14 Aralık 2012 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. ANKEBUT (60-69)(126-E)

D sayfasından devam.

60-) Ve keeyyin min dabbetin lâ tahmilü rizkaha* Allâhu yerzükuha ve iyyaküm* ve HUves Semiy'ul Aliym;

Nice canlı var ki, yaşam gıdasını yüklenip taşımıyor... Onların da sizin de yaşam gıdanızı Allâh veriyor... "HÛ"; Semi'dir, Aliym'dir. (A.Hulusi)

60 – Öyle ya nice hayvanlar var rızkını taşıyamaz, Allah onlara da rızk veriyor size de, o öyle semi' öyle alîm. (Elmalı)


Ve keeyyin min dabbetin lâ tahmilü rizkaha nice canlılar vardır ki rızkının sorumluluğunu yüklenmez, üstlenmez. Allâhu yerzükuha ve iyyaküm onların rızkını da sizinkine de veren Allah’tır. ve HUves Semiy'ul Aliym zira her şeyi işiten ve her şeyi bilen yalnızca O dur. 55. ayetle yine bağlantılı. Siz demek istiyor, öyle diyelim. Eğer siz Aslan olursanız, avınız ayağınıza gelir. Siz Aslan olmaya bakın, avınız ayağınıza gelir.


61-) Ve lein seeltehüm men halekas Semavati vel Arda ve sahhareş Şemse vel Kamere le yekulünnAllâh* feenna yü'fekûn;

Yemin olsun ki eğer onlara: "Semâları ve arzı kim yarattı, Güneş'i ve Ay'ı kim işlevlendirdi?" diye sorsan, elbette: "Allâh" diyecekler... Nasıl (bu gerçeği göz ardı edip şirke) dönüyorlar peki? (A.Hulusi)

61 - Celâlim hakkı için sorsan onlara: kim o Gökleri ve Yeri yaratıp Şems-ü Kameri teshir etmiş? Elbette şüphesiz Allah derler, o halde nasıl çevriliyorlar? (Elmalı)


Ve lein seeltehüm men halekas Semavati vel Arda ve sahhareş Şemse vel Kamer ve eğer dönüp de onlara sorsan gökleri ve yeri yaratan kimdir ve güneşi, ayı emre amade kılan kimdir diye, le yekulünnAllâh hiç kuşkunuz olmasın ki elbette Allah diyecekler. Evet, İlginç değil mi. Kim onlar? İlk muhatap olan Mekke nin paganları. Elbette Allah diyecekler. Yani müşrikler Allah’a inanıyorlar, problemleri Allah’a inanmamak değil. Problemleri uzak bir Allah’a inanmak. Yani işimize karışmayan, dünyamıza bulaşmayan bir Allah, onun için de aracılar tedarik edelim, o uzakta ki Allah’a bizi yaklaştırsınlar. ..liyükarribûna ilAllâhi zülfâ. (Zümer/3) bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye diyorlardı ya, işte böyle. Yani niçin şirk koşuyorsunuz? Bizi Allah a yaklaştırsınlar diye putlar ediniyoruz. Bu günün insanı da çok farklı değil. Devam edelim:

feenna yü'fekûn o halde böyle nasıl ve neden savruluyorlar. Zihni savrulmaya bir atıf. Zihni savrulma; Hem iman etmiş gibi duracaksınız, hem de Allah’ı hayatınıza karıştırmamak için uzak bir Allah inancı tasavvur edeceksiniz.


62-) Allâhu yebsütur rizka limen yeşau min ıbadiHİ ve yakdiru leh* innAllâhe Bi külli şey'in 'Aliym;

Allâh, kullarından dilediğine yaşam gıdasını arttırır ve (dilediğine de) kısar! Muhakkak ki Allâh Bi-küllî şey'in (hakikatinde olarak) Aliym'dir. (A.Hulusi)

62 - Allah, kullarından dilediğine rızkı sererde kısar da ona şüphesiz Allah her şey'e alîm. (Elmalı)


Allâhu yebsütur rizka limen yeşau min ıbadiHİ ve yakdiru leh kullarından dilediğinin rızkını genişletip dilediğinin rızkını sınırlandıran yine sadece Allah’tır. Allah kullarını hiç rızıksız bırakmaz. Kur’an hiçbir yerinde rızıksız bırakan yoktur. Çünkü aldığınız nefes bile rızıktır. innAllâhe Bi külli şey'in 'Aliym çünkü Allah her bir şeyi bilendir.


63-) Ve lein seeltehüm men nezzele mines Semai maen feahya Bihil Arda min ba'di mevtiha leyekulünnAllâh* kulil Hamdü lillâh* bel ekseruhüm lâ ya'kılun;

Yemin olsun ki eğer onlara: "Semâdan suyu tenzîl edip de (şuurunda hakikat ilmi açığa çıkarıp), ölümünden sonra (hakikat şuurundan mahrum ölü gibi yaşarken) onunla arzı (bedeni) kim diriltti?" diye sorsan, elbette: "Allâh" diyecekler... De ki: "El Hamdu lillâh = Hamd, Allâh'a aittir!" Hayır, onların çoğu aklını kullanıp bunları değerlendirmezler! (A.Hulusi)

63 - Celâlim hakkı için yine sorsan onlara: kim o Semâdan peyderpey bir su indirip de Arza ölümünden sonra onunla hayat vermekte? Elbette şüphesiz Allah diyecekler, «elhamdülillah» de, fakat onların ekserisi aklı ermezlerdir. (Elmalı)


Ve lein seeltehüm men nezzele mines Semai maen yine eğer dönüp de onlara sorsan gökten suyu kim indiriyor diye feahya Bihil Arda min ba'di mevtiha ve onunla ölü toprağa can veren kimdir diye sorsan leyekulünnAllâh hiç şüphen olmasın ki elbette Allah diyecekler cevapları bu olacak. kulil Hamdü lillâh de ki hele şükür bari şunu bileydiniz. Ben böyle tercüme ettim, aslında elhamdülillah diye de bitirebilirdi. Ama tam da Türkçede buna tekabül eder. Hele şükür bari bunu olsun bileydiniz. bel ekseruhüm lâ ya'kılun ama ne gezer, onların çoğu akletmezler, kafalarını kullanmazlar.

Sorun tasavvur ve akıl sorunu, işte ayetin sonu buna dikkat çekiyor. Yamuk bakan nasıl doğru görür. Nereden baktığınız önemli, Allah’ın gör dediği yerden bakıyorsanız Allah’ın gösterdiğini görürsünüz. Yoksa..! Müşrikler bakınız Kabe yi tavaf ederken getirdikleri telbiyeyi biliyor musunuz? Lebbeyke le şerike leke illa şeriken hu velek. Ne diyorlar bakınız? Allah’ım emrine amadeyim, senin ortağım yok, yalnız bir ortağın var, hu velek o da sana ait Temlikûhu ve ma-melek sen onun sahibisin o senin sahibin değil. İşe bakın işe. Zihin çarpılırsa işte böyle olur.

Müslim naklediyor bu haberi hac kitabının 22. babında. Onun için müşrik kafası da böyle çalışıyor. Ortağın yok diyeceksin ama bir tane var o da senindir diyeceksin.


64-) Ve ma hazihil hayatüd dünya illâ lehvün ve le'ıb* ve inned darel ahırete lehiyel hayevan* lev kânu ya'lemun;

Şu dünya hayatı (en sefil yaşam - esfeli sâfîliyn) bir eğlence (kendini avutarak keyifle oyalanma) ve bir oyundan (kurallarına göre oynanan senaryo) başka bir şey değildir! Sonsuz gelecek vatana gelince; işte asıl bilinçlilik - yaşam yurdu odur. Kavrayabilselerdi! (A.Hulusi)

64 - Bu Dünya hayat bir eğlence ve oyundan ibaret ve hakikaten son yurt (dârı Âhiret) işte halîs hayat o amma bilselerdi. (Elmalı)


Ve ma hazihil hayatüd dünya illâ lehvün ve le'ıb zaten akletselerdi bileceklerdi ki sondaki ayetle bağlantı kurmak için sözün gelişinden böyle bir yan anlam çıkıyor. Akletselerdi bileceklerdi ki bu dünya hayatı geçici bir oyun ve oynaştan başka bir şey değildir.

Evet, Yaratılışın amacı bu dünya değildir diyor ayet. Yaratılışın maksadı değildir. Sadece yolculukta bir duraktır. Şimdi tam zamanı değil mi o sorunun; Hayatımı ne yapayım? Ve bir soru daha öldükten sonra ne olmayı düşünüyorsunuz? Bu günün insanının köşe bucak kaçındığı sorular bunlar. Öldükten sonra ne olmayı düşünüyorsun ve hayatınızı ne yapmayı düşünüyorsunuz.

Bu dünyanın geçiciliği üzerine kurulur varlık sorusu; Ben kimim, nereden geliyorum, nereye gidiyorum, niçin varım, bu kadar kompleks, karmaşık bir varlık hiç için mi yaratıldı. İnsan solucanla nasıl eşitlenir. İnsanın kendisine bu hakareti yapmaya hakkı var mı? İşte bu sorular ancak hayatın bu dünya hayatının geçiciliğini anladıktan sonra sorulur. Bu bilinç onu ahirete imana götürür, hemen oraya götürür.

ve inned darel ahırete lehiyel hayevan bir de öte dünya hayatı vardır ki, işte odur gerçek hayat. Bu bilince getirir işte deminki sorular. lev kânu ya'lemun keşke, keşke bunu olsun bilselerdi. Bunu bile bilemediler.


65-) Feizâ rakibu fiyl fülki deavullahe muhlisıyne lehüd diyn* felemma neccahüm ilel berri izâ hüm yüşrikûn;

Gemiye bindikleri vakit, inançlarını sırf O'na yönlendirerek Allâh'a dua ederler... Onları karaya (çıkarıp) kurtarınca, bir de bakarsın onlar şirk koşuyorlar! (A.Hulusi)

65 - Baksan a gemiye bindiklerinde dini Allaha halîs kılarak ona muhlisâne duâ ederler de derken kendilerini karaya çıkardı mı derhal şirke koyulurlar. (Elmalı)


Feizâ rakibu fiyl fülki deavullahe muhlisıyne lehüd diyn fakat gemiye binip te tehlike hissettikleri zaman inancı batıldan arındırıp dini yalnız O’na has kılarak başlarlar Allah’a yalvarıp yakarmaya. felemma neccahüm ilel berri izâ hüm yüşrikûn fakat o kendilerini sağ salim karaya çıkar çıkarmaz aynı kimseler başlarlar O’na ortak koşmaya.

İnsanoğlunun garip bir tabiatını veriyor. İkrime Bin Ebi Cehil’in başından böyle bir şey geçmiş, Ebu Cehil’in oğlunun. Bu olaydan sonra ibret almış, öyle dört dörtlük bir insan oldu ki en sonunda canını imanına şahit kıldı ve Allah’a yürüdü, Yemame’de. Böyle, işte, Kur’an ın gücü bu bir insanı nasıl dönüştürebiliyor. Eşkıyadan nasıl evliya çıkarıyor. Vahyin mucizesi bu.

Bu ayetin söylediği şey açık, düşen uçakta, batmakta olan gemide ateist kalmaz, olmaz zaten. Hepsi terk ederler o anda. Ne biliyorsa, ne kadar biliyorsa o kadar duaya başlar. Çünkü aslına yönelir. Çünkü küfür asli değildir. İman aslidir. İman insanın ana diline benzer. 4 dili ana dili gibi güzel konuşsanız, ana dilinizin hangi dil olduğunu öğrenmek için basit bir yöntem vardır. Haberiniz olmadan çıplak ayağınıza demir bir ökçe ile şöyle bir gelip de tam etinizi sıyırırsa derinizi vah anam..! ı ana dilinizle söylersiniz. İman insanın ana dilidir aslında. Fıtratıdır, temelidir inkar etse de. Ötekiler onun üzerini örtmektir. Onun için küfür örtmektir. Kafir örtendir.


66-) Li yekfüru Bima ateynahüm ve liyetemette'u* fesevfe ya'lemun;

Kendilerine verdiklerimize (hakikatlerindeki kuvvelere) nankörlük yapsınlar ve (geçici şeylerden) faydalansınlar diye (şirke dönerler)! Yakında anlayacaklar! (A.Hulusi)

66 - Ki kendilerine verdiğimiz ni'mete nankörlük etsinler ve hayattan zevk alsınlar diye, fakat ileride bilirler. (Elmalı)


Li yekfüru Bima ateynahüm ve liyetemette'u sonuçta kendilerine verdiklerimize nankörlük etmiş ve kısa vadeli bir hazzı tüketmiş olurlar. Yukarıda ki ayetle birlikte anlayalım. fesevfe ya'lemun fakat zamanı gelince gerçeği anlayacaklar.

Hemen ilişki kuralım 64. ayet lev kânu ya'lemun diye bitiyordu. Bu ise fesevfe ya'lemun diye bitiyor. Yani yukarıdaki keşke bilselerdi diye bitiyordu bu ise eğer burada bilmezlerse zamanı gelince bilecekler diyor.


67-) Evelem yerav enna cealna Haramen Aminen ve yütehattafünNasu min havlihim* efebil bâtıli yu'minune ve Bi nı'metillâhi yekfürun;

Görmediler mi ki, onların çevresinden insanlar çekilip alınırlarken güvenli bir Harem kıldık... Bâtıla (kendilerinin bedenden ibaret olup, vefat ederek yok olacaklarına) iman edip, Allâh nimetini (nefslerindeki El Esmâ kuvvelerini) inkâr ederek nankörlük yapmıyorlar mı? (A.Hulusi)

67 - Ya görmediler de mi biz bir Harem yapmışız, emniyet içinde, halbuki etraflarında nas çarpılıp kapılıyor, artık bâtıla inanıyorlar da Allahın nimetine küfran mı ediyorlar? (Elmalı)


Evelem yerav enna cealna Haramen Aminen ve yütehattafünNasu min havlihim peki diyor belgeden bir örnek veriyor. Görmezler mi ki kendilerinin etrafında ki insanlar her tür saldırıya açık olmanın tedirginliğini yaşarken biz onlara güvenli bir dokunulmazlık bahşettik. Mekke sayesinde, Kâbe sayesinde. Hz. İbrahim sayesinde. Yani Allah’a şirk koştular imanın ekmeğini yediler. Böyle. Kâbe nin ekmeğini yediler, Kâbe nin rabbine ihanet ettiler. İşte böyle.

efebil bâtıli yu'minune ve Bi nı'metillâhi yekfürun halâ mı batıl inançlara saplanıp kalıp da Allah’ın nimetlerine nankörlük edecekler.


68-) Ve men azlemü minmeniftera alAllâhi keziben ev kezzebe Bil Hakkı lemma caeh* eleyse fiy cehenneme mesven lilkafiriyn;

Allâh üzerine yalan uydurandan yahut kendisine Hak olarak (Rasûl) geldiğinde bunu yalanlayandan daha zâlim kimdir? Hakikat bilgisini inkâr edenlerin yaşam ortamı, cehennemde değil midir? (A.Hulusi)

68 - Allaha karşı bir yalanı iftira eden yahut hak kendine gelince yalan diyen kimseden daha zalim kim olabilir? Cehennemde değil midir ancak kâfirlerin yeri? (Elmalı)


Ve men azlemü minmeniftera alAllâhi keziben ev kezzebe Bil Hakkı lemma caeh kendi uydurduğu yalanları, düzme koşma yalanları, inançlarını, batıllarını ise Allah’a yakıştıran, ya da önüne gelen hakikati yalanlayandan daha zalim biri olabilir mi? Böyle biri düşünülebilir mi? Ve men azlemü minmeniftera bundan daha zalim biri düşünülebilir mi?

İlginçtir ayetin sonunda ki lemma ceah ibaresi ilginç. Önüne gelen hakikati yalanlayan. Ama geldikten sonra yalanlayan. Ya gelmediyse? Evet, ya gelmediyse..! Getirmeyenler. O hakikati bilip de ulaştırmayanlar hesap vermeyecekler mi dersiniz?

eleyse fiy cehenneme mesven lilkafiriyn hiç küfürde direnenler için cehennemde yer bulunmaz mı? İbareye bakın, ifadeye bakın. Hani böyle bazen şaka varide olsa yapıyorlar. Cehennemlik bu kadar çok ki bana yer kalmaz. Cevabını Kur’an versin; Hiç yer bulunmaz mı?


69-) Velleziyne cahedu fiyna lenehdiyennehüm sübüleNA* ve innAllâhe leme'al muhsiniyn;

Biz'e (ermek için nefsine karşı) savaş verenlere gelince, elbette onları yollarımıza ulaştıracağız... Kesinlikle Allâh, yakîn ehliyle (ihsan sahibi {Allâh'a görüyormuşçasına yönelen}) elbette beraberdir! (Mâiyet sırrı.) (A.Hulusi)

69 - Bizim uğurumuzda mücahede edenlere gelince elbette biz onlara yollarımızı gösteririz ve şüphesiz ki Allah her halde Muhsinlerle beraberdir. (Elmalı)


Velleziyne cahedu fiyna lenehdiyennehüm sübüleNA ama davamız uğrunda var gücünü harcayanları kendi yollarımıza yönelteceğiz.

Bu anahtar bir ayettir bir ayettir, anahtar bir ibare var. SübüleNA yollarımıza, bizim yollarımıza. Yani sonu bize ulaşan yollara. Vahiy Hakka ulaşma yöntemlerinde total bir dil kullanmaz, totaliter bir dil kullanmaz. Yollarımız, tek Allah’a ulaşan birden çok yollar olabilir. Onun için yollarımız diyor. Akıl, nakil, sezgi, kâinat kitabı, vahiy kitabı, insan kitabı, okumayı bilen hepsini okuyunca oraya varırsınız zaten.

Yollarımız, usul çeşitli asıl tektir. Tek asla farklı usullerle varılabilir. En totaliter söylemler ideolojilere aittir. Rabbimiz bakınız nasıl bir usul ve üslup öğretiyor bize. Evet,

ve innAllâhe leme'al muhsiniyn ve şüphesiz Allah iyi, güzel ve erdemli davranan herkesin yanındadır. Onları yalnız bırakmayacaktır. Yani onlar yer yüzünde bir tek de kalsalar Allah gibi sonsuz bir imkana sahiptirler. Allah’ın var neye muhtaçsın, Allah’ın yok neyin var.

Sadakallahül aziym. “Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”

Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.

126. videonun sonu.
126. videoyu toplu olarak burada bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder