14 Eylül 2012 Cuma

İslamoğlu Tef. Ders. FURKAN (22-31)(113-E)



D sayfasından devam


        22-) Yevme yeravnel Melaikete lâ buşra yevmeizin lilmücrimiyne ve yekulune hıcren mahcura;

Melekleri gördükleri süreçte, hakikati inkâr suçunu işlemiş olanlara müjde yoktur artık! Ve: "(Müjde - Esmâ kuvveleriyle tasarruf size) engellenmiş bir yasaktır, yasak!" derler. (A.Hulusi)

22 - Melâikeyi görecekleri gün, mücrimlere o gün müjde yoktur, yasak yasak diyeceklerdir. (Elmalı)


Yevme yeravnel Melaikete lâ buşra yevmeizin lilmücrimiyn onlar bir gün melekleri görecekler. Hani melekleri görelim demişlerdi ya daha önce. Onun yanında, onunla beraber melekleri görmeli değil miydik. Fakat o gün günahkarlar için hiç te iç açıcı olmayacak. Yani o gün müjde getirmeyecek lafzen söylersek lâ Büşra. O gün müjde getirmeyecek onlara hiçte iç açıcı olmayacak ve yekulune hıcren mahcura ve onlar eyvah her yandan sarılmışız, her yandan engellenmişiz diyecekler.

Ya da bir farklı manası hicran mahcura’nın melekler yasaktır, size cennet yasaktır diyecekler. Ki 2. neslin müfessirlerinden Dahhak ve Katade böyle yorumlamışlar. Eğer meleklere raci kılarsak cümleyi, melekler; size yasak, cennet yasak, dönün diyecekler. Ama bizim tercihimiz bu. yani onlar her yandan engellenecekler. Yani hiçbir yere dönemeyecekler, kaçamayacaklar.


        23-) Ve kadimna ila ma amilu min amelin fece'alnahü hebaen mensûra;

        Hakiki fâil olarak açığa çıktığımızda, yaptıkları bütün hayırların kendilerine ait olmadığını fark ederler! (
Varsandıkları çalışmaları boşa çıkmıştır. Senden açığa çıkan bir hayrı yapan Allâh'tır; sen ben yapıyorum sanırsın!) (A.Hulusi)

23 - Hem varmışızdır da her ne amel işledilerse onu bir hebâi mensûre çevirmişizdir. (Elmalı)


Ve kadimna ila ma amilu min amel zira biz o gün yapıp ettikleri ne varsa hepsinin üzerini çiğneyeceğiz. Ve kadimna ila ma amilu yaptıklarının üzerini çiğneyeceğiz buyuruyor. fece'alnahü hebaen mensûra ve onu yel savurmuş küle çevireceğiz. Çünkü içinde imanın olmadığı bir amel yel vurmuş küle döner.


        24-) Ashabül cenneti yevmeizin hayrun müstekarren ve ahsenü makıyla;

        O süreçte cennet ehli, sürekli yaşam ortamları itibarıyla daha hayırlı ve istirahatgâh olarak da daha güzeldir. (A.Hulusi)

24 - Ashabı Cennettir ki o gün eğlendiği yer hayırlı, dinlediği yer pek güzeldir. (Elmalı)


Ashabül cenneti yevmeizin hayrun müstekarren ve ahsenü makıyla o gün cennet ehli kalınacak yerlerin en hayırlısına, istirahat mekanlarının en iyisine sahip olacak.


        25-) Ve yevme teşakkakus Semau Bil ğamami ve nüzzilel Melaiketü tenziyla;

        (
O süreç) semânın (bilincin) bulutlar (hakikati kavratan rahmet) ile yarıldığı ve melekî kuvvelerin (Esmâ hakikatlerinin) peş peşe açığa çıktığı süreçtir! (A.Hulusi)

25 - Hem o, Semânın gamâm ile yarılacağı ve Melâikelerin peyderpey indirildiği gün.(Elmalı)


Ve yevme teşakkakus Semau Bil ğamami ve nüzzilel Melaiketü tenziyla işte o gün gök bulutlarıyla yani bütün yükü ile birlikte param parça olacak ve melekler bölük bölük indirilecek. Haberini yalnızca vahiyden alacağımız sahneler bunlar. Başka hiçbir kitabın, hiçbir bilgi kaynağının bize bu konuda bilgi taşıyamayacağı şeyler bunlar.

Bu ayette geçen gök, Kur’an ın üçlü kozmoğrafyasının en içteki, yer yüzüne en yakın olanı, yani atmosfer içi gökten bahsediliyor.


        26-) ElMülkü yevmeizinilHakku lirRahmân* ve kâne yevmen alel kafiriyne 'asiyrâ;

        Mülk'ün, Rahmân için olduğu gerçeğinin (
yaşanacağı) süreçtir O! O süreç, hakikat bilgisini inkâr edenler (hakikatlerindeki Esmâ kuvvelerini inkâr edenler) için çok zordur! (A.Hulusi)

26 - Mülk o gün elhak rahmânındır, kâfirlere ise o pek zorluklu bir gün olur. (Elmalı)


ElMülkü yevmeizinilHakku lirRahmân mutlak hakimiyet o gün yalnızca mutlak gerçek olan Allah’a ait olacak. Mâliki yevmiddiyn, (fatiha/4) hatırlayın fatihayı din gününün maliki, din gününün meliki, din gününün sahibi ve sultanı. O gün sözü geçen tek zat O olacak. ve kâne yevmen alel kafiriyne 'asiyrâ ve zaten o gün inkarda direnenler için çok, hem de çok zor bir gün olacak.


        27-) Ve yevme ye'adduzzâlimü alâ yedeyhi yekulü ya leytenit tehaztü maar Rasûli sebiyla;

O süreçte nefsine zulmeden (orijin benin hakikatinin gereğini yaşamamış olan) ellerini ısırıp: "Keşke Rasûl ile beraber yürüseydim" der. (A.Hulusi)

27 - Hem o gün ki zalim ellerini ısıracak eyvah diyecek keşke Peygamberin maiyetinde bir yol tutaydım. (Elmalı)


Ve yevme ye'adduzzâlimü alâ yedeyhi yekulü ya leytenit tehaztü maar Rasûli sebiyla ve o gün haddi aşmış olan kişi, zalim kişi aldanmanın verdiği pişmanlıkla elini ısırarak diyecek ki; “Ah nolaydım keşke Resul ile birlikte bir yol tutmuş olaydım.”

Elini ısırmak ye’addü, hem aldanmak, hem umduğunu bulamamak. Bunun ifadesi. Kendine yardım edeceğini umduklarının yardıma muhtaç olduğunu görmek. Himmete muhtaç bir dededen yardım istediğini görmek. İşte bunun verdiği aldanışla dişlerini eline geçirecek, dişlerini elinin kemiklerine geçirecek diyor. Ne kadar canı sıkılacaksa. Çünkü tüm umudunu ona bağlamış, fakat umudunu bağladığı dağlara kar yağmış. Umut besledikleri umuda muhtaç. İşte o durumu tasvir ediyor bu ayetler.


        28-) Ya veyleta leyteniy lem ettehız fülanen haliyla;

        "Yazık oldu bana, keşke şunu (
beden şeytanını - karındaki ikinci beynin beyinde oluşturduğu ben bedenim kabulü. Kaynak bilgi: www.okyanusum.com'da, The Second Brain) dost edinmeseydim!" (A.Hulusi)

28 - Eyvah keşke falanı dost tutmayaydım. (Elmalı)


Ya veyleta leyteniy lem ettehız fülanen haliyla vaah..! nolaydım, keşke falanca kimseyi kendime dost tutmayaydım.” Diyecek.

Başkalarını önder edinenler, peygamberlerin değil, Nemrutların, firavunların yolunu izleyenler. Ya da beni ahirette falanca kurtaracak diye peşine takıldıkları diğer kimseler. İşte onların hepsi bu ayetlerin kapsamında anlaşılmalı.


        29-) Lekad edalleniy aniz Zikri ba'de iz caeniy* ve kâneş şeytanu lil'İnsani hazûla;

        "Andolsun ki, gelen Zikir'den (
hakikatimi hatırlatan hakikat bilgisinden) saptırdı... Şeytan (vehim - bilincin kendini beden kabulü) insan için hazuldur (güçsüz, ortada bırakan)." (A.Hulusi)

29 - Vallahi o sapıttı beni zikirden, bana gelmiş iken, öyle ya Şeytan insana çok hızlân kâr bulunuyor. (Elmalı)


Lekad edalleniy aniz Zikri ba'de iz caeniy doğrusu bana ulaştıktan sonra vahiyden beni o uzaklaştırdı.

Şikayet devam ediyor ahirette. Vahiy ulaşmışsa mazeret yok. Onun için burada ki ba’de iz caeniy bana ulaştıktan sonra. Çok önemli. Oraya vurgu yapmak gerekiyor. ba’de iz caeniy En’am/19. ayetinde ki o ibareyi hatırlayalım.

ve uhıye ileyye hazel Kur'anu liünziraküm Bihi ve men belağa (En’am/19 bu Kur’an bana, sizi ve onun ulaştığı kimseleri uyarmam için indirildi, vahyedildi. Yani ve men beleğa altı çizilmesi gereken ibare de bu. ulaştığı kimseleri. Ya ulaştırmakla yükümlü olanlar ulaştırmamışlarsa. Ulaştırılmayanları bilmem, onların hali Allah’a havale. Fakat ulaştırmayanların ne olacağını hepimiz biliyoruz ve ulaştırma yükümlülüğünde bize düştüğünü, vahyin kendisine emanet edildiği Müslümanlara düştüğünü de biliyoruz.

 ve kâneş şeytanu lil'İnsani hazûla evet, zaten kişiyi vahiyden uzaklaştıran her tür şer güç, insanı işte böyle yüz üstü bırakır.

Şeytan; Şatane, uzak oldu kökünden gelir. Burada insanı vahiyden, vahyin çizgisinden uzaklaştıran kişiler dile getiriliyor ki zaten 27 – 28. ayetlerle bu ayetin başında da onlara atıf yapılmıştı. Burada şeytan olarak insanlar, saptıran insanlardan söz ediliyor.


30-) Ve kaler Rasûlü ya Rabbi inne kavmittehazû hazel Kur'âne mehcura;

        Rasûl (
hakikatini OKUyan) dedi ki: "Yâ Rab! Muhakkak ki halkım şu Kurân'ı (hakikatinin gereğini yaşamayı) terk etti (bedensel zevklerine döndü)!" (A.Hulusi)

30 - Peygamber de «Ya rab, kavmim bu Kur'an ı mehcur tuttular» demekte. (Elmalı)


Ve kaler Rasûlü ya Rabbi inne kavmittehazû hazel Kur'âne mehcura ve o gün Resul, elçi diyecek ki; Ya rabbi, gerçek şu ki benim kavmim bu Kur’an ı devri geçmiş, terk edilmiş bir mesaj gibi algıladılar, gördüler.

Aman Allah’ım, bu ibare üzerinde ciddi durmak gerekiyor. Yani Mehcura, terk edilmiş, ya da bir sayıklama, bir hezeyan gibi gördüler de diyebiliriz mehcura’nın 2. bir anlamından yola çıkarak.

Hz. Peygamberin muhataplarını, ümmetini Allah’a şikayet edeceği tek konu bu. “lâ yetevessedül Kur’an.” diyordu ya, Kur’an ı yastık edinmeyin. Vahiy ilahi bire inşa projesidir, evrensel hakikatleri beyan eder zaman ve zemin üstü. Onun için vahye modası geçmiş bir mesaj olarak bakanlar Resul tarafından Allah’a işte böyle şikayet edilecekler. Sadece böyle bakanlar değil, vahyi hayata taşımayanlar, vahyi okuyup ta, ezberleyip de, yazıp da hayatlarına hakim kılmayanlar da, terk edilmiş bir mesaj gibi algılayanlar içine girecek.

[Ek bilgi; Allah’ın kitabının birleştiremediğini hiç kimse birleştiremez onun için Allah’ın kitabının yerini alacak başka bir kitap yoktur. Allah’ın kitabının yerine bir başka şey koyanlar Allah’ın kitabına zulmederler. Kur’an ın iki eli yakasında olur. Dünya ve ahirette Kur’an onun aleyhine şahit olur. Bana zulüm ettin diyecektir.
 İşte mahcur bırakmak budur. İşte ahirette peygamberin şikâyet ettiği kimseler bunlardan olacaktır. YA RABBİ “inne kavmin’t tekasü hazal Kur’ane mehcura” bu toplumun Kur’an ı mahcur bıraktı. Metruk bıraktı değil, metruk bırakmak terk etmektir sırtını dönmek ve onu bırakıp gitmektir. fakat mahcur bırakmak o yanında elinde olduğu halde onu gereken yere koymamak en üs sıraya koymamaktır mahcur bırakmak budur. (M. İslamoğlu)]



        31-) Ve kezâlike cealna likülli Nebiyyin adüvven minel mücrimiyn* ve kefa Bi Rabbike hadiyen ve nasıyra;

        İşte görüldüğü gibi, her Nebi için hakikati inkâr suçlularından düşman oluştu... Hakikatin olan Rabbin Hadiy (
hakikate erdiren) ve Nasîr (hakikate ermen için yardım eden, zafere ulaştıran) olarak kâfidir. (A.Hulusi)

31 - Ve işte biz böyle her Peygamber için mücrimlerden bir düşman yapmışızdır, mamafih hâdi de rabbin yeter nasîr de. (Elmalı)


Ve kezâlike cealna likülli Nebiyyin adüvven minel mücrimiyn işte böylece biz her peygamber için suçu karakter haline getirenler içerisinden düşmanlar çıkarmışızdır. ve kefa Bi Rabbike hadiyen ve nasıyra olsun nasıl olsa senin rabbin yol gösterici ve yardım edici olarak sana yeter.

Rabbimizden bizi O’nun rahmetinin, tenezzülünün muhteşem bir ifadesi olan bu vahye metruk, terk edilmiş bir mesaj gibi görenlerden kılmamasını niyaz ediyor, vahyi hayatımıza, vahyi yaşamımıza, vahyi aklımıza, vahyi iç ve dış dünyamıza giydirecek geçirecek bir anlayış ve liyakat bahşetmesini niyaz ediyoruz.


“Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”

        Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.

113. videonun sonu
113. videoyu toplu olarak http://kurantefsir.wordpress.com/2012/09/07/islamoglu-tef-ders-furkan-01-31113/  bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder