10 Ekim 2012 Çarşamba

İslamoğlu Tef. Ders. ŞU’ARÂ (170-193)(117-C)



B sayfasından devam

170-) Fenecceynahu ve ehlehu ecme'ıyn;

Bunun üzerine Onu ve ehlini toptan kurtardık. (A.Hulusi)

170 - Biz de onu ve ehlini tamamen halâs ettik. (Elmalı)


Fenecceynahu ve ehlehu ecme'ıyn sonuçta biz de onu ve ailesinin tamamını kurtardık.


171-) İlla 'acuzen fiyl ğabiriyn;

Sadece gelmek istemeyen kocakarı (Lût a.s.ın iman etmeyen karısı) hariç! (A.Hulusi)

171 - Ancak bir acuze kaldı. (Elmalı)


İlla 'acuzen fiyl ğabiriyn ancak bir koca karı geride kaldı.

Kur’an kocakarı diyor, ismini vermiyor tabii ki. Hz. İbrahim’in babasını vermişti hatırlayacaksınız İbrahim kıssasında. Burada da Hz. Lût’un eşini veriyor. Yani kötü örnek, bir peygamberin babası da olsa, hanımı da olsa kötüdür ve elbette insanın kazandığı kendisinedir. Kocasının peygamber olması nihai tahlilde onun hidayeti için garanti olmuyor. Bunu bize aynı zamanda veriyor.


172-) Sümme demmernel âhariyn;

Sonra diğerlerini yerle bir ettik! (A.Hulusi)

172 - Sonra geridekileri hep tedmir eyledik. (Elmalı)


Sümme demmernel âhariyn sonra ötekileri yerle bir ettik.


173-) Ve emtarna aleyhim metaren, fesae metarul münzeriyn;

Onların üzerine öyle bir yağmur yağdırdık ki! Uyarılanların yağmuru ne kötüdür! (A.Hulusi)

173 - Ve üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki ne fena idi o münzerin yağmuru. (Elmalı)


Ve emtarna aleyhim metaren sonunda bela sağanağı, bela yağmuru üzerlerine öyle bir yağdı, oyle bir boca ettik ki bela yağmurunu fesae metarul münzeriyn gör ki uyarılan fakat uslanmayan kimselerin maruz kaldıkları bu bela sağanağı ne berbat, ne dehşet bir bela sağanağı imiş. Bunu gör.

Gerçekten de yağılan arkeolojik çalışma ve uzaydan yapılan çekimler, MÖ. 2000 civarında bu bölgede tarihsel olarak kurulduğu bilinen bu görkemli uygarlığın Hz. İbrahim zamanında dehşetli bir biçimde yok olduğunu gösteriyor. Bugünkü Lût gölünün güney ucu Lût gölünden ayrı olarak sığ bir dildir. Onun için bugün adı da el Lisan’dır zaten oranın, dildir. Çok derin bir sığlık bayağı büyük, 15 Km. kadar bir sığlık vardır orada. Yaklaşık 60. mt. Suyun altındadır. Fakat o sığlık biter bitmez cetvelle çizilmiş gibi bir fay hattı 400 mt. Birden iner. 60 mt.den 400 mt. Ye çıkar derinlik. Ora fay hattıdır. Kırılmıştır oradan. Yani toptan o yeşil vadide gelişmiş bir toplum kuran ama ahlâkı olmadığı için fıtrata aykırı bir yönelişle en çirkin ahlaksızlıkları yapan Lût kavmi böyle bir belaya uğramıştır.

Hatta Tevrat’ta biz bir ayrıntı ile karşılaşıyoruz Tekvin bölümünde; Hz. İbrahim olayı haber alınca belayı, bölgeye hareket eder bela yerine ve Hz. İbrahim’in dilinden bela mahallinin fotoğrafı şöyle verilir. Yerin, ateş yakılmış bir ocak gibi dumanı tütüyordu. Evet, ateş yakılmış bir ocak gibi dumanı tütüyor. Böyle bir bela ile yok olmuşlardır.


174-) İnne fiy zâlike le ayeten, ve ma kâne ekseruhüm mu'miniyn;

Muhakkak ki bu olayda da bir işaret - ders vardır... Ne var ki onların çoğunluğu iman etmemiştir. (A.Hulusi)

174 - Şüphesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mümin olmadı. (Elmalı)


İnne fiy zâlike le ayeh elbet bu kıssada da alınacak ders mutlaka vardır. ve ma kâne ekseruhüm mu'miniyn fakat insanların çoğu yine de inanmayacaklardır. Çünkü ders almayacaklardır.


175-) Ve inne Rabbeke le"HU"vel 'Aziyzur Rahıym;

Kesinlikle Rabbin "HÛ"; El Aziyz'dir, Er Rahıym'dir. (A.Hulusi)

175 - Ve şüphesiz ki rabbin o, öyle azîz öyle rahîm. (Elmalı)


Ve inne Rabbeke le"HU"vel 'Aziyzur Rahıym ne ki senin rabbin sınırsız rahmet sahibi olan O yüceler yücesi Allah’tır.


176-) Kezzebe Ashabül Eyketil murseliyn;

Ashab-ı Eyke de (orman halkı, Şuayb a.s.ın kavmi) Rasûlleri yalanladı! (A.Hulusi)

176 - Ashabı Eyke gönderilen Resulleri tekzip etti. (Elmalı)


Kezzebe Ashabül Eyketil murseliyn ormanlık vadinin ki; Eyke, aslında bir isim değil sık ağaçlıklı yeşil vadi demek. Ormanlık vadinin halkı da elçilerini yalanladı.

Eyke bugün Hz. Şuayb peygamberin kendisine gönderildiği Meyden diye bilinen bugünlü Amman yakınlarında ki yine yeşil bir vadi. Bugün Hz. Şuayb’ın mezarının da içinde bulunduğu vadi.


177-) İz kale lehüm Şu'aybün ela tettekun;

Hani Şuayb onlara dedi ki: "Korkup sakınmaz mısınız?" (A.Hulusi)

177 - O Vakit ki Şuayb onlara demişti: siz Allah dan korkmaz mısınız? (Elmalı)


İz kale lehüm Şu'aybün ela tettekun Hani bir zamanlar soydaşları Şuayb onlara demişti ki sorumlu davranmayacak mısınız hala. Hz. Şuayb biliyorsunuz Hz. Musa’nın üstadı olur. Aynı zamanda Kayın pederi olur, aynı zamanda işvereni olur. Yani hem hocası olur, hem iş vereni olur, hem kayın pederi olur. Ama onun özellikleri bu kadarla sınırlı değil, Resulallah’ın dilinde o peygamberlerin en iyi hatibi idi. Onun için;

Ve ma üriydü en ühalifeküm ila ma enhaküm anh. (Hûd/88) bu sözleri Kur’an onun dilinden nakleder. Ben sizi nehy ettiğim bu konularda size sırf muhalefet olsun diye sizi bir şeylerden  nehy etmiyorum, ya da size muhalefet etmek maksadı ile sizi uyarmıyorum. Benim amacım bu değil. in üriydü illel ıslaha mesteta't  benim amacım sadece gücümün yettiği kadar sizleri uyarmaktır. ve ma tevfiykıy illâ Billâh bu konuda başarım yalnızca Allah’a aittir. aleyhi tevekkeltü ve ileyhi üniyb (Hûd/88) ben sadece O’na güvendim ve sadece O’na yöneldim. Demişti ya. Böylesine muhteşem bir hitabete sahip olan bir peygamberdi aynı zamanda.


178-) İnniy leküm Rasûlün emiyn;

"Ben kesinlikle güveneceğiniz bir Rasûlüm." (A.Hulusi)

178 - Haberiniz olsun ben size gönderilmiş bir Resulüm, emînim.(Elmalı)


İnniy leküm Rasûlün emiyn hem bakın ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.


179-) Fettekullâhe ve etıy'un;

"O hâlde Allâh'tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin." (A.Hulusi)

179 - Gelin Allah dan korkun ve bana itaat edin. (Elmalı)


Fettekullâhe ve etıy'un Allah’a karşı sorumlu davranın ve beni izleyin.


180-) Ve ma es'elüküm aleyhi min ecr* in ecriye illâ alâ Rabbil alemiyn;

"Bunun için sizden bir karşılık istemiyorum... Hizmetimin karşılığı yalnızca Rabb-ül âlemîn'e aittir." (A.Hulusi)

180 - Buna karşı sizden bir ecir istemiyorum, benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aittir. (Elmalı)


Ve ma es'elüküm aleyhi min ecr ben bu davet karşılığında sizden hiçbir ücret talep etmiyorum in ecriye illâ alâ Rabbil alemiyn benim ücretimi ecrimi takdir edecek olan sadece Alemlerin rabbidir.


181-) Evfül keyle ve lâ tekûnu minel muhsiriyn;

"Ölçmeyi tam yapın... Tartıda hile yapıp eksik vermeyin!" (A.Hulusi)

181 - Ölçeği tam ölçün de hak yiyenlerden olmayın. (Elmalı)


Evfül keyle ve lâ tekûnu minel muhsiriyn ölçüp biçerken ölçüyü tam tutun. Hak yiyenlerden olmayın.

Demek ki bu toplum ticaret toplumu. Ticarette geldiği refah düzeyi belli. En geliştikleri alanda zulme sapıyorlardı toplumlar zaten. Hangi alanda gelişmişlerse o alanda zulme sapıyorlar. Bu toplumda demek ki ticaret toplumu ve ticarette zulme sapmışlar. Artık ticareti, insanları aldatma aracı olarak kullanmaya başlamışlar. Ki Â’raf /85. ayetinde ve devamında ki ayetlerde bu toplumun durumu daha ayrıntılı olarak açıklanır.


182-) Vezinu Bil kıstasil müstekıym;

"Sağlıklı ölçümleme ile ölçün!" (A.Hulusi)

182 - Ve doğru terazi ile tartın. (Elmalı)


Vezinu Bil kıstasil müstekıym ve doğruluktan şaşmayan bir terazi ile tartın.

Aslında bu sadece malı, bezi, unu, şekeri ölçüp tartmak değil, varlığı, hakikati, eşyayı, hayatı, zamanı, değerleri ölçüp tartmak. Eğer insanın kafasındaki terazi bozulmuşsa, tezgahında ki terazi zaten bozulur. Asıl terazi yürekte ki terazidir. O doğru tartmalı. Eğer o doğru tartmıyorsa o zaman elinde ki terazi zaten bozulacaktır.


183-) Ve lâ tebhasünnase eşyaehüm ve lâ ta'sev fiyl Ardı müfsidiyn;

"İnsanların hakkını vermemezlik etmeyin ve düzgün düzeni bozmayın, dünyada taşkınlık yapmayın." (A.Hulusi)

 183 - Halkın eşyalarını değerinden düşürmeyin ve yer yüzünü ihtilâlcilikle fesada vermeyin. (Elmalı)


Ve lâ tebhasünnase eşyaehüm insanları, hakları olan şeylerden mahrum etmeyin ve lâ ta'sev fiyl Ardı müfsidiyn ve yeryüzünde düzenbazlık yaparak bozgunculuk çıkarmayın.


184-) Vettekulleziy halakaküm vel cibilletel evveliyn;

"Sizi ve önceki nesilleri yaratandan (onlara yaptıklarının sonucunu yaşattığı ve size de yaşatacağı için) korunun!" (A.Hulusi)

184 - O sizi ve sizden evvelki cibileti yaratan hâliktan korkun. (Elmalı)


Vettekulleziy halakaküm vel cibilletel evveliyn sizi de sizden önceki kuşakları da yaratan O yaratıcıya karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, takvalı davranın, muttaki olun.


185-) Kalu innema ente minel müsahhariyn;

Dediler ki: "Sen yalnızca büyülenmişsin (etki altındasın)!" (A.Hulusi)

185 - Sen, dediler: muhakkak sihirlilerdensin. (Elmalı)


Kalu innema ente minel müsahhariyn ne dediler peki? Yine onlarda Salih kavminin yaptığını yaptılar. Dediler ki; sen büyülenmiş birinden başkası değilsin. Yani bizim şu içinde yaşadığımız muhteşem refahı mı kıskanıyorsun. Hatta bu kıssanın anlatıldığı başka ayetlerde onu reis adayı olarak gördüklerini anlıyoruz kavminin. Kavminin Şuayb peygamberi, toplumun gelecekteki büyük önderi olarak gördüğünü anlıyoruz. Onun için böyle bir tepki geliştirdiler.


186-) Ve ma ente illâ beşerun mislüna ve in nazunnüke leminel kâzibiyn;

"Sen bizim gibi bir beşersin! Senin yalancı olduğunu düşünüyoruz!" (A.Hulusi)

186 - Sen bizim gibi bir beşerden başka nesin, doğrusu biz seni her halde yalancılardan sanıyoruz. (Elmalı)


Ve ma ente illâ beşerun mislüna sen de sadece bizim gibi beşer türüne mensup birisin. ve in nazunnüke leminel kâzibiyn  doğrusu senin yalancı olduğunu sanıyoruz dediler. Yalan söylediğini sanıyoruz. Ne konuda? Ben Allah’tan size vahiy getiriyorum, Allah beni elçi olarak size yolladı diye peygamberliğini ilanı konusunda.


187-) Feeskıt aleyna kisefen mines Semai in künte mines sadikıyn;

"Eğer sözünde sadıksan, hadi üzerimize semâdan parçalar düşürt." (A.Hulusi)

187 - Üzerimize Semâdan bir kıt'ayı düşürüver haydi sâdıklardan isen. (Elmalı)


Feeskıt aleyna kisefen mines Semai in künte mines sadikıyn fakat eğer doğru sözlü olduğunu iddia ediyorsan haydi göğü paramparça üzerimize indir dediler. Ya da gökten bir parça düşür üzerimize.

Bu kavim kendilerinden önce belaya uğramış olan Lût kavminin komşusu bir kavim. Yani bu kavim aslında belaya uğramanın ne demek olduğunu biliyorlar. Daha önce belaya uğramış toplumlardan da haberleri var. Onun içinde örnek verirken spesifik olarak bela talebinde bulunuyorlar. Ama öylesine azgınlar ki, bu azgınlığa bela verilmeyeceğini düşünüyorlar. Çünkü onlar sadece onların yaptığını yapanın  belaya uğrayacağını düşünüyorlar. Öyle düşünüyorlar. Yani ahlaksızlığı bir tek alana indirgiyorlar cinselliğe. Ticarette ahlaksızlığı, ahlaksızlık saymıyorlar. Bu günküler gibi mi desek acaba..!


188-) Kale Rabbiy a'lemu Bi ma ta'melun;

(Şuayb) dedi ki: "Rabbim, yaptıklarınızı (yaratan olarak) daha iyi bilir." (A.Hulusi)

188 - Rabbim a'lemdir, dedi: yaptıklarınıza. (Elmalı)


Kale Rabbiy a'lemu Bi ma ta'melun Şuayb dedi ki rabbim yapıp ettiğiniz her bir şeyi çok iyi biliyor.

Biraz önceki yorumumu bu ayete eklerseniz daha iyi anlaşılacaktır. Yani sizin; Ya.! Bu yaptığımızda bir şey yok, kitabına uyduruyoruz, ticaret yapıyor diyorsanız eğer, Allah ne yaptığınızı çok iyi biliyor. Yani ticaret yapıyoruz diye masum bir şeyin arkasına sığınmayın. Veyahut ta biz falancalar gibimi yapıyoruz demeyin. Sizin yaptığınızda onların yaptığının farklı bir boyutu. Çünkü nihayetinde hakkı çiğniyorsunuz, hak yiyorsunuz. Allah’ın koyduğu sınıra tecavüz ediyorsunuz.


189-) Fekezzebuhu feehazehüm azâbü yevmiz zulleti, innehu kâne azâbe yevmin azıym;

Böylece Onu yalanladılar da bu yüzden o kararan günün şiddetli azabı onları yakaladı... Muhakkak ki o aziym bir sürecin azabı idi. (A.Hulusi)

189 - Hasılı onu tekzip ettiler, kendilerini de o zulle gününün azâbı alıverdi ki o cidden büyük bir günün azâbı idi. (Elmalı)


Fekezzebuhu neticede onu işte böyle yalanladılar. feehazehüm azâbü yevmiz zulleh bunun üzerine onları gölge gününün azabı yakalayıverdi.

Gölge günü, demek ki özel bir kullanım gibi kullanılmış. Gök yüzünü kara bir bulut gibi kaplayan kop koyu dumanlı bir bela bu. Bir volkanik patlama sonucu belaya uğramış olsalar gerek ki, böyle bir ifade kullanılıyor. A’raf/91. ayeti ve devamında da bu kavmin uğradığı bela dile getirilir.

innehu kâne azâbe yevmin azıym gerçekten de o pek korkunç bir günün azabıydı. Tabii bilmiyoruz, görmedik ama rabbimiz o azabı bilen gören ve hak edenlerin başlarına o azabı veren rabbimiz burada böyle tavsif ediyor. Gerçekten de korkunç bir azap olmalı.


190-) İnne fiy zâlike le ayeten, ve ma kâne ekseruhüm mu'miniyn;

Muhakkak ki bu olayda da işaret - ders vardır... Ne var ki onların çoğunluğu iman etmemiştir! (A.Hulusi)

190 - Şüphesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mümin olmadı. (Elmalı)


İnne fiy zâlike le ayeh elbet bu kıssada da alınacak bir ders mutlaka vardır. ve ma kâne ekseruhüm mu'miniyn fakat insanların çoğu yine de inanmayacaklardır, çünkü akıllanmayacaklardır. Akıllarını kullanıp ta ders almazlarsa inanmayacaklardır.

Tabii bütün bu ayetler, tekrar tekrar gelen bu uyarılar aslında ilk muhatabı olan Resulallah’ı inşa sadedinde geliyor. Yani bu surenin girişinde ki ayetleri unutmayın lütfen. Resulallah’ın özellikle, niçin inanmıyorlar diye kendisini helak edecek kadar üzülmesine karşı inanmayacaklar.ç Yani kendini helak etsen de inanmayacaklar ve devamı daha ilginç tabii; Yine bu tekrar tekrar gelen ayetlerde yer alan bu ayet, nedir o da;


191-) Ve inne Rabbeke le"HU"vel 'Aziyzur Rahıym;

Kesinlikle Rabbin "HÛ"; El Aziyz'dir, Er Rahıym'dir. (A.Hulusi)

191 - Ve şüphesiz ki rabbin o, öyle azîz öyle rahîm. (Elmalı)


Ve inne Rabbeke le"HU"vel 'Aziyzur Rahıym ne ki senin rabbin sınırsız rahmet sahibi olan O yüceler yücesidir. Yani Allah’tan daha merhametli olduğunu düşünme. Bu belayı hak edenlere belayı veren rabbin aslında merhametin tamamına sahiptir. Rahmetin kaynağıdır. Sana verdiği merhamette zaten O’nun verdiği için vardır.

8 kıssa burada bitiyor, bitti. Kur’an ın bir çok suresinde geçen bu kıssaların bu surede ki vurgusu;

1 – Hakikat karşısında insanlık durumunda hiçbir değişme olmayacak. Ey bu vahyin son muhatapları geçmişte bu tipleri görmüşseniz, bu mantığı, bu tasavvuru, siz yaşarken de bu tasavvuru göreceksiniz. Yani sizin karşınızda da Nemrut’lar, firavunlar, Lût kavimleri, Âd kavimleri, Semud kavimleri olacak, olabilecek.

2 -  Ahlaki değerlerden yoksun bir refahın, güç ve iktidarın sahiplerini feci bir akıbet mutlaka bekler. Er ya da geç onların akıbeti, bunların akıbeti olacak.

3 – Her mümin şahsiyetin çağının sapmasıyla mücadele etmesi onun imanının ona yüklediği bir borçtur. Dolayısıyla her firavunun  bir Musa’sı, her Nemrud’un bir İbrahim’i olmak durumundadır.


192-) Ve innehu letenziylü Rabbil alemiyn;

Muhakkak ki O (Kur'ân), Rabb-ül âlemîn'in tenzîlidir (hakikatin olan El Esmâ mertebesinden şuuruna boyutsal iniştir)! (A.Hulusi)

192 - Ve hakikat bu (Kur'an) rabbül'âlemînin şüphesiz bir tenkizilidir.(kurtarmak. Kurtarılmak.) (Elmalı)


Ve innehu letenziylü Rabbil alemiyn İmdi kuşku yok ki bu mesaj elbet Alemlerin rabbi tarafından indirilmiştir. Alemlerin rabbi, alemlere rahmet olan peygamber A. Selâmı; alemleri uyaran bir mesajla göndermiştir. Rabbül alemiyn; Rahmeten lil alemiyn’i, huden lil alemiyn ile göndermiştir. Alemlere hidayet veren bir kitap ile. İn huve illâ zikrun lil'alemiyn. (Tekviyr/27) hatırlayın. Bu Kur’an alemler için, tüm bir insanlık için bir uyarı bir hatırlatmadır. İşte böyle.


193-) Nezele BihirRuhul emiyn;

Er Ruh-ul Emin (Fuadına yansıyan Esmâ ilmi) Onunla (Cibrîl) indi! (A.Hulusi)

193 - Onu Ruhı emîn indirdi. (Elmalı)


Nezele BihirRuhul emiyn onu güvenilir ruh, (Cibril, Cebrail) indirmiştir, indirdi.

Ya da bu ayetin bir başka anlamı şöyle olabilir; Bununla güvene layık olan vahiy indi. Çünkü ruh Kur’an da vahiy anlamına da gelir. Bakınız Nahl suresinde;

 Yünezzilül Melaikete Bir Ruh.. (Nahl/2) melekleri diyor Allah ruh ile indirir. Demek ki melekleri ruh ile indirmesi, melekleri vahiy ile indirir. Meleklerin indirdiği bir şey var. O da ruh olarak nitelendiriliyor. Yani, vahiy insana can veren bir ruh olarak nitelendiriliyor Kur’an da. Sadece orada değil İsra/85, Mü’min/15 ayetinde ve daha başka ayetlerde ruh; vahiy anlamına kullanılır. Buradaki klasik tefsir burada ki Ruh-ül emiyn i Cibril, Cebrail olarak anlamıştır. Biz de öncelikli tercihimizi öyle kullandık.

Devam ediyor D sayfasına geçiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder