8 Mayıs 2013 Çarşamba

İslamoğlu Tef. Ders. MÜ’MİN (06 - 09) (147-C)


B sayfasından devam





6-) Ve kezâlike hakkat kelimetü Rabbike alelleziyne keferu ennehüm ashabûn nar;



Böylece hakikat bilgisini inkâr edenler hakkında "Onlar Nâr (ateş - radyasyon ortamı) ehlidir" diye Rabbinin sözü gerçekleşti. (A. Hulusi)



06 - Ve işte o nankörlük eden kâfirlere rabbinin kelimesi öyle Hakk oldu, onlar nâra yanacaklar. (Elmalı)





Ve kezâlike hakkat kelimetü Rabbike alelleziyne keferu işte rabbinin inkarda direnen kimseler hakkında ki sözü böyle gerçekleşmiştir. ennehüm ashabûn nar nedir o söz? Elbet onlar ateş yaranıdırlar, ateş dostlarıdırlar, ateşin taraftarıdırlar. Yani onların tamamı bir takımı tutmuşturlar, takımları da ateştir. Ateş fanatikleri de diyebilirsiniz.





7-) Elleziyne yahmilunel 'Arşe ve men havlehu yüsebbihune Bi Hamdi Rabbihim ve yu'minune Bihi ve yestağfirune lilleziyne amenû* Rabbena vesı'te külle şey'in rahmeten ve 'ılmen fağfir lilleziyne tabu vettebe'u sebiyleke ve kıhim azâbel cahıym;



Arş'ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunan (şuurlu) kuvveler (Allâh kudretinin açığa çıkış mahalleri) Rablerinin Hamdı olarak (Hamiyd Esmâ'sı açığa çıkışı ile) tespih ederler; O'na (hakikatleri olarak) iman ederler ve iman edenler için (hakikatlerinin gereğini yaşayamamaları - hakkını verememeleri yüzünden) mağfiret isterler! "Rabbimiz, rahmet ve ilminle her şeyi kapsamışsın... Tövbe edenleri ve senin yoluna uyanları mağfiret et ve onları yanma azabından koru!" (A. Hulusi)



07 - Arşı hâmil olanlar ve onun etrafındakiler rablerinin hamdıyla tesbih ve ona iman ederler, ve iman etmişler için de şöyle bir mağrifet dilerler: ya Rabbenâ rahmet ve ilim her şey'e geniş, hemen mağrifet buyur onlara o tevbe edip yoluna uyanlara ve koru onları o cahîm azâbından. (Elmalı)





Elleziyne yahmilunel 'Arşe ve men havlehu yüsebbihune Bi Hamdi Rabbihim ve yu'minune Bihi ve yestağfirune lilleziyne amenû Allah’ın hükümranlık makamına layık bir sorumluluk taşıyan ve O’na yakın olanlar hamd ile rablerinin sonsuz yüceliğini dile getirirler. Ona iman ederler ve iman eden diğer Mü’minler için, herkes için istiğfar eder, af dilenirler.



Gerçekten de uzun ve bir çok şeyi bir arada ifade eden bir ayet. Hamele fiili maddi fiili maddi yükü sırtlanmaktan çok manevi sorumluluk sırtlanmaya delalet eder ki, Kur’an da bunun ifadesi çok gelir. Tâha/100, Ankebut/13, Ahzab/72 ayetler bunun delili. Klasik tefsir bu ayetteki kimseleri melekler diye tanımlıyor. Yani Allah’ın hükümranlık makamına layık bir sorumluluk üstlenenler, O’na yakın olanlar ve rablerinin sonsuz yüceliğini hamd edip, mü’minler içinde istiğfar edenlerin melekler olduğunu söylüyor klasik tefsir. Ama sorumluluğunu bilen, Allah’a yakın olan her Mü’min bu kapsamda değerlendirilmelidir.



Arşı taşımak, evet, eğer bu değerlendirme isabetli ise sorumluluğunu bilmek arşı taşımaktır. Buradan buraya ulaşıyoruz bu ayet vesilesi ile. Arşı taşımak, sorumluluk taşımakla eş değer. Allah’ın yer yüzünde ki halifesi olmak, Allah’ın ilahi iradesini yer yüzünde gerçekleştirmek insanın görevi idi değil mi? İşte yer yüzünde Allah’ın halifesi olmak, ilahi iradeyi yer yüzünde temsil etmek. Arşı taşımak budur. Onun için sorumluluğunu yerine getirenler bu kutsal yüke ihanet etmeyenler olacaktır.



Rabbena vesı'te külle şey'in rahmeten ve 'ılme rabbimiz sen her şeyi rahmet ve bilgi ile kuşatmışsan fağfir lilleziyne tabu vettebe'u sebiyleke ve kıhim azâbel cahıym artık tevbe edip senin yoluna uyanları bağışla ey rabbimiz ve onları gözleri yuvalarından fırlatan dehşetli ateşin azabından koru ey rabbimiz. Diye dua ederler, istiğfar ederler. Yani burada öyle bir mü’min tipi çiziliyor ki cennetini sadece kendisini alan ve kendisinden başka kimsenin girmediği bir bencilliğe mahkum eden değil. Duayı önce kendisinin dışında ki mü’minlere eden bir mü’min tipi çiziliyor. Yani ya rabbi benim cennetim, benim iman kardeşlerimdir. Benim cennetimdir mü’min. Cennetim insandır. Onun için onlarla beraber cennetimin tadını çıkarırım. Dolayısıyla kendi günahıma istiğfar eder gibi iman kardeşlerimin günahlarına da istiğfar eder, onlar içinde senden af dilenirim mesajıdır bu. İman edip Allah’a yakın olanlar, iman edenler için istiğfar ederler.



A. İmran da Nebiye ..fa'fü anhüm vestağfir lehüm.. (A.İmran/158) diye emredilir. Onları affet. Uhut’tan kaçanlar içindir bu ayet ve onlar için Allah’tan af dile. Eveti hem sen onları affet, hem de Allah’tan bağışlanma dile, Allah’ın da affetmesi için dua et. Savaştan kaçtılar, seni yalnız bıraktılar düşmanla karşı karşıya. Ama yine de onlarla böyle bir ilişki kur. ve şavirhüm fiyl emr. (A.İmran/158) onlarla istişare etmeye bundan böyle de devam et. Arkasından gelen ibare bu ayetin.



Ebeveynler evlatlarına, hocalar talebelerine, ustalar çıraklarına, eşler birbirlerine bu ayetin emri ile davranmalıdırlar. Dua etmelidirler.





8-) Rabbena ve edhılhüm cennati Adninilletiy veadtehüm ve men saleha min abaihim ve ezvacihim ve zürriyyatihim* inneKE entel 'Aziyzül Hakiym;



"Rabbimiz... Onları, kendilerine vadettiğin Adn cennetlerine dâhil et... Onların atalarından, eşlerinden ve zürriyetlerinden saflığa erenleri de... Muhakkak ki sen, evet sen Aziyz'sin, Hakiym'sin." (A. Hulusi)



08 - Ya Rabbenâ hem koy onları o kendilerine vaad buyurduğun adin Cennetlerine, atalarından ve zevcelerinden ve zürriyetlerinden salâhı olanları da, şüphesiz sen o azîz, hakîmsin sen. (Elmalı)





Rabbena ve edhılhüm cennati Adninilletiy veadtehüm ve men saleha min abaihim ve ezvacihim ve zürriyyatihim işte geldi neden eşler birbirlerine, anne babalar evlatlarına, hocalar talebelerine böylesine rablerinin huzuruna ak alınla varmaları için dua etmelidirler sorusunun cevabı geldi. Rabbimiz onları ve onların atalarından, eşlerinden ve nesillerinden iyi ve dürüst olanları güzelliğin üretildiği merkezler olan cennetine koy, yerleştir.



Onların tek muhatabı, dua öğretiyor. Duaların tek muhatabı, yani Allah. Allah’ın öğrettiği duadan daha güzel dua olur mu? En değerli dua Allah’ın öğrettiği duadır, çünkü duayı O kabul edecektir. Tabir caizse imtihana sokmuş soruların cevabını veriyor. Onun içinde duayı Allah’tan öğrenmek lazım.



Burada ki inne, hemen bir sonraki cümlede gelecek; inneKE entel 'Aziyzül Hakiym çünkü sen, evet yalnızca sensin sonsuz azamet ve hikmet sahibi olanda ki inne; buna cesaret ettik, yani senden bunları istemeye cesaret ettik Allah’ım çünkü sen sonsuz yücesin. Sonsuz yüce olan insanları affetse nesi eksilir. Bu, bu anlamı yan anlam olarak içinde taşır. Sonsuz yüce olan senden, senin sonsuz rahmet okyanusundan birazda biz istiyoruz Allah’ım demektir bu. Çünkü sen sonsuz merhamet denizinin sahibisin. Ondan bir yudum su istiyoruz Allah’ım demektir.





9-) Ve kıhimüs seyyiat* ve men tekıs seyyiâti yevmeizin fekad rahımteh* ve zâlike huvel fevzül 'azıym;



"Onları benlikten - bedensellikten kaynaklanan kötü davranışlardan koru... Kimi kötülüklerden korumuşsan, gerçekten o süreçte ona rahmet etmişsindir... İşte bu büyük kurtuluşun ta kendisidir!" (A. Hulusi)



09 - Ve onları fenalıklardan koru sen her kimi fenalıklardan korursan o gün muhakkak onu rahmetinle yarlıgamışındır, işte asıl fevzi azîm de odur. (Elmalı)





Ve kıhimüs seyyiat ve onları tüm kötülüklerden koru. Dua devam ediyor. ve men tekıs seyyiâti yevmeizin fekad rahımteh ki sen o gün birini kötü duruma düşmekten korursan, korumuşsan bu ona rahmet ettiğin anlamına gelir. Şu duanın güzelliğine bakın. ve zâlike huvel fevzül 'azıym ve bu, evet işte budur büyük kurtuluş.



Siz kurtuluş mu diyorsunuz dünyadakilere, siz kurtuluş mu diyorsunuz küçük sınavları başarıyla verişinize. Siz kurtuluş mu diyorsunuz küçük derelerden düşmeden geçişinize. Siz kurtuluş mu diyorsunuz dünyada ki borçlarınızı ödeyip bitirmelerinize. Asıl kurtuluş budur. Allah size; Haydi kurtuldun dediğinde asıl kurtuluş odur.



Evet, başarı nedir, kurtuluş nedir? Kur’an bir bilinç inşa ediyor. Kariyer planlaması Allah’tan bağımsız yapılamaz. İşte burada da o söyleniyor. Yanlış akide, bakınız ayetin başından beri, yanlış eylem, yanlış son. Evet üç yanlış arka arkaya geliyor. Onun içinde bu üç yanlışı eğer arka arkaya gelsin istemiyorsa, doğru akide, doğru eylem, doğru akıbet. Doğru bir akıbet, doğru bir akideden başlar. Yanlış başlangıçtan doğru sonuç elde edilmez. Onun içinde burada şu anda okuyacağımız ayet onu veriyor.



Devam ediyor D sayfasına geçiniz.

147. videoyu toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder