28 Mart 2012 Çarşamba

İslamoğlu Tef. Ders. İSRA (004-008)(89-C )




B sayfasından devam


4-) Ve kadayna ila beniy israiyle fiylKitâbi letüfsidünne fiyl Ardı merrateyni ve leta'lünne ulüvven kebiyra;

Kitapta (İlim boyutunda) İsrailoğullarına şu hükmü takdir ettik: "Siz, arzda iki kere bozgunculuk yapacaksınız ve alabildiğine benliğinizi büyüteceksiniz!" (A.Hulusi)

004 - Biz Beni İsraîl’e kitap da şu kazıyyeyi de takdir ettik, muhakkak siz Arzda iki kere fesat yapacaksınız, ve muhakkak büyük bir yükseliş yükseleceksiniz. (Elmalı)


Ve kadayna ila beniy israiyle fiylKitâb ve İsrail oğullarına vahiyle şunu bildirdik. Bu vahiyle bildirdik denilenleri elimizdeki tahrif edilmiş Tevrat’ı açtığımızda açıkça görüyoruz. Levililer, Tensiye, Yeremya, İşaya ve yine İncil’de Ahdi Cedid de, Luka ve Matta da bir çok bölüm, bir çok pasaj yer alıyor bu bildirilenlerle alakalı olarak.

letüfsidünne fiyl Ardı merrateyni ve leta'lünne ulüvven kebiyra mutlaka yeryüzünde 2 kez bozgunculuk çıkartacak ve küstahça böbürlenip büyüklük taslayacaksınız. Yani vahiyle. İsrail oğullarına bildirilen bu. Yani ayağınızı denk alın, Allah sizi uyarıyor, yeryüzünde böbürlenip, büyüklük taslayıp küstahça Allah’a baş kaldıracaksınız ve tabii bunun sonucuna da katlanmanız gerekecek.

İsrail oğulları tarihinde en büyük iki soykırım teşebbüsü; 1. si M.Ö. 587 yılında Babil Kralı Buhtunnasr tarafından yapıldı. 2. siz ise M.S. 70 yılında Roma imparatoru Titus tarafından gerçekleştirildi bu katliamları. Bunların dışında da İsrail oğulları bir çok bela ile, bir çok askeri yenilgi ile, bir çok soy kırım teşebbüsüyle karşılaştılar.

Bunlardan daha önce Firavunun soy kırım teşebbüsünü Kur’an sık sık ele alıyor zaten. Onu değişik surelerde A’raf ve diğer surelerde işlemiştik. Ama Kur’an ın ima ettiği, fakat açıkça ele almadığı yine Asur Kralının da bir soy kırım teşebbüsü var, fakat bunlar hep akîm kalmış, başarılı olmamış şeylerdi. Asur Kralının teşebbüsü Babil’lilerden 100 yıl evvel. Ama İsrail oğulları tarihinde bu 2 büyük soy kırım gerçekten de Kudüs’ün yerle bir edildiği, tamamen Yahudilerin bölgeden çıkartıldığı, Tevrat’ın da kaybolduğu dönemlerdir. Yani sadece bir fiziki kırım değil, bir inanç kırımı ve bu 2 acı olay esnasında ve müteakip yüzyıllarda İsrail oğulları köleleştirilmiştir. Bu kölelik sadece fiziki kölelik olarak  kalmamış zihni ve karakter köleliğine de dönüşmüştü. İşte Kur’an ın bu ayeti bu tarihi iki olaya atıf yapıyor.

[Ek bilgi:

İsrail oğulları'nı sapıklık ve fesat çıkarmaları nedeniyle ilk uyaran kişi Mezmurlar da bu uyarısını yapan Hz. Davud (a.s) dır. "Rabbin onlara emrettiğine uyup kavimleri helak etmediler. Fakat o milletlerle karıştılar ve onların işlerini öğrendiler. Onların putlarına kulluk ettiler. Onlar da kendilerine tuzak oldular. Oğullarını ve kızlarını şeytanlara kurban ettiler. Oğullarının ve kızlarının kanına varıncaya dek bir çok kan döktüler............... Rabbin öfkesi kavmine karşı tutuştu ve mirasından tiksindi. Rabb onları o milletlerin eline teslim etti" (Mezmurlar: 106, 34-38, 40, 41 Ebul Al’a Mevdudi)]


5-) Feizâ cae va'dü ulahüme be'asna aleyküm ıbaden leNA üliy be'sin şediydin fecasu hılaleddiyar* ve kâne va'den mef'ula;

O ikisinden ilkinin zamanı geldiğinde, güçlü kullarımızı üzerinize getirdik... (Onlar) yurtların aralarına girip araştırdılar... (Bu) yerine getirilmiş bir vaat idi. (A.Hulusi)

005 - İmdi birincisinin vadesi geldiği vakit üzerinize milkiniz, şiddetli harp ehli bir takım kullar göndereceğiz de onlar tâ evlerin arabalarına girip araştıracaklar, ve bu fiile çıkarılmış bir vaat oldu. (Elmalı)


Feizâ cae va'dü ulahüme be'asna aleyküm ıbaden leNA üliy be'sin şediyd İşte bu iki uyarıdan birincisinin vakti geldiğinde Onların üzerine kullarımızdan saldırı gücü çok yüksek olanları üliy be'sin şediyd saldırı gücü, savaş gücü çok yüksek olanları musallat ettik. fecasu hılaleddiyar öyle ki bunlar her yeri arayıp taradılar, girmedik yer, tecessüs etmedik duvar arkası bırakmadılar. ve kâne va'den mef'ula zira bu sadece böyle yapanlar için konulmuş bir yasanın uygulanmasıydı. Va'den mef'ula böyle yapanlar için konulmuş bir yasanın uygulanması.

Evet, bir yasa var, yani bu yasa şu ya da bu kavime bakmıyor. İşte siz bu yasanın dışındasınız. Siz aşsanız da size bir şey olmaz, veya siz vahye sırt çevirirseniz, sizin bir zamanlar atalarınız dine hizmet ettiği için siz bu yasanın haricinde kalabilirsiniz, bu yasadan dolayı size bir bela gelmez demiyor, denilmemesi lazım geldiğini söylüyor. Ya da İsrail oğulları böyle diyorlardı. Kendilerinin kutsal kavim olduğunu ileri sürüyorlardı, her zaman da bu iddiadadırlar. Dünyanın diğer insanları onlar için 2. sınıftır, goyim’dir. Hem; başkası öteki, hem de kafir manasına gelir İbranicede. Goyim’in bir tek vazifesi vardır Allah’ın seçilmiş kavmine hizmetçilik. Onun için onlar biz Allah’ın dostları ve oğullarıyız diyorlardı. İbrahim peygamberden dolayı diyorlardı. Ama diyor ki Allah’ın koyduğu tarihin yasalarının dışında değilsiniz siz.

Belki bugün bize de bir ima yok mudur bu ayetlerde. 3 kıtada at koşturduk İslam’a hizmet etmiş ataların çocuklarıyız diyen bizlere. Eğer ihanet ederseniz atalarınızın yaptığına bakılarak ihanetinizin üstü örtülmez denilmek istenmiyor mu. Aslında bu tavrınız bir Yahudileşen İsrail oğullarının tavrı denilmek istenmiyor mu, açık.


6-) Sümme radedna lekümülkerrete aleyhim ve emdednaküm Bi emvalin ve beniyne ve ce'alnaküm eksere nefiyra;

Sonra sizi, onlar üzerine bir kere daha üstün kıldık... Mallar ve oğullar ile size yardım ettik... Savaşçılarınız itibarıyla sizi kalabalıklaştırdık. (A.Hulusi)

006 - Sonra size tekrar onların üzerine devleti iâde ettik ve size mallarla ve oğullarla imdat verdik ve sizi cemiyetçe daha çoğalttık. (Elmalı)


Sümme radedna lekümülkerrete aleyhim daha sonra tekrar onlara galip gelmenizi temin ettik. Kime? İsrail oğullarını alt eden, soy kırıma uğratan kavimlere. Gerçekten de Asur istilasından sonra geri dönmüşler ve Kudüs’ü yeniden imar etmişlerdi. Yine Babil istilasından sonra İran Kralının yardımı ile yine Kudüs’e dönmüşler ve imar etmişler, yüzyıllar süren büyük bir devlette kurmuşlardı. Onun için bu ayette o geri dönüşlere ima var.

ve emdednaküm Bi emvalin ve beniyne ve ce'alnaküm eksere nefiyra ve sizi hem mal hem de evlatça destekleyip sayınızı artırarak şu mesajı verdik;


7-) İn ahsentüm ahsentüm lienfüsiküm ve in ese'tüm feleha* feizâ cae va'dül ahıreti liyesûu vucuheküm ve liyedhulül Mescide kema daheluhu evvele merretin ve liyütebbiru ma alev tetbiyra;

(Bildirdik ki) eğer iyilik ederseniz, kendi nefsinize iyilik etmiş olursunuz; eğer kötülük yaparsanız, o da kendinizedir! Sonrakinin süresi geldiğinde, yüzlerinizi karartsınlar, ilkinde oraya girdikleri gibi tekrar Mescid'e girsinler ve üstünlük sağladıkları şeyleri yerle bir etsinler diye (kullarımızı tekrar gönderdik)... (A.Hulusi)

007 - Eğer güzellik yaparsanız kendinize güzellik etmiş olursunuz, yok eğer kötülük yaparsanız o da ona, derken sonrakinin vadesi geliverdi mi! Yüzlerinizi kötületsinler için, evvelki defa girdikleri gibi yine Mescide girsinler için ve her istilâ ettiklerini mahvetsinler de etsinler için. (Elmalı)


İn ahsentüm ahsentüm lienfüsiküm eğer iyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz. ve in ese'tüm feleha yok eğer kötülük ederseniz bunun da sonucuna katlanırsınız. Evet, ve in 'udtüm 'udna (İsra/8) siz dönerseniz biz de döneriz demiyor mu Kur’an açıkça. Onun için eğer iyilik ederseniz kendiniz için iyilik edersiniz ey İsrail oğulları.

Aslında bu İsrail oğullarıyla sınırlı bir hakikat değil.Tüm muhataplarına diyor. Söylüyor ki vahiy; Ey muhatap iyilik edersen kendin için etmiş olursun. Yo kötülüğü tercih edersen tercihinin sonucuna da katlanırsın. Bu evrensel bir hakikat değil mi?

feizâ cae va'dül ahıreh derken sonuncu uyarının da vakti gelip çatınca yeni düşmanlar gönderdik ki liyesûu vucuheküm ve liyedhulül Mescide kema daheluhu evvele merretin ve liyütebbiru ma alev tetbiyra sizler için yüz karası olan öncekilerin girişi gibi, girdiği gibi mabede destursuz, izinsiz girip ele geçirdikleri her şeyi, ama her şeyi birer birer paramparça ederek mahvetsinler. Evet, yani siz azdınız, azınca biz de sizden yardımımızı çekiverdik.

İnsanın bela bulması için Allah’ın özel olarak onu kahretmesi gerekmez. Yardımını çekmesi yeter. Çünkü insan ayakta duruşunu Allah’a borçludur. Dünyaya gelişini borçlu olduğu gibi ve bu borcunu ebediyen ödeyemeyecektir. Takva; borcunu ödeyemeyeceğinin farkına varmaktır. İşte budur Eğer Allah’a olan borcunun farkına varırsa, Allah ödemiş sayıyor ve borcunu sildiği gibi ona ek lütuflarda bulunuyor. Onun için insan Allah’a olan borcunu ebediyen ödeyemez, ödeyemeyeceğini itiraf etsin kafi. Bunu bilsin, haddini bilsin yeterli.


8-) 'Asa Rabbüküm en yerhameküm* ve in 'udtüm 'udna* ve ce'alna cehenneme lil kafiriyne hasıyra;

Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder... Eğer dönerseniz, biz de döneriz... Cehennemi, hakikat bilgisini inkâr edenler için kuşatıp kayıtlayan bir ortam kıldık. (A.Hulusi)

008 - Ola ki rabbiniz size rahmetini göndere, eğer yine dönerseniz biz de döneriz öyle ya biz Cehennemi kâfirlere hisar yapmışız. (Elmalı)


'Asa Rabbüküm en yerhameküm Rabbinizin size rahmetiyle muamele etmesi tabii ki umulabilir. İsrail oğulları bağlamında tabii ki herkese söylenmiş bir hitap ve in 'udtüm 'udna demin de dile getirmiştik bu ibareyi. Fakat eğer siz günaha dönerseniz unutmayın biz de cezaya döneriz. ve ce'alna cehenneme lil kafiriyne hasıyra zira biz cehennemi nankörler için çepe çevre kuşatan bir hisar kılmışızdır. Hasiyra yani hisar.

Burada ki lil kafiriyne de ki kafirleri nankör diye çevirdim. Çünkü bu bağlamda itikadi sapmadan daha çok, onun da temelinde yer alan nankörlük; İnkarın ahlaki boyutu söz konusu. Çünkü Burada sözü edilenler İsrail oğulları. Yani tek Allah’a ibadet etmiş vahyin ve nübüvvetin gerçekliğine inanmış olan bu topluluk Allah’ın kendilerine verdiği nimete nankörlük ettikleri için bu cezaya çarptırıldılar. Onun için burada kafiri nankör diye çevirdim.
Ayette dikkatinizi çekmiştir rabbüküm. Rabbinizden, zamir nereye geçiyor bakınız. Udna, na zamirine, bize geçiyor. Rabbüküm, udna. Yani sizin rabbiniz biz döneriz. Bu ayette gördüğünüz bu zamir sıçraması Kur’an ın bir çok yerinde görülür. Allah hakkında ki zamirler, aynı ayette 3 ayrı zamirin kullanıldığını görürsünüz. Burada olduğu gibi bakarsınız bazen 1. tekil şahıs kullanılır, bakarsınız çoğul şahıs kullanılır. Bakarsınız bazen 3. tekil şahıs, O kullanılır. Neden? Öncelikle bunun nedeni Allah’ın insan zihninde kişileştirilemeyeceği gerçeğidir. Yani hiçbir şahıs zamiri, kişi zamiri onun gerçek varlığına işaret edemez. Sadece ve sadece bir imadır.


Devam ediyor D sayfasına geçiniz.
89. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/03/23/islamoglu-tef-ders-isra-001-02189/ bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder