25 Temmuz 2011 Pazartesi

İslamoğlu Tef. Ders. En’am (122-127)(48-E)


D sayfasından devam

122-) Evemen kâne meyten feahyeynahu ve ce'alna lehu nuren yemşiy Bihi fiynNasi kemen meselühu fiyz zulümati leyse Bi hâricin minha* kezâlike züyyine lilkafiriyne ma kânu ya'melun;

Ölü iken kendisini (Hakikat ilmi ile) dirilttiğimiz; insanlar içinde onunla yaşaması için basîret nuru oluşturduğumuz kimse(nin durumu); karanlıklar içinde kalıp ondan kurtulamayan gibi olur mu? Hakikat bilgisini inkâr edenlere, yapmakta oldukları böylece süslendirildi. (A.Hulusi)

122 - Hem bir adam ölü iken biz onu diriltmişiz ve kendisine bir nur vermişiz, insanlar içinde onunla yürüyor, hiç o bit temsil zulmetler içinde kalmış ve ondan bir türlü çıkamayacak bir halde bulunan kimse gibi olur mu? Fakat kâfirlere amellere öyle yaldızlı gösterilmektedir. (Elmalı)


Evemen kâne meyten feahyeynahu ve ce'alna lehu nuren yemşiy Bihi fiynNas Manen ölü iken hayat verdiğimiz ve insanlar arasında yolunu bulmak için kendisine ışık tuttuğumuz kimse.

Kur’an kavram dünyamızı sarsıyor değerli Kur’an dostları. Dinlediniz mi ayetin mealini, ölümden söz ediyor. Ölüyken hayat verdiğimiz dirilttiğimiz diyor. Ölümü ve dirilişi Kur’an bizim anladığımız gibi anlamıyor. Tamamen değiştiriyor bakınız. Ölü kimdir, diri kimdir sizin defterinizde, siz kime ölü diyorsunuz? Sizin ölü dediğinize Kur’an diri diyor.

Evet, şehide ölü diyorlar. Kur’an diri diyor. fakat siz bilmezsiniz diyor. Ama sizin diri zannettiğinize Kur’an ölü diyor. Onun için bu kavramları yeniden düşünün diyor Kur’an. Kur’an a göre düşünün. Allah’ın gör dediği yerden baktınız mı, diri zannettiğiniz birçok insanın, dik sürünen bir ölü, ölüden berbat bir şey olduğunu görürsünüz. Onu söylüyor ve burada hayat tasavvurumuzu yeniden gözden geçirmemizi istiyor. Hayata siz ne anlam veriyorsunuz? Kim yaşıyor, kim yaşamıyor.

Falanca ne güzel bir hayat yaşıyor, acaba, acaba dediğiniz gibi mi, bir de Allah’a sorun, Falanca ölmüş Allah’a göre. Onun için Allah yeniden tanımlıyor bu tanımları Kur’an la, bu açıdan dikkat edelim.

Manen ölü iken hayat verdiğimiz ve insanlar arasında yolunu bulması için kendisine ışık tuttuğumuz kimse;

kemen meselühu fiyz zulümati leyse Bi hâricin minha Hiç içinden çıkma imkanı bulamayacağı zifiri karanlıklara gömülüp giden biri gibi olur mu?

İkisi, iki insan, Allah’ın ışık verdiği kimse, içinden çıkamayacağı karanlığa gömülüp giden kimse..! Çok ilginç, Buradaki çıkma imkanı bulamayan diye çevirdim. Çünkü Nefyin haberi olarak Bi Hâricin kelimesinin başındaki “B” işte bu anlamı veriyor. Çıkma imkanının yokluğunu bize haber veriyor. Kendi karanlığına gömülüyor çünkü. Bunu söylüyor Kur’an.

kezâlike züyyine lilkafiriyne ma kânu ya'melun; İşte böyle inkarcılara yaptıkları güzel görünür.

Yine psikolojik yasa gündeme geldi. Niçin yapıyorlar diye sormayın, veya şöyle demeyin;

- Ya, bu adamlar akıllı adamlar, bu adamlar paralı. Bu adamlar akıllı olmasa böyle rahat olmazlar. Böyle zengin olmazlar, böyle iktidara gelmezler..!

Böyle derseniz eğer şunu unutmayın, bu adamları Allah indinde ölü yağan şey, onların bu anda ki iktidarları, şunları bunlarına bakarak değer vermiyor ki Allah. Allah onların değerini ölçerken onların Allah karşısında, hakikat karşısındaki konumlarına bakıyor. Dolayısıyla siz onları değerlendirirken şöyle bakın olaya; Bunlar, yaptıkları kendilerine güzel gösterilenler kimseler. Akıllı gibi duruyor ama, batılı hak diye savunuyor. Yanlışı güzel diye, çirkini güzel diye, eğriyi doğru diye savunuyor. Çünkü şeytan onların akıllarını alt üst etmiş. Daha doğrusu kendi iç güdüleri ile kendi egolarını tanrılaştırmışlar. Onun için Allah’ın gör dediği yerden değil, şeytanın gör dediği yerden bakıyorlar.


123-) Ve kezâlike ce'alna fiy külli karyetin ekabira mücrimiyha liyemküru fiyha* ve ma yemkürune illâ Bi enfüsihim ve ma yeş'urun;

Böylece her şehirde ekâbiri (önde gelenleri), oranın suçluları kıldık ki, orada tuzak kursunlar... (Gerçekte) kendilerinden başkasına tuzak kurmuyorlar, farkında değiller! (A.Hulusi)

123 - Böyle her karyede de mücrimlerinin büyüklerini mevki'de bulundurmaktayızdır ki orada mekir yapsınlar, halbuki bunlar, mekri başkasına değil kendilerine yapıyorlar da farkına varmıyorlar. (Elmalı)


Ve kezâlike ce'alna fiy külli karyetin ekabira mücrimiyha liyemküru fiyha

Dikkat edin sevgili Kur’an dostları bakın anlama; ve böylece her ülkede entrika ve hile düzenini kuran düzenbaz suçluları oranın el üstünde tutulanları kılarız. Ne kadar tanıdık geliyor değil mi bu ayet hepimize, Ne diyor; Ve böylece her ülkede entrika ve hile düzenini kuran düzenbaz suçluları oranın el üstünde tutulan önde gelenleri kılarız. Ekabiri kılarız. Değerlendirme, ölçme yetisini kaybetmiş bir toplumun zorunlu olarak uğrayacağı musibet budur, akıbeti budur. Ayaklar baş, başlar ayak olur. Amuda kalkmış bir toplum haline gelmiş olur. En adisi en tepesine çıkar. İşte bunu işaret ediyor Kur’an. Buna diyor bir toplumun en iğrenci, en kötüsü, en ahlaksızı en tepesine gelir. Çünkü fertlerin hayat tasavvurları alabora olmuştur. Tepetakla olmuştur. Hayat tasavvuru alabora olmuş fertlerden oluşmuş bir toplumun, tepesinde ayaklar gezer. Devam ediyoruz;

ve ma yemkürune illâ Bi enfüsihim ve ma yeş'urun; fakat çevirdikleri entrikalar yalnız kendi aleyhlerine olurda, onu dahi anlamazlar.


124-) Ve izâ caethüm ayetün kalu len nu'mine hatta nu'ta misle ma ûtiye Rusulullah* Allahu a'lemü haysü yec'alü risaleteHU, seyusıybülleziyne ecramu sağarun ındAllahi ve azâbün şediydün Bi ma kânu yemkürun;

Onlara bir delil geldiğinde: "Allâh Rasûllerine verilenin benzeri bize verilmedikçe asla iman etmeyeceğiz" dediler... Allâh, risâletini nerede açığa çıkaracağını en mükemmel bilendir! Suçlulara yaptıkları hilelerinden dolayı Allâh indînden aşağılanma ve şiddetli azap yaşatılacaktır! (A.Hulusi)

124 - Bunlara bir âyet geldiği zaman Allahın Peygamberlerine verilen risâlet ayniyle bizlere verilmedikçe sana asla imân etmeyiz diyorlar, Allah, risâletini nereye tevdi' edeceğini daha iyi bilir, mekkârlıklarından dolayı öyle mücrimlere yarın Allah yanında hem bir küçüklük hem pek şiddetli bir azab isâbet edecek. (Elmalı)


Ve izâ caethüm ayetün kalu len nu'mine hatta nu'ta misle ma ûtiye Rusulullah Ne zaman onlara bir ayet gelse, Allah’ın peygamberlerine verdiklerinin benzeri bize de verilmedikçe inanmayız derler.

Yukarı ile bağlantısız gibi sanmayın sevgili dostlar. Hemen hatırlayın. İlle bunu ağızları ile demeleri gerekmiyor ki, toplumun en ahlaksızları başa geçince, peygamberleri kıskanırcasına peygamber pozuna bürünmeye başlarlar.

Evet en ahlaksızdır, şeytandır ama, peygamber kisvesi giymeye, onu taklit etmeye başlar. Hatta onun gibi bir efsane örmeye, hayatına bir efsane örmeye başlar. Yalan bir tarih uydurur kendisine. Hatta öldükten sonra mezarını bile peygamber mezarına benzetmeye kalkar, yani bunu ağzı ile demez ama kendisi ömrü ile bunu ortaya koyar.

Allahu a'lemü haysü yec'alü risaleteHU oysaki risaletini kime vereceğini en iyi bilen Allah’tır. seyusıybülleziyne ecramu sağarun ındAllah suç işlemekte ısrar edenler, Allah katında aşağılanacak. ve azâbün şediydün Bi ma kânu yemkürun; ve entrikalarından dolayı şiddetli bir azaba çarptırılacaklardır.

Entrika, yalan, hile ve düzenbazlık üzerine iktidarlarını kuranların akıbeti, Merak ediyor musunuz, ibret dolu dünya tarihine bakın yeter.


125-) Femen yüridillahu en yehdiyehu yeşrah sadrehu li'lİslam* ve men yürid en yudıllehu yec'al sadrehu dayyikan harecen keennema yassa'adu fiys Semâ'* kezâlike yec'alullahurricse alelleziyne la yu'minun;

Allâh kimin için hidâyet murat ederse, onun sadrını (içini - anlayışını) İslâm'a (teslim olmuşluğunun farkındalığına) açar! Kimi de saptırmayı dilerse; onun da sadrını (içini) daraltır, sanki zorlukla semâya yükseliyormuş gibi! Böylece Allâh, iman etmeyenleri aşağılar! (A.Hulusi)

125 - Hasılı Allah her kimi hidayetine irdirmek isterse, İslâm’a sinesini açar, gönlüne genişlik verir, her kimi de dalalete bırakmak isterse onun da kalbini daraltır öyle sıkıştırır ki sanırsın öfkesinden göğe çıkacak, imana gelmezleri Allâh o murdarlık içinde hep böyle bırakır. (Elmalı)


Femen yüridillahu en yehdiyehu yeşrah sadrehu li'lİslam Allah kimi doğru yola ulaştırmak isterse onun kalbini, İslam’a açar. Teslimiyet için genişletir. O kadar.

ve men yürid en yudıllehu yec'al sadrehu dayyikan harecen keennema yassa'adu fiys Semâ' Kiminde sapmasına izin verirse onun kalbini de adeta göğe tırmanıyormuş gibi daraltıp sıkıştırır.

Yukarıda nasıl tercüme ettim; Dedim ki; İslam’ı teslimiyet olarak tercüme ettim. Allah’ın koyduğu ölçüye teslim olmakta hiç zorluk çekmez. Kimin kalbini Allah teslimiyete açarsa dan maksat budur.

- Ya rabbi, ben benim için senin, benim için istediğini istiyorum. Ya rabbi, sen neyi güzel demişsen ben de ona güzel diyorum. Bu benim için yeterli. Güzel ve çirkin, iyi ve kötüyü belirleme ölçüsü sana ait, senin ölçün benim için baş üstünedir ya rabbi.

Teslimiyete kalbi açması budur işte. İlginçtir, sanki göğe tırmanıyormuş gibi Allah’ta kimi sapkınlıkla karşı karşıya bırakırsa, göğe tırmanıyormuş gibi içini daraltır diyor, sıkıştırır. Göğe tırmandıkça oksijensizlikten nefesi daralan ve sonunda içi dışına çıkarak iğrenç bir şekilde çan veren birini örnek gösteriyor. Beden için oksijen ne ise ruh için de iman o dur demek istiyor ayet.

Nasıl havasız kalınca ölürseniz, imansız kalınca da ruhunuz ölür. Ebedi hayatınız ölür diyor. Hayatını Allah ile anlamlandıramayan bir kimsenin manevi ölümünü tasvir ediyor bu ayet.

 kezâlike yec'alullahurricse alelleziyne la yu'minun; İşte böylece Allah inanmamakta direnen kimseleri, dehşet bir ıstıraba sürükler.


126-) Ve hazâ sıratu Rabbike müstekıyma* kad fassalnel ayati li kavmin yezzekkerun;

İşte bu, Rabbinin sırat-ı müstakimidir... Düşünüp değerlendirebilecek bir toplum için delilleri gerçekten detaylı açıkladık. (A.Hulusi)

126 - Bu İslâm ise doğrudan doğru rabbinin yolu, cidden aklını başına alacak bir kavim için âyetleri tafsil eyledik. (Elmalı)


Ve hazâ sıratu Rabbike müstekıyma ve bu rabbinin dosdoğru yoludur. kad fassalnel ayati li kavmin yezzekkerun; Doğrusu biz mesajlarımızı özünü hatırlayarak kendisine dönen, unuttuğu fıtratını geri hatırlayan insanlara açık ve net olarak anlatıyoruz.


127-) Lehüm DarusSelâmi ınde Rabbihim ve HUve Veliyyühüm Bi ma kânu ya'melun;

Rableri indîndeki Dâr'üs Selâm (Es Selâm isminin mânâsının yaşam boyutu) onlar içindir! Yapmakta oldukları dolayısıyla "HÛ" onların Veliyy'idir. (A.Hulusi)

127 - Rablerinin indinde selâm yurdu «dârülsselâm» onlarındır, bütün yapacak oldukları işlerde kendilerinin velisi de odur. (Elmalı)


Lehüm DarusSelâmi ınde Rabbihim Rableri katında barış ve saadet yurdu onların olacak, ve HUve Veliyyühüm Bi ma kânu ya'melun; ve o yapıp ettiklerinden dolayı onların velayetini üstlenecektir.

Allah’ın velayetini üstlenmesi insanın. Yani şeytanın vahyi, Allah’ın vahyinin karşısında duruyorsa, şeytanın velayeti de Allah’ın velayetinin karşısında duruyor. Şeytan kendi dostlarının velayetini üstlenecek ama Allah huzurunda hiçbir işe yaramayacak. Fakat Allah velayetini üstlendiği dostlarını ebedi saadete kavuşturacaktır.


“Ve ahiru davana velil hamdülillahi rabbil alemiyn”

48. videonun sonu.
48. videoyu toplu halde http://kurantefsir.wordpress.com/2011/07/14/islamoglu-tef-ders-en%E2%80%99am-108-12748/ bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder