28 Şubat 2012 Salı

İslamoğlu Tef. Ders. NAHL (05-11)(85-B)



A sayfasından devam.


5-) Vel en'ame halekaha* leküm fiyha dif'ün ve menafiu ve minha te'külun;

Evcil hayvanları da O yarattı... Onlarda sizin için dif (enerji ve giysi) ve başka faydalar vardır... Onlardan yersiniz de. (A.Hulusi)

005 - En'amı da yarattı, sizin için onlarda bir ısınıklık ve bir takım menfaatler vardır, hem onlardan yersiniz. (Elmalı)


Vel en'ame halekaha ve evcil hayvanları da o yarattı. leküm fiyha dif'ün sizi ısıtan giysileri onlardan temin ediyorsunuz. ve menafiu ve minha te'külun daha başka yararlar yanında onlardan elde ettiğiniz besinleri de yiyorsunuz.


6-) Ve leküm fiyha cemalün hıyne turiyhune ve hıyne tesrahun;

Akşamları (otlağından) getirdiğinizde ve sabahları (o otlağa) saldığınızda onlarda sizin için bir güzellik vardır. (A.Hulusi)

006 - Akşam getirir, sabah salarken onlarda sizin içîn bir cemal de vardır. (Elmalı)


Ve leküm fiyha cemalün hıyne turiyhune ve hıyne tesrahun yine onlarda akşam getirirken ve sabah salarken sizin güzellik duygunuzu tatmin eden bir boyut vardır.

Bilmem bendenizin gördüğünü sizde gördünüz mü bu iki ayette. Öyle çok bilinen şeylerden söz ediyor gibi geliyor da, derin düşündüğünüz zaman bakınız ayetin iç bütünlüğüne. Eşyanın üç boyutlu işlevine bir atıf bu son iki ayet. Sözde hayvanlardan söz ediyor. Fakat hayvanların hem insan için zaruri,i zorunlu olan protein kaynağı, hem insan için hacî, ihtiyaca cevap veren ısınma ve binme aracı, hem de insan için güzellik ve estetik duygusuna cevap veren bir unsur olduğunu söylüyor. Yani hayatın üç temel ihtiyacına dikkat çekiyor.

İşte bu Kur’an ın bu sistematiğinden yola çıkarak büyük usulcü, büyük alim ve üstad Şatıbi, El muvafakat isimli eserinde vahyin tüm hükümlerini bu üç asla irca ediyor. Zaruriyyat, haciyyat, tahsiniyyat.

Zaruriyyat; Zorunluluklar, işte beş temel emanet. Can emaneti, mal emaneti, nesil emaneti, din emaneti. 5 Temel emanet ve bunun üstüne;

Haciyyat; İhtiyaçlar. Barınmak bir ihtiyaçtır. Siz bu ihtiyacı birkaç alternatifle giderebilirsiniz. Eğer alternatifiniz varsa zaruriyyat olmaktan çıkar, Haciyyat’a düşer. Ama bundan da müteşekkil değil hayat. Bir de;

Tahsiniyyat var, Güzellikler. Tekmiliyyat, yani tamamlayıcı unsurlar, aksesuarlar, estetik değerler. İnsanın o da ihtiyacı. Bakın, hayata bakın, hayvanlar dünyasına bakın; Hem protein karşılarsınız zaruri ihtiyacınızdır. Hem yakacak karşılarsınız, giyinme ihtiyacınızı derileri ile ve diğer atıklarıyla yakacak ihtiyacınızı karşılar ve binilir, yine o ihtiyacı karşılar, hem de güzellikleriyle, akvaryumunuzda bazen süs balığına dönüşür. Bazen bakarsınız kafeste kuşa dönüşür rengarenk, güzellik ihtiyacınızı karşılar.

Bitkilere bakarsınız; Zaruri ihtiyacınız olan gıdanızı verir. Ama onun üzerine haciy, yani ihtiyacınız olan şeyleri de verir. Isınma. Yine bir çok tahtasından, kerestesinden, ağacından, odunundan elde ettiğiniz şeyler, gerekli olan eşyalar. Onun üstüne de ç,çek olur sizin güzellik ihtiyacınızı karşılar. Gül olur sizin güzellik ihtiyacınızı karşılar. Eşyanın üç boyutuna dikkat çekiyor burada.


7-) Ve tahmilü eskaleküm ila beledin lem tekûnu baliğıyhi illâ Bi şıkkıl enfüs* inne Rabbeküm le Raûfun Rahıym;

Yüklerinizi taşırlar; (onlarsız) meşakkatsiz ulaşamayacağınız pek çok yere ulaştırırlar! Muhakkak ki Rabbiniz, Raûf'tur, Rahıym'dir. (A.Hulusi)

007 - Ağırlıklarınızı da yüklenir, canlarınızın yarısına tüketmeden varamayacağınız beldelere kadar götürürler, her halde rabbiniz size çok re'fetli, çok merhametli. (Elmalı)


Ve tahmilü eskaleküm ila beledin lem tekûnu baliğıyhi illâ Bi şıkkıl enfüs kendinizi sıkıntıya sokmadan ulaşamayacağınız nice mekanlara yüklerinizi onlar taşır. inne Rabbeküm le Raûfun Rahıym iyi bilin ki rabbiniz gerçekten çok şefkatli, pek merhametlidir.


8-) Vel hayle vel biğale vel hamiyra li terkebuha ve ziyneten, ve yahluku ma lâ ta'lemun;

Onlara binmeniz ve bir zevk almanız için atları, katırları ve eşekleri de (yarattı)... Daha bilmediğiniz neler yaratır. (A.Hulusi)

008 - Hem binesiniz diye, hem de ziynet olarak atları, katırları, merkepleri de yarattı ve bilemeyeceğiniz daha neler yaratacak. (Elmalı)


Vel hayle vel biğale vel hamiyra li terkebuha ve ziyne O atları, katırları ve merkepleri de hem kendilerine binesiniz, hem de hayatın süsü olsun diye yarattı.

Demin bahsettiğimiz hayatın o üç boyutu, daha doğrusu ne diyeceğiz; Eşyanın üç boyutlu işlevi. Hem şart olan şeyler, hem gerekli olan şeyler, ki zaruriyyat, haciriyyat. Hem de güzellikler, tamamlayıcı şeyler, tahsiniyyat güzel şeyler. İşte eşya bu üçünü da karşılıyor.

ve yahluku ma lâ ta'lemun ve daha sizin bilmediğiniz bir nice şeyleri de yaratacak.

Ne diyor ayetin son cümlesi? Öncesi atlardan, katırlardan, merkeplerden yani yol araçlarından söz ediyordu. Burada, haleka’dan, yahluku’ya geçti. Yani geçmiş, mazi fiilden şimdiki ve gelecek zamanı kapsayan yahluku’ya geçti. Yaratıyor, yaratacak. Demek ki gelecekte ortaya çıkacak ulaşım araçları Allah’a atfediliyor ve daha ne ulaşım araçları göreceksiniz.

Peki Allah’a neden atfediliyor, İnsan eseri olabilen şeyleri; İcat yeteneğini insana Allah verdiği için, o yeteneği Allah’tan aldığı için. Aslında Allah’tan bağımsız bir inşa, icat düşünülemez. Hem hammaddeyi ondan alıyorsunuz, hem o hammaddeyi işleyen, terkip eden aklı o veriyor, hem de o aklı kullanacağınız araçları, eli, ayağı, gözü, kulağı, dili dudağı O veriyor. İşte bunun için Allah’a hamledilir. Çünkü eşyanın yasasını kim koyarsa gerçek yaratıcı O dur.


9-) Ve alAllâhi kasdus sebiyli ve minha cair* ve lev şâe lehedaküm ecme'ıyn;

Hedefe giden yol Allâh'adır! Ondan sapan da vardır... Eğer dileseydi elbette sizi toptan hakikate erdirirdi! (A.Hulusi)

009 - Yolu doğrultmak da Allaha aittir, ondan sapan da var, mamafih Allah, dilerse hepinizi hidayette kılardı. (Elmalı)


Ve alAllâhi kasdus sebiyli ve minha cair İşte özetlerken okudum ayetler geldi. 9. ayet, ne diyor? İşte tek yaratıcı O olduğu için, ki böyle bir tırnak içi bir giriş şart; “Bütün bunları O yarattığı için yolun istikamet tayini de O’na düşer.” Yani insan için hedefler koyma hakkı Allah’a aittir diyor. Bunu hem O’na ait bir hak, hem de O’nun bir rahmeti olarak anlamamız mümkün. O’na düşer. Yani O yolu yarattı, yolcuyu yarattı ve yolda yürümek için de kılavuz gönderdi.

Peki bu kadar şeyi verdikten sonra bir hedefte koymasın mı. Hiç koymaz mı..’ İşte bu manada da anlaşılmalı. Onun için yolun durağı, maksadı, amacı. Yani maddi yol ve yol araçları, manevi yol ve yol araçları arasında kıyas yapmamızı istiyor. Bir üstteki ayeti hatırlayın yolda taşıyan araçlardan söz ediyordu. Attan, katırdan ve eşekten. Ve daha nicelerini yaratacak diyor. 

Bu şu demektir; Sizin fiziki yolculuğunuzun araçlarını yaratan Allah, sizi insan kılan manevi yolculuk araçlarından mahrum edeceğini mi düşünüyorsunuz. Bunu yaratmadığını veya bunu vermediğini mi düşünüyorsunuz. Bu ne biçim düşünce. İşte söylediği bu ayetin. Ki ..ketebe ala nefsihi..’ye (Enam/12) benziyor bu alAllâh. ketebe alâ nefsiHİr rahme.. aynı kalıp. alAllâh, alâ nefsiHİ kendisi için rahmeti ilke edindi, prensip edindi. Kendisine rahmeti yazdı demektir bu.

Belki bunu şöyle bile tercüme edebiliriz; Rahmeti kendisine vacip kıldı alâ o manayı verir çünkü. Burada da bakınız o formda geliyor alAllah, Allah’a düşer diyor. Yani rabbimiz bazı şeyleri kendisi için prensip ediniyor. İnsana hedef koymak Onun prensiplerindendir ve ibarenin bittiği yer şu. ve minha cair. İlginç, zira bazı yollar saptırıcıdır.

Minha da ki “ha” yola, sebiyle gider manevi müennestir, dişildir. Bazı yollar saptırıcıdır. Yolcudan söz etmiyor dikkat buyurun, yoldan söz ediyor. Onun için yolcu yolunu düzeltmeden kendini düzeltemez. Dolayısıyla eğer yolcuyu düzeltmek istiyorsanız, önce yolun istikametini düzeltin. Çünkü yanlış yolda doğru yürünmez. Önce doğru yol, sonra doğru yolcu. Onun için ve minha cair diyor. sapan yolcu, sapmış bir yolda yürüyor demektir.

ve lev şâe lehedaküm ecme'ıyn eğer Allah dileseydi hepinizi doğru yola yöneltirdi.

Sözün gelişinden kolaylıkla şu anlaşılmıyor mu; fe lem yeşa’ fakat dilemedi. Fahvel hitab, yani söz gelimi bunu veriyor. Eğer Allah dileseydi hepinizi doğru yola yöneltirdi, fakat dilemedi. Onu anlıyoruz. İbarenin başındaki “lev”, tasarım dışı bir şeyin, farzı muhal bir şeyin düşünülmesi demektir. Yani Allah bunu dilemedi ama, eğer dileseydi yapardı demektir.

Neyi diledi? İradeyi diledi. İnsanın kaderi olarak seçmeyi diledi, seçmemizi diledi ve seçimimizin sonucundan da sorumlu olmamızı diledi. Onun için seçip, seçiminizin sonucunu Allah’a yıkamazsınız. Mazeret gösteremezsiniz. Ki bu surede gelecek ilerde. Müşrikler şirk koşmalarına mazeret olarak Allah’a olan inançlarını ileri sürüyorlar ve eğer Allah dileseydi biz putlara tapmazdık diyorlar. Şuna bakınız, “Müşriklerin kader inancı” na bakınız, ancak bu kadar istismar edilebilir. Onun için burada fakat dilemedi. Neyi diledi? seçmeyi diledi. İnsanın kaderi seçmektir. İradeyi diledi şeklinde anlamak durumundayız.


10-) "HU"velleziy enzele mines Semai maen leküm minhu şerabun ve minhu şecerun fiyhi tüsiymun;

"HÛ"; ki sizin için semâdan bir su indirdi... İçilen de ondandır, (hayvanları) otlatmakta olduğunuz bitkiler de ondandır. (A.Hulusi)

010 - O odur ki Semâdan bir su indirdi. size ondan bir içecek var, yine ondan bir ağaç ki hayvan yayarsınız. (Elmalı)


"HU"velleziy enzele mines Semai mae O’dur suyu gökten indiren leküm minhu şerabun ve minhu şecerun fiyhi tüsiymun ondan hem siz içersiniz hem de hayvanlarınızı otlattığınız bitkiler içer. Gelecek bir dakika..!


11-) Yünbitü leküm Bihizzer'a vezzeytune vennahıyle vel a'nabe ve min küllis semarat* inne fiy zâlike le ayeten li kavmin yetefekkerun;

Onunla (o su ile) sizin için ekin, zeytin, hurma, üzümler ve her türlüsünden bitirir. Muhakkak ki bunlarda düşünen toplum için bir işaret vardır! (A.Hulusi)

011 - Onunla size ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler türlüsünden meyveler bitirir, elbette bunda tefekkür edecek bir kavim için bir âyet var. (Elmalı)


Yünbitü leküm Bihizzer'a vezzeytune vennahıyle vel a'nabe ve min küllis semarat onunla sizin için ekinler, zeytin ve hurma ağaçları, üzümler ve daha nice nice ürünler bitirir O. inne fiy zâlike le ayeten li kavmin yetefekkerun unutmayın ki bütün bunlarda düşünen bir toplum için mutlaka bir ibret vardır, bir ders vardır, bir ders çıkarılır.

Peki, nedir? Bu son ayetten ne ders çıkarabiliriz? Bakınız, özellikle son iki ayet "HU"velleziy enzele mines Semai mae suyu O indirdi diyerek başladı, ondan sonra bitkilere geçti. Açıktır değerli dostlar. Ders ayet şu: Tıpkı fiziki hayatın kaynağı su olduğu gibi, manevi hayatın suyu da vahiydir, tek kaynaktan beslenir ve tüm var oluşun kaynağı da tektir, oda Allah.

Su mide yangınınızı, vahiy yürek yangınınızı söndürür. O halde siz eğer bir ağaçtan meyve bekliyorsanız öncelikle onu sulamanız gerekmez mi ve siz ağaca teşekkür ediyorsunuz da suyu unutuyorsunuz. Hele hele suyu vereni unutmanızın ne büyük bir cinayet olduğunu biliyor musunuz. Onun için siz vahye bakacaksınız, vahyi getirene bakacaksınız ve onlardan yola çıkarak vahyi göndereni göreceksiniz. Yani suyun kaynağını. Onun için ne kadar açık ve ne kadar beliğ dersler değil mi? Mutlaka bir ders vardır diyorsa, mutlaka bir ders vardır efendim, alana tabii ki. Devam ediyor derslerimiz;


Devam ediyor C sayfasına geçiniz.
85. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/02/24/islamoglu-tef-ders-nahl-01-3485/  bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder