3 Ağustos 2011 Çarşamba

İslamoğlu Tef. Ders. En’am (150-151)(50-C)

B sayfasından devam



150-) Kul helümme şühedaekümülleziyne yeşhedune ennAllahe harrame hazâ* fein şehidu fela teşhed meahüm* ve la tettebı' ehvaelleziyne kezzebu Bi ayatina velleziyne la yu'minune Bil ahireti ve hüm Bi rabbihim ya'dilun;

De ki: "Hadi, Allâh şunu haram etmiştir diye şahitlik eden şahitlerinizi getirin!"... Eğer şahitlik ettiler ise, sen onlar ile beraber şahitlik etme... (Esmâ'nın açığa çıkışı olan) işaretlerimizi yalanlayanların ve geleceklerindeki sonsuz yaşam süreçlerine iman etmeyenlerin boş hayallerine tâbi olma! Onlar (putlarını) Rablerine denk tutarlar. (A.Hulusi)

150 - Haydin, de: Allah bunu haram etti diye şahadet edecek şahitlerinizi getirin, eğer gelir şahadet ederlerse sen onlarla beraber şahadet etme, âyetlerimizi tekzip edenlerin, o Âhirete inanmayanların hevâlarına tabi' olma, nasıl olursun ki bunlar rablerine başkasını denk tutuyorlar. (Elmalı)


Kul helümme şühedaekümülleziyne yeşhedune ennAllahe harrame hazâ De ki; Haydi, Allah’ın bütün bunları haram kıldığına tanıklık eden şahitlerinizi getirin bakalım. Hurafeye dayalı haramların Allah’a atfına ret. Hurafeye dayalı yasak koyacaksınız, bunlar, bunlar, bunlar Allah tarafından yasaklandı diyeceksiniz, ama delil getirin deyince getiremeyeceksiniz. İşte o atfa bir ret olarak geliyor bu cümle.

fein şehidu fela teşhed meahüm Eğer onlar yalan yere tanıklık ederlerse sakın onların bu tanıklığını onaylama diyor. Yani onlar Allah’a bu kadar yalanı atfettiler, yasak olmadığı halde yasakladılar, bir de bunu Allah yasakladı dediler. Bu kadar yalanı söyledikten sonra üzerine bir daha koymamaları için hiçbir neden yok. Bir yalan daha söylerler. Onun için onlar eğer bunu da  söylerler ise, sen onların bu yalancı şahitliğini onaylama. Sen onlarla birlikte olma, tanıklığını onaylama.

İyi ve kötünün, doğru ve yanlışın ölçütü, salim akıl ve sahih nakildir. Onun için heva ve arzular değildir. Burada da bir dip akıntısı gibi ayetler bize bu gerçeği hatırlatıyor. O sebeple ayetlerin çoğu Akıl etmekten, fikir etmekten, düşünmekten ve düşünmeyenleri uyarmaktan söz ediyor.

İşte bu nedenle eğer selim akılla bakarsanız sahih naklin söylediği, gösterdiği şeyi gösterir size. O zaman siz de görebilirsiniz. Ama diyeceksiniz ki sahih naklin verdiği her bilgiyi selim akıl verir mi? Vermez, vermeyeceği için sahih nakil, selim aklın boşluğunu doldurmuştur. Bu noktada Allah bir kısmını sırf sınamak için yasakları koymuş, ki onlar taabbüdidir.

Bu yasağın hikmeti nedir diye sorduğunuzda tek bir hikmetten söz edilemeyebilir. İlletten söz edilemeyebilir. Hikmetten söz edilse dahi illetten söz edilemeyebilir. O taabbüdidir Allah koymuştur. Sınamaktır son tahlilde. Ama bir çoğu insana zarar verdiği için konmuştur. Fakat tüm yasaklar insana zarar verdiği için konulmuştur diyemiyoruz. Bunlar içerisinde zararını bilmediklerimiz de var. Zararı maddi değil de manevi olanlarda var. Allah adına kesilmeyen şeyler, daha doğrusu Allahtan başkası adına kesilen kurbanlar gibi. Bunun maddi zararının ne olduğunu bilmiyoruz. Ama kesin bildiğimiz bir şey var ki, bunun insanın ruhu üzerinde, insanın davranışlarına yansıyan manevi bir zararı var. Devam ediyoruz;

ve la tettebı' ehvaelleziyne kezzebu Bi ayatina velleziyne la yu'minune Bil ahirahve hüm Bi rabbihim ya'dilun; zira onlar, üstelik onlar mevhum güçleri rablerine denk görüyorlar. Nasıl uyarsın sen onlara, nasıl uyarsın ki onlar bir takım vehmedilen güçleri Allah’a denk görüyorlar. ve mesajlarımızı yalanlayanların, ahirete inanmayanların keyfi düşlüncelerine kesinlikle uyma.

Problemde bu. Allah’ı inkar değil dikkatinizi çekerim ayetin ifadesi. Allah’ı inkar ediyorlar demiyor, Allah’a denk görülen bir takım mevhum varlıklar var. Güç vehmediyor onda. Daha önce bunun insanın eylem alanını nasıl daralttığını, insanın istikametini nasıl saptırdığını çok geniş izah etmiştim. Allah dışında Allah’ın vasıflarından bir tanesini bir başka şeye yakıştırırsanız o yakıştırdığınız şey sizin gözünüzde büyür. Artık onun karşısında küçülürsünüz. O şey sizin duyargalarınızı teslim alır. Sizin enerjinizi küçültür. Daha doğrusu onun karşısında siz insani kapasitenizi kullanamaz olursunuz.

İşte şirkin, insanın kapasitesini sıfırlayan korkunç bir zarara dönüşmesinin açıklaması, kısa açıklaması. Bunun çok daha detaylı açıklamasını daha önce birkaç vesile ile yapmıştım.

Hurafe aynı zamanda bu ayetin bize hatırlattığı gerçek, Hurafe, batıl inanç, şirke kapı açar. İnsan eşyayı tanrılaştırır. Allah’tan gayriye ilahlık, serbesti yasaklayan, yasağı da serbest hale getirmek isteyecektir. Unutmayın, çünkü zihin tepe taklak olmuştur. Şirk aslında insan duygusunu tersine çevirmek demektir. Tersine çevirdiğiniz zaman her şeyi ters görürsünüz. Hakikati ters görürsünüz. Bu neye yol açar? Geçiciyi kalıcı gibi görürsünüz. Kalıcıyı da geçici gibi görürsünüz. İşte eşyaya ve dünyaya bakışınız değişir.

Geçici ömrünüzü kalıcı gibi görürsünüz, kalıcı olan ebedi hayatınızı da hiç görmezsiniz. Allah’a ayıracağınız şeyleri Allah’a ayırmayıp dünyaya ayırırsınız. Nefse ayırırsınız. İçgüdüye ayırırsınız. Dünyaya ayıracağınız küçük şeyleri de Allah’a ayırmak gibi bir yanlışa kapılırsınız. Onun için Allah’ın sözüne kulak vermekten vazgeçer, bu sefer ondan oluşan boşluğu içinizdeki o bireysel iç güdüler, yani negatif kutbunuz, nefsiniz doldurmaya başlar. Onun sesine kulak verirsiniz. Allah vahyinden boşalan yere şeytanın vahyi oturur.

İşte ters döndürmek bilinci alabora etmenin sonucu budur. Bilinç alabora olursa artık; batıl  Hakk, Hakk batıl, doğru yanlış, yanlış doğru, güzel çirkin, çirkin güzel gözükmeye başlar, ibadetten kaçarsınız, günaha koşarsınız. Çünkü tersine döndü.


151-) Kul te'alev etlü ma harrame Rabbüküm aleyküm ella tüşrikü Bihi şey'en, ve Bil valideyni ıhsana* ve la taktülu evladeküm min imlak* nahnü nerzukuküm ve iyyahüm* ve la takrebül fevahışe ma zahere minha ve ma betan* ve la taktülün nefselletiy harramAllahu illâ Bil Hakk* zâliküm vassaküm Bihi lealleküm ta'kılun;

De ki: "Gelin, Rabbinizin size (neleri) haram ettiğini 'OKU'yayım: O'na bir şeyi ortak koşmayın... Ana-babaya ihsan üzere olun... Fakirlikten dolayı evlatlarınızı öldürmeyin... Sizin de onların da gıdasını biz veririz! Fevahişin (çirkin suçların) açık olanına da (içki, fuhuş... gibi) içsel olanına da (suç olanları düşünmek) yaklaşmayın... Hak kılınan hariç (kısas gibi), Allâh'ın haram kıldığı nefsi öldürmeyin! Aklınızı kullanmanız için, (Allâh) size bu uyarıyı yapar!" (A.Hulusi)

151 - De ki: geliniz size rabbiniz neleri haram kıldı okuyayım: ona hiç bir şey'i şerik koşmayın, babanıza ananıza iyilikten ayrılmayın, yoksulluk yüzünden evlâdınızı öldürmeyin, sizin de onların da rızkınızı biz veririz, fevahışe: açığına da, gizlisine de yanaşmayın, Allahın muhterem kıldığı nefsi haksız öldürmeyin, işittiniz a, işte size o bunları ferman buyurdu, gerektir ki aklınız erer. (Elmalı)


Kul te'alev etlü ma harrame Rabbüküm aleyküm De ki; Allah’ın size neyi yasakladığını gelin aktarayım.

Sahte dindarlık gösterisinin maskesini indiriyor ayet burada. Yukarıdakiler ne yapıyorlardı? Allah’ın yasaklamadığını yasaklıyorlardı bu tersine döndürüyordu bilinci, yasakladıklarını da helal kılıyorlardı. Bu işte sahte dindarlık gösterisi getirir. Yani insan, yadsak olmayan şeyleri yasaklayarak içinin bir yerlerini tatmin eder. Bu emzik gibidir, sahte emzik gibidir. Çocuğu aldatmak için ağzına verdiğiniz sahte emzik. O elbette ki karnını doyurmaz fakat oyalar. Onun için insanlar sahte inanca saparak gerçek imanın doldurmak istediği, doldurduğu boşluğu, sahte inançlarla doldurur, muş..! gibi yaparlar. İşte mış..! gibi inanç hurafedir.

Bu noktada ayet onların maskelerini indiriyor, sahte dindarlığın ve bugüne de hitap ediyor. Bugünde aynı şey geçerli. Sahte dindarlığa bakınız. Sahte dindarlığın yüzünde bir maske vardır. Onun için de Allah’ın yasaklamadığı şeyi yasaklayarak bu dindarlık gösterisinde bulunurlar. Gerçekte derine indiğinizde Allah’ın gerçek yasakladığı şeyleri de tutmadığını görürsünüz. Aynen ayette anlatıldığı gibi. Devam edelim;

ella tüşrikü Bihi şey'en Neymiş Allah’ın ilk yasakladığı; O’ndan başka şeylere kesinlikle ilahlık yakıştırmayın. ve Bil valideyni ıhsanen anne babaya iyilik yapın.

Dikkatinizi çekerim iyilik yapın, nedense İslam ahlak öğretisinde anne babaya iyilik emredildiği halde, anne babaya itaat emredilmiş gibiye çevriliyor iş ve ondan sonra bu yanlış, Allah’ın itaati orada dururken adeta anne babalara itaat, Allah’ın itaatinin yerine geçiyor. Anne babaya iyilikle emr olunmuşuz. Ama Allah’a itaatle. Burada iki şeyi birbirine karıştırmamak lazım.

ve la taktülu evladeküm min imlakın Unutmayın, bu ayetlerin indiği Mekke’de ki müminler, anne babalarına itaat etselerdi ömür boyu mümin olmayacaklardı. Bu ayetlerin indiği müminler onlara ihsan ile davrandılar. İyilik yaptılar. Hakka ve hayra itaatle emr olunur mümin, ama anne babaya ikram ile emr olunur. Onlara üf..! bile dememekle emr olunur. Onlara, Allah’a ve onlara şükretmekle, teşekkür etmekle emr olunur. enişkürliy ve livalideyk (Lokman/14) Bana şükredin, anne babanıza şükredin. İki şeyi birbirine karıştırmamak lazım.

ve la taktülu evladeküm min imlakın Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Ekonomik endişelerle kürtaja bir ima var burada. nahnü nerzukuküm ve iyyahüm zira sizinde onların da rızkını biz veriyoruz. Rızka iman eden bir insan, yoksulluk korkusuyla çocuk katletmez tabii. Yoksulluk korkusunun, yoksulluğun en büyüğü olduğunu bilseydi insan, yoksul olur fakat yoksulluk korkusu çekmezdi. Çünkü açları doyurabilirsiniz ama açlık korkusu çekeni kimse doyuramaz.

ve la takrebül fevahışe ma zahere minha ve ma betan açık ya da gizli sizleri mahcup eden bir günaha yaklaşmayın.

Bunların hepsini yapıyor Mekkeli ler. Bakınız, yasakların hepsini işliyorlar, bir taraftan da ekstra yasaklar uyduruyorlar. Görüyor musunuz takası? İşte buna dindarlık gösterisi, sahte dindarlık gösterisi diyoruz.

ve la taktülün nefselletiy harramAllahu illâ Bil Hakk Adaleti gerçekleştirmek dışında Allah’ın kutsal saydığı insan hayatına kıymayın.

Bir tarafta Allah’ın insanın emrine verdiği ve yiyin dediği hayvanları kutsal sayıp saldım çayıra Allah kayıra hesabı yaparken, öbür taraftan da Allah’ın kutsal kıldığı insan hayatını sinek gibi hiçe sayarak öldürüyorlardı.

Biraz önce ne demiştim alabora olur zihin demiştim. Şirk budur. Zihnin alabora olma hadisesidir. Önemliyi önemsiz, önemsizi önemli görmeye başlar. Meşru, bireysel ya da toplumsal savunma veya adaleti gerçekleştirmek için verilen ceza dışında, İllâ Bil Hakk geliyor bakınız. İllâ Bil Hakk adaleti gerçekleştirmek dışında Allah’ın kutsal saydığı insan hayatına kıymayın.

Bu İllâ Bil Hakk ın karşılığı şudur; Meşru, bireysel ya da toplumsal savunma yapmak meşrudur. İşte savaşlar savunmaya yönelik olarak yapılır ve savaşta eğer ölümler olursa bu, bu cevaza; İllâ Bil Hakk a girer.

Yine adaleti gerçekleştirmek için verilen ceza. Bu da Bil Hakk a girer. Ki cinayetin karşılığıdır. Ama hemen burada Mürted dediğinizi duyar gibiyim. Ya dinden dönen? Aslında dinden dönene ilişkin Buhari ve Müslim de dahil hadis külliyatımızın naklettiği hadise dayanarak adam öldürülür mü sorusu, çok ciddi bir sorudur ve Kur’an ın bu soruya verdiği cevap Bakara/217. ayetinde açıktır.

Ne diyor; Sizden kim dininden dönerse ve kafir olarak ölürse diyor, öldürülürse demiyor. Kur’an açık.

Kur’an da ölüm gibi geri dönüşü olmayan bir ceza, Haberi vahit yoluyla bize kadar gelen hadislerle, Yani haberi vahit kısmına giren bir hadisle sabit olur mu sorusu çok, çok ciddi bir sorudur. Kaldı ki dinden dönmekle dine karşı savaşmayı birbirine karıştırmamak lazım. Onun için bu noktada Kur’an da cevap alacaksak eğer dinden dönmeye, Kur’an ın Bakara/217. ayetinde, yine Kur’an ın bir başka ayetinde;

..men yertedde minküm an diynihı.. (Maide/54) Sizden kim dininden dönerse fesevfe ye'tillahu Bi kavmin onun yerine Allah başka bir toplum getirecek.



Onu yok edeceğim demiyor. Onu götürün de demiyor. Bunlar gerçekten de Kur’an ın hükmüne ışık tutuyor.

[ Atlanan cümle; zâliküm vassaküm Bihi lealleküm ta'kılun;

İşittiniz a, işte size o bunları ferman buyurdu, gerektir ki aklınız erer. (Elmalı)]



Devam ediyor D sayfasına geçiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder