17 Şubat 2012 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. Hicr (030-044)(83-E)


D sayfasından devam.


30-) Fesecedel Melaiketü küllühüm ecme'un;

O meleklerin (kuvvelerin) hepsi, toptan secde ettiler (bir kısım Esmâ kuvveleri beyinle açığa çıkmaya başladı). (A.Hulusi)

30 - Onun üzerine Melâike, hepsi toptan secde ettiler. (Elmalı)


Fesecedel Melaiketü küllühüm ecme'un bunun üzerine meleklerin tümü hep birlikte yere kapandılar.


31-) İlla ibliys* eba en yekûne me'as sacidiyn;

İblis hariç! (O) secde eden (kuvveler) ile beraber olmadı. (A.Hulusi)

31 - Ancak İblîs secde edenlerle beraber olmaktan ibâ eyledi. (Elmalı)


İlla ibliys sadece iblis kapanmadı. eba en yekûne me'as sacidiyn O hizmette amade olup yere kapananlarla birlikte hareket etmekten kaçındı.

Burada anlatılan aslında daha öncede, a’raf suresinde, bakara suresinde ve diğer bazı surelerde geçmişti. Yani insanla şeytanın Allah’a karşı duruşu. Burada insanoğluna bir örnek veriliyor. Biri ibreti alem, diğeri numune-i imtisal. Dolayısıyla bizim buradan alacağımız şey; şeytanın duruşunun yamukluğu hangi sebeplere dayanıyordu. İşte o sorunun cevabı asıldır.


32-) Kale ya ibliysü ma leke ella tekûne me'as sacidiyn;

Dedi ki: "Ey İblis! Sana ne oluyor da secde edenlerle beraber olmuyorsun?" (A.Hulusi)

32 - Ya İblis, dedi: sen neye secde edenlerle beraber olmadın? (Elmalı)


Kale ya ibliysü ma leke ella tekûne me'as sacidiyn o sorunun cevabını bu ayetlerde bulacağız. Allah; ey iblis dedi, sen neden yere kapananlarla birlikte hareket etmedin?

Secde; Allah’ın şaheseri olan insanın emrine amade olmak biçiminde anlaşılabilir. Melekler bir eşyanın özü, eşyaya hükmeden öz kuvvetler manasına da geldiği hatırlanacak olursa, Allah’ın eşyayı insanın emrine amade kıldığı zaten teshir sırrı olarak Kur’an da ifade buyrulmuş. Bu manada meleklerin Ademe secdesi aslında, Allah’ın şaheseri olarak yarattığı insanın görevini yerine getirmesi için, diğer varlıkların insanın emrine amade kılınması, hizmetine verilmesi manasına alınabilir.


33-) Kale lem ekün liescüde libeşerin halâktehu min salsalin min hamein mesnun;

(İblis) dedi ki: "Kuru balçıktan, değişip dönüşen hücresel yapıdan yarattığın bir beşere secde etmek için var olmadım." (A.Hulusi)

33 - Benim, dedi: bir salsâldan, bir mesnun balçıktan yarattığın bir beşere secde etmem kabil değildir. (Elmalı)


Kale lem ekün liescüde libeşerin halâktehu min salsalin min hamein mesnun İblis dedi ki; benim süzme, kurumuş, ses veren bir balçıktan, tabiatı değiştirilmiş koyu ve yoğun bir çamurdan yarattığın bir beşerin hizmetine amade olmak için yerlere kapanmam yakışık almazdı, şık kaçmazdı, mümkün değildi diyor. Evet, lem ekün li bu kalıp bu anlamlara gelir. Yakışık almazdı. Hele şuna bakın şuna. Allah’a karşı küstahlaşan şeytanın cevabına bakın, yakışık almazmış.

İşte burada ilkel bir materyalizmi görüyoruz. Maddeciliği, ilkel biçimiyle. Ruhu değil çamuru gören şaşı bakış. Hamuruna bakıyor da, Allah’ın kendisinden verdiği vasıflara bakmıyor. Şaşı bakıyor çünkü. Bakışında değil yamukluğu, baktığında arıyor. Oysaki bakışı yamuk. Onun için de göremiyor. Hammaddeyi yüceltip fonksiyon ve misyonu göz ardı ediyor, İşte şeytani bakış bu. Şeytanca düşünen bir zihin de fonksiyon ve misyonu görmez, hammaddeye bakar.

İlkel bir şovenizm aslında şeytanın yaptığı, ırkçılık. Ne diyordu hatırlayın A’raf suresinin 12. ayetinde; kale ene hayrun minhu ben ondan hayırlıyım. Niye hayırlıymış? halakteniy min narin ve hâlâktehu min tıyn beni ateşten, onu çamurdan yarattın onun için hayırlıyım. İşte materyalizm dediğim bu. Yani hammaddeye bakıyor. Irkçı diye bunun için söylüyorum. Hammaddesi ateşmiş onun için üstün olmalıymış.

Burada Adem’in de Allah’a karşı hata yaptığını unutmayın, Kur’an onu da sergiliyor. Allah, yanaşmayın dediği ağaca yanaşmışlar ve yasak işlemişlerdi. Şeytan da hata yaptı, Adem’de.

İkisinin arasındaki fark ne?

Şeytan hatasını savundu, Adem ise tevbe etti. İşte fark bu. Şeytan Allah’ı anlamadı, yanlış anladı. Fark bu.


34-) Kale fahruc minha feinneke raciym;

Buyurdu: "O hâlde çık oradan! Muhakkak ki sen racîmsin (tard edilmiş, taşlanmış)." (A.Hulusi)

34 - O halde, dedi: çık oradan çünkü sen racîmsin. (Elmalı)


Kale fahruc minha feinneke raciym Allah; Haydi çık git bu yüce makamdan dedi. Çünkü sen kendi kendini aşağıladın.

Raciym; Hem taşlayan, atan, sıkan, muhakemesi ters dönmüş olan, saçmalayan anlamına gelir. Hatta bunu çünkü sen saçmaladın diye de çevirebiliriz. Çünkü fail anlamına gelir bu kelime, hem de mercum, meful anlamına gelir, taşlanmış, atılmış, dışlanmış, aşağılanmış manasına. Kelimenin bu çift tabiatı gereği bendenizde bunu; Çünkü sen kendi kendini aşağıladın diye çevirdim. İşte fail ve mefule yatkın tabiatından dolayı kelimenin.


35-) Ve inne aleykel lâ'nete ila yevmid diyn;

"Muhakkak ki, Sünnetullâh gerçeğinin açığa çıkma sürecine kadar lânet (hakikatini yaşamaktan uzak düşme) senin üzerinedir." (A.Hulusi)

35 - Ve bu lânet ceza gününe kadar üzerindedir. (Elmalı)


Ve inne aleykel lâ'nete ila yevmid diyn ve unutma ki hesap gününe kadar tüm lanet senin üzerine olacaktır.

Lanet, Allah’ın rahmetinden dışlanmaktır.


36-) Kale Rabbi feenzırniy ila yevmi yüb'asûn;

(İblis) dedi ki: "Rabbim! (Vefat ederek ölümü tadacakları ve yeni bir bedenle) bâ's olunacakları sürece kadar bana mühlet ver!" (A.Hulusi)

36 - Rabbim! dedi, öyle ise bana onların ba's olunacakları güne kadar mühlet ver. (Elmalı)


Kale Rabbi feenzırniy ila yevmi yüb'asûn İblis; Rabbim dedi, madem öyle tekrar bana diriliş gününe kadar süre tanı.


37-) Kale feinneke minel münzariyn;

Buyurdu: "Muhakkak ki sen mühlet verilenlerdensin!" (A.Hulusi)

37 - Haydi dedi: sen vakti malûm gününe kadar mühlet verilenlerdensin. (Elmalı)


Kale feinneke minel münzariyn Allah buyurdu ki; Peki, sen artık kendisine süre tanınanlardan birisin.


38-) İla yevmil vaktil ma'lum;

"Bilinen süreç gelene kadar!" (A.Hulusi)

38 - Allah katında bilinen vaktin gününe kadar... (Elmalı)


İla yevmil vaktil ma'lum tabii ki sadece tarafımdan bilinen zaman dolup günü gelinceye kadar süre tanıdım sana, haydi git buyurdu.


39-) Kale Rabbi Bima ağveyteniy le üzeyyinenne lehüm fiyl Ardı ve leuğviyennehüm ecme'ıyn;

(İblis) dedi ki: "Rabbim! Bende açığa çıkan Esmâ'n sonucu azdırman yüzünden, yemin ederim ki, arzda (bedenli yaşamlarında) onlara (suçları; Sünnetullâh'a göre perdelilik oluşturan fiilleri) süsleyeceğim ve onları toptan azdıracağım." (A.Hulusi)

39 - Rabbim, dedi: beni azdırmana kasem ederim ki her halde ben onlar için Arzda tezyinat yapacağım ve hepsini iğvâ edeceğim. (Elmalı)


Kale Rabbi Bima ağveyteniy le üzeyyinenne lehüm fiyl Ardı ve leuğviyennehüm ecme'ıyn İblis; Rabbim dedi, beni yoldan dışladığın için ben de yeryüzünde  günahları onlara süslü püslü göstereceğim. Yani insana günahı süsleyeceğim. Sen beni dışladın, yoldan çıkardın, ve onların tümünü yoldan saptıracağım.

İşte Adem’le şeytan arasındaki fark bu. Sen beni yoldan çıkardın diyor. Kendi si yoldan çıktığını itiraf etmek yerine, Allah’ın çıkardığını söylüyor. Bakın burada aslında ne kadar da kaderci değil mi. Ama yalan söylüyor. Eğer kendisinde arasaydı hatayı tevbe edecekti. Tevbe ve istiğfar edememesinin, özür dilememesinin sebebi de budur. Şeytanın sorunu Allah’ı yanlış anlamaktır. Allah saptırmadı, kendisi saptı.


40-) İlla 'ıbadeke minhümül muhlesıyn;

"Onlardan ihlâslandırılmış kulların müstesna!" (A.Hulusi)

40 - Ancak içlerinden ihlâs verilen kulların müstesnâ. (Elmalı)


İlla 'ıbadeke minhümül muhlesıyn bunun tek istisnası, onlar arasındaki samimiyeti senin tarafından desteklenen kulların olacaktır. Muhlisiyn, Muhlasiyn. Kur’an da iki şekilde de geçer. İhlas verilenler, ihlaslı olanlar. Ha la sa, bir şey saflaştırma, tüm olumsuzluklardan arındırmak, yani özgürleştirmek anlamına gelir. Allah’ın özgürleştirdiği, çünkü kendisi iç güdülerinden özgürleşmiş, şeytanın sesini dinlemeyen, iç güdülerinin sesini dinlemeyen kulların müstesna diyor.


41-) Kale hazâ sıratun aleyye müstekıym;

Buyurdu ki: "İşte benim üzerime aldığım müstakim yol budur!" (A.Hulusi)

41 - Bu, dedi: bir câdde «teahhüd ederim» dos doğru. (Elmalı)


Kale hazâ sıratun aleyye müstekıym Allah buyurdu ki; Zaten bu kendim için benimsediğim en doğru yol ve yöntemdir. Yani şeytanın kendiliğinden üstlendiği rol, ilahi proje ile uyumlu. Nihayetinde insanın seçme, iyi ile kötü arasında tercih yapma yeteneğini kullanması konusunda şeytan rol üstlenmiş oluyor. Onun için rabbimiz, bu benim de projemin gereğiydi diyor. Yani sen sadece rolünü kötü seçtin. Sen seçtin ama. Kötü rolü sen seçtin. Onun için de cezanı çekeceksin.


42-) İnne ıbadİY leyse leke aleyhim sültanün illâ menittebeake minel ğaviyn;

"Muhakkak ki Benim kullarım üzerinde senin bir sultan (gücün, yaptırımın) yoktur... Azgınlardan sana tâbi olanlar müstesna." (A.Hulusi)

42 - Hakikat o kullarım, senin onlar üzerine bir sultan yoktur, ancak azgınlardan sana uyanlar başka. (Elmalı)


İnne ıbadİY leyse leke aleyhim sültanün şu bir gerçek ki has kullarım üzerinde senin hiçbir inandırıcı gücün olmayacaktır. illâ menittebeake minel ğaviyn ne var ki batıl inançlı cahil ve bilinçsizlerden sana uyanlar müstesna. Ğaviyn; Batıl inanca sapmış, cahil ve bilinçsiz olduğu için sapmış kimselere denilir sözlükte.


43-) Ve inne cehenneme lemev'ıdühüm ecme'ıyn;

"Muhakkak ki onların hepsinin vaat olunan yeri Cehennem'dir." (A.Hulusi)

43 - Elbet bunların da hepsinin mevıdleri şüphesiz Cehennem. (Elmalı)


Ve inne cehenneme lemev'ıdühüm ecme'ıyn işte onların tümünün buluşma yeri cehennemdir.


44-) Leha seb'atü ebvab* likülli babin minhüm cüz'ün maksum;

"Onun yedi kapısı vardır (Yaratılış amacını aşan şekilde kullanılan göz - kulak - dil - eller - ayaklar - mide - cinsel organ)... Her kapı için onlardan taksim edilmiş bir bölüm vardır." (A.Hulusi)

44 - Onun yedi kapısı vardır, her kapıya onlardan bir cüzi maksum. (Elmalı)


Leha seb'atü ebvab oranın 7 kapısı vardır. likülli babin minhüm cüz'ün maksum O kapıların her biri onlardan günahına göre tasnif edilmiş bir gruba tahsis edilecektir.

Rabbimiz şeytan gibi suçunda ısrar eden ve suçunu savunan değil, Adem gibi günahını itiraf eden ve itirafı Allah tarafından kabul görüp cennetle ödüllendirilenlerden kılsın.


“Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”

İddiamızın, davamızın, ömrümüzün tüm hasılatı ve son sözümüz Rabbimize “Hamd” dir.


83. videonun sonu.
83. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/02/10/islamoglu-tef-ders-hicr-014-4483/  bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder