24 Mayıs 2012 Perşembe

İslamoğlu Tef. Ders. MERYEM (70-81)(97-D)



C sayfasından devam


70-) Sümme lenahnu a'lemu Billeziynehüm evla Biha sıliyya;

Zira ateşte yanmayı kimler hak etmiştir biz iyi biliriz. (A.Hulusi)

70 - Sonra elbette biz o Cehenneme yaslanmaya evlâ olanların kimler olduğunu daha iyi biliriz: (Elmalı)


Sümme lenahnu a'lemu Billeziynehüm evla Biha sıliyya hem biz kimin cehenneme yaslanmayı en çok hak ettiğini elbet daha iyi bilir. Bilmez mi Allah. Yani hiç adaletinden kuşkunuz olmasın hiç. her şeyden şüphe duyabilirsiniz, Allah’ın adaleti hariç. Ondan kuşkunuz olmasın. Ondan kuşkunuz varsa Allah’tan kuşkunuz var demektir. Allah’tan kuşku duymak Allah’a küfürdür. Adalete iman ahirete imanla özdeştir.


71-) Ve in minküm illâ varidüha* kâne alâ Rabbike hatmen makdıyya;

Sizden Cehennem'e uğramayacak hiç kimse yoktur! Bu Rabbinin kesinleşmiş bir hükmüdür. (A.Hulusi)

71 - Hem içinizden hiç biri yoktur ki mutlak ona varacak olmasın, ve bu rabbinin uhdesine vacip kıldığı bir kazıyyei mahkeme olmuştur. (Elmalı)


Ve in minküm illâ varidüha ve mutlaka sizin her biriniz oraya takdim edileceksiniz.

Variduha sözcüğünden yola çıkarak bazı ilk otoriteler oraya gireceksiniz biçiminde anlamışlar bu ayeti ve dolayısıyla her insan önce cehenneme girecek, bazıları yanacak, bazıları yanmayacak. Bazıları etkilenecek bazıları etkilenmeyecek biçiminde anlamışlar. Fakat varid ile dahil aynı şey değil. Yani vird ile duhul aynı şey değil. Bu manada Takdim edileceksiniz karşılığı en doğru karşılıktır. 

Takdim edileceksiniz, hepiniz. Fakat o, cehennemlik olanları tanıyacak. Zaten onun tanıyacağına dair ayetler Kur’an ın başka yerlerinde de var. Onun için hepiniz bir biçimde onu müşahede edeceksiniz. İyiniz ya da kötünüz onun dehşetini müşahede edeceksiniz. Göreceksiniz. GİRECEKSİNİZ DEĞİL tabii bu.

kâne alâ Rabbike hatmen makdıyya Bu rabbinin katında kesinleşmiş bir hükümdür.

[Ek bilgi; Hud/103 O, öyle bir gündür ki, bütün insanlar onun için toplanacaktır ve o, öyle bir gündür ki, mutlaka görülecektir.

        Hud/105; O gün gelince Allah'ın izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onların kimi bedbaht, kimi de mutludur.

İyi kötü herkes Cehenneme girer. Yalnız mümine, serin ve selâmet olur, İbrahim’e ateşin serin olduğu gibi. Allah takva ehlini kurtarır, zalimleri ise orada yüzüstü bırakır.”) (İbni Mace –Hadis)..!?...Allah’u alem]


72-) Sümme nüneccil leziynettekav ve nezeruz zâlimiyne fiyha cisiyya;

Sonra korunanları (korunmanın getirisi, nûrânî kuvve sahiplerini) kurtarırız; nefsine zulmedenleri de dizüstü orada bırakırız. (A.Hulusi)

72 - Sonra muttaki olanlara necat veririz de zalimleri dizleri üstü bırakırız. (Elmalı)


Sümme nüneccil leziynettekav ve nezeruz zâlimiyne fiyha cisiyya en sonunda hayatta sorumluluk bilinci ile hareket etmiş olanları kurtaracağız.(?)  Fakat kendilerine kötülük edenleri orada diz üstü bir halde, zelil ve rüsva bir halde bırakacağız.


73-) Ve izâ tütla aleyhim ayatuna beyyinatin kalelleziyne keferu lilleziyne amenû eyyül feriykayni hayrun makamen ve ahsenü nediyya;

Onlara delillerimiz açık açık okunup bildirildiğinde, hakikat bilgisini inkâr edenler, iman edenlere: "İki fırkanın hangisi makam itibarıyla daha hayırlı ve meclisi daha iyidir?" dedi. (A.Hulusi)

73 - Âyetlerimiz kendilerine açık açık tecvit üzere okunduğu vakit da o küfredenler dediler ki iman edenlere: «bu iki ferikin hangisi makamca daha iyi ve meclis-ü mahfilce daha güzel?». (Elmalı)


Ve izâ tütla aleyhim ayatuna beyyinatin kalelleziyne keferu lilleziyne amenû Ne ki, hakikatin apaçık belgeleri olan ayetlerimiz ne zaman kendilerine ulaştırılsa küfürde direnenler, imanda sebat gösterenlere şöyle sorarlar. eyyül feriykayni hayrun makamen ve ahsenü nediyya bu iki gruptan hangisi konumca daha üstün, yani makam olarak daha üstün ve hangisi daha hatırlı bir çevreye sahip haydi söylesenize. Derler.

İki tür toplum. Yani burada ki eyyül feriykayn hangi grup. İki tür toplum. İki tür yaşam tarzı, iki tür hayat tasavvuru. Ona vurgu yapılıyor. Biri dünyevileşmiş berbat bir hayat tasavvuru. Cehennemle sonuçlanan dünyevileşmiş bir hayat tasavvuru. Diğeri ise dengeli bir hayat tasavvuru. İki dünyalı bir hayat tasavvuru. Biri iç güdülerinin kulu, diğeri Allah’ın kulu. Biri gücü hak bilen bir mantığa sahip, diğeri Hakk’ı güç bilen bir mantığa sahip. Onun için biri tüm varını yoğunu yer yüzüne, dünyaya, hayata yatırmış. Öbürü ise Ahireti de gören bir hayat yaşıyor. Onun için çift dünyalı. Biri ahlaki hiçbir kaygı gütmeden sırf çıkarlarını düşünüyor. Öbürü ise her yaptığında Allah ne der diye yapıyor.

İşte size iki ayrı hayat tasavvuru, iki ayrı dünya ve iki ayrı sonuç. Eğer iki ayrı hayat varsa. İki ayrı davranış biçimi varsa, iki ayrı bakış açısı varsa, iki ayrı hayat modeli varsa ve bunlarda birbirinin zıddı ise bu ikisinin akıbeti ve sonu nasıl bir olur. Sizin adaletinize sığar mı ki bu Allah’ın adaletine sığsın. Testiyi kıranla suyu getirenin bir tutulduğu bir dünyada kim su getirir. Kaldı ki testiyi kıranla suyu getirenin karşılığı verilecekse, bu suyu getirene zulüm olmaz mı?


74-) Ve kem ehlekna kablehüm min karnin hüm ahsenü esâsen ve ri'ya;

Onlardan önce, nice nesilleri helâk ettik ki, onlar zenginlik ve görünüş itibarıyla daha iyiydiler. (A.Hulusi)

74 - Halbuki biz kendilerinden evvel meta' ve manzaraca daha güzel nice karınlar helâk etmişiz. (Elmalı)


Ve kem ehlekna kablehüm min karnin halbuki biz onlardan önce de nice uygarlıkları helake uğratmışızdır. hüm ahsenü esâsen ve ri'ya onlar varlık ve görkem açısından daha öndeydiler. Yani bunların taptığı varlık ve görkem. Yeter bu. Gerçekten esâsen ve ri'ya Birincisi varlık ve görkem. Güç ve gösteriş, servet ve iktidar diye de çevirebiliriz bu ikiliyi. Güç ve gösteriş, servet ve iktidar, varlık ve görkem albeni. İşte ayet size tanıdık bir uygarlığı tarif ediyor görmüyor musunuz. Kim güce tapıyor, kim görkeme tapıyor, kim içi boşaltılmış sahte bir hayatı süsleyip insanlara dayatıyor.

Bugün aslında batı modernleşmesinin getirdiği şeyde bu değil mi? Batı moderniz minin batı uygarlığının dayattığı hayatın tarifi işte bu ayette. Ahlaksız, ama ahlaklıymış gibi duruyor. Fakat makro planda baktığınızda ahlakın kayıtlı olduğunu görüyorsunuz. Bencil ve çıkarcı. Egosantrik bir yaklaşım, ben merkezli bir yaklaşım. Dünyayı kendine göre tanımlıyor. Kendini en üste yerleştiriyor. Harita da bile en üste yerleştiriyor. Kendini merkez olarak tanımlatıp diğerlerini çevreye alıyor. Kendi saadetini başkalarının felaketi üzerine bina ediyor. İlerleme mitine dayalı kutsalsız bir uygarlık. İşte burada tanımlanan da o ve devamını okuyalım, asıl orada geliyor.


75-) Kul men kâne fiyd dalaleti felyemdüd lehür Rahmânu medda; hatta izâ raev ma yû'adune immel azâbe ve immes saate, feseya'lemune men huve şerrun mekânen ve ad'afü cünda;

De ki: "Kim dalâlette ise, Rahmân ona mühletini uzatsın! Nihayet kendilerine vadolunanı -azabı veya o saati (ölümü veya kıyametin kopuşunu)- görecekleri zaman, kim daha şerrli ve ordusu itibarıyla kim daha zayıf, anlayacaklar!" (A.Hulusi)

75 - De ki: kim dalâlette ise rahman onun istediği kadar meddini uzatsın, nihayet vaat olunacak şeyi gördükleri vakit: ya azâb veya saat, o zaman bilecekler ki kimmiş o mevkii daha fena ve iradesi daha zayıf? (Elmalı)


Kul men kâne fiyd dalaleti felyemdüd lehür Rahmânu medda de ki; sapıklığın içine dalan kim olursa olsun o rahmet kaynağı onun süresini uzattıkça uzatabilir, bu mümkündür. Yani sapıkların ömrü kısa olur diye bir şey yok. Ya da sapıkların sefası kısa sürer diye bir şey yok. Ama dünya hayatıyla sınırlı. Bu tür güç ve iktidarın uzaması, eğer sahipleri öğüt almazsa, ibret almazsa, onların aleyhinedir. Allah’ın bir cezası olarak uzar. Ona da bir ima var gibidir. Yani uyarmak lazımdır. Şimdi uyarma vakti.

Fakat uyaracak olanlar neredeler. Şu ayetlerin muhatabı olan ve bu ayetler kendi omzuna bir sorumluluk olarak yüklenmiş olan müminler neredeler. Uyarıcılar neredeler. Muhammed AS. ın risaletinin taşıyıcısı olan yiğitler neredeler. Modern batıyı; Öleceksiniz, sizin de sonunuz gelecek. İnsanlığın sonunu getirmeden aklınızı başınıza alın. Allah’a kul olduğunuzu anlayın. Kutsalsız bir uygarlık kurdunuz, insanı yok edeceksiniz. Yeryüzünü yok edeceksiniz. Kendinize geliniz. Allah’a karşı savaşamazsınız.” diye uyaracak olan yiğitler nerdeler.

hatta izâ raev ma yû'adune immel azâbe ve immes saa’ ta ki kendilerinin tehdit edildikleri şeyi, ister bu dünya azabı olsun, ister son saat olsun, görünceye kadar… Görünceye kadar uzatabilir diyor yani. Bir üstteki cümle ile bağlantılı.

feseya'lemune men huve şerrun mekânen ve ad'afü cünda İşte o zaman, kimin konumca daha kötü ve destekçe daha zayıf olduğunu, öğrenecekler. Buradaki cünd, ordu anlamına; yani “Kimin ordusunun daha zayıf olduğunu, kimin ordusunun da daha güçlü olduğunu öğrenecekler.” diyor. Yani Allah’ın ordusu karşısında, kendi ordusuyla Allah’a savaş açanlar, Allah’ın ordusunun güçlü olduğunu öğrenecekler.” diyor ayet.


76-) Ve yeziydullahulleziynehtedev hüda* vel bakıyatus salihatu hayrun 'ınde Rabbike sevaben ve hayrun meradda;

        Allâh doğru yolda olanların hakikat bilgisini arttırır! İmanın gereği fiillerin getirileri Rabbinin indînde hem sevap olarak hem de sonucu itibarıyla, daha hayırlıdır. (A.Hulusi)

76 - Hidâyeti kabul edenlere ise Allah daha ziyade hidayet verir ve bâkı kalacak olan Salih ameller rabbinin indinde sevapça da daha hayırlı akıbetçe de daha hayırlıdır. (Elmalı)


Ve yeziydullahulleziynehtedev hüdan* Öte yandan Allah, doğru yola yönelen kimseleri, doğru yolda sebatlı kılar. vel bakıyatus salihatu hayrun 'ınde Rabbike sevaben ve hayrun meradda ve insanoğlunun verimli ve kalıcı ürünleri olan erdemli ve yararlı davranışları, senin rabbinin katında hem karşılık olarak daha iyi, hem de kazanç olarak, daha üstündür.


77-) Eferaeytelleziy kefera Bi âyâtiNA ve kale leuteyenne malen ve veleda;

       O işaretlerimizi inkâr eden ve: "Kesinlikle bana mal ve çocuk verilir" diyen kimseyi gördün mü? (A.Hulusi)

77 - Şimdi şu küfredip de bana muhakkak mal ve veled verilecek diyen herifi gördün. (Elmalı)


Eferaeytelleziy kefera Bi âyâtiNA ve kale leuteyenne malen ve veleda Küfre saplanmış olan, üstelik “Servetle evlat elbette bana verilecekti.” diyen kimseye baksana bir… “Şunun haline bak hele.” diyor. Servet ve evlat; Yani insan gücü ve ekonomik güç elbette bizim elimizde olacaktı diyenlere söylüyor bunu. Yani sanki, babasının malıymış gibi, sanki yeryüzündeki tüm servet ve güç, ona babasından kalmış gibi davrananlar, ve bunu Allah’tan bir imtihan olarak değil de, sanki dünyanın tüm servetinin üzerine bir baba mirası gibi konduğunu zannedenler…

 “Baksana bunların haline.” diyor. Yani adeta, şunların düştüğü açmaza bak. Ahmaklığa bak.” dercesine. Ahlaki ve manevi kaygıları taşımayıp, tek değer bu dünyada iyi yaşam olan bir mantığın resmi bu. Ahlaki hiçbir kaygısı yok. Dini hiçbir kaygısı yok. Manevi hiçbir kaygısı yok. Kutsalla irtibatı yok. Dünyevileşmiş bir zihin. Dünyevileşmiş bir tasavvur. Sadece ben diyen ve kendi dışındakileri “Seni sevmeyen ölsün.” Mantığı işte… İşte burada…


78-) Ettaleal ğaybe emittehaze 'ınder Rahmâni ahda;

        Gayba ait bilgisi mi oldu yoksa Rahmân'ın indînde bir söz mü edindi? (A.Hulusi)

78 - Gayba muttali' mi olmuş? Yoksa rahmanın huzurunda bir ahit mi almış? (Elmalı)


Ettaleal ğayb  O kendisine gaybın sırlarının açıldığını mı düşünüyor? O adam. emittehaze 'ınder Rahmâni ahda Yoksa rahmet kaynağının, yani Allah’ın o rahmet kaynağının katında muteber olan bir sözleşme mi yaptı? Tabii ki, kendi içinde zavallı ve aldanan bir tasavvur bu. Ona sesleniyor ayet.


79-) Kella* senektübü ma yekulu ve nemüddü lehu minel azâbi medda;

      Hayır! Biz onun söylediğini kaydedeceğiz ve onun için azabını, uzattıkça uzatacağız. (A.Hulusi)

79 - Hayır biz onun dediğini yazacağız ve kendisine azâb dan bir med çekeceğiz. (Elmalı)


Kella* Kesinlikle hayır. senektübü ma yekulu biz onların söylediklerini kaydedeceğiz. Biz onun Allah’a karşı bu isyanlarının tamamını kaydedeceğiz. Yani hiç birisini unutuyor değiliz, atlıyor değiliz. Fakat ihmal etmiyoruz, ihmal ediyoruz, mühlet veriyoruz, erteliyoruz. ve nemüddü lehu minel azâbi medda ve onun cezasını uzattıkça uzatacağız. Yani ona süre vermemiz aslında cezasını uzatmamız anlamına geliyor fakat farkında değiller.


80-) Ve nerisühu ma yekulu ve ye'tiyNA ferda;

Dediklerini yitirir de, biz onun vârisi oluruz... Ve o, bize tek başına gelir. (A.Hulusi)

80 - Ve o söylediği şeyleri hep elinden alacağız da o bize tek başına gelecek. (Elmalı)


Ve nerisühu ma yekulu ve ye'tiyNA ferda ve onun gururla dile getirdiği servet ve evlat bize kalacak bize..! Yani hiçbir şey götüremeyecek ve kendisi huzurumuza yalnız başına çıkacak. Ne mal, ne evlat getiremeyecek, kabre götüremeyecek, kefenin cebi olmayacak, mezarda işe yaramayacak. Yani mirasın Allah’a kalması burada Allah’ın baki, dünyanın fani, insanın fani olduğunun bir göstergesi.


81-) Vettehazu min dûnillâhi aliheten liyekûnu lehüm 'ızza;

Kendilerine üstünlük edinsinler diye Allâh dûnunda tanrılar edindiler. (A.Hulusi)

81 - Tuttular Allahtan başka mabutlar edindiler ki kendilerine izzet ve kuvvet olsunlar diye, (Elmalı)


Vettehazu min dûnillâhi aliheten liyekûnu lehüm 'ızza bu gibiler Allah’tan başkalarını kendilerine statü ve nüfus sağlamak için tanrılaştırırlar.

Neymiş dostlar; Şöyle bir nefes alıp bu ayeti bir daha okumalıyım. Vettehazu min dûnillâhi aliheten liyekûnu lehüm 'ızza bu gibiler Allah’tan başkalarını kendilerine statü ve nüfus sağlamak için tanrılaştırırlar. Bir daha çevireyim mi? Bu gibiler Allah’tan başkalarını sırf kendilerine statü ve nüfus kazandırmak için tanrılaştırırlar.

İşte tüm surenin anahtar ayeti budur dostlar. Surenin başından sonuna kadar anlatılan bütün tevhidi hassasiyeti bu bir tek ayet özetler ve tüm dünya tarihi boyunca başkalarını tanrılaştıran, başkalarını ilahlaştıran insanların amacı budur. Statü ve nüfus kazanmak. Onların tanrılaştırdıkları şeylerin sırtından geçinmek. Onların sırtına binip statü ve nüfus kazanmak. Aslında onlar tanrılarını uşaklaştıranlardır. Veya tanrılarının uşağı olup birbirine uşaklık yapanlar. Görüyorsunuz sahte ilahçıların tek derdi nüfus ve statü kazanmaktır başka bir şey değil. Onların sırtından geçinmektir.


Devam ediyor E sayfasına geçiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder