19 Ekim 2012 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. NEML (022-031)(118-E)


D sayfasından devam

22-) Femekese ğayre be'ıydin fekale ehattü Bi ma lem tuhıt Bihi ve ci'tüke min Sebein Bi nebein yakıyn;

Çok geçmeden (Hüdhüd) geldi ve dedi ki: "Senin bilgin dışındaki bir şeyi gördüm ve sana Saba'dan kesin bir haber ile geldim." (A.Hulusi)

22 - Derken bekledi çok geçmeden geldi, ben, dedi: senin ihata etmediğin bir şey ihata eyledim ve sana Sebe'den sağlam bir haber getirdim. (Elmalı)


Femekese ğayre be'ıydin derken beklemesi çok uzun sürmedi. fekale ehattü Bi ma lem tuhıt Bihi ve ci'tüke min Sebein Bi nebein yakıyn Hüd hüd çıkageldi ve dedi ki; Ben senin henüz bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe’den doğru ve kesin bir  haber getirdim dedi. Yani hüd hüd ki çavuş kuşu diyorlar tür olarak bazı müfessirler bu cinsiyetinin, türünün ne olduğu doğrusu çok fazla önemli de değil. M.Ö. 1000 yıllarında güney Arabistan da hüküm sürmüş olan çok gelişmiş bir uygarlık Sebe ayette bahsedilen. Yemen den Umman a kadar o bölgede baharat yolu diye de bilinen yolun tüm gelirini elde ederek yükselmiş bir medeniyet.

Mağrip başkenti. Kalıntıları günümüze kadar gelmiş olan bu medeniyetin geldiği yüksek seviyeyi, özellikle sulama konusunda geldiği seviyeyi gerçekten yer yüzünde o dönemin başka hiçbir uygarlıkta göremiyoruz. Dillere destan bir su medeniyeti, Sebe medeniyeti. İşte ondan haber getirdiğini söylüyor hüd hüd.



       [Ek bilgi: Hüthüt Kuşu Nedir, Özellikleri,


Hüdhüd. Hudhud, çavuş kuşu, Scansores (tırmanıcılar) sınıfına mensup olup, başında dikkate şâyân bir  sorgucu var­dır. Tabiat ve itiyatları hakkında pek çok şey söylenmiştir ki, burada bunların ancak bir kıs­mını zikredebiliriz.

Ana ve babasına karşı gös­terdiği hürmet ve riâyet bilhassa belirtilmek­tedir. Umayya b. Ebi 'l-Şalt'ta; hüdhüd’ün ölen anasını kefeleye­rek cesedini, bir istirahatgâh buluncaya kadar, sırtında ve başında taşıdığını anlatan bir hi­kâye vardır. Sırtının kahve rengi oluşu da bundanmış. Başındaki sorgucun bu hareketine ödül olarak kendisine verildiği anlatı­lır,

Eşi  ölünce, hüd hüd yeni bir eş aramaz. Ebeveyni yaşlanınca, onların yiyeceklerini temin eder. Yürürken sorgucunun sallanışına göre, Arapçada muhtelif   künyeleri vardır; mesela. Aba'ibâd, Abu'l-sacâda gibi. Yuvasını gübre içine yaptığı için, pek fena kokar. Tüyleri,  yüreği v.b. muhtelif şekillerde kullanılır. Hz. Muhammed’in hüd hüd’ün  öldürülmesini  men ettiği söylenir; Bâzılarına göre, eti haramdır, bâzılarına göre, değildir.

Daha sonraki müellifler, istisnasız olarak, bütün hikâyeyi aşağıdaki şekilde anlatırlar: hüd-hüd toprağın altında bulunan suyu görebilmek kudretine sahip imiş; bu sebepten Süleyman Mekke'ye seferi esnasında hüd hüd’ü su bul­mak üzere kullanmakta imiş.

Fakat bir defasında, Süleyman'ın bu vazifede kullandığı Yafûr veya Yağfür ismindeki hüd hüd’ü, yolculuk es­nasında suya doğru uçarak, Belkıs’ın bahçesine varır ve orada Ufayr isminde başka bir hüd hüd ile tanışır. Bu hüd hüd kendisine Saba melikesi hakkında bir çok şeyler anlatır.

Bu esnâda Süleyman ordusu için (bîr başka rivayete naza­ran, abdest almak için), beyhude yere su arar bütün kuşları bir araya toplattırmak üzere, akbabayı (nasr) gönderir, fakat hüd hüd gel­mez. Kartal (ukâb) hüdhüdü çağırmak üze­re gönderilir. Hüd hüd zâten dönmek üzere bulunduğundan, kartal tarafından Süleyman'ın huzuruna getirilir. Süleyman kendisine sertçe söz söyler; fakat Belkıs’a dâir söylediklerini dinledikten sonra, bir mektup vererek, kuşu Sebe'lilere gönderir….




23-) İnniy vecedtümraeten temlikühüm ve utiyet min külli şey'in ve leha arşun azıym;

"Doğrusu ben, onlara (Sabalılar'a) hükümdarlık eden, kendisine her şeyden verilmiş ve hükümranlık tahtı olan bir kadın buldum." (A.Hulusi)

23 - Çünkü ben bir kadın buldum, onlara meliklik ediyor, kendisine her şeyden verilmiş, azametli bir tahtı da var. (Elmalı)


İnniy vecedtümraeten temlikühüm evet ben orada bir kadın buldum ki o ora halkına yöneticilik yapıyordu, kraliçelik yapıyordu.

Daha önce neden Süleyman güldü soruma bana göre karıncanın kraliçelik yapmasına gülmüştür dememin sebebi de buydu. Kraliçe karıncaya gülen ey Sultan Süleyman dişiden kraliçe olmaz sanmakla bilginin sınırlı olduğu ortaya çıktı. Yani sen de her şeyi bilmiyorsun. Ne kadar bilgili ve bilge olursan ol kuşlardan bile öğreneceğin bir şey var. Ahlaki öğüt ve dersi bu. Hepimiz için tabii. Ey insanoğlu ne kadar bilge olursan ol kuştan bile alacağın ders vardır. Onun için mutlaka eşyaya bir şey alabilir miyim gözü ile bak. Okunacak bir kitap gözü ile bak. Asa Musa’ya, yıldız, ay güneş İbrahim’e, hastalık Eyyub’e nasıl öğüt verdiyse kuşta Süleyman’a kılavuzluk etti ve öğüt verdi.

ve utiyet min külli şey'in ve leha arşun azıym ona bir iktidara gerekli olan her şeyden verilmişti diyor, Hüd hüd devam ediyor. Her şeyden verilmişti. Üstelik onun pek muhteşem bir tahtı da vardı. Hüd hüd konuşuyor hala Gelişmiş bir uygarlık ve iktidarı vardı. Taht burada mecazen uygarlığın ve iktidarın büyüklüğüne işaret eder.


24-) Vecedtüha ve kavmeha yescüdune liş Şemsi min dûnillâhi ve zeyyene lehümüşşeytanu a'malehüm fesaddehüm anissebiyli fehüm lâ yehtedun;

"Onu ve kavmini, Allâh dûnundaki Güneş'e tapınırlarken buldum... Şeytan kendilerine yaptıklarını süslü - doğru - güzel göstermiş de onları (doğru) yoldan alıkoymuş! Bu yüzden onlar hakikat yolunu bulamazlar." (A.Hulusi)

24 - Onu ve kavmini buldum ki Allaha değil, Güneşe secde ediyorlar, Şeytan onlara amellerini yaldızlamış, bu suretle kendilerini yoldan sapıtmış da doğru gidemiyorlar. (Elmalı)


Vecedtüha ve kavmeha yescüdune liş Şemsi min dûnillâh ne ki onu ve kavmini Allah’ı bırakıp ta güneşe tapar buldum. Evet, yani iktidara sahip olmak Allah’ın sizi desteklemesinin göstergesi değildir. Bir güç ve iktidara gelmiş olan birileri; Eğer Allah bizi desteklemeseydi şu gücü elimizde bulundurmazdık demesinler. Çünkü güç ve iktidar Allah’ın onları desteklemesinin, ya da onların hakta olduğunun delili değildir. Burada ahlaki olarak buna bir atıf var.

ve zeyyene lehümüşşeytanu a'malehüm fesaddehüm anissebiyli fehüm lâ yehtedun öyle anlaşılıyor ki şeytan onlara yaptıklarını güzel göstermiş ve onlar da yoldan sapmışlar ve bir daha da doğru yolu bulamamışlar.

Evet, iktidar servet ve gücün ayartıcı albenisine dikkat etmemizi istiyor bu ayetler. Hüd hüd’ün dilinden öyle anlaşılıyor ki yoldan sapmışlar. Niye sapmışlar yoldan? Çünkü şeytan onlara yaptıklarını güzel göstermiş. Hani süslenme var ya, güzel gösterilme. Aslında dikkat buyurun surenin ilk ayetlerinde güzel gösterme Allah’a atfen gelmişti.

Burada şeytana atfen süslenme, güzel gösterilme geliyor. Neden? Orada Allah süslemişti. Aslında Allah eşyayı süsler fakat güzel gösteren şeytandır. Tabii şeytana güzel gösterme müsaadesini veren Allah olduğu için fiilin yaratıcısı olarak Allah’a atfında herhangi bir beis yok. Bu manada şeytana bu izni verende Allah idi.

Neden verdi? İnsanın alının bir değeri olsun, aklıyla eşyanın kabuğu ile içini ayırt etsin. Kabuğunda kalmasın bakışı, onu geçsin ve özünü görsün. Günah caziptir, günahın getirdiği anlı lezzete aldanmasın. İlerde getireceği büyük kaybı görsün. İşte günahın getirdiği anlık lezzet süstür. Onun süslenmesi. Fakat ilerde getireceği büyük aldanış ise onun içidir, özüdür, cevheridir. Yani bu manada burada hüdhüd’ün yaptığı yorum aynı zamanda iktidar ve servetin ayartıcı albenisine dikkat çekmektir. İktidar, güç, servet, şöhret, güzellik ve buna benzer her şey haddi zatında çift tarafı keskin bir bıçak gibidir. Dikkat etmezseniz sizi de vurabilir. Bir ameliyat bıçağı bir insanın hayatını kurtarabildiği gibi bistüri, aynı zamanda bir cinayetin de  aleti olabilir. İşte bunun gibi.


25-) Ella yescüdu Lillâhilleziy yuhricül hab'e fiys Semavati vel Ardı ve ya'lemü ma tuhfune ve ma tu'linun;

"Semâlarda ve arzda gizli ne varsa ortaya çıkaran; gizlediğinizi ve açığa çıkardığınızı bilen Allâh'a secde etmemeleri için (vehimleri onları kandırmıştı)." (25. âyet secde âyetidir.) (A.Hulusi)

25 - Allâha secde etmemeleri için o Allaha ki Göklerde ve Yerde gizliyi çıkarır ve neyi saklıyorlar, neyi açıklıyorlarsa bilir. (Elmalı)


Ella yescüdu Lillâh Allah’a secde etmemeleri ha! Sanki bir soru edatı varmış gibi okuyabiliriz tabii. Hatta Ella ibaresi ela diye de okunmuş, yine meşhur bir kıratta. Allah’a secde etmeleri gerekmez miydi anlamına gelir Ela diye okursak istifham edatıyla okursak. Ama en mastarıyye edatıyla birlikte okursak o zaman Allah’a secde etmemeleri ha? Yani bu nasıl olacak devamını da okuyalım.

elleziy yuhricül hab'e fiys Semavati vel Ard O Allah’ki göklerde ve yerde gizli saklı ne varsa ortaya çıkarır. ve ya'lemü ma tuhfune ve ma tu'linun dahası; gizlediklerinizi de açığa vurduklarınızı da iyi bilir.

25 ve 26. ayetlerin içeriği Allah’a da Hüd hüd’e de atfen dile getirilebilir. Yani Allah’a da atfedilebilir bu ayetlerin içeriği, Hüd hüdün sözü olarak ta anlaşılabilir.


26-) Allâhu lâ ilâhe illâ HUve Rabbul 'Arşil 'Azıym;

"Allâh; tanrı yok, sadece "HÛ"; Rabbidir Aziym Arş'ın!" (A.Hulusi)

26 - Allah, başka ilâh yok ancak o, o azîm Arşın sahibi o. (Elmalı)


Allâhu lâ ilâhe illâ HUve Rabbul 'Arşil 'Azıym o muhteşem ve mutlak hükümranlık makamının rabbi olan Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur.

Evet, neden böyle getirdi? Burada tabii anahtar kelime el arş, ama “el arş” Yukarda ki arşil di, yani belirsiz. Arşıl aziym. Burada ki ise “el arşıl aziym.” Mutlak taht, yani mutlak ve gerçek iktidar yalnızca Allah’a aittir. Diğerleri imtihandır geçicidir yıkılır. Belkıs’ınki de, Süleyman’ınki de, Davud’un ki de tüm sultanların ve tüm güçlerin iktidarı da geçicidir. Kalıcı olan tek iktidar mutlak olan Allah’ın iktidarıdır. O halde mutlak olan iktidara karşı isyan edipte geçici olan iktidara kanmayın. Geçici olan iktidara aldanıp ta, mutlak olan iktidara sırt dönmeyin. Ahlaki öğüt bu ayetlerde budur elbet.


27-) Kale senenzuru esadakte em künte minel kâzibiyn;

(Süleyman) dedi ki: "Bakalım, anlattığın doğru mu, yoksa yalancılardan mısın?" (A.Hulusi)

27 - Bakalım, dedi: sadık mısın yoksa yalancılardan mı oldun? (Elmalı)


Kale senenzuru esadakte em künte minel kâzibiyn Süleyman; doğrumu söylüyorsun, yoksa yalancının teki misin göreceğiz dedi ve ekledi;


28-) İzheb Bi kitabiy hazâ feelkıh ileyhim sümme tevelle anhüm fenzur ma zâ yerci'un;

"Şu mektubumu götür onlara bırak! Sonra bir kenara çekil de bak bakalım, hangi anlayışta olacaklar?" (A.Hulusi)

28 - Şu mektubumu götür bırak onlara, sonra dön kendilerinden de bak ne neticeye varacaklar. (Elmalı)


İzheb Bi kitabiy hazâ feelkıh ileyhim bu mektubumu al onlara ulaştır. sümme tevelle anhüm fenzur ma zâ yerci'un sonra onlardan uzaklaşıp bir köşeye çekil de bak bakalım nasıl bir sonuca varacaklar, ne diyecekler, ne yapacaklar.


29-) Kalet ya eyyühel meleü inniy ulkıye ileyye kitabün keriym;

(Saba Melikesi) dedi ki: "Ey önde gelenlerim! Bana önemli ve değerli bir mektup iletildi." (A.Hulusi)

29 - Kadın, ey ayan dedi: bana bir mektup bırakıldı, bana çok mühim ve şayanı terkim. (Elmalı)


Kalet ya eyyühel meleü inniy ulkıye ileyye kitabün keriym (Sebe kraliçesi mektubu alınca, bunlar metin dışı bir ara açıklama;) size ey ileri gelenler dedi. Elime çok önemli bir mektup geçti, çok değerli, keriym aynı zamanda değerli manasına da gelir. Çok önemli bir mektup geçti.


30-) İnnehu min Süleymane ve innehu Bismillâhir Rahmânir Rahıym;

"Mektup, Süleyman'dandır; muhakkak ki o(nun başlangıcı) Bismillâhir Rahmânir Rahıym'dir." (A.Hulusi)

30 - Süleyman’dan ve, o Rahmân, rahîm Allahın ismiyle. (Elmalı)


İnnehu min Süleymane ve innehu Bismillâhir Rahmânir Rahıym Kur’an da metin içinde geçen tek besmele budur. Evet o Süleyman’dan gelen bir mektup ve o şöyle başlıyor; Rahman, rahim Allah adına.

Evet değerli dostlar Hz. Süleyman peygamber vasıtasıyla yazılan mektupta besmele yer alıyor. Bu şu anlama geliyor ki; Besmele tüm vahiylerin açıkça ilk şifresidir. Sadece son vahyin değil, tüm vahiylerin şifresidir. Çünkü Hz. Nuh’un da gemiyi yüzdürmeye başlarken besmele çektiğini biliyoruz, evet. Dolayısıyla, tabii ki oradaki besmele tam bu şekilde yer almadığı için ilk tam besmele Kur’an metni içerisinde buradakidir tek olarak.


31-) Ella ta'lu aleyye ve'tuniy müslimiyn;

"Bana karşı büyüklük taslamayın ve teslim olmuşlar olarak bana gelin!" (diyor mektupta). (A.Hulusi)

31 - Şöyle ki: bana karşı baş kaldırmayın ve Müslüman olarak gelin bana! (Elmalı)


Ella ta'lu aleyye ve'tuniy müslimiyn bana karşı büyüklük taslamayın ve bana Müslümanlar olarak gelin. Devam ediyor mesaj tabii. Yani bu mesaj Allah’a atfen de okunabilir çünkü Allah adına yazılmış bir mektup. Besmeleyi gördük. Onun devamında ki mesaj Süleyman’a atfet okunursa; Bana karşı çıkmayın ve bana teslim olun anlamına gelir. Yine bu durumda dahi peygamber olarak bu mesajı göndermiştir.

Ama Allah’a atfen okunması daha doğru olur gibime geliyor besmeleden sonrasının. O zaman; Allah’a karşı büyüklük taslamayın ve Allah’a teslim olun çağrısı çıkar. Zaten burada da görüldüğü gibi ve'tuniy müslimiyn bana Müslümanlar olarak gelin. Yani teslim olmuş kişiler olarak. Buradaki İslam sadece bir peygamberin dini değil, İslam tüm peygamberlere gelen vahyin getirdiği ortak öğreti olduğunu bir kez daha görüyoruz ve bu meyanda İslam’ın; İnsanlığın ortak değerleri olduğunu ve tüm peygamberlerin İslam’ın peygamberi, tüm vahiylerin İslam’ın vahyi, tüm şeriatların da İslam öğretisine mensup birer şeriat olduğunu görüyoruz.

Bu manada Hz. Süleyman peygamber çerçevesinde, onun adı bağlamında insanlığa verilen, Kur’an ın muhataplarına verilen ahlaki öğütlerin zirvesinde yer alan bir iktidara düşen öncelikle tevhid ve adalettir ilkesini açıkça görüyoruz.


“Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”

Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.

118. videonun sonu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder