3 Şubat 2012 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. İbrahim (19-23)(81-E)


D sayfasından devam.


19-) Elem tera ennAllâhe halekas Semavati vel Arda Bil Hakk* in yeşe' yüzhibküm ve ye'ti Bi halkın cediyd;

Görmedin mi ki Allâh semâları ve arzı Hak olarak (El Esmâ'sı özellikleriyle, Esmâ bileşimleri hâlinde) yaratmıştır... Eğer dilerse sizi giderir ve yepyeni, orijinal bir yapı olarak yeni bir halk getirir. (A.Hulusi)

19 - Görmedin mi? Allah Gökleri ve Yeri Hakk ile yaratmış, dilerse sizi giderir yep yeni bir halk getirir. (Elmalı)


Elem tera ennAllâhe halekas Semavati vel Arda Bil Hakk görmez misin ki Allah gökleri ve yeri mutlak hakikate bir atıf olsun amacıyla yarattı.

Biraz önce amaçsız eylemi küle benzetmişti. Burada ise Bil Hakk ibaresi, yalana karşı hakikate atıf olan kalıcılığı temsil ediyor.

1 - Bil Hakk, eylemin mükemmelliğini ifade eder, bir.

2 - İkincisi, eylemi yapan öznenin, yani burada Allah’ın mutlaklığını temsil eder,

3 – Üçüncüsü, nesnenin yani burada gökler ve yer, amaçlılığına işaret eder.

Bil Hakk, Hakk ile yarattı. Sözcük olarak karşılığı bu, ama amaçlılığa bir işaret, bir amaç uğruna yarattı.

Belki buradan yola çıkarak şunu da diyebiliriz, bir amaç uğruna yaratılan gökler, bakınız rüzgarın savurduğu kül gibi değil, uzun süre, milyonlarca yıl duruyor. Çünkü bir amacı var. Amaçsız şeyler ise rüzgarın savurduğu kül gibidir.

 in yeşe' yüzhibküm ve ye'ti Bi halkın cediyd; eğer dilerse, (dolayısıyla parantez içi bir geçiş sözcüğü kullanmamız daha doğru olur.) (Dolayısıyla) eğer dilerse sizi silip süpürür, yerinize yepyeni bir yaratık, ya da yepyeni bir yaratılışla yaratılmış varlıklar getirir insan soyu yerine. Çünkü Maide/54 te daha küçük ölçekte, bu takasın yapıldığı insan soyunun içinde bir kavmi götürür yerinize, Allah’a sadık bir başka millet, bir başka toplum getirir manasına;

..men yertedde minküm an diynihı fesevfe ye'tillâhu Bi kavmin.. (Maide/54)

Kim O’nun dininden yüz çevirirse onların yerine O yepyeni bir topluluk getirir diyor ki orada kavm kelimesi kullanılıyor. Burada ise ilginçtir Bi halkın yepyeni bir yaratılış. Eğer insan tümüyle ihanete yönelirse Allah için; İnsanın yerine başka bir varlık getirmek zor değildir.


20-) Ve ma zâlike alAllâhi Bi aziyz;

Bu, Aziyz (hükmüne karşı gelecek olmayan) olan Allâh'a zor gelmez! (A.Hulusi)

20 - Ve Allaha göre bu, ehemmiyetli bir şey değildir. (Elmalı)


Ve ma zâlike alAllâhi Bi aziyz; bu Allah için erişilmesi güç bir şey de değildir. İşte geldi. Hiçte zor bir şey değildir.


21-) Ve berazu Lillâhi cemiy'an fekaled duafau lilleziynestekberu inna künna leküm tebe'an fehel entüm muğnune 'anna min azâbillâhi min şey'* kalu lev hedanAllâhu le hedeynaküm* sevaün aleyna ecezı'na em saberna ma lena min mahıys;

Hepsi Allâh için, her yönleriyle, topluca ortadadırlar! Zayıflar, büyüklük taslayanlara: "Gerçekten biz, size tâbi olanlar idik... (Şimdi) Allâh'ın azabından bir şeyi bizden savabilir misiniz?"... (Büyüklenenler) dediler ki: "Eğer Allâh bize hidâyet etseydi, elbette biz de size hidâyet ederdik... (Şimdi) sızlanıp feryat etsek de yahut sabretsek de bize eşittir... (Zira) bizim kaçış yerimiz yoktur." (A.Hulusi)

21 - Bir de hepsi toplanarak Allahın huzuruna çıkmışlardır, zuafâ kısmı büyüklük taslayanlara: şöyle demektedirler: bizler sizlere tabi' idik, şimdi siz, bizden Allahın azâbından zerrece bir şey defi edebiliyor musunuz? Eğer, demişlerdir: Allah bize hidayet verse idi elbette sizi hidayeti erdirirdik, şimdi bizler sızlansak da sabretsek de müsavîdir, bizim için kurtuluş yok. (Elmalı)


Ve berazu Lillâhi cemiy'a derken hesap günü top yekun Allah’ın huzuruna çıkmışlardır. fekaled duafau lilleziynestekberu inna künna leküm tebe'an fehel entüm muğnune 'anna min azâbillâhi min şey' ve zayıflar büyüklük taslayanlara diyecekler ki; Şu bir gerçek ki biz zamanında size uymuştuk. Şimdi siz Allah’ın azabından herhangi bir şeyi bizden savabilecek durumda mısınız? O zayıf bırakılıp ta, zayıflıklarına rağmen efendilerinin ayağını yalayan o tipler. Yani zayıf olmaları sadece kendilerinin kişilik ve kimliklerini yok etmiş. Ama bir de baskı altında ezilmiş olanlar var, Kur’an onlardan da mustazaf olarak söz eder ama onları över. Fakat burada övülecek bir durum yok. Zayıflıklarını kabullenmişler ve öbürlerine yani kula kulluk etmişler, onları önder edinmişler.

kalu lev hedanAllâhu le hedeynaküm onlar cevap verecekler. Eğer Allah bize bir yol gösterirse biz de size kılavuzluk ederiz diyecekler. Veyahutta Zemahşeri bunu geçmişe yönelik, mazi olarak çeviriyor ve diyor ki; Eğer Allah bizi hidayete erdirseydi biz de sizi erdirirdik ama gördüğünüz gibi durum hiçte iç açıcı değil.

sevaün aleyna ecezı'na em saberna ne olacak; İnleyip sızlasak ta başımıza gelene sabretsek te bizim için hepsi bir. Hiçbir şey değişmeyecek diyecekler, itiraf edecekler. ma lena min mahıys; Artık bizim sığınacak bir yerimiz de yok diyecekler.


22-) Ve kaleş şeytanu lemma kudıyel'emru innAllâhe veadeküm va'del hakkı ve veadtüküm feahleftüküm* ve ma kâne liye aleyküm min sültanin illâ en deavtüküm festecebtüm liy* fela telumuniy ve lumû enfüseküm* ma ene Bi musrihıküm ve ma entüm Bi musrihıyy* inniy kefertü Bima eşrektümuni min kabl* innez zâlimiyne lehüm azâbün eliym;

İş bitirildiğinde (hakikat ortaya çıktığında), şeytan der ki: "Muhakkak ki Allâh size Hak vaadi bildirdi... Ben de size vaatte bulundum, fakat hemen sonra vaadimden döndüm... Ben (zaten) sizin üzerinizde bir sultaya (zorlayıcı güce) sahip olmadım... Sadece size fikir ilham ettim, siz de benim verdiğim fikre (nefsinize hoş geldiği için) uydunuz! O hâlde beni suçlamayın, nefslerinizi suçlayın! Ne ben sizin imdadınıza koşarım, ne de siz benim imdadıma koşup kurtarabilirsiniz. Daha önce beni ortak tutmanızı da ben kesinlikle kabul etmemiştim! Muhakkak ki zâlimler için acı bir azap vardır." (A.Hulusi)

22 - İş bitince Şeytan da der ki: doğrusu Allah size hak vaadi vaat buyurdu, ben de bir vaat yaptım size yalan çıktım, mamafih benim size karşı bir sültam yoktu, ancak sizi davet ettim siz de bana icabet eylediniz, o halde beni levmetmeyiniz nefislerinizi levmediniz, ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız, ben sizin bundan evvel beni şerik koşmanızı tanımadım, her halde zalimlerin hakkı elîm bir azâbdır. (Elmalı)


Ve kaleş şeytanu lemma kudıyel'emr ve hüküm kesinleşip iş bitince şeytan dedi ki; Şimdi sahneye kuşku çiftçisi şeytan girdi.

innAllâhe veadeküm va'del hakkı ve veadtüküm feahleftüküm işte hakikat ortaya çıktı, işte gerçek ortaya çıktı. Tabii ahiretten bir sahne, öbür hayattan bir sahne getiriliyor ve şeytanın itirafı. Allah size gerçekleşmesi kesin olan bir söz vermişti; “O geçekleşti.” Bir gün hesaba çekeceğim dedi. Yaptıklarınızdan hesap vereceksiniz dedi ve işte gerçekleşti.

Size ben de söz vermiştim, fakat size verdiğim sözü tutmadım. Feahleftüküm tutmadım, yani tutamayacağımı bile bile bir söz verdim. Sadece söz ama. Siz bunu bilmeliydiniz. Kim sözünü tutabilir, kim tutamaz. Çünkü bunu bilebilecek şekilde yaratıldınız.

ve ma kâne liye aleyküm min sültan zira benim sizin üzerinizde bir yaptırım gücüm bulunmamaktaydı. Şeytana güç atfı batıl bir inançtır. Bir yerde şeytana, tanrılık izafesidir şeytana güç atfı. Şeytanı negatif yüceltmektir bir yerde. Yüceltmektir, negatifte olsa yüceltmektir şeytana güç atfı. Şeytan Allah’ın hasmı değildir, Allah’ın kuludur. İnsanın hasmıdır şeytan. Çünkü; ..en lâ ta'budüş şeytan* innehu leküm 'adüvvün mubiyn; (Yasin/60) Kur’an böyle buyurur.

Şeytana Kulluk etmeyin. Şeytana kulluk etmek ona secde etmek anlamı taşımıyor. Onun yalanlarına aldanmak anlamını taşıyor. Çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır diyen vahiydir.

illâ en deavtüküm festecebtüm liy ne ki sizi davet ediyordum, siz de benim davetime uyuyordunuz. Yani benim tüm yaptığım buydu. Bir gücüm yoktu sizin üzerinizde. Ordum yoktu. Sizi tehdit edemezdim çünkü etsem de bir şey yapamazdım. Fakat siz davetime uydunuz. Davet ettim siz de geldiniz. Yani zihninizin arkasında film oynattım, siz oynattığım filmi gerçek zannettiniz. Sizi korkuttum, fakat korkunuza esir oldunuz. Oysa ki beceremeyeceğim bir şeyle korkuttum.

fela telumuniy ve lumû enfüseküm dolayısıyla beni suçlamayın asıl kendinizi suçlayın.

Razi çok güzel bir ibare kullanmış burada esşeytanüs asli diyor. Neye? Asli şeytan, esas şeytan Razi’nin tefsirine göre; İnsanın arzusu, hevası, hevesi, içgüdüsüdür. Tutkularıdır diyor. Şeytan insanda ki bu zaaflara vesvese yolu ile ulaşıp insanı saptırıyor.

Dolayısıyla asıl suçlu, şeytandan öte insanda ki bu zaaflar, insanın kendisi. Bu zaaflarına kapılan insandır. Bir levhaya baksanız ve levhanın gösterdiği yere gitseniz, ama levha yanlış yönü gösteriyor olsa levhayı mı mahkemeye verirler, levhayı mı suçlarlar, sizi mi. Çünkü siz insansınız, levhaların yanlış gösterebileceğini bilebilecek durumdasınız. Çünkü aklınız var. Onun için şuurla, bilinçle yaklaşmalı, onu hesap etmeliydiniz. Ölçmeli, tartmalıydınız. Muhakeme vermiş Allah, bu muhakeme ile doğru hüküm vermeliydiniz. Bu nedenle levhaya değil insana yüklenir sorumluluk. Ve akletmeyen, bu yüzden aldanan, iç güdüleri ile bilincini esir alan insanın kendisidir suçlu olan.

ma ene Bi musrihıküm ve ma entüm Bi musrihıyy ne ben sizin imdadınıza yetişecek durumdayım, ne de siz benim imdadıma. inniy kefertü Bima eşrektümuni min kabl şu bir gerçek ki sizin daha önce beni Allah’a ortak koşma girişimlerinizi de hep reddetmişimdir. Adem ve Havva’yı, sizin rabbiniz demişti Adem ve Havva’ya hani şeytan. Araf suresi 20. ayetinde. Yine ben rabbinizim dememişti onlara. Ben Allah’tan korkarım demişti Enfal suresinin 48. ayetinde. İnniy ehafullah demişti. Yine fe bi izzetike diye Allah’ın şerefi üzerine yemin etmişti. (Sâd/82) kendisine tanrılık vasfını kabul etmemişti hiçbir zaman. Ama insan O’na böyle bir güç yakıştırdı.

 innez zâlimiyne lehüm azâbün eliym; Elbette zalimleri can yakıcı bir azap beklemektedir. Bu sözü Allah’a atfetmek daha doğru olur.


23-) Ve üdhılelleziyne amenû ve amilus salihati cennatin tecriy min tahtihel enharu halidiyne fiyha Bi izni Rabbihim* tehıyyetühüm fiyha Selâm;

İman edip imanın gereğini uygulayanlar ise, Rableri olan Esmâ bileşiminin elvermesi sonucu (Bi-izni Rabbihim), içinde sonsuza dek yaşamak üzere, altlarından nehirler akan cennetlere dâhil edilmişlerdir... Onların orada birbirlerine hitabı "Selâm"dır. (A.Hulusi)

23 - İman edip Salih ameller işleyenler ise altından ırmaklar akar Cennetlere konulmuşlardır, rablerinin izniyle orada muhalled olarak kalacaklardır, tehıyyeleri orada selâmdır. (Elmalı)


Ve üdhılelleziyne amenû ve amilus salihati cennatin tecriy min tahtihel enhar fakat iman eden ve Salih amel işleyen kimseler, içlerinden ırmaklar çağlayan cennetlere alınacaklar. halidiyne fiyha Bi izni Rabbihim onlar orada rablerinin izni ile ebedi kalacaklar. tehıyyetühüm fiyha Selâm; Onların orada birbirlerine mukabeleleri, mutluluklar, ne mutlu size, selam olsun size şeklinde olacaktır.

Rabbimizden sonu cennet olan ve birbirlerine mutluluk dileyenler arasında biten bir akıl ve hayat bahşetmesini niyaz ediyoruz ve rabbimize karanlık akıldan O’na sığınıyoruz.


“Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”

Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.


81. videonun sonu.
81. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/01/27/islamoglu-tef-ders-ibrahim-01-2381/  bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder