D sayfasından devam.
60-) Ve keeyyin min dabbetin lâ tahmilü
rizkaha* Allâhu yerzükuha ve iyyaküm* ve HUves Semiy'ul Aliym;
Nice
canlı var ki, yaşam gıdasını yüklenip taşımıyor... Onların da sizin de yaşam
gıdanızı Allâh veriyor... "HÛ"; Semi'dir, Aliym'dir. (A.Hulusi)
60 – Öyle
ya nice hayvanlar var rızkını taşıyamaz, Allah onlara da rızk veriyor size de,
o öyle semi' öyle alîm. (Elmalı)
Ve keeyyin min dabbetin lâ tahmilü rizkaha
nice canlılar vardır ki rızkının sorumluluğunu yüklenmez, üstlenmez. Allâhu yerzükuha
ve iyyaküm onların rızkını da sizinkine de veren Allah’tır. ve HUves Semiy'ul
Aliym zira her şeyi işiten ve her şeyi bilen yalnızca O dur. 55.
ayetle yine bağlantılı. Siz demek istiyor, öyle diyelim. Eğer siz Aslan
olursanız, avınız ayağınıza gelir. Siz Aslan olmaya bakın, avınız ayağınıza
gelir.
61-) Ve lein seeltehüm men halekas Semavati vel
Arda ve sahhareş Şemse vel Kamere le yekulünnAllâh* feenna yü'fekûn;
Yemin
olsun ki eğer onlara: "Semâları ve arzı kim yarattı, Güneş'i ve Ay'ı kim
işlevlendirdi?" diye sorsan, elbette: "Allâh" diyecekler...
Nasıl (bu gerçeği göz ardı edip şirke) dönüyorlar peki? (A.Hulusi)
61 - Celâlim
hakkı için sorsan onlara: kim o Gökleri ve Yeri yaratıp Şems-ü Kameri teshir
etmiş? Elbette şüphesiz Allah derler, o halde nasıl çevriliyorlar? (Elmalı)
Ve lein seeltehüm men halekas Semavati vel Arda
ve sahhareş Şemse vel Kamer ve eğer dönüp de onlara sorsan gökleri
ve yeri yaratan kimdir ve güneşi, ayı emre amade kılan kimdir diye, le yekulünnAllâh
hiç kuşkunuz olmasın ki elbette Allah diyecekler. Evet, İlginç değil mi. Kim
onlar? İlk muhatap olan Mekke nin paganları. Elbette Allah diyecekler. Yani
müşrikler Allah’a inanıyorlar, problemleri Allah’a inanmamak değil. Problemleri
uzak bir Allah’a inanmak. Yani işimize karışmayan, dünyamıza bulaşmayan bir
Allah, onun için de aracılar tedarik edelim, o uzakta ki Allah’a bizi
yaklaştırsınlar. ..liyükarribûna ilAllâhi zülfâ. (Zümer/3) bizi
Allah’a yaklaştırsınlar diye diyorlardı ya, işte böyle. Yani niçin şirk
koşuyorsunuz? Bizi Allah a yaklaştırsınlar diye putlar ediniyoruz. Bu günün
insanı da çok farklı değil. Devam edelim:
feenna yü'fekûn o halde böyle nasıl
ve neden savruluyorlar. Zihni savrulmaya bir atıf. Zihni savrulma; Hem iman
etmiş gibi duracaksınız, hem de Allah’ı hayatınıza karıştırmamak için uzak bir
Allah inancı tasavvur edeceksiniz.
62-) Allâhu yebsütur rizka limen yeşau min
ıbadiHİ ve yakdiru leh* innAllâhe Bi külli şey'in 'Aliym;
Allâh,
kullarından dilediğine yaşam gıdasını arttırır ve (dilediğine de) kısar!
Muhakkak ki Allâh Bi-küllî şey'in (hakikatinde
olarak) Aliym'dir. (A.Hulusi)
62 - Allah,
kullarından dilediğine rızkı sererde kısar da ona şüphesiz Allah her şey'e
alîm. (Elmalı)
Allâhu yebsütur rizka limen yeşau min ıbadiHİ
ve yakdiru leh kullarından dilediğinin rızkını genişletip
dilediğinin rızkını sınırlandıran yine sadece Allah’tır. Allah kullarını hiç
rızıksız bırakmaz. Kur’an hiçbir yerinde rızıksız bırakan yoktur. Çünkü
aldığınız nefes bile rızıktır. innAllâhe Bi külli şey'in 'Aliym çünkü Allah her
bir şeyi bilendir.
63-) Ve lein seeltehüm men nezzele mines Semai
maen feahya Bihil Arda min ba'di mevtiha leyekulünnAllâh* kulil Hamdü lillâh*
bel ekseruhüm lâ ya'kılun;
Yemin
olsun ki eğer onlara: "Semâdan suyu tenzîl edip de (şuurunda hakikat ilmi açığa çıkarıp), ölümünden sonra (hakikat
şuurundan mahrum ölü gibi yaşarken) onunla
arzı (bedeni)
kim diriltti?" diye sorsan, elbette: "Allâh" diyecekler... De
ki: "El Hamdu lillâh = Hamd, Allâh'a aittir!" Hayır, onların çoğu
aklını kullanıp bunları değerlendirmezler! (A.Hulusi)
63 - Celâlim
hakkı için yine sorsan onlara: kim o Semâdan peyderpey bir su indirip de Arza
ölümünden sonra onunla hayat vermekte? Elbette şüphesiz Allah diyecekler,
«elhamdülillah» de, fakat onların ekserisi aklı ermezlerdir. (Elmalı)
Ve lein seeltehüm men nezzele mines Semai maen
yine eğer dönüp de onlara sorsan gökten suyu kim indiriyor diye feahya Bihil Arda
min ba'di mevtiha ve onunla ölü toprağa can veren kimdir diye sorsan leyekulünnAllâh
hiç şüphen olmasın ki elbette Allah diyecekler cevapları bu olacak. kulil Hamdü lillâh
de ki hele şükür bari şunu bileydiniz. Ben böyle tercüme ettim, aslında
elhamdülillah diye de bitirebilirdi. Ama tam da Türkçede buna tekabül eder.
Hele şükür bari bunu olsun bileydiniz. bel ekseruhüm lâ ya'kılun ama ne gezer, onların
çoğu akletmezler, kafalarını kullanmazlar.
Sorun tasavvur ve akıl sorunu,
işte ayetin sonu buna dikkat çekiyor. Yamuk bakan nasıl doğru görür. Nereden
baktığınız önemli, Allah’ın gör dediği yerden bakıyorsanız Allah’ın
gösterdiğini görürsünüz. Yoksa..! Müşrikler bakınız Kabe yi tavaf ederken
getirdikleri telbiyeyi biliyor musunuz? Lebbeyke
le şerike leke illa şeriken hu velek. Ne diyorlar bakınız? Allah’ım emrine
amadeyim, senin ortağım yok, yalnız bir ortağın var, hu velek o da sana ait Temlikûhu
ve ma-melek sen onun sahibisin o senin sahibin değil. İşe bakın işe. Zihin
çarpılırsa işte böyle olur.
Müslim naklediyor bu haberi hac
kitabının 22. babında. Onun için müşrik kafası da böyle çalışıyor. Ortağın yok
diyeceksin ama bir tane var o da senindir diyeceksin.
64-) Ve ma hazihil hayatüd dünya illâ lehvün ve
le'ıb* ve inned darel ahırete lehiyel hayevan* lev kânu ya'lemun;
Şu
dünya hayatı (en sefil yaşam - esfeli sâfîliyn) bir eğlence (kendini
avutarak keyifle oyalanma) ve bir oyundan (kurallarına göre oynanan senaryo) başka bir şey değildir! Sonsuz gelecek vatana gelince;
işte asıl bilinçlilik - yaşam yurdu odur. Kavrayabilselerdi! (A.Hulusi)
64 - Bu
Dünya hayat bir eğlence ve oyundan ibaret ve hakikaten son yurt (dârı Âhiret)
işte halîs hayat o amma bilselerdi. (Elmalı)
Ve ma hazihil hayatüd dünya illâ lehvün ve
le'ıb zaten akletselerdi bileceklerdi ki sondaki ayetle bağlantı
kurmak için sözün gelişinden böyle bir yan anlam çıkıyor. Akletselerdi
bileceklerdi ki bu dünya hayatı geçici bir oyun ve oynaştan başka bir şey
değildir.
Evet, Yaratılışın amacı bu dünya
değildir diyor ayet. Yaratılışın maksadı değildir. Sadece yolculukta bir
duraktır. Şimdi tam zamanı değil mi o sorunun; Hayatımı ne yapayım? Ve bir soru
daha öldükten sonra ne olmayı düşünüyorsunuz? Bu günün insanının köşe bucak
kaçındığı sorular bunlar. Öldükten sonra ne olmayı düşünüyorsun ve hayatınızı
ne yapmayı düşünüyorsunuz.
Bu dünyanın geçiciliği üzerine
kurulur varlık sorusu; Ben kimim, nereden geliyorum, nereye gidiyorum, niçin
varım, bu kadar kompleks, karmaşık bir varlık hiç için mi yaratıldı. İnsan
solucanla nasıl eşitlenir. İnsanın kendisine bu hakareti yapmaya hakkı var mı?
İşte bu sorular ancak hayatın bu dünya hayatının geçiciliğini anladıktan sonra
sorulur. Bu bilinç onu ahirete imana götürür, hemen oraya götürür.
ve inned darel ahırete lehiyel hayevan
bir de öte dünya hayatı vardır ki, işte odur gerçek hayat. Bu bilince getirir
işte deminki sorular. lev kânu ya'lemun keşke, keşke bunu olsun
bilselerdi. Bunu bile bilemediler.
65-) Feizâ rakibu fiyl fülki deavullahe
muhlisıyne lehüd diyn* felemma neccahüm ilel berri izâ hüm yüşrikûn;
Gemiye
bindikleri vakit, inançlarını sırf O'na yönlendirerek Allâh'a dua ederler...
Onları karaya (çıkarıp) kurtarınca, bir de bakarsın onlar şirk koşuyorlar! (A.Hulusi)
65 - Baksan
a gemiye bindiklerinde dini Allaha halîs kılarak ona muhlisâne duâ ederler de
derken kendilerini karaya çıkardı mı derhal şirke koyulurlar. (Elmalı)
Feizâ rakibu fiyl fülki deavullahe muhlisıyne
lehüd diyn fakat gemiye binip te tehlike hissettikleri zaman inancı
batıldan arındırıp dini yalnız O’na has kılarak başlarlar Allah’a yalvarıp
yakarmaya. felemma
neccahüm ilel berri izâ hüm yüşrikûn fakat o kendilerini sağ salim
karaya çıkar çıkarmaz aynı kimseler başlarlar O’na ortak koşmaya.
İnsanoğlunun garip bir tabiatını
veriyor. İkrime Bin Ebi Cehil’in başından böyle bir şey geçmiş, Ebu Cehil’in
oğlunun. Bu olaydan sonra ibret almış, öyle dört dörtlük bir insan oldu ki en
sonunda canını imanına şahit kıldı ve Allah’a yürüdü, Yemame’de. Böyle, işte,
Kur’an ın gücü bu bir insanı nasıl dönüştürebiliyor. Eşkıyadan nasıl evliya
çıkarıyor. Vahyin mucizesi bu.
Bu ayetin söylediği şey açık,
düşen uçakta, batmakta olan gemide ateist kalmaz, olmaz zaten. Hepsi terk
ederler o anda. Ne biliyorsa, ne kadar biliyorsa o kadar duaya başlar. Çünkü
aslına yönelir. Çünkü küfür asli değildir. İman aslidir. İman insanın ana
diline benzer. 4 dili ana dili gibi güzel konuşsanız, ana dilinizin hangi dil
olduğunu öğrenmek için basit bir yöntem vardır. Haberiniz olmadan çıplak
ayağınıza demir bir ökçe ile şöyle bir gelip de tam etinizi sıyırırsa derinizi
vah anam..! ı ana dilinizle söylersiniz. İman insanın ana dilidir aslında.
Fıtratıdır, temelidir inkar etse de. Ötekiler onun üzerini örtmektir. Onun için
küfür örtmektir. Kafir örtendir.
66-) Li yekfüru Bima ateynahüm ve
liyetemette'u* fesevfe ya'lemun;
Kendilerine
verdiklerimize (hakikatlerindeki kuvvelere) nankörlük yapsınlar ve (geçici
şeylerden) faydalansınlar diye (şirke dönerler)! Yakında
anlayacaklar! (A.Hulusi)
66 - Ki
kendilerine verdiğimiz ni'mete nankörlük etsinler ve hayattan zevk alsınlar
diye, fakat ileride bilirler. (Elmalı)
Li yekfüru Bima ateynahüm ve liyetemette'u
sonuçta kendilerine verdiklerimize nankörlük etmiş ve kısa vadeli bir hazzı
tüketmiş olurlar. Yukarıda ki ayetle birlikte anlayalım. fesevfe ya'lemun fakat zamanı
gelince gerçeği anlayacaklar.
Hemen ilişki kuralım 64. ayet lev kânu
ya'lemun diye bitiyordu. Bu ise fesevfe ya'lemun diye bitiyor. Yani yukarıdaki
keşke bilselerdi diye bitiyordu bu ise eğer burada bilmezlerse zamanı gelince
bilecekler diyor.
67-) Evelem yerav enna cealna Haramen Aminen ve
yütehattafünNasu min havlihim* efebil bâtıli yu'minune ve Bi nı'metillâhi
yekfürun;
Görmediler
mi ki, onların çevresinden insanlar çekilip alınırlarken güvenli bir Harem
kıldık... Bâtıla (kendilerinin bedenden ibaret
olup, vefat ederek yok olacaklarına) iman
edip, Allâh nimetini (nefslerindeki El Esmâ
kuvvelerini) inkâr ederek nankörlük
yapmıyorlar mı? (A.Hulusi)
67 - Ya
görmediler de mi biz bir Harem yapmışız, emniyet içinde, halbuki etraflarında
nas çarpılıp kapılıyor, artık bâtıla inanıyorlar da Allahın nimetine küfran mı
ediyorlar? (Elmalı)
Evelem yerav enna cealna Haramen Aminen ve
yütehattafünNasu min havlihim peki diyor belgeden bir örnek veriyor.
Görmezler mi ki kendilerinin etrafında ki insanlar her tür saldırıya açık
olmanın tedirginliğini yaşarken biz onlara güvenli bir dokunulmazlık bahşettik.
Mekke sayesinde, Kâbe sayesinde. Hz. İbrahim sayesinde. Yani Allah’a şirk
koştular imanın ekmeğini yediler. Böyle. Kâbe nin ekmeğini yediler, Kâbe nin
rabbine ihanet ettiler. İşte böyle.
efebil bâtıli yu'minune ve Bi nı'metillâhi
yekfürun halâ mı batıl inançlara saplanıp kalıp da Allah’ın
nimetlerine nankörlük edecekler.
68-) Ve men azlemü minmeniftera alAllâhi
keziben ev kezzebe Bil Hakkı lemma caeh* eleyse fiy cehenneme mesven
lilkafiriyn;
Allâh
üzerine yalan uydurandan yahut kendisine Hak olarak (Rasûl) geldiğinde bunu
yalanlayandan daha zâlim kimdir? Hakikat bilgisini inkâr edenlerin yaşam
ortamı, cehennemde değil midir? (A.Hulusi)
68 - Allaha
karşı bir yalanı iftira eden yahut hak kendine gelince yalan diyen kimseden
daha zalim kim olabilir? Cehennemde değil midir ancak kâfirlerin yeri? (Elmalı)
Ve men azlemü minmeniftera alAllâhi keziben ev
kezzebe Bil Hakkı lemma caeh kendi uydurduğu yalanları, düzme koşma
yalanları, inançlarını, batıllarını ise Allah’a yakıştıran, ya da önüne gelen
hakikati yalanlayandan daha zalim biri olabilir mi? Böyle biri düşünülebilir
mi? Ve
men azlemü minmeniftera bundan daha zalim biri düşünülebilir mi?
İlginçtir ayetin sonunda ki lemma
ceah ibaresi ilginç. Önüne gelen hakikati yalanlayan. Ama geldikten sonra
yalanlayan. Ya gelmediyse? Evet, ya gelmediyse..! Getirmeyenler. O hakikati
bilip de ulaştırmayanlar hesap vermeyecekler mi dersiniz?
eleyse fiy cehenneme mesven lilkafiriyn
hiç küfürde direnenler için cehennemde yer bulunmaz mı? İbareye bakın, ifadeye
bakın. Hani böyle bazen şaka varide olsa yapıyorlar. Cehennemlik bu kadar çok
ki bana yer kalmaz. Cevabını Kur’an versin; Hiç yer bulunmaz mı?
69-) Velleziyne cahedu fiyna lenehdiyennehüm
sübüleNA* ve innAllâhe leme'al muhsiniyn;
Biz'e
(ermek için nefsine karşı) savaş verenlere gelince, elbette onları yollarımıza
ulaştıracağız... Kesinlikle Allâh, yakîn ehliyle (ihsan sahibi {Allâh'a
görüyormuşçasına yönelen}) elbette beraberdir! (Mâiyet sırrı.) (A.Hulusi)
69 - Bizim
uğurumuzda mücahede edenlere gelince elbette biz onlara yollarımızı gösteririz
ve şüphesiz ki Allah her halde Muhsinlerle beraberdir. (Elmalı)
Velleziyne cahedu fiyna lenehdiyennehüm
sübüleNA ama davamız uğrunda var gücünü harcayanları kendi
yollarımıza yönelteceğiz.
Bu anahtar bir ayettir bir
ayettir, anahtar bir ibare var. SübüleNA yollarımıza, bizim yollarımıza. Yani
sonu bize ulaşan yollara. Vahiy Hakka ulaşma yöntemlerinde total bir dil
kullanmaz, totaliter bir dil kullanmaz. Yollarımız, tek Allah’a ulaşan birden
çok yollar olabilir. Onun için yollarımız diyor. Akıl, nakil, sezgi, kâinat
kitabı, vahiy kitabı, insan kitabı, okumayı bilen hepsini okuyunca oraya
varırsınız zaten.
Yollarımız, usul çeşitli asıl
tektir. Tek asla farklı usullerle varılabilir. En totaliter söylemler ideolojilere
aittir. Rabbimiz bakınız nasıl bir usul ve üslup öğretiyor bize. Evet,
ve innAllâhe leme'al muhsiniyn ve
şüphesiz Allah iyi, güzel ve erdemli davranan herkesin yanındadır. Onları
yalnız bırakmayacaktır. Yani onlar yer yüzünde bir tek de kalsalar Allah gibi
sonsuz bir imkana sahiptirler. Allah’ın var neye muhtaçsın, Allah’ın yok neyin
var.
Sadakallahül aziym. “Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”
Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan
Allah’a hamd’adır.
126. videonun sonu.
126. videoyu toplu olarak burada
bulabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder