15 Mayıs 2013 Çarşamba

İslamoğlu Tef. Ders. MÜ’MİN (30 - 36) (148-C)



B sayfasından devam.

30-) Ve kalelleziy amene ya kavmi inniy ehafü aleyküm misle yevmil ahzâb;

İman etmiş kimse dedi ki: "Ey kavmim! Muhakkak ki ben, sizin üzerinize hakikate karşı birleşmişlerin başına gelenlerin yaşadığı sürecin benzeriyle karşılaşmanızdan korkuyorum." (A. Hulusi)

30 - O iman etmiş olan zat da, ey kavmim! dedi doğrusu ben size Ahzâb günleri gibi bir günden korkuyorum, (Elmalı)


Ve kalelleziy amene ya kavmi inniy ehafü aleyküm misle yevmil ahzâb yine iman eden kimse söze girerek dedi ki ey kavmim inanın ki ben şu inkarda ittifak etmiş toplulukların helakine benzer bir günün sizin de başınıza gelmesinden korkarım.


31-) Misle de'bi kavmi Nuhın ve 'Adin ve Semude velleziyne min ba'dihim* ve mAllâhu yüriydu zulmen lil 'ıbad;

"Nuh toplumunun, Ad'ın (Hud'un toplumu), Semud'un (Sâlih'in toplumu) ve onlardan sonra gelenlerin benzeri... Allâh kulları için bir zulüm irade etmez." (A. Hulusi)

31 - Nuh kavminin Âdın, Semûd’un ve daha sonrakilerin mâcerâları gibi ki Allah kullarına bir zulüm istemez. (Elmalı)


Misle de'bi kavmi Nuhın ve 'Adin ve Semude velleziyne min ba'dihim yani Nuh kavminin, Ad ve Semud’un ve onlardan sonrakilerin uğradıkları türden bir helakin, bir belanın sizinde başınıza gelmesinden korkuyorum. ve mAllâhu yüriydu zulmen lil 'ıbad bir de unutmayın ki Allah kullarına asla haksızlık etmek istemez.


32-) Ve ya kavmi inniy ehafü aleyküm yevmettenad;

(O iman eden adam dedi ki): "Ey kavmim... Gerçekten ben, sizin üzerinize o endişeyle haykırışma sürecinin gelmesinden korkuyorum." (A. Hulusi)

32 - Hem ey kavmim! hakikaten ben size o çığrışma gününden korkarım. (Elmalı)


Ve ya kavmi inniy ehafü aleyküm yevmettenad ey kavmim ben herkesin birbirinden imdat dilediği o günün aleyhinize neticelenmesinden korkuyorum. Yani kıyamet gününün, hesap gününün. Onun için ben sizin eylemlerinizin, sizin başınıza iş açacağından korkuyorum. Yani sizi düşünüyorum da siz kendinizi niçin düşünmüyorsunuz mesajı.


33-) Yevme tüvellune müdbiriyn* ma leküm minAllâhi min 'âsım* ve men yudlilillâhu fema lehu min Had;

Arkanızı dönüp kaçmaya çalışacağınız o süreçte, sizi Allâh'tan (koruyacak) bir koruyucu olmaz! Allâh kimi saptırırsa onun için hidâyet edici yoktur. (A. Hulusi)

33 - O arkanıza dönüp gideceğiniz gün, yoktur size Allah dan bir himaye edecek, her kimi de Allah şaşırtırsa yoktur ona artık bir hidayet edecek. (Elmalı)


Yevme tüvellune müdbiriyn* ma leküm minAllâhi min 'âsım o gün arkanıza dönüp kaçmayı kuracaksınız fakat Allah’ın adaletinden sizi kurtaracak hiç kimse bulamayacaksınız. ve men yudlilillâhu fema lehu min Had zira Allah kimi saptırırsa artık ona doğru yolu gösteren kimse bulunmaz.

Tabii ki Allah saptırmaz. Kur’an ın neresinde gelirse gelsin bu ibare Mutlaka Bakara suresinin 26. ayetinde geçtiği gibi;

…ve ma yudıllu Bihî illel fasikıyn. (Bakara/26) Allah yoldan çıkmışlardan başkasını saptırmaz türü ayetler ışığında anlaşılmalıdır. Yani Allah sapanı saptırır. Daha doğrusu tercihi sapmak olanın tercihinin önünü açar. Yani sapan insanın kendisidir. Allah ona irade vermiştir o iradeyi doğruyu seçmek için değil de yanlışı seçmek için kullanır.


34-) Ve lekad caeküm Yusufu min kablü Bil Beyyinati fema ziltüm fiy şekkin mimma caeküm Bih* hattâ izâ heleke kultüm len yeb'asÂllahu min ba'diHİ Rasûla* kezâlike yudıllullahu men huve müsrifün murtab;

Daha önce Yusuf da size apaçık delilleriyle gelmişti de Onun size getirdiklerinden kuşku duyarak yaşamıştınız... Nihayet (Yusuf) vefat ettiğinde de: "Allâh, O'ndan sonra bir Rasûl asla bâ's etmez" demiştiniz... Allâh, israf eden, kuşkulu kimseyi böylece saptırır. (A. Hulusi)

34 - Bundan evvel size beyyinelerle Yusuf gelmişti: o vakit da onun size getirdiği hakikatte şek ketmiş durmuştunuz, nihayet vefat ettiğinde de bundan sonra Allah aslâ Resul göndermez dediniz! işte müsrif şüpheci olanları Allah böyle şaşırtır. (Elmalı)


Ve lekad caeküm Yusufu min kablü Bil Beyyinat ve doğrusu daha önce Yusuf’ta size hakikatin apaçık belgeleriyle gelmişti. Yani tıpkı Musa gibi, tıpkı Muhammed A.S. gibi Yusuf peygamber de hakikati getirdi. Yani hepsi de aynı çizginin mensubu. fema ziltüm fiy şekkin mimma caeküm Bih ama onun size getirdiklerini şüpheyle karşıladınız. hattâ izâ heleke kultüm len yeb'asÂllahu min ba'diHİ Rasûla en sonunda Yusuf ölünce kalkıp Allah ondan sonra asla bir daha elçi göndermeyecektir. Dediniz.

Evet, tarihsel bir hadiseye atıf yaptı. Bu hadisenin en ayrıntılı biçimde Yusuf suresinde işlendiğini biliyorsunuz. Biz ilgili sureyi tefsir ederken Yusuf suresinde ki zamanlar üstü hissenin neler olduğuna dikkat çekmeye çalışmıştık. Bir kişiden ne çıkar sorusunun cevabıydı o sure.

Sahi, bir kişiden ne çıkar? Yani bir kişi ne yapabilir ki diye mi soruyorsunuz. O kadar çok şey yapar ki Eğer o bir kişi adam gibi bir adamsa, ahlak, liyakat ehliyet ilim hikmet çaba ve gayret sahibiyse bir kişiden çok şey çıkar. Koca bir toplum o bir kişinin arkasına geçer. İşte tarihsel olarak Yusuf kıssası bu sorunun bir tarihi örneğidir.

Hiksos’lar Arap yarımadasından çıkıp firavunların ülkesini fetheden fatihler idi. Aslen Araplarla aynı ataya sahipler. Arap kaynaklarında amâlika diye geçer bu kavim. Hz. Yusuf Hiksoslar hanedanı döneminde bildiğiniz nedenlerle kardeşleri tarafından kıskançlık sonucu kuyuya atılır. İlahi irade öyle bir senaryo yazmıştır ki bu senaryo dillere destandır.

Yusuf atıldığı kuyudan yine hiksos hanedanının geldiği kökene mensup İsmailî bir kervan tarafından, yani Arabistanlı bir kervan tarafından atıldığı kuyudan çıkarılır. Mısır’a getirilir. Firavunlar ülkesini başkentinde köle edilir ve köle diye satılır. Bir peygamber çocuğudur ve kendisi de bir peygamber olarak seçilecektir. Köle diye satıldığı yer Potifar, Mısır’ın yüksek bürokratlarından biridir ve Yusuf’un çilesi dolmamıştır.

Yusuf koca bir ülkeyi ahlakıyla yönetmek için rabbi tarafından ağır bir sınava tabi tutulur. Züleyha onun imtihan aracıdır. Her çağın Yusuf’unun bir Züleyhası vardır elbet, ama o Yusuf’un Züleyha’sı gibi gerçekten ağır bir sınav aracıdır. Yusuf ahlakını muhafaza eder, iffetini korur, iffet gemisini asla deldirmez. Gömleğini önden yırttırmaz, arkadan yırtılır. Tüm Yusuf’ların gömleği arkadan yırtılır. Zaten arkadan yırtılıyorsa Yusuf olur. Onun için herkes Kendi Züleyha’sının ne olduğuna bakmak ve gömleğinin nereden yırtıldığını kontrol etmek durumundadır.

Kiminin Züleyhası para, kiminin Züleyhası iktidar, kiminin Züleyhası şöhret, kiminin Züleyhası servet, kiminin Züleyhası bilgidir. Ama herkesin sınandığı bir Züleyhası illaki vardır. İşte Yusuf sınandığı Züleyha ile sınandığı bu sınavdan alnının akıyla çıkar ve bir de zindanla sınanır. Medrese-i Yusufiye olarak meşhur olacak olan Yusuf’un medresesi sadece kendisini yetiştirmez, başkalarını da yetiştirir ve oradan Mısır’a sultan olacak bir süreç başlar.

İşte bu dramatik hadise, yani kuyuya atılıp, köle olarak satılıp, Züleyha’nın önünde iffet sınavından geçip, zindanları aşıp Mısır’ın tepesine oturmak. Bu bir ahlâk yolculuğu. Aslında Yusuf’un hikayesi, kıssası bir iffet sembolünün kıssasıdır. Allah eğer ahlaki ilkelerinizden taviz vermezseniz, eğer kendisini görür gibi yaşarsanız sizi nasıl destekler sorusunun cevabıdır bu. İşte ona bir atıf.

Yusuf Lider olduğu ülkeyi kıtlık döneminde tüm dünya açlık çakerken, bırakınız kıtlığa mahkum olmayı, etrafında kıtlıktan kırılan insanlara hububat verecek kadar, ihraç edecek kadar, hediye edip etrafta ki ülkeleri tabir caizse kendisine bende edecek kadar büyük bir yönetici olduğu halde yine de onun hakkında tereddüt etmişler. Bu ayetten biz bunu anlıyoruz.

Tereddütlerinin temeline onun iyi yönetmiş olmasından daha öte, iyi yönetiminin temelinde yatan imanı, imanî ilkeleri. Yani adamlar demek ki; sen hayırlı birisin her şeyinle bizim için yararlısın ama yine de senden geliyorsa hayır, bir parça şüphe ediyoruz demeye getirmişler. Bu ayet onu öğretiyor, onu söylüyor bize.

kezâlike yudıllullahu men huve müsrifün murtab işte Allah düştükleri şüphe bataklığında debelenerek kendilerini harcayan kimseleri böyle yoldan çıkarır. Yani müsrifleri, şüphe bataklığında debelenen, hayatını harcayan kimseleri Allah onları böyle yoldan saptırır. Yine saptırmaz, onlar sapmayı tercih ederler, Allah’ta onların tercihini kendi başlarına sarar.


35-) Elleziyne yücadilune fiy âyâtillâhi Bi ğayri sultanin etahüm* kebüre makten 'indAllâhi ve 'ındelleziyne amenû* kezâlike yatbe'ullahu alâ külli kalbi mütekebbirin cebbar;

Onlar ki kendilerine gelmiş reddedilemez bir delil olmaksızın Allâh'ın işaretleri hakkında mücadele ederler... (Bu durum) hem Allâh indînde ve hem de iman edenlerin indînde şiddetli gazaba sebep oldu... Böylece Allâh, her kibirlenen, zorba bilinci kilitler. (A. Hulusi)

35 - Onlar ki kendilerine gelmiş bir bürhan olmaksızın Allahın âyetlerinde mücadele ederler, Allah yanında ve imanı olanlar indinde mebğuz olmak için ne büyük huy, işte Allah her cebbar mütekebbirin kalbini öyle bir tabiat ile mühürler. (Elmalı)


Elleziyne yücadilune fiy âyâtillâhi Bi ğayri sultanin etahüm Bu gibiler kendilerine ulaşmış hiçbir belge olmadan Allah’ın ayetleri hakkında ileri geri konuşurlar. Polemik yaparlar. Yani batılı üstün getirmek için hakkı Hakk ile vurmaya kalkarlar. kebüre makten 'indAllâhi ve 'ındelleziyne amenû bu hem Allah katında hem de iman edenler nezdinde büyük bir şenaattir. kezâlike yatbe'ullahu alâ külli kalbi mütekebbirin cebbar işte Allah her kibirli zorbanın kalbini böyle mühürler.

Her kibirli zorbanın kalbi mühürlenir. Yani umutsuz vakıa haline gelir. Umutsuz vakıa haline gelirse büyük mahkeme de açılmak üzere sapmış her kalp arşive kaldırılır. Arşivde bekletilir. Mühür budur aslında.


36-) Ve kale fir'avnü ya hamanübni liy sarhan lealliy eblüğul esbab;

Firavun dedi ki: "Ey Haman! Benim için yüksek bir kule bina et, belki o sebeplere ulaşırım." (A. Hulusi)

36 - Firavun da «ya Hâmân! dedi: bana bir kule yap, belki ben irerim o esbaba. (Elmalı)


Ve kale fir'avnü ya hamanübni liy sarhan ve firavun ey haman diye emretti, bana görkemli bir kule yap. Haddini bilmezliğin elinde tekniğin ve bilimin nasıl istismar edildiğinin örneği bu. Yani eğer haddini bilmez biri mevcut masum bilgiyi ve teknolojiyi eline geçirirse nasıl küfrüne alet edeceğinin ilginç bir örneği. lealliy eblüğul esbab (sonraki, ayetle birleştirildi).


Devam ediyor D sayfasına geçiniz.
148. videoyu toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder