11 Eylül 2014 Perşembe

İslamoğlu Tef. Ders. LEYL SURESİ (11-21) (192-B)c



b sayfasından devam.

11-) Ve ma yuğniy 'anhu maluhû izâ teredda;

(Cehenneme) yuvarlandığında, malı (zenginliği) ona hiçbir fayda sağlamaz. (A.Hulusi)

11 - Ve yuvarlandığı zaman onu malı kurtaramayacak. (Elmalı)


Ve ma yuğniy 'anhu maluhû izâ teredda Evet, aslında bu ayetlerin, yani 5 ile 10. ayetlerin, bu pasajın sebebi nüzülü olarak gösterilen sahabenin işte bu ayetlerin açıkladığı en güzel olaylardan biri şudur dedikleri bir olay yaşanmıştır Medine de. Bu ayetler Mekke de inmiştir ama, sahabeden bazıları Medine de yaşanan bu olaya bu ayetleri çok güzel yakıştırmıştır.

O olay şu; O olayın kahramanı Sabit bin Dahdah El Belevi isimli bir şahıs. Olayın çıktığı nokta şöyle; Medineli, varlıklı bir kişinin duvarının hemen kenarında bahçesinin ucunda olan çok verimli ve bitek bir hurma ağacı vardır. Hurma ağacının dalları yola ve komşunun bahçesine ağmaktadır. Yola ve bahçeye ağan dallardan yere düşenleri de yoldan geçenler ve komşunun yetimleri toplamaktadır. Bu adam da çok pintidir, cimridir. Her seferinde onları kimse almasın diye kendince tedbirler almaktadır.

Yine bir gün yere düşen meyveleri komşunun yetimleri toplayıp yerken bahçe duvarından atlayıp komşunun yetimlerini tokatlamaya başlar, ellerindeki hurmaları alır, hatta yetimin birinin ağzına parmağını sokar ağzına aldığı hurmayı da alır.

Yetimlerin velisi çok üzülür çok incinir ve durumu Allah resulüne şikayet etmek için gelir.; Ya ResulAllah böyle, böyle böyle oldu. Komşumuzun bir hurma ağacı var bizim yok. Dalları dışarı sarkıyor, sarkan dallardan dökülüyor dökülenleri de benim yetimlerim yemiş, o da böyle böyle yapmış. Allah Resulüne de dokunur bu hadise, çünkü yetimin velisi Allah’tır, tabii ki ResulAllah’tır.

Çağırır bahçe sahibini derki ey falan böyle böyle böyle olmuş. Evet ya ResulAllah. Peki sana bir teklifim var der. O ağacı vakfetsen ben de Allah’tan sana cennette bir bahçe vermesi için dua etsem ne dersin?

Devlet kuşu insanın başına her zaman konmaz. Alemlere rahmet olan, ben de rabbime senin için bir cennet bahçesi vermesi için dua etsem diyor bir ağaca karşılık. Fırsat binde bir düşer insanın önüne. Tıpkı Taif’in kaçırdığı  Medine fırsatı gibi. Adam maldır, mal sahibi değildir maalesef. Malının süvarisi olamamıştır, malının atı olmuştur, veremez. Ama der ya ResulAllah ben onu çok seviyorum. Resulallah ısrar etmez fakat incindiği bellidir.

Bu haber Medine de dalga dalga yayılır. Evden eve, sokaktan sokağa ve haberin ulaştığı kimselerden biri de Sabit Bin Dahdah El Belevi isimli ensardan bir zattır. Haberi alır almaz yemez içmez o ResulAllah’ın vakfet çağrısını reddeden adama gider ve der ki bana o hurmanı sat, o ağacını sat. Bir ağaç vereyim sana bahçemden istediğin ağacı. Bak onun iki katı meyve veren, benim Medine nin en iyi hurmalıklarından birinde ki şu ağacımı sana vereyim.

Adam I’ ıh der. Zorlu pazarlık öyle bir noktaya gelir ki adam bir ağaca karşılık Sabit Bin Dahdah El Belevinin 40 ağaçlık, Medine’nin en güzel bahçelerinden biri olan bahçesini alır. Sabit gözünü kırpmadan pazarlık sonunda bahçesini bir ağaca karşılık satın alır, satar verir yani. Bir ağaç alır koca bir bahçeyi verir. Rasyonel mantık bu satışta Sabit Bin Dahdah El Belevi nin zarar ettiğini, ötekinin de kâr ettiğini söylüyor değil mi. İman mantığı ne diyor bir bakalım;

Sabit göz yaşları içerisinde alış verişi tamamladıktan sonra Allah Resulüne kavuşur. Mescitte onu yakalar ve der ki; Ya ResulAllah duydum ki falana böyle böyle böyle demişsin. Bir rivayette ben sana o ağacı satmaya geldim ya ResulAllah satmaya geldim alır mısın. Buyur der Allah Resulü. Ya ResulAllah eğer aynı duayı benim içinde yaparsan, bir başka rivayette Ya ResulAllah ben bir bahçeme karşılık cennetten bahçe duası etmeni istemiyorum, bir ağaç gölgesi için dua et yeter. Bu dua karşılığında o ağacı alır mısın ya ResulAllah. Bir bahçe karşılığında aldığım ağacı.

ResulAllah’ın alnından güneş doğmuştur. Orada ki hazirun gözlerinde sevinç yaşlarıyla Sabit Bin Dahdah El Belevi yi tebrik ederler. Ama asıl tebriği sanırım melekler eder, Allah eder ve işte bu ayetler bu zat için yorumlanır. Dolayısıyla mal sahibi olmak nedir, malın sahibi olmak nedir, veya malın insanın sahibi olması nedir biz bu örnekten bunu anlıyoruz.

Ve ma yuğniy 'anhu maluhû izâ teredda cehenneme yuvarlanacağı zaman o adam, malı onu kurtarmaz ki, malı onu nasıl kurtaracak. Cehenneme baş aşağı gümbür gümbür yuvarlanacağı zaman malı ona ne fayda verecek ki.


12-) İnne 'aleyna lelhüda;

Muhakkak ki hakikate erdirmek bize aittir. (A.Hulusi)

12 - Her halde doğruyu göstermek bize. (Elmalı)


İnne 'aleyna lelhüda elbet bize düşen doğru yolu göstermektir. Yani bu tipleri niye yarattın ya rabbi diye kimse çıkıp ta Allah’a hesap sormaya kalkmasın, bize düşen doğru yolu göstermektir, insan kendisi seçecek, kendisi verecek ki karşılığında cenneti alsın iradenin imtihanı olsun.


13-) Ve inne leNA lel'ahırete vel'ûla;

Muhakkak ki bizimdir gelecek sonsuz yaşam da şu anki de! (A.Hulusi)

13 - Ve her halde sonu da bizim önü de (Âhiret de Dünyada). (Elmalı)


Ve inne leNA lel'ahırete vel'ûla ve hiç unutmayın ki ahirette bize aittir, dünya da bize aittir. Öte de bize aittir burada bize aittir, uzakta bize aittir yakında bize aittir.

Niye dünya önce gelmesi lazımdı. Ve inne leNa lel’ahirete gelmiş lel ‘ula Vel’ahire gelmesi lazımdı? Hayır bize önceliğin ne olduğunu göstermek istediği için ahiret önce gelmiş. Yani sizin katınızda dünya öncelikli ama Allah’ın katında ahiret önceliklidir manasına gelir.


14-) Feenzertüküm naren telezza;

Sizi, çok alevlenen ateşe karşı uyardım. (A.Hulusi)

14 - Ben size bir ateş haber verdim ki köpürdükçe köpürür. (Elmalı)


Feenzertüküm naren telezza sizi ben çılgınca kışkırtılmış bir ateşe karşı uyarıyorum. Allah uyarıyor, çılgınca kışkırtılmış bir ateşe karşı uyarıyor. Malınız cehenneminiz olmasın, malınız cennetiniz olsun. Yani kendi malınızla cehenneminizi satın almayın, cenneti alın. Cehennemi ne kadar ucuz alırsanız alın pahalıdır, cenneti ne kadar pahalı alırsanız alın ucuzdur.


15-) Lâ yaslâha illel'eşka;

Ona sadece en şakî maruz kalır. (A.Hulusi)

15 - Ona ancak en şakî olan yaslanır. (Elmalı)


Lâ yaslâha illel'eşka oraya şâkilerden başkası yaslanmaz. Yani yoldan çıkmışlardan başkası asla cehenneme yaslanmaz. Essalvü; yaslamak, cehenneme tuturuk olmak tabir caizse, burada ifade buyrulan hakikat bu. Allah cehennemi onunla yakacak manasına, cehennemin ateşi olacak manasına. Allah’tan kopmayan; el’eşka; Allah’tan kopmayan, yani benliğinden kopmayan kimseye Allah oraya yaslamaz.


16-) Elleziy kezzebe ve tevellâ;

O ki, yalanlamış ve (hakikatinden) yüz çevirmişti! (A.Hulusi)

16 - O, ki tekzip etmiş ve tersine gitmiştir. (Elmalı)


Elleziy kezzebe ve tevellâ nedir cehenneme yaslayacaklarının nitelikleri? Yalanlar ve sırt döner. Hakikati yalanlar ve Allah’a sırtını döner, hakikati yalanladığı için Allah’a sırtını döner, Allah’a sırtını döndüğü içinde hakikati yalanlar. Çünkü bu ikisinden herhangi birinin öncelikli olup olmadığını bilmiyoruz “vav” mutlak cem için gelmiştir, biri diğerine, diğeri birine sebep olabilir. Hangisinin sebep hangisinin sonuç olması önemli değildir. Tabir caizse tavuk yumurta meseline benzer. Sırtını döndüğü için hakikati yalanlamıştır. Eğer “vav” vav-ı hâliye olarak alırsak sırtını döndüğü halde hakikati yalanlar.

Evet, dönme durumunda dönmesi halinde hakikati yalanlar.


17-) Ve seyücennebühel'etka;

En çok korunan ise ondan uzaklaştırılacaktır. (A.Hulusi)

17 - O en muttakî olan ise ondan uzaklaştıkça uzaklaştırılacaktır. (Elmalı)


Ve seyücennebühel'etka sorumluluk bilinci ile davrananlar, muttaki davrananlar oradan uzak tutulurlar, uzak tutulacaklar Ve seyücennebühe Evet, cehennemden uzak tutulacaklar, yeter ki takvalı davransın, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde olsun. Onun için Allah bir biçimde koruyacak onu, kollayacak. Ateşin yanına yaklaşmasına izin vermeyecek, öyle bir yürek verecek ki yüreği ona haber verecek. Yüreği yaklaşan şeytanın ayak seslerini haber verecek. Günahın kokusunu yüreğinin burnuyla alacak, burnu o kokuyu alınca yaklaşmayacak.


18-) Elleziy yü'tiy malehû yetezekkâ;

O ki, arınmak için zenginliğini başkalarına harcar (yığmaz)... (A.Hulusi)

18 - O, ki malını verir, tezekkî eder. (Elmalı)


Elleziy yü'tiy malehû yetezekkâ o ki malını gönülden verir ve arınıp gelişir. Yani cehennemin kendisinden uzak tutulacağı bu insanın vasfı, niteliği ne olacak? Malını gönülden veren insan bunlar. yü’tiy yu’tıy değil. Bakınız yukarıda a’ta gelmişti 5. ayette. Burada ise i’ta geldi gönülden vermek, e’ta da oradan gelir, gönüllü olarak verir ve yetezekkâ onunla beraber artar, tezekki eder artar ve saflaşır. Önce artmak manasına sonra arınmak manasına gelir. Artan arınır arınan da artar, yani kirlerinden arınır güzellikleri artar. Tıpkı budanma gibi demişti ya.

Budanmak nedir? Çubuğu budarsanız çubuk azalır arınır yani. Ama aynı zamanda meyve artar tıpkı bunun gibi.


19-) Ve ma liehadin 'ındehu min nı'metin tücza;

Bunu ne karşılık bekleyerek yapar (ne de kendisine yapılanların karşılığı olarak)! (A.Hulusi)

19 - Ve onda hiç kimsenin mükâfat edilecek bir nimeti yoktur. (Elmalı)


Ve ma liehadin 'ındehu min nı'metin tücza herhangi birinden gördüğü bir hayra karşılık değildir bu yaptığı, yani birinden bir şey görmüşte ona bir karşılık veriyor değildir. Karşılıklılık ilkesi üzere değildir, yani menfaati varda onun için veriyor değildir. Ya nedir?


20-) İllebtiğâe vechi Rabbihil e'lâ;

Yalnızca Âlâ olan Rabbinin vechini arzuladığı için! (A.Hulusi)

20 - Ancak rabbi a'lâ sının rızasını aramak için verir. (Elmalı)


İllebtiğâe vechi Rabbihil e'lâ sadece yüce rabbinin rızasını kazanma iştiyakıyla verir, bunun içindir yani. Rabbinin rızasını kazanmak için verir, başka bir şey için değil. Rabbim razı olsun gerisi önemli değil der. Onun için verirken karşısındakinden ne teşekkür bekler, ne tebrik bekler, ne takdir bekler, hiçbir şey beklemez, sadece rabbini rızasını bekler. Ne diyordu? Evet, Kur’an da rabbimin rızasından başka hiçbir şey beklemiyorum diyordu ya. Onun için burada da o;

İnnema nut'ımuküm livechillâhi lâ nuriydu minküm cezaen ve lâ şükûra. (İnsan/9) işte bu ayet İnnema nut'ımuküm biz sizi sadece Allah rızası için doyurduk livechillah, Allah rızası için doyurduk lâ nuriydu minküm cezaen ve lâ şükûra. Sizden ne bir teşekkür bekliyoruz ne de bir ödül bekliyoruz derler. İşte böyle derler.


21-) Ve lesevfe yerda;

Elbette rızaya erecektir! (A.Hulusi)

21 - Ve elbette o rızaya erecektir. (Elmalı)


Ve lesevfe yerda peki böyle diyerek veren insanlar için ne var? Rıza var, rıza. Bir gün gelecek onlar razı olacaklar, yani bulduklarından razı olacaklar. Allah’ın rızasından razı olacaklar, Allah’ın rızasından daha büyük bir servet olmadığını görüp razı olacaklar. Allah razı edecek. Allah kendisini razı edenleri razı eder.

Rabbin kendini razı edenlerden ve kendinden razı olanlardan kılsın.


Ve ahiru davahüm enil hamdülillahi rabbil alemiyn

Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.

Leyl suresinin sonu.
       Leyl suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder