23 Aralık 2013 Pazartesi

İslamoğlu Tef. Ders. CUMA (01 - 07) (175 - B)(a)



           BismillahirRahmanirRahıym]



Şimdi 114 burçlu Kur’an ülkemizin yepyeni bir burcuna daha tırmanıyoruz. Cum’a suresi. Sure adını yaygın eğitim modelinin insanlık tarihinde ki en başarılı örneği olan Cuma namazının dünyevi meşgaleye öncelenmesini emreden 9. ayetinden alır. Surenin iniş zamanı yoğun bir Yahudi, Müslüman ilişkisini gerektirdiği için mutlaka bu surenin indiği zaman dilimi Medine’de ki son Yahudi kabilesi ayrılmadan inmiş olmalıdır bu fakire göre. Bir çok otorite bu surenin 6. yılda veya daha sonra nazil olduğu yönünde görüş beyan etmiş, fakat surenin içinde Yahudilerle ilgili ayetlerin geçiyor olması yoğun bir Yahudi Müslüman ilişkisini gerektirdiği için bizce sure 3 veya 4. yıllar arasında inmiş olmalıdır. Saff ve Haşr sureleri arasında yer alır ki, bizce de isabetlidir.



Surenin konusu ana teması; Ey Müslümanlar sakın Yahudileşmeyin uyarısıdır. Kitap yüklü eşekler örneğini verir sure. Ve bu örnek Yahudiler üzerinden verdiği bu uyarıcı ibare ve ifade Kur’an ı yüklenip de onu hayata taşımayan kimseler, yani hepimiz içinde geçerlidir.



Cuma namazı, Cumartesi hikayesini hatırlatır bize. Hani Yahudiler cumartesi yasağını aşmak için Cuma akşamından oltayı, ağları gerip Cumartesi akşamı topluyorlar ve hesapta hile-i şer’iyye uyguluyorlardı ya. Bize Yahudileşmeyin mesajını işte Cuma namazı üzerinden verir. Yani dünyalığı cumaya tercih etmeyin. Para kazanmayı cumaya tercih etmeyin. Allah’ın davetini önceleyin uyarısıdır. Temel hastalık budur, Allah’a güvensizlik. O rızık verenlerin en hayırlısıdır. Zaten bunun için gelir. Bu kısa girişten sonra sureyi tefsire geçebiliriz.





1-) Yüsebbihu Lillâhi ma fiysSemavati ve ma fiyl'Ardıl MelikilKuddûsil'AziyzilHakiym;



Semâlarda ve arzda her ne varsa; Melik, Kuddûs, Aziyz ve Hakiym olan (dilediği mânâları açığa çıkarması için onları yaratan) Allâh'ı (işlevleriyle) tespih etmedeler! (A. Hulusi)



01 - Tesbîh eder Allah için Göklerde ki ve Yerdeki o öyle lekesiz Kuddus melik ki hem azîz hem hakîm. (Elmalı)





Yüsebbihu Lillâhi ma fiysSemavati ve ma fiyl'Ardıl MelikilKuddûsil'AziyzilHakiym göklerde ve yerde her ne varsa, mutlak otorite sahibi, el Melik. El Kuddûs; Mukaddes olan. El Aziyz; yüceler yücesi olan ve El Hakiym; Her işinde hüküm ve hikmet sahibi olan Allah adına hareket eder. Yüsebbihu; Sebbeha üzerinden bir önceki surede ve daha öncekilerde izah ettiğim için ayrıca izah etmeye gerek duymuyorum.



Kozmik ilahiye katılım çağrısıdır bu ayet. Zımnen her şey Allah adına hareket ediyor ey insanoğlu. Ya sen kimin adına hareket ediyorsun, kimin adına. Otur ve karar ver.





2-) "HU"velleziy be'ase fiyl'ummiyyiyne Rasûlen minhüm yetlu 'aleyhim âyâtiHİ ve yüzekkiyhim ve yu'allimuhümülKitabe velHikmete, ve in kânu min kablu lefiy dalâlin mubiyn;



O ki, ümmîler içinde kendilerinden Rasûl bâ's etti ki; onlara O'nun işaretlerini okuyan, onları saflaştıran ve onlara Kitabı (hakikat ve Sünnetullâh BİLGİsi) ve Hikmeti (oluşum sistemi bilgisi) öğretsin. Oysa onlar daha önce apaçık bir inanç sapıklığı içindeydiler. (A. Hulusi)



02 – O’dur ki: ümmîler içinde kendilerinden bir Resul gönderdi, üzerlerine onun âyetlerini okuyor ve onları temize çıkarıp parlatıyor, kendilerine kitab ve hikmet öğretiyor, halbuki bundan evvel açık bir dalâl içinde idiler. (Elmalı)





"HU"velleziy be'ase fiyl'ummiyyiyne Rasûlen minhüm yetlu 'aleyhim âyâtiHİ ve yüzekkiyhim ve yu'allimuhümülKitabe velHikme kitaptan mahrum olan, ümmiyyin; yani Kitapsız olan topluma ayetlerini okumak, onları arındırmak kitabı ve hikmeti öğretmek için kendi elçilerinden bir elçi gönderen O Allah’tır, yani O’dur.



Hikmetten murat nedir burada? Kur’an da iyiyi kötüden ayırma yeteneğine hikmet adı verilir, Furkan yani. Bu yetenekle ortak doğruya ulaşmaya ve dosdoğru yola yönelmeye delalet eder hikmet. Kitap ve hikmet, ikisi bir araya gelince kitap adeta gökten inen hakikatler, hikmette bu hakikatleri insanın anlayacağı, yaşayacağı, hayata geçireceği bir muhakeme. Ben böyle anlıyorum bu ikisini yan yana. Yani inen hikmet, inen hikmeti yaşamak için hikmetli bir anlayış muhakeme. Budur.



ve in kânu min kablu lefiy dalâlin mubiyn ki onlar daha önceden derin bir sapıklık içindeydiler.





3-) Ve âhariyne minhüm lemma yelhaku Bihim* ve "HU"vel'AziyzülHakiym;



Onların dışında, henüz kendilerine katılmamış başkalarına da (O Rasûlü bâ's etti)! O Aziyz'dir, Hakiym'dir. (A. Hulusi)



03 - Ve daha onlardan başkalarına ki henüz onlara lâhık (Yetişen, ulaşan) olmadılar, o öyle azîz öyle hakîm. (Elmalı)





Ve âhariyne minhüm lemma yelhaku Bihim üstelik henüz onlara katılmamış, dahil olmamış, ama katılmayı bekleyen (Henüz onlara katılmamış ama katılmayı bekleyen bir o kadar daha var, Ve âhariyne minhüm bir o kadar daha var. yani arkadan katılacak.)



Aslında bu ayet, bu ibare ilahi bir ihbardır, gelecekten haber vermedir aziz Kur’an dostları. Mucizevi bir ihbardır üstelik. Mücahid; Ahariyn i tüm insanlıktır diye tefsir eder. Aslında İslam davetinin, Kur’an vahyinin, Muhammedî davetin daha doğru ifadeyle, çünkü İslam deyince tüm peygamberlerin davetini kastetmiş oluruz. Tüm peygamberler içinde son peygambere gelen Muhammedî davetin İslam’ın son mütekamil vahyinin çağrısına yer yüzü insanlığının doğudan batıdan, güneyden kuzeyden, fevç fevç katılması bu mucizenin gerçekleşmesinden başka bir şey midir. Tarih bunun şahididir.



ve "HU"vel'AziyzülHakiym zira O’dur yüceler yücesi, O’dur üstün hikmet sahibi olan. Yine böyle anlayabiliriz. Katılmasa ne olur ki? Allah’ın yüceliğinden bir şey mi eksilir, veya O öyle yücedir ki O’nun yüceliği her türlü engeli aşar ve iman daveti en umulmadık yerlerde yüreklere ulaşır. Bir kılıç kalkmadan, bir ok atılmadan Endonezya’ya, 17.000 adadan oluşan bu geniş coğrafyaya, Malezya’ya, Filipin’lere, Java’ya, Seylan’a, yani dünyanın daha sayamadığımız bir çok yerine bir tek ok atmadan, bir tek kılıç kalkmadan yürek yürek taşınarak ulaşır tarihin şahit olduğu gibi.





4-) Zâlike fadlullahi yü'tiyhi men yeşa'* vAllâhu Zülfadlil 'Azıym;



İşte bu Allâh'ın fazlıdır, onu dilediğine verir! Allâh aziym lütuf sahibidir. (A. Hulusi)



04 - İşte o, Allahın fazlıdır, onu dilediğine verir ve Allah çok büyük fazl sahibidir. (Elmalı)





Zâlike fadlullahi yü'tiyhi men yeşa' işte bu Allah’ın dilediğine vermeyi, aslında isteyene vermeyi dilediği diye de çevirebiliriz ama eğer bunu biz imana koşanlar adına anlarsak.ç Yok Hz. Peygamber olarak anlarsak o zaman dilediğine verdiği bir ihsanı, bir fadlıdır diye çevirebiliriz.



vAllâhu Zülfadlil 'Azıym Allah sonsuz kerem sahibi, sonsuz cömertlik sahibidir.



Seçilmiş kavim sapkınlığını reddediyor zımnen bu ayet. İman; Kulun Allah’a değil, Allah’ın kula lûtfudur değil mi? Hani Hucurat/17. ayetinde. İman ettiler diye seni minnet altına almaya çalışıyorlar. Oysa ki Allah onlara imanı lûtfettiği için Asılo kendileri Allah’a minnet etsinler demiyor mu? Yani iman etmeleri bir lütuf mu, Allah’a lûtfetmiş mi oldular, yoksa Allah onlara mı lûtfetti.





5-) Meselülleziyne hummilutTevrate sümme lem yahmilûha kemeselilhımari yahmilu esfara* bi'se meselülkavmilleziyne kezzebu Biâyâtillâh* vAllâhu lâ yehdilkavmezzâlimiyn;



Kendilerine Tevrat yükletilip sonra onu taşıyamayanların misali, büyük kitaplar taşıyan eşeğin misali gibidir! Allâh'ın işaretlerini yalanlayan toplumun durumu ne kötüdür! Allâh zâlimler topluluğunu hakikate erdirmez. (A. Hulusi)



05 - Kendilerine Tevrat yükletilen sonra onu hâmil olmayan kişilerin meselî, ciltlerle kitab taşıyan eşeğin haline benzer, Allahın âyetlerini tekzip eden kavmin meselî ne çirkin! Allah zalimler güruhunu doğru yola çıkarmaz. (Elmalı)





Meselülleziyne hummilutTevrate sümme lem yahmilûha Tevrat’ı taşıma sorumluluğu kendilerine verilip de onu taşımaktan, onu hayata taşımanın gereğini yapmayanlar kemeselilhımari yahmilu esfara kitaplar yüklü eşekler gibidirler bi'se meselülkavmilleziyne kezzebu Biâyâtillâh Allah’ın ayetlerini yalanlayan kavmin, topluluğun misali ne kötü bir örnekliktir.



Yahudileşme tehlikesi dediğim işte bu değerli dostlar, Yahudileşmek dediğim bu. Hamal olmak, kitap yüklü eşek olmak aslında. Ayeti kerimede hummilu yani kitabın hamallığını yapmak diyor. Efendimizin aynı kelimeyle geçen Kur’an hakkında bir hadisi var biliyor musunuz? Eşrafu ümmeti hamaletül Kur’an. Ümmetimin en şereflileri Kur’an ı hamledenlerdir.



Ne demek o zaman hamletmek? Bu ayetten yola çıkarak anlayacağız. Hayata taşımak. Sırtta taşımak değil. Heybesinde Kur’an taşıyan merkepler neyi taşıdıklarını ne bilsinler. Merkep için fark eder mi heybesinde karpuz taşımak la Kur’an taşımak. Ne farkı var ki. Çünkü neyi taşıdığını bilmiyor. Taşıdığının içinden istifade etmiyor, taşıdığını anlamıyor, taşıdığını yaşamıyor. Onun için kemeselilhımari yahmilu esfara diyor. Yani kitap taşıyan eşek benzetmesi. Ağır gibi dursa da aslında tam yerine denk gelmiş bir benzetme. Bundan güzel bundan edebi bir benzetme olabilir mi. Böyle bir mantık, böyle bir akıl için.



İşte efendimizin bu hadisini de doğru anlamak için buradaki; hamaletül Kur’an ı, Kur’an ı sadece hafızasına alanlar, ezberleyenler şeklinde anlamamız gerçekten bu sözü hiç anlamadığımız, hele bu ayeti hiç okumadığımız anlamına gelir. Kur’an ı yüklenmek, onu hayata taşımaktır. Onun anlamını önce zihne, sonra yüreğe, sonra hayata, sonra da etrafa taşımaktır. Bunun içinde anlamak lazımdır. Anlamadan insan hayata nasıl taşır vahyi.



vAllâhu lâ yehdilkavmezzâlimiyn zira Allah zalim bir toplumu asla doğru yola iletmez. Zalim bir toplum Allah’ın rehberliğini hak etmez.





6-) Kul ya eyyühelleziyne hadu in ze'amtum enneküm evliyau Lillâhi min dûninNasi fetemennevulmevte in küntüm sadikıyn;



De ki: "Ey Yahudi olanlar! İnsanlardan yalnızca kendinizin Allâh'ın velîleri (himaye ettiği dostları) olduğunu sanıyorsunuz! Sözünüzde sadıksanız, hadi ölümü temenni edin!" (A. Hulusi)



06 - De ki ey o Yahûdî olanlar! Siz sair insanlardan başka olarak Allahın dostları bulunduğunuzu zu'm (Şüphe, yanlış zan) ediyorsanız haydin ölmeyi temenni edin, eğer (davanızda) sadıklarsanız öyle yapın. (Elmalı)





Kul ya eyyühelleziyne hadu de ki ey Yahudileşmiş olanlar, ey Yahudileşenler. Ben en doğru karşılığın ey Yahudileşenler olduğu kanaatindeyim. Çünkü Yahudilik icat edilmiş bir kimliktir. M.Ö.6. yy.da Babil sürgününden sonra icat edilmiştir. Onun içinde eyyühelleziyne hadu formunu bazı lügatlar ey saratehevvedu, yani daha sonradan Yahudileşmiş olanlar diye verir. Aslında bunlar önceden Müslüman İsrail oğulları idiler. Hz. Musa’ya iman etmiş, Hz. Musa’ya gelen İslam’a iman etmiş Müslüman İsrail oğulları daha sonradan sümmet tedarik bir kimlikle, icat edilmiş bir kimlikle Babil sürgünü sonrasında Yahudi kimliği icat edildi. Onun içinde Yahudi kimliği tarihte, hini hacette kullanılmak üzere icat edilmiş sentetik bir kimliktir.



hadu in ze'amtum enneküm evliyau Lillâhi min dûninNas eğer siz öteki bütün insanları dışlayarak sadece kendinizin Allah’ın dostları olduğunuzu iddia ediyorsanız fetemennevulmevte in küntüm sadikıyn o zaman haydi, ölümü istesenize, ölümü temenni etsenize tabiî ki eğer sözünüze sadıksanız.



Allah’a dost olan tanrının halkı. Kendilerine öyle diyorlar tanrının halkı. Ona kavuşmaya can atar değil mi? Madem kendinizi tanrının halkı addediyorsunuz haydi Ona kavuşmaya can atsanıza?, Fakat hiç ölmeyi istemiyorsunuz. Ölmemek için binbir dereden su getiriyorsunuz. Ölümden sizin kadar nefret eden yer yüzünde bir başka kavim yok. Neden? Fakat siz ölümü öldürmeye can atıyorsunuz aslında.





7-) Ve lâ yetemennevnehu ebeden Bima kaddemet eydiyhim* vAllâhu 'Aliymun Bizzâlimiyn;



Elleriyle yaptıkları yüzünden onu (ölümü) ebediyen temenni etmezler! Allâh zâlimleri Aliym'dir! (A. Hulusi)



07 - Halbuki ellerinin takdim ettiği günahlar yüzünden onu ebeden temenni edemezler, Allah zalimleri bilir. (Elmalı)





Ve lâ yetemennevnehu ebeden Bima kaddemet eydiyhim onlar, elleriyle yaptıkları yüzünden asla ölümü temenni etmezler. vAllâhu 'Aliymun Bizzâlimiyn Allah zalimleri çok iyi bilmektedir.



Devam ediyor (b) sayfasına geçiniz.
        Cuma suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder