5 Ağustos 2011 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. En’am (159-165)(50-E)

D sayfasından devam




159-) İnnelleziyne ferreku diynehüm ve kânu şiye'an leste minhüm fiy şey'in, innema emruhüm ilAllahi sümme yünebbiuhüm Bi ma kânu yef'alun;

Din anlayışlarını parça parça edip, cemaat cemaat olanlar var ya, (Rasûlüm) senin onlarla hiçbir işin olamaz! Onların işi ancak Allâh'a kalmıştır... Sonra, onlara yapmakta olduklarının içyüzünü bildirecektir. (A.Hulusi)

159 - Dinlerini tefrikaya düşürüp de şiy'a şiy'a olanlar var â, senin onlarla hiç bir alâkan yoktur, onların işi Allaha kalmıştır, sonra o kendilerine ne ettiklerini haber verir. (Elmalı)

İnnelleziyne ferreku diynehüm ve kânu şiye'an Hakikati paramparça edip fırkalara taraftar olanlara gelince, leste minhüm fiy şey'in senin onlar için yapabileceğin hiçbir şey yok.

Öncelikle tevhidi parçalayandan söz ediyor burada ayet. Tevhid zaten bütünlük, birlik demek, birlemek demek. Her şeyin her şeyle kopmaz bağlantısı ve her şeyle Allah’ın kopmaz bağlantısını keşfetmek ve bu bağlantıya iman etmektir tevhid. İşte bu bağlantıyı inkar etmemek, hakikatin bir bütün olduğunu, parçalanan hakikatin hakikat olmaktan çıktığını bilmek, ayetin ima ettiği gerçek bu.

Kendini, toplumunu parçalar böyle bir mantık. Hakikati parçalarsanız siz de parçalanırsınız. Kafanız kalbinizle artık düşman olur. Hayatınız düşüncenizle düşman olur ve toplumunuz da birbiri ile düşman olur. Çünkü parçalamak, hakikatin her bir parçasını biri eline alacak birileri, onun taraftarı haline gelecek ve hakikatin bir parçasını havaya kaldırıp hakikat bendedir diyecek. .küllü hızbin Bima ledeyhim ferihun (Rum/32) Her hizip, her parça, kendi elindeki parça ile öğünecek. Kur’an n dediği gibi aynen böyle.

İşte bu ayet bizim için nazil oldu diyor Ebu Hureyre bir itiraz üzerine bizim için. Kur’an ın mesajını özelleştiren, bencilce davranan, bu Kur’an bizimdir, kimse yanaşmasın yanına. Dolayısıyla bizden başkası anlayamaz diyen, Kur’an ı özelleştirenlere de bir ima var burada.

innema emruhüm ilAllah Zira onların işi yalnız Allah’a kalmıştır. sümme yünebbiuhüm Bi ma kânu yef'alun; sonunda Allah onlara yaptıklarının hesabını soracaktır.


160-) Men cae Bil haseneti felehu 'aşru emsaliha* ve men cae Bisseyyieti fela yücza illâ misleha ve hüm la yuzlemun;

Kim bir iyilikle gelirse, ona getirdiğinin on misli vardır... Kim de bir kötülükle gelirse, ancak onun misliyle karşılığını yaşar! Onlar zulme uğratılmazlar. (A.Hulusi)

160 -    Kim bir hasene ile gelirse ona on misli verilir, kim de bir seyyie ile gelirse ona ancak misliyle ceza edilir ve hiç birine haksızlık edilmez. (Elmalı)


Men cae Bil haseneti felehu 'aşru emsaliha Kim huzuru ilahiye iyi bir eylemle gelirse yaptığının on katını, evet, tam on katını kazanacaktır. ve men cae Bisseyyieti fela yücza illâ misleha ama kim de kötü bir eylemle gelirse, ona on katı yok, Onun aynısı ile cezalandırılır. ve hüm la yuzlemun; ve hiç kimseye haksızlık yapılmayacaktır.

Evet değerli dostlar, Bu surenin 12. ayetine tekrar atıf; ..ketebe alâ nefsiHİr rahme.. Neydi? Rabbimiz kendi zatı için rahmeti ilke edinmişti değil mi? İşte rahmeti ilke edinmesinin en büyük sonucu bu. İyilik yaparsanız kat kat, ama kötülük yaparsanız sadece misli ile.

Peygamberimiz bunu daha da açıklayıcı bir şey söylüyor, bir müjde;

- Eğer bir mümin bir hayır yapmak ister, imkanı olmadığı için yapamazsa, yapmış gibi ecir alır. Ama zihninden bir kötülük geçirir ama o kötülüğü eyleme dökmeden vazgeçerse, vazgeçtiği için bir sevap alır. Diyor.

Ne muhteşem müjde değerli müminler, ne muhteşem bir müjde değil mi..!


161-) Kul inneniy hedaniy Rabbiy ila sıratın müstekıym* diynen kıyemen millete İbrahiyme haniyfa* ve ma kâne minel müşrikiyn;

De ki: "Muhakkak ki Rabbim beni, sırat-ı müstakime hidâyet etti... Yürürlükte olan değişmez Din'e, hanîf olan İbrahim'in milletine... (O) müşriklerden olmadı." (A.Hulusi)

161 -   De ki: beni, rabbim şeksiz dosdoğru bir yola hidâyet buyurdu, doğru payidâr bir dine, başka dinlerden sıyrılıp sâde hakka müteveccih haniyf olan İbrâhim’in milletine ki o hiç bir zaman müşriklerden olmadı. (Elmalı)


Kul inneniy hedaniy Rabbiy ila sıratın müstekıym De ki; kuşku yok ki rabbim beni dosdoğru bir yola yönetti.

diynen kıyemen millete İbrahiyme haniyfa* ve ma kâne minel müşrikiyn; her türlü sapmadan uzaklaşan ve Allah’tan başkasına ilahlık yakıştırmayan İbrahim’in, değişmez değerleri temsil eden yoluna.

Burada ehli kitaba, üzerinde ittifak edilecek ortak bir isim teklif ediliyor. Hatta Mekkelilere de. Eğer samimi iseniz kendinizi İbrahim’e nispet ederken, haydi, bize gelin demiyoruz, kendinize gelin diyoruz. Çünkü diyorsunuz ki biz de İbrahim’in çocuklarıyız, biz de İbrahim’in dinine inanıyoruz, haydi o zaman ortak bir tevhid konfederasyonu kuralım ve onun başına İbrahim geçsin kendimizi İbrahim’e nispet edelim. Burada söylenen bu. Devam ediyor;


162-) Kul inne Salatiy ve Nüsükiy ve mahyaye ve mematiy Lillahi Rabbil alemiyn;

De ki: "Muhakkak ki salâtım (yönelişim - namazım), nüsukum (Allâh'a yaklaştırıcı işlevi olan çalışmalarım), hayatım ve ölümümle yaşayacaklarım; Rabb-ül âlemîn olan Allâh içindir (Allâh Esmâ'sına ait özelliklerin açığa çıkması içindir)." (A.Hulusi)

162 -   Benim, de: cidden namazım, ibadetlerim, hayatım, mematım hep rabbül'âlemîn olan Allâh içindir. (Elmalı)


Kul inne Salatiy ve şimdi getirdi sözü andımıza. Kul inne Salatiy ve Nüsükiy ve mahyaye ve mematiy Lillahi Rabbil alemiyn; De ki; Benim tüm desteğim ve isteğim. –salatiy’i desteğim ve isteğim diye çevirdim, etimolojik manasına, kök manasına atfen. Yoksa literal manası namazım demektir.- Tüm desteğim ve isteğim, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, alemlerin rabbi olan Allah’a armağan olsun. De. Bizim andımız da bu. Kur’an ın bize içirdiği and bu. Haydi hep beraber diyelim.

Bütün desteğim ve isteğim, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, alemlerin rabbi olan Allah’a armağan olsun.

Peygamberimiz bu ayeti tüm namazların önünde, şimdi süphaneke’yi okuduğumuz yerde yıllar yılı okumuştu.


163-) La şeriyke leHU, ve Bi zâlike ümirtü ve ene evvelül müslimiyn;

"'HÛ' için ortak kavramı düşünülemez! İşte bununla hükmolundum; ben teslim olmuşluğunu yaşayanların öncüsüyüm!" (A.Hulusi)

163 - Şeriki yoktur onun, ben bununla emrolundum ve ben müslimînin evveliyim. (Elmalı)


La şeriyke leHU uluhiyetinde O’nun ortağı yoktur. ve Bi zâlike ümirtü ben işte tevhid ile emrolundum. ve ene evvelül müslimiyn; ve ben varlığımı kayıtsız şartsız Allah’a teslim edenlerin öncüsü olacağım, olmak istiyorum. Deyin diyor Kur’an.


164-) Kul eğayrAllahi ebğiy Rabben ve HUve Rabbü külli şey'in, ve la teksibü küllü nefsin illâ aleyha* ve la teziru vaziretun vizra uhra* sümme ila Rabbiküm merciuküm feyünebbiuküm Bi ma küntüm fiyhi tahtelifun;

De ki: "O her şeyin Rabbi iken, Allâh'ın gayrı Rab mi düşünürüm! Her nefsin kazandığı sadece kendinedir... Bir suçlu, başka birinin suçunun vebalini yüklenmez! Sonra dönüşünüz Rabbinizedir! Hakkında ayrılığa düştüğünüz hususları size bildirecektir." (A.Hulusi)

164 -   Allah, de: her şey'in rabbi iken hiç ben ondan başka rab mı isterim, herkesin kazandığı ancak kendi boynuna geçer, vizir çekecek bir nefis başkasının vizrini çekmez, sonra hep dönüp rabbinize varacaksınız, o vakit o size ihtilâf etmekte bulunduğunuz hakikati haber verecek. (Elmalı)


Kul eğayrAllahi ebğiy Rabben ve HUve Rabbü külli şey'in De ki; O her şeyin Rabbi iken şimdi ben Allah’tan başka bir rabmı arayacağım. ve la teksibü küllü nefsin illâ aleyhave la teziru vaziretun vizra uhra ve sorumluluk sahibi hiç kimseye başkasının sorumluluğu yüklenemez. insanların işledikleri kötülükler yalnız kendilerini bağlar.

Anlıyoruz değil mi? Tekrar edeyim ayeti; Kul eğayrAllahi ebğiy Rabben ve HUve Rabbü külli şey'in Kul diye başlayan her bir ayet Kulu manasına gelir. Hepiniz deyiniz. Yani kul ile başlaması, hepimizi teker teker müstakil bir insan olarak muhatap alıyor Kur’an. Bu anlama gelir.

Ey bana muhatap olan insan de ki; O her bir şeyin rabbi iken şimdi ben Allah’tan başka bir rab mi arayacağım.

ve la teksibü küllü nefsin illâ aleyha İnsanların işledikleri kötülükler yalnız kendilerini bağlar. Evet,

ve la teziru vaziretun vizra uhra Kur’an ın en temel yasalarından biri geldi burada; Ve sorumluluk sahibi hiç kimseye başkasının sorumluluğu yüklenmez.

Hıristiyanlığın ilk günah doktrinini red ediyor. Bir ima var. Yani insan günahlı doğar Hıristiyanlıkta, onun için vaftiz edilir, yıkanır. Günahlı doğdu ya, günahından yıkanıyor ve Hıristiyan ilahiyatına göre İsa’nın çarmıha gerilme inanışı, teorisinin sebebi de o. İsa insanlığın günahlarından arındırmak için, insanlık adına öldü diyorlar. Tabii böyle ilk günah gibi insana temelde bir suç yerleştirirseniz, temizlemek için hurafe icat etmek zorunda kalırsınız.

Peki Kur’an ın getirdiği mesaj ne diyor insan için; İnsan temelde pırıl pırıldır diyor.

..fıtratAllâhilletiy fetaren Nase aleyha.. Rum/30  Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrat Allah’ın pak tertemiz yaratışı diyor. Onun için peygamber de;

- Külli mevludin yuledu ala fıtratil İslam. Her doğan selim bir fıtrat üzerine doğar. Diyor.

Kötülük tabiileşemez İslam inanışına göre. Suç genelleştirilemez. Kötülük doğallaştırılırsa suç ta genelleştirilir. Günah çıkarmak gerekir onun için. Günah çıkarmak için özel bir din adamı sınıfı icat edeceksiniz. Görüyor musunuz bir yanlış hangi yanlışlara, hangi sapmalara sebep oluyor. O zaman da şirke varırsınız. Sonuçta Allah’ın bir vasfını insana vereceksiniz. Allah Ğafur’dur, Rahiymdir. Allah mağfiret edeceği halde gideceksiniz başkasına tevbe edeceksiniz..!

Görüyorsunuz değil mi, bir yanlışın nasıl bir şirke kapı açtığını. İşte burada da o söyleniyor. Bizde tevbe yalnızca Allah’a yapılır. Tevbe kapısı Allah’tır.

sümme ila Rabbiküm merciuküm sonunda hepiniz rabbinize döneceksiniz. feyünebbiuküm Bi ma küntüm fiyhi tahtelifun; İşte o zaman ihtilafa düştüğünüz hakikatlerin iç yüzünü size bildirecektir. Yani yukarıda sayılan sapmalara bir atıf. İhtilafa düştüğünüz hakikatler. Yani yukarıda hani saymıştık ya; İlk günah, insan nasıl doğar. İnsanın yapısı nedir, fıtratı nedir, orada gerçeğini göreceksiniz diyor.


165-) Ve "HU"velleziy ce'aleküm halâifel' Ardı ve refe'a ba'daküm fevka ba'din deracatin liyeblüveküm fiyma ataküm* inne Rabbeke seriy'ul 'ıkab* ve inneHU le Ğafûrun Rahıym;

"HÛ" ki; sizi arzda (bedende) halifeler kılan ve size verdiklerinde (Esmâ kuvvelerinde) sizi denemek (o özelliklerinizi kuvveden fiile çıkarmak) için, kiminizi kiminizin üstünde mertebelere yüceltendir... Muhakkak ki Rabbin Seriy'ul 'Ikab'dır (yapılan suçun sonucunu acıma devreye girmeden anında yaşatan)! O, elbette Ğafûr'dur, Rahıym'dir. (A.Hulusi)

165 -   O, odur ki sizi Arzın halîfeleri yaptı ve bazınızı bazınızın derecelerle fevkine çıkardı, bunun hikmeti ise sizi size verdiği şeylerde imtihan etmektir, şüphe yok ki rabbin seriulıkab, yine şüphe yok ki o yegâne gafur, yegâne rahîm. (Elmalı)


Ve "HU"velleziy ce'aleküm halâifel' Ard Çünkü o sizi yer yüzüne mirasçı kılmış. Bu da insanın özündeki temizliğine bir atıf işte. İmar sorumluluğu insana verilmiş. İnsan Allah’ın değil ama yer yüzünün halifesi. Yani yer yüzünü imar ile görevli. Yer yüzünün mirasçısı insan. Yer yüzü emanet kılınmış insana. Eğer insanın hilafeti ihanete dönüşürse, insan kendisine miras bırakılan şeye ihanet etmiş demektir. Doğal çevreye, yeryüzüne, eşyaya ihanet, insanın halifeliğine ihanettir. İnsan halifeliğini haince kullanıyor demektir.

ve refe'a ba'daküm fevka ba'din deracatin liyeblüveküm fiyma ataküm ve bahsettiği nimetlerle size verdiği, size bağışladığı nimetlerle sizi sınamak için bir kısmınızı diğerlerinize derecelerle üstün kılmıştır Allah. Şeriatlar arasındaki farklılıklara bir atıf olabilir bu.

inne Rabbeke seriy'ul 'ıkab Kuşkusuz rabbin karşılık vermede çok süratlidir, seridir. ve inneHU le Ğafûrun Rahıym; O gerçekten çok bağışlayıcıdır, sonsuz merhamet sahibidir.

Dikkatinizi çekti mi değerli Kur’an dostları, bu sure Hamd ile başlamıştı. Allah’a hamd ile ve rahmetle son buldu. İlginçtir son ayette; Kuşkusuz rabbin karşılılık vermede, cezalandırmada çok seridir dediği halde, ayet Allah’ın bağış sıfatları ile bitti. Bu da rabbimizin rahmetinin her şeyi kuşattığını gösteriyor. Bu sure hamd ile başladı ve bağışla, rahmetle bitti. Biz de sözümüze hamd ile nokta koyuyor ve diyoruz ki;

- Ey rabbimiz, bize tenezzül buyurdun. Bize vahiy ile tenezzül buyurdun. Rahmetini vahiy şeklinde döktün önümüze. Bu yüzden sana sonsuzca hamd ediyor, sonsuzca şükrediyor, tüm sena, tüm övgüler sana olsun diyoruz. (Amin)


 “Ve ahiru davana velil hamdülillahi rabbil alemiyn”
50. Videonun sonu.
50 videoyu toplu halde http://kurantefsir.wordpress.com/2011/07/28/islamoglu-tef-ders-en%E2%80%99am-145-16550/ bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder