalar herhalde böyle pazarlarlardı. Yani hiçbir deprem etki edemez. Kayaları oydular. Mantıkları yanlıştı, davranışlarını düşünmediler fakat malzemeye suç buldular. Orada da yakaladı onları. Küstahlaşınca geldi bela orada da vurdu. Yani kayada da bulur sizi, sadece kumda değil. İşte bunun için Ad ve Semud hep beraber gelir.


21-) Fe keyfe kâne azâbiy ve nüzür;

Benim azabım ve uyarmalarım bak nasıl oldu! (A. Hulusi)

21 - Bak nasılmış azâbım ve inzarlarım? (Elmalı)


Fe keyfe kâne azâbiy ve nüzür fakat uyarımın dinlenilmemesi halinde azabım nasıl olurmuş gördüler.


22-) Ve lekad yessernel Kur'âne lizZikri fehel min müddekir;

Andolsun ki Kurân'ı kolaylaştırdık hakikatin hatırlanması ve tefekkürü için! Düşünen yok mu? (A. Hulusi)

22 - Şanım namına Kur'an ı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var? (Elmalı)


e lekad yessernel Kur'âne lizZikri fehel min müddekir ve doğrusu biz bu Kur’an ı anlamak isteyenler için kolaylaştırdık, yok mu öğüt alan. Hala öğüt işte bu Malzemeye bulmayın, küstahlaşan her medeniyet mahvolur. Mantığa ve akla bakın. Nasıl düşündüğünüze daha doğrusu Allah ile ilişkinizi gözden geçirin.


23-) Kezzebet Semudu Bin nüzür;

Semud da uyarıcıları yalanladı. (A. Hulusi)

23 - Semûd o inzarları tekzip ettiler. (Elmalı)


Kezzebet Semudu Bin nüzür Semud’da bütün uyarıları yalanladı.


24-) Fe kalu ebeşeran minna vahıden nettebi'uhu, inna izen lefiy dalâlin ve su'ur;

Dediler ki: "Bizden bir beşere mi tâbi olacağız? O takdirde muhakkak ki inancımızdan sapıp ahmaklık içinde kalırız." (A. Hulusi)

24 - Şöyle dediler: içimizden bir beşere mi tabi' olacağız? Şüphesiz biz o vakit şaşkınlık içinde kalır ateşlere yanarız. (Elmalı)


Fe kalu ebeşeran minna vahıden nettebi'uh ve dediler ki ne yani içimizden bula bula bir ölümlüye mi tabi olacağız, uyacağız. Melek peygamber istiyorlar. Meleklerin ve gizli güçlerin sembolü olduğuna inandıkları putları ve totemlerine bir meşrulaştırma çıkaracaklar oradan. Ama asıl bilinçlerinin gerisinde melek peygamber gelirse biz meleği üretemeyiz diyerek vahyin peşine düşmemenin mazeretini bulacaklar.

inna izen lefiy dalâlin ve su'ur bu takdirde biz dediler sapıtmış ve çıldırmış oluruz. Yani bize ahmak derler, çılgın derler, deli derler, sapık derler. Görüyor musunuz sapıklar başkalarını sapıklıkla suçluyorlar.


25-) EulkıyezZikru aleyhi min beynina bel huve kezzâbun eşir;

"Zikir (hakikat ilmini hatırlatıcı) aramızdan Ona mı ilka olundu? Bilakis O küstah bir yalancıdır!" (A. Hulusi)

25 - O zikir aramızdan ona mı bırakıyorlar? Belki o bir şımarık yalancıdır. (Elmalı)


EulkıyezZikru aleyhi min beynina bel huve kezzâbun eşir aramızdan bir tek ona mı indirildi vahiy. Hayır aksine o yalanda sınır tanımayan biri dediler.


26-) Seya'lemune ğaden menil kezzâbul eşir;

Yarın kimin küstah bir yalancı olduğunu bilecekler! (A. Hulusi)

26 - İleride bilecekler o şımarık yalancı kimdir? (Elmalı)


Seya'lemune ğaden menil kezzâbul eşir Allah’ta (dedi ki) yarın kim yalanda sınır tanımayan biriymiş, yalanda sınır tanımayan mağrurmuş yarın göstereceğim dedi, yani bu söylediğiniz kimmiş herkes görecek.


27-) İnna mursilun nâkati fitneten lehüm fertakıbhüm vastabir;

Muhakkak ki biz, onlara bir sınav objesi olarak dişi deve irsâl ettik... Artık onları gözetle ve sabret. (A. Hulusi)

27 - İşte biz onlara bir fitne olmak üzere o Nâkayı (o dişi deveyi) salıyoruz. Onun için gözet onları ve sabırlı ol. (Elmalı)


İnna mursilun nâkati fitneten lehüm fertakıbhüm vastabir unutma ki ey Salih biz bu dişi deveyi onları sınamak için göndermiş bulunuyoruz. Artık onları gözetle ve sabret. Sınama vesilesi işte. Allah Resulüne gösterdiği rüyayı da sınama vesilesi kıldığını buyurmuştu. İsra/60 ayetinde. Yine Zakkumu sınama vesilesi kıldığını buyurmuştu Saffat/63. ayetinde. Yine 19 rakamını;  'Aleyha tis'ate 'aşer. (Müddesir/30) üzerinde 19 vardır ayetinde ki 19 rakamını sınama vesilesi kıldığını ifade buyurmuştu. Ayette. Yine Harut ve Marut’u sınama vesilesi kıldığını buyurmuştu Bakara/102 ayetinde. Yani Kur’an da böyle sınama vesileleri var. İşte bu da o sınama vesilelerinden bir tanesi.


28-) Ve nebbi'hüm ennel mae kısmetun beynehüm* küllü şirbin muhtedar;

Onlara haber ver ki, su aralarında paylaştırılmıştır... Her kısım sudan, nöbetleşe payını alsın. (A. Hulusi)

28 - Hem haber ver onlara ki su aralarında nevbetle taksim ve her su alış huzur iledir. (Elmalı)


Ve nebbi'hüm ennel mae kısmetun beynehüm* küllü şirbin muhtedar ve onlara ey salih suyun aralarında taksim edildiğini haber ver. Her sulama nöbetleşe olacaktır de. nâkatAllâh. (Şems/13) Kur’an da geçtiği şekliyle Allah’ın devesi diyor Kur’an. Bu ardullah gibi, Allah’ın arzı, Beytullah gibi Allah’ın evi gibi bir kullanım. Kamu malı bu deve, sahipsiz yani.

Müşriklerin benzer bir uygulamaları vardı. Onun için ilk muhatapları da uyaran bir ayet bu kıssa böyle. Müşrikler mesela üst üste 5 batım doğuran deveyi kutsal addederler salarlardı. Mesela üst üste iki kere ikiz doğuran deveyi kutsal atfederler salarlardı. Peki salınan deve ne olur? Ne ot verirler, ne su verirler, ne bakarlar, ne çekerler, yarasına bakmazlar. O Allah’ın devesi.

Aslında hayvana eziyet ederlerdi, hayvana işkence ederler, yani onu yarı tanrı haline getirirler tıpkı Budizm’in ineği gibi. Oysa hayvan develiğe çoktan razıdır, ama bunlar razı değildir. İşte bir varlığı amacı dışında kullanınca nasıl şaklabanlıklar oluşuyor, aslında onun ilginç bir öyküsüdür bu. Maide/103. ayetine bakarsanız orada görürsünüz müşriklerin bu uyarısını. Hayvanları batıl inançlara alet ederek kullanımdan alıkoyma geleneği bu.


29-) Fenadev sahıbehüm feteata feakar;

Arkadaşlarına seslenip çağırdılar. Onlar da payını aldı, deveyi de vahşi şekilde boğazladılar! (A. Hulusi)

29 - Bunun üzerine sahiplerine bağırdılar o da silâha sarıldı da ayaklarını çırptı. (Elmalı)


Fenadev sahıbehüm feteata feakar derken onlar çete başı olan arkadaşlarını çağırdılar kafa kafaya verip görüştüler ve en sonunda o arkadaşları hunharca, işkenceyle deveyi boğazladılar, işkence ederek. Agara bu, bacaklarını kırıp işkence etmek manasına gelir. Bir hayvana yapılan işkence deyip geçmeyin diyor Kur’an. Koca bir kavim sahipsiz bir hayvana yapılan işkence sonucunda bardağı taşıran damla oldu yani. İşte böyle bir kıssa bu.


30-) Fekeyfe kâne azâbiy ve nüzür;

Benim azabım ve uyarmalarım bak nasıl oldu! (A. Hulusi)

30 - Fakat bak nasıl oldu azâbım ve inzarlarım. (Elmalı)


Fekeyfe kâne azâbiy ve nüzür fakat uyarılarımın dinlenilmemesi halinde azabımın nasıl olduğunu hiç hesaba katmadılar.


31-) İnna erselna aleyhim sayhaten vahıdeten fekânu keheşiymil muhtazır; elbet biz de onlara tek bir bela sayhası, tek bir bela çığlığı gönderdik. Sonunda çürüyüp un ufak olmuş ağaç kırıntısına, talaş parçasına döndüler. Nasıl bir belaysa talaş oldular diyor. Yani torf oldular, ağaç kırıntısı, süprüntüsü oldular.

Devam ediyor E sayfasına geçiniz.
168. videoyu toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder