2 Şubat 2012 Perşembe

İslamoğlu Tef. Ders. İbrahim (12-18)(81-D)

C sayfasından devam.


12-) Ve ma lena ella netevekkele alAllâhi ve kad hedana sübülena* ve lenasbiranne alâ ma azeytümuna* ve alAllâhi fel yetevekkelil mütevekkilun;

"Hem bizi hakikate giden yola yönlendirmişken ne diye Allâh'a tevekkül etmeyelim ki? Bize eziyet etmenize elbette sabredeceğiz... Tevekkül edenler Allâh'a tevekkül etsinler (hakikatlerindeki El Vekiyl isminin gereğini yerine getireceğine iman etsinler). (A.Hulusi)

12 - Ve biz, neyimize Allaha mütevekkil olmayalım ki, o, bizlere yollarımızı dos doğru gösterdi, ve elbette bize yaptığınız ezalara karşı sabredeceğiz, ve hep Allaha tevekkül etmelidir onun için mütevekkiller. (Elmalı)


Ve ma lena ella netevekkele alAllâhi ve kad hedana sübülena Hem bize yollarımızı bulmada rehberlik ettiği halde Allah’a neden güven duymayalım ki. ve lenasbiranne alâ ma azeytümuna ve elbette sizin bize çektirdiğiniz eza cefaya rağmen direneceğiz, bir müminin tavrı böyle olur diyor Kur’an.

Her zaman ve her zeminde biz Allah’a güveniriz, çünkü Allah’a güvenimiz, Allah’ın güvenilecek tek kapı oluşundan kaynaklanıyor. Biz Allah’ın mesajına güvendik, onun için mesaj dışı bir belge artık aramaya kalkmadık. Mesajın doğruluğunu mesajın içeriğine bakarak anladık, muhtevasına bakarak anladık. Onun için de Allah’a güvendik. Dolayısıyla sizin bize olan eza ve cefanıza biz direneceğiz. ve lenasbiranne şiddetle direneceğiz.

ve alAllâhi fel yetevekkelil mütevekkilun; sağlam bir dayanak arayan herkeste sadece Allah’a güvenip dayansın. Başkasına değil. Çünkü Allah insanın güvenine ihanet etmeyen tek varlıktır. İnsan Allah’tan başka hangi kapıdan güvenlik garantisi, özgürlük garantisi alabilir ki. Hangi kapı insanın güvenini istismar etmeme hususunda sonsuz bir garanti verebilir ki. İnsanın hemcinsleri, insanın güvenini zedeleyebilir istismar edebilir. Çünkü insan zaaf sahibidir. İnsanın güvenini istismar etmeyecek tek zat Allah’tır, çünkü Allah’ın insana ihtiyacı yoktur. Çünkü insan Allah’ın rakibi değildir. Çünkü insan Allah’ın hasmı değildir. Çünkü insan Allah’ın severek yarattığı bir şerefli varlıktır.


13-) Ve kalelleziyne keferu li Rusulihim le nuhricenneküm min Ardına ev lete'udünne fiy milletina* feevha ileyhim Rabbuhüm lenühlikennez zâlimiyn;

Hakikat bilgisini inkâr edenler (egosuyla yaşayanlar) Rasûllerine dedi ki: "(Ya) sizi bölgemizden çıkaracağız yahut bizim inancımıza döneceksiniz"... Rableri, onlara vahyetti ki: "Zâlimleri elbette helâk edeceğiz." (A.Hulusi)

13 - Küfredenler de resullerine dediler ki mutlak ve mutlak sizi toprağımızdan çıkarırız, yahut ki milletimize dönersiniz, rableri da onlara şöyle vahiy verdi ki muhakkak ve muhakkak zalimleri ihlâk edeceğiz. (Elmalı)


Ve kalelleziyne keferu li Rusulihim sonunda küfürde direnenler peygamberlerine dediler ki; le nuhricenneküm min Ardına ev lete'udünne fiy milletina ya bizim inanç sistemimize dönersiniz, -taktim tehirle çevirmeye çalışıyorum çünkü öyle daha iyi anlaşılır.- Ya bizim inanç sistemimize dönersiniz, ya da sizi yurdumuzdan sürüp çıkarırız.

Araf suresinin 88 ve 89. ayetlerinde Şuayb peygambere böyle dedikleri açıkça nakledilmişti. Küfrün tarih boyunca zorbalığa dayalı baskıcı tabiatı. İşte ayette verilen o. Ayet küfrün tabiatının baskıcı ve zorba olduğunu dile getiriyor. Tarih boyunca böyle olduğunu söylüyor.

feevha ileyhim Rabbuhüm lenühlikennez zâlimiyn; bunun ardından rableri kendilerine şöyle vahyetti; Zalimleri kesinlikle helak edeceğiz. İnanca baskı uygulayan zorbaları bekleyen kaçınılmaz akıbetin tarih boyunca yasası da bu. Onun için Tarih boyunca zorbalar var olmuş, onların akıbeti de hep birbirine benzemiş. Burada isim vermeksizin. Diğer kıssalarda bir peygamberi anlatırken anlatılan olaylar, burada tamamen mücerret bir biçimde, zaman ve mekandan ayrı olarak, koparılarak insanlığın tarihi boyunca yaşanan tüm olayların özeti biçiminde, yasası biçiminde veriliyor.


14-) Ve lenüskinennekümül'Arda min ba'dihim* zâlike limen hafe mekamiy ve hafe ve'ıyd;

"Ve onlardan sonra o bölgeye sizi iskân edeceğiz... İşte bu, benim konumumdan ve tehdidimden korkanlara mahsustur." (A.Hulusi)

14 - Ve arkalarından sizi o Arza iskân eyleyeceğiz, bu işte makamımdan korkana, vaadimden korkana vaadim. (Elmalı)


Ve lenüskinennekümül'Arda min ba'dihim onların ardından boşalan yere sizi yerleştireceğiz. zâlike limen hafe mekamiy ve hafe ve'ıyd; işte bu benim makamımdan ve tehdidimden korkan kimselere has bir ödüldür.

Allah’ın makamından sakınmak. Allahın makamı.., Allah makamı…! İnsan bunun ne demeye geldiğini düşününce içi titreyecektir. İşte odur burada geçen havf.


15-) Vesteftehu ve habe küllü cebbarin 'aniyd;

(Rasûller) fetih istediler... (Nitekim) her inatçı zorba kaybetti. (A.Hulusi)

15 - Hem fütuhat istediler, hem de haib oldu her cebbarı anîd. (Elmalı)


Vesteftehu ve müminler önlerinin açılmasını niyaz ettiler.

Feteha, açtı. İstefteha, açılmasını istedi, arzu etti, talep etti, açılması için gayret etti. Bunun için gerekli olanları yaptı. Anlamlarının tamamını içerir. Fetih için çaba gösterdiler diye çeviremez miyiz? Tabii ki. Hangi fetih? Gönüllerin fethi, yüreklerin fethi için gayret ettiler. Çünkü zorbalık vardı. Hemen bir üstteki ayeti hatırlayın, eza ve cefaya katlanıyorlardı. Sürgünle tehdit edildiler, ölümle bile tehdit edildiler ama onlar insanlarla birebir ilişkiye geçerek imanı yüreklere bir su gibi taşıdılar. İmanı yüreklere bir saka gibi taşıdılar ve insanların yüreklerini imana, imanı insanların yüreklerine açtılar ve sonuç;

ve habe küllü cebbarin 'aniyd; inançtı zorbaların tümü ise yıkılıp gittiler.

İşte anahtar, İşte Kur’an ın bizim elimize tutuşturduğu yol haritası. İnsanların yüreklerine ulaşın. Tıpkı bu ümmetin tarihinde olduğu gibi. Tıpkı bu ümmetin Çin’e, Malezya’ya, Singapur’a, Açe’ye, Sumatra’ya, Endonezya’ya, Afrika’ya, Endülüs’e gönüller dolusu imanı taşıdığı gibi. Taşıyın, götürün. Ne diyordu efendimiz;

- Ülkeler silah zoru ile alınırlar, Fakat Medine fethedildi.

Oysa ki biz Medine’nin fethi bir kılıç kalkmadan, bir insanın canı yanmadan gerçekleştiğini biliyoruz. O halde fetih; Medine’nin gönlünün fethedilmesidir. Onun için burada fetih istediler, talep ettiler ve o talebe uygun davrandılar. Sonuçta zulmedenler yıkılıp gittiler.


16-) Min veraihi cehennemü ve yüska min main sadiyd;

Ardından da Cehennem... İrinli sudan (cehennem suyu) sulanır. (A.Hulusi)

16 - Arkasından Cehennem, neler olacak ve irin suyundan sulanacak. (Elmalı)


Min veraihi cehennemü ve yüska min main sadiyd; Onunda ötesinde cehennem vardır. Onlara orada iğrenç bir su sunulacaktır.

O inatçı zorbalar için bir tehdit geliyor burada. Özellikle sadiyd, tiksinti verici şey anlamına çevirdim ben burada. Yüz çevirdi, tiksindi, döndü manasına gelen sadde’den üretilmiş bir kelime. Sadde mastarından ki, cezanın tiksindiriciliğini mecazen ifade eden bir sözcük.


17-) Yetecerrauhu ve lâ yekâdü yusiyğuhu ve ye'tiyhilmevtü min külli mekanin ve ma huve Bi meyyit* ve min veraihi azâbun ğaliyz;

Onu yudum yudum içmeye çalışır, (fakat) neredeyse boğazından geçiremez... Kendisine her taraftan ölüm gelir fakat o ölmez! Onun ardından da ağır bir azap! (A.Hulusi)

17 - Yutmağa çalışacak, boğazından geçiremeyecek, her taraftan ona ölüm gelecek, halbuki ölmeyecek, arkasından da galiz bir azâb. (Elmalı)


Yetecerrauhu ve lâ yekâdü yusiyğuhu onu yutmak için yutkunacak fakat bir türlü yutamayacaktır. ve ye'tiyhilmevtü min külli mekanin ve ma huve Bi meyyit Derken ölüm her yandan gelip onu kuşatacak, ne ki o ölüm imkanından mahrum olacaktır. O inatçı zorbalar, yeryüzünde tanrılık iddiasına kalkışmış biri gibi ona buna sataşanlar, zulmedenler var ya, işte onları bekleyen feci akıbet budur diyor Kur’an.

Ölmekten dahi mahrum olacaklar. Burada ölme imkanından mahrum olacaklar diye çevirmem gramatik bir gerekçeye dayanıyor. Çünkü Nefyin haberi “B” harfi cerriyle gelirse burada olduğu gibi, ma huve Bi meyyit o zaman imkan ya da ihtimal yokluğuna delalet eder.

Kur’an bir başka ayetiyle diyordu ya;

Lâ ted'ul yevme süburen vahıden ved'u süburen kesiyra; (Furkan/14)

Lâ ted'ul yevme süburen vahıden O gün, veya işte bugün bir tek ölümü çağırmayın, size bir ölüm yetmez ey zorbalar, yeryüzünü kana bulayanlar, ışığa düşman kesilenler. Bir ölüm yetmez ved'u süburen kesiyra çok ölümü çağırın, ölümleri çağırın. Bir ölüm yetmez ki size.

ve min veraihi azâbun ğaliyz; ve onun da ötesinde çok ağır bir azap onları bekleyecektir.


18-) Meselülleziyne keferu Bi Rabbihim a'malühüm keremadinişteddet BihirRıyhu fiy yevmin 'asıf* lâ yakdirune mimma kesebu alâ şey'in, zâlike hüved dalalül be'ıyd;

Rablerini (hakikatlerindeki Esmâ özelliklerini) küfür (inkâr) edenlerin yaptıklarının misali, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir küle benzer... Kazandıklarından bir şey elde edemezler... İşte bu, (hakikatten) en büyük sapmanın ta kendisidir! (A.Hulusi)

18 - Rablerine küfredenlerin meseli şudur: amelleri bir küle benzer ki onu fırtınalı bir günde rüzgar şiddetli savurmaktadır, kazandıklarından hiç bir şey ellerini geçmez, işte budur asıl o uzak dalâl. (Elmalı)

(Hatalı başlama; Meselülleziyne keferu Bi Rabbihim lâ yakdirune mimma kesebu alâ şey'in Rablerini inkarda ısrar edenlerin.)

Meselülleziyne keferu Bi Rabbihim a'malühüm keremadinişteddet BihirRıyhu fiy yevmin 'asıf (Atlamışım..!) Rablerini inkarda ısrar edenlerin yapıp ettikleri, fırtınalı bir günde rüzgarın haşince saçıp savurduğu küle benzer.

Evet, harika bir benzetme. Rablerini inkarda ısrar edenlerin diyor, yapıp ettikleri, fırtınalı bir günde şiddetli bir rüzgarın saçıp savurduğu küle benzer. Onların yapıp ettikleri bu sonuçta. Allahsız bir eylem, anlamsız bir eylemdir diyor yani. Amaçsız bir eylemdir. Amaçsız ve anlamsız bir eylem küldür, yani atıktır, işi bitmiştir, değersizdir, özünde değeri yoktur. Özünde değeri olmadığı gibi, bir de savrulmaya açıktır. Yani hem kendisi değersizdir, hem de dışardan gelen her türlü müdahaleye açıktır. Onun için iflastır. Özünde anlamsız ve gayesiz olan her türlü eylem, ki bu manada içinde maksadı Allah olmayan bir eylem, gayesiz ve anlamsızdır.

lâ yakdirune mimma kesebu alâ şey'in onların eline kazandıklarından hiçbir şey geçmez. İnkar, iflastır demeye getiriyor ayet. Kendini kaybeden ne kazanır ki. Kendini bulan, kazanan ne kaybeder ki..! zâlike hüved dalalül be'ıyd; İşte budur telafisi mümkün olmayan büyük kayıp.



Devam ediyor E sayfasına geçiniz.
81. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/01/27/islamoglu-tef-ders-ibrahim-01-2381/ bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder